Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1049 E. 2020/451 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1049 Esas
KARAR NO : 2020/451
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2015
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının ——– olduğunu, davalının ———— sözleşmesi ile şirketteki —— müvekkiline devrettiğini, sözleşmenin 2.3 maddesi uyarınca kararlaştırılan şarta davalının aykırı davrandığı, davalının davanın açıldığı tarihte aynı ilçe sınırları içerisinde dava dilekçesine ek protokole aykırı olarak faaliyette bulunduğunu, hatta müvekkilinin —– yakınında resmi olarak iş yeri açtığını, davalı ile aralarında yapılan protokole davalının aykırı davranışlarından ötürü —- tazminata hükmolunmasını, ayrıca davacının ——-bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın protokol gereğince ödemesi gereken hisse devir bedelini ödemediğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini, kararlaştırılan cezai şartın müvekkilinin ekonomik mahvolmasına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, müvekkilinin cezai şarta riayet etmekle birlikte gerek idari sınır gerekse süre sınırı içermeyen cezai şartın batıl olduğunu belirterek davacının davasının reddi ile karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Asıl dava, davacının —- bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının ve davalı ile aralarında yapılan protokole davalının aykırı davranışları iddiasıyla—- tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, karşı dava da davalının —–alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin ——sayılı dosyasının 4.celsesinde davalı- karşı davacı vekilince karşı davadan feragat edilmiş olup ——— sayılı Bozma kararı ile sadece asıl davada verilen karar davacı-karşı davalı lehine bozulması üzerine dosya —– esasını almıştır.
Davacı vekili mahkememize verdiği —– tarihli ıslah dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ederek dilekçesinde, davalı tarafa senetten ötürü—— sayılı dosyasında cebri icra baskısı ile —- ödendiğini, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte —- istirdatını ve protokol gereği—- cezai şartın —- temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Tarafların sosyal ekonomik durumu araştırılmış,davalının vergi kayıtlarının celbi için yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davalının ——– tarihinde başladığı,işine devam ettiği bildirilmiş olup yıllık gelir vergisi beyannameleri gönderilmiştir.Davacının —— yıllarına ait gelir beyannamelerinin istendiği —- verilen cevabi yazıda davacının — tarihinde mükellefiyetinin başladığı ve —- tarihinde ise faaliyetini sonlandırdığı,anılan dönemlere ait gelir beyannamelerinin bulunmadığı bildirilmiştir.Davadışı —-lişkin vergi kayıtlarının celbi için —– yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda müdürlüklerine bağlı kaydın olmadığı bildirilmiştir.
Tarafların iktisadi durumu,borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı menfaatin tespitinin yapılması ayrıca borçlunun kusurunun değerlendirilmesi ve borca aykırı davranışının ağırlık derecesinin tespit edilmesi için rapor hazırlanmak üzere mahkememizce resen seçilen bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle;Taraflar arasındaki rekabet yasağı anlaşmasının yer ve konu yönünden geçerli olduğu,süre bakımından bir sınırlama getirilmemesinin ise ”kural olarak”hakkaniyete aykırı olduğu,kişinin anayasal çalışma hürriyetini sınırlayacağı,buna karşılık sözleşmede süre olmasının tek başına bir geçersizlik sebebi olmayacağı ve süre açısından hakkaniyete uygun bir süre tayin edilerek eylemin bu süre içinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiği,sözleşmenin —- tarihli olduğu,davalının — tarihinde yani yasak sözleşme tarihinden sadece—- sonra çalışmaya başladığı,davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının tespiti halinde cezai şart ödemesinin gündeme gelecek olup cezai şartın fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği,cezai şartın —- ve ayrıca hisse devir bedelinin kalan kısmı olan—- ödenmemesi suretiyle toplamda —– olarak belirlendiği,cezai şart miktarının devre konu şirket hisselerinin değeri göz önünde bulundurulduğunda fahiş olup indirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davacınıın ——- yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak belgelerinin incelenerek ve davalının ——— yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak belgeleri ve tüm dosya kapsamının ve dosyamızdaki raporun incelenerek davacının rekabet yasağına ilişkin uğramış olduğu zararın ve davalınında elde ettiği yararın tespiti için mali müşavir bilirkişisinden alınan raporda özetle; Davacı ve davalının ——— oranında hissedarı olup daha sonra taraflar arasındaki —- tarihli şirket hisse devir ve neticeleri protokolü sözleşmesi ile davalının şirketteki hissesini davacıya devir ederek şirket hissedarlığından ayrıldığından dava dışı şirketin —- yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini,dava dışı ——-kar elde etmişken ,satışların maliyetlerinin net satışlarından fazla olmasından dolayı —– yılında zarar ettiği ayrıca şirket faaliyet giderleri ve finansman giderlerine katlanmasından dolayı —— yıllarında zarar ettiği,davalının vergi mükellefi olmasına rağmen ticari defter ve kayıtlarının bulunmaması sebebiyle ibraz edilmediği ve incelenemediği,davalının bağlı bulunduğu —– yazısı ekindeki —- yıllarına ait —- yılında zarar ettiği,——yılında kar beyan ettiği bildirilmiştir.
Mahkememizce toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda ; Asıl dava, —— sayılı dosyasına ödenen—– istirdatına ve davacı ile davalının aralarında yapılan protokole davalının aykırı davranışları iddiasıyla —- cezai şartın tahsiline ilişkin olup karşı dava da davalının —– alacak istemine ilişkindir.Davalı- karşı davacı vekili alacak davasından feragat etmiştir.
Asıl davada, davacı ve davalının, dava dışı şirket olan —— ana sözleşmesine göre davacının —- davalının da —-sermaye ile — oldukları,—- sermayeli şirketin tüzelkişiliğine —- tarihinde kavuştuğu,davalı — mevcut hissesi olan —— hissesinin tamamını ——- sayılı limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devir ederek ortaklıktan ayrılmış olup ,davacının da şirketteki hissesinin tamamını davadışı ——– tarihinde devir ederek şirket ortaklığından ayrıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,taraflar arasında akdedilen —— tarihli hisse devir ve neticeleri protokolünün 2.3. Maddesinde rekabet etmeme yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır.İlgili madde de davalı, davacı tarafın ortağı olduğu şirket ile aynı işkolunda,—–sınırları içinde faaliyet göstermeyeceğini süresiz olarak taahhüt etmiştir.Limited ortaklıklarda ortaklıktan ayrılan ortağın şirket ile rekabet etmesini engellemek için rekabet etmeme konusunda anlaşma yapılması mümkündür.Ortak ayrılma ile sadakat ve rekabet etmeme yükümlülüklerinden kurtulmuş olacağından,ayrılan ortak ile bir rekabet yasağı analaşması yapılması hukuka uygundur.Dava konusu olaydaki gibi ortaklık sıfatının sona ermesinden sonraki dönemi kapsayan rekabet yasağı sözleşmelerine yönelik kanunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Pozitif hukukumuzda, hizmet sözleşmelerinde yer alacak rekabet yasağı ve buna bağlı cezai şart konusunda özel düzenleme yapılmışsa da (TBK m. 420, 444, 445, 446) bunun dışındaki sözleşmeler yönünden, bu konuda özel düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, somut olaydaki hisse devir ve neticeleri protokolüne sözleşme sınırlarına ilişkin genel hükümlerin uygulanması gerekir.
TBK’nın 26. maddesi uyarınca, taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilir. Bu düzenlemeye göre, kanuni sınırlar içinde kalmak kaydıyla, taraflara sözleşme içeriğini özgür iradeleriyle belirleme yetkisi verilmiştir.
TBK’nın 27. maddesinde ise sözleşme özgürlüğünün sınırları belirlenmiştir. Buna göre, “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” Bu yasal düzenlemeye göre, kanunun emredici hükümleri, kamu düzeni, genel ahlak ve kişilik hakları, sözleşme özgürlüğünün sınırlarını oluşturmaktadır.
Bu hukuki açıklama ışığında somut olay incelendiğinde taraflar arasındaki rekabet sözleşmesi yer ve konu itibariyle kanuna aykırı olmadığı,rekabet yasağının süresiz olmasının tek başına sözleşmenin geçersizliğine sebep olmayacağı,bu itibarla taraflar arasında geçerli bir rekabet sözleşmesinin varlığı mahkememizce kabul edilmiştir.Taraflar arasındaki —- tarihli protokolün rekabet yasağı anlaşmasını düzenleyen 2.3. maddesi incelendiğinde —- cezai şart ile buna eklenen davalının şirket hisselerini satması sebebiyle kendisine ödenecek olan bakiye devir bedeli olan—düzenlenen bir adet bononun iadesine ilişkin olup davalının —- cezai şart yanında —-yoksun bırakılması da cezai şart olduğundan dolayısıyla sözleşme ile —-bir cezai şart öngörülmüştür.
Taraflar arasındaki —– tarihli sözleşme ile şirket hisse devir ve neticeleri protokolü sözleşmesi ile davalı, şirketteki hissesini davacıya devir ederek şirket hissedarlığından —-tarihinde ayrılmış olup vergi dairesinin cevabi yazısına göre davalının —— işletmeciliği işine—- tarihinde başladığı ve işine devam ettiği bildirilmiş olması karşısında, davalının —- tarihinde yani devir sözleşme tarihinden sadece— sonra aynı yerde, aynı iş kolunda,kendi adına çalışmaya başladığı görülmekle —— tarihli sözleşmenin 2.3. Maddesini ihlal ettiği yani rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Kural olarak taraflar serbest iradeleriyle imzaladıkları sözleşmeye uymak zorundadırlar yine Türk Borçlar Kanunu’nun 182/1. maddesi hükmünce taraflar cezanın miktarını serbestçe tayin edebilirler. Akde bağlılık ilkesi uyarınca da haklı neden olmaksızın kararlaştırılan cezanın değiştirilmesini veya bütünüyle ortadan kaldırılmasını talep edemezler. Borçlar kanunu’nun 182/III. maddesi hükmü gereğince hakim “aşırı” gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir.Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca cezai şartın miktarı—– olarak belirlenmiş olup davalının şirket hisselerinin %50 sine tekabül eden kısmını ——- devrettiği göz önünde bulundurulduğunda, belirlenen cezai şart miktarı, şirketin değerinin neredeyse yarı bedelinde olduğundan ,belirlenen cezai şart miktarı mahkememizce fahiş olarak değerlendirilmiştir.Zira söz konusu cezai şart miktarı değerlendirildiğinde,rekabet etmeme borcuna aykırı davranılması durumunda davacının elde edeceği yarar ile cezai şart ödenmesi halindeki yarar arasında makul bir ölçü bulunmamaktadır.
Davalı, şirketteki payını —-tarihinde devir ederek ortaklıktan ayrılmış olup davacı ise şirketteki hissesinin tamamını davadışı —— tarihinde devir ederek şirket ortaklığından ayrılmış olup, davacının dava dışı şirkette tüm hisselerin sahibi olduğu —- yılları arasında, dosyada davalının rekabet etmeme yasağına aykırı davranması sebebiyle zarar ettiğine veya müşterilerinin azaldığına dair dosyada bir delil bulunmaması ve davalının —- yılında zarar etmesi ve ——- miktarı ve tarafların sosyal ekonomik durumları dikkate alındığında davalı her ne kadar rekabet etmeme yükümlüğüne aykırı davransa da sözleşmede kararlaştırılan —cezai şartın fahiş olduğu mahkememizce kabul edildiğinden — cezai şartın mahkememizce takdiren 4/5 tenkisi ile bulunan —– cezai şart miktarı mahkememizce uygun bulunmuş olup davacı taraf vekilince—- tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulan —– yevmiye numaralı ihtarnamenin tebligat parçasında davalının tanınmadığı yazılı olup her ne kadar tebligat iade edilse de uyap üzerinden yapılan inceleme de tebligat adresinin, davalının mernis adresi olduğu tespit edilmekle ihtarnamenin tebliğ tarihi olan—— temerrüt tarihi olarak kabul edilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE,
— cezai şartın —— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazalaya ilişkin talebin cezai şartın resen tenkisi nedeni ile REDDİNE,
3-Karşı davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
Esas Dava Yönünden;
4- Karar harcı 1.502,82TL’den davacı-karşı davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.878,53TLharçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye 375,71TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalı tarafa iadesine,
5-Davacı-karşı davalı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 1.502,82TL peşin nispi harç ,339,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.869,52TL’nin davalı-karşı davacı taraftan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa ödenmesine,
6-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 248,85 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.400,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.648,85TL yargılama giderinin davalı-karşı davacı taraftan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa ödenmesine,
7-Davacı-karşı davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL nisbi vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
8-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Karşı Dava Yönünden;
10- Karşı Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
11-29,20 Başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 58,40 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına iradına,
12-Davacı-karşı davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.800,00 TLnisbi vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
13-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/09/2020