Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/981 E. 2019/1101 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/981 Esas
KARAR NO: 2019/1101
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2017
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket — tarihli sözleşme ile şirket yetkilisi – ait olan — ait asansörü davalı şirkete yaptırdığını, müvekkili şirket bu asansörler için KDV dahil ——TL ödeme yaptığını, bu husus sözleşme ile ihtilafsız olduğunu, sözleşme konusu asansörler iş merkezine yapılıp teslim edilmişse de ielk günden bugüne kadar bitmek sorunlar ve arızalar çıkardığını, muhatap şirket oyalama niteliğindeki servislerle sorunlara çözüm bulmaya çalışmışsa da asansörlerin çalışmadığını, asansörlere ruhsat alınmadığını, ruhsatsız ve ayıplı asansörlerin çalışmadığını, müvekkili şirket bu konuyu ——— intikal ettirdiğini, yapılan tespitte söz konusu asansörün kullanılmasının sakıncalı bulunduğunu, mevcut arızaların saptandığını, tutanak altına alındığını, Bakanlık raporunda ve Makine Mühendisleri raporunda asansörün kullanımı can ve mal güvenliği açısından sakıncalıdır (kırmızı etiket) şeklinde tespit ve rapor düzenlendiğini, davalı şirkete –.Noterliğince düzenlenen — tarih —- yevmiye nolu ihtarname gönderildiği, davalı şirkete haksız olarak ödenen sözleşme konusu bedelin iadesi talep edildiğini, davalı şirket bu taleplere duyarsız kaldığını, İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borçlu şirketin itirazı üzerine İstanbul Anadolu -.Asliye Ticaret Mahkemesinin ———- esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, dosyada bilirkişi incelemesi ve tüm delillerinin toplandığı, son celse de aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddedildiğini, Mahkeme kararı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşitğini, ——— adına takip yapma zorunluluğu doğduuğunu, davalı şirket tarafından talep ve ihtarlara olumlu ceivap verilmemesi üzerine İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibe itiraz ederek takibin durduğunu, davalının İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasına vaki haksız borca ilişkin itirazın iptalini, haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu, alacakta likit bulunduğunu, davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada —- tarihli sözleşme ve bu sözleşme tarihinden sonra — günde yapılarak davacıya teslim edilen asansör nedeniyle ileri sürülen taleplerin zamanaşımına uğradığını, eser sözleşmesinden kaynaklanan talepler/davalar Borçlar Kanunu’nun 147/6. (EBK.m.126/IV) maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davacının kanunda belirtilen tüm yasal süreler geçtikten sonra ikame ettiği haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davacı usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığını, T.T.K ve T.B.K. Hükümleri gereğince ayıba karşı tekeffül yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, taraflar arasında — yılında yapılan sözleşme doğrultusunda müvekkili şirket eksiksiz olarak yükümlülüklerini yerine getirdiğini, — gün içinde davacıya teslim ettiğini, bu aşamadan sonra tacir olan davacının ihbar ve muayene yükümlülüklerini yerine getirmediğini, huzurdaki iddialarda bulunmasının kanunen mümkün bulunmadığını, keşide edilen çekler hiçbir itirazı kayıt ileri sürülmeden ödediklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, taraflar arasında imzalanan sözleşme doğrultusunda müvekkili şirket üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme doğrultusunda müvekkili şirket üzerine düşen tüm yükümlülükleri sözleşmede belirlenen şekilde eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu iş birbiri ile bağlantılı birden fazla müdahilin katılımı ile gerçekleşmekte, bu sürece katılan diğer ilgililerin sorumluklarını yerine getirmesi ile sürecin tamamlandığını, bu durumun taraflar arasında yapılan sözleşmede de belirtildiğini, asansör yapım işinin bir bölümünü üzerine alan müvekkilinin sorumlulukları ve yapacağı iş ayrıntıları ile açıklandığını, bu sözleşmesel yükümlülükler dışında müvekkili şirkete aynı bir külfet yüklenmesi hem sözleşmeler hukukunda hem de genel hukuk kurulları çerçevesinde mümkün bulunmadığını, sözleşmeden de anlaşıldığı üzere müvekkilinin yapacağı işler ile taahhüdü dışı kalan işler sözleşmede açıkça belirtildiğini, asansör yapım işinde müvekkili şirketin taahhüdü dışında kalan “inşaat, elektrik, çelik, kat kapı çephe, emniyet ve belirtilen diğer ilgili işler” nedeni ile oluşan eksikliklerden müvekkilinin sorumlu bulunmadığını, davacı taraf tüm aşamalarda bu hususu ve sözleşmesel yükümlülükleri görmezden geldiğini, sözleşme şartlarını da değerlendirilmeden, tartışmadan ve bu konuda hiçbir açıklama yapmadan müvekkili şirkete kusur izafe ederek huzurdaki haksız taleplerde bulunduğunu, asansöre neden ruhsat alınamadığını, dava konusu yapının iskan ruhsatının olup olmadığı, iskan ruhsatı olmadan asansör ruhsatı alınıp alınamayacağını, inşaat, elektrik, çelik, kat kapı cephe, emniyet ile ilgili işler kimler tarafından ne zaman ne şekilde yapıldığını açıklamasını talep ettiklerini, davacı taraf bu konularda açıklama yapmasını talep ettiklerini, davacı taraf açıklama yaptıktan sonra beyanda bulunacaklarını, sözleşme doğrultusunda edimlerini eksiksiz şekilde müvekkilinin yerine getirdiğini, asansörü davacıya süresinde teslim ettiğini, davaya konu asansör yaklaşık —- yıldan fazla süredir davacı tarafından aralıksız kullanıldığını, TBK. 229. maddesi gereğince davacının elde ettiği yararların ve menfaatlerin her durumda mahsubunun gerektiğini, bunun yanında davaya konu asansörün bu kadar uzun süre kullanılması nedeniyle oluşan değer kaybı ve asansörde kullanım nedeniyle meydana gelen zararların da bedelden mahsubu gerektiği kanunun amir hükmü olduğunu, ayrıca bu kullanım süresi gözetildiğinde davacının huzurdaki davada MK madde – bağlamında hakkı kötüye kullanıldığı da sabit olduğunu, bu hükümler gözetildiğinde davacının —- yıl kullandığı asansörler nedeniyle ileri sürdüğü taleplerinin reddine karar verilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, kötü niyetli ve haksız takip nedeniyle davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine ayıplı asansör bedeline istinaden — TL asıl alacak,– TL işlemiş faiz olmak üzere toplam —- TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
İstanbul Anadolu -.Asliye Ticaret Mahkemesinin —Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemesinde; davanın davacı —— aleyhine ayıplı asansör bedeli olan — TL’nin tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın iptaline yönelik olduğu, mahkemece deliller toplanarak — kişilik bilirkişiden oluşan heyetten bilirkişi raporu alındığı, sözleşmenin tarafının davacı —- yetkilisi olduğu şirket olması ve dolayısıyla davacının iş bu davada aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verildiği, Yargıtay incelemesinden geçerek kararın— tarihinde onandığı görülmüştür.
Mahkememizce İstanbul Anadolu-.Asliye Ticaret Mahkemesinin— esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, tarafların rapora karşı beyan ve itirazları değerlendirilmek suretiyle, söz konusu asansörün ayıplı olup olmadığı, ayıbın açık/gizli ayıp olup olmadığı, davacı tarafça gözle ve basit bir incelemeyle ayıbın anlaşılıp anlaşılamayacağı, davacının taleplerinde haklı olup olmadığı hususunda makine mühendisi —- yeniden rapor alınmıştır.
— tarafından hazırlanan kök raporda özetle; Asansörün – yılında montajı yapılarak teslim edildiği ve — tarihinde — tarafından yapılan periyodik kontroller esnasında asansör tesisin üzerinde – kalem eksiklik tespit edildiği ve asansörün çalışmasının sakıncalı ve tehlikeli olacağı belirlendiği, bu eksikliklerin basit bir inceleme ile tespit edilmesinin mümkün olmadığı, bazı eksikliklerin kullanım esnasında oluşan arızalardan kaynaklı olacağı var sayılsa dahi, dava konusu asansörün bakımını üstlenen davalı — firmasının bu arızalan tespit ederek gidermekle yükümlü olduğu, asansörün ayıplı olduğu, ayıbın basit bir incelemeyle anlaşılamayacağı, ayıbın gizli ayıp olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi — tarihli ek raporunda; asansör tesisin bir bütün olarak ayıplı olmasından davacı (mal sahibi) ile davalı (montaj firması) müştereken sorumlu olduğu, asansör tesisin toplam bedelinin tamamen iadesinin gerekmediği, asansörün eksiklikleri asansör montaj firması tarafından giderildiği takdirde davacı tarafın herhangi bir bedel ödemesine gerek olmadığı, davalı … montaj firmasının sorumlu olduğu eksikliklerin giderilmesi için üçüncü kişiler tarafından Standartlara uygun hale getirilmesi durumda, davalı tarafın asansör tesisin fatura bedelinin %20’si oranında ödeme yapması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı vekili Bilirkişi ek Raporuna itiraz dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzası inkar edilmeyen sözleşmede davalı tarafın asansör yönetmeliğine göre sözleşme yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, davadan önce asansör tesisinde delil tespiti yapılmış ve noterden eksikliklerin giderilmesi hususunun ihtar edildiğini, asansördeki tüm eksiklerin giderilmesini, ruhsat ve yeşil etiket alınması ve %20 fatura bedelin iadesi halinde bilirkişi raporunu kabul ettiklerini, bu durumda davalı tarafa kesin süre verilerek asansördeki eksik ve olumsuzlukların giderilmesi, yeşil etiket alınmasını ve fatura bedelinin %20 oranının yasal faiziyle iadesi yönünde ara karar tesis edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı vekilinin ek Bilirkişi Raporuna itiraz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, bilirkişi tarafından bu hususun değerlendirilmediğini, davacı tarafın 2014 yılında gönderdiğini beyan ettiği ihtarnamenin mezkur dava ile bir ilgisi bulunmamakla birlikte, söz konusu ihtarname de incelendiğinde bu ihtarında kanunda belirtilen sürede yapılmadığını, ihtara dayanak yapılan —- tarihli belgeler olduğu halde ihtarın bu tarihlerden yaklaşık olarak 4 ay yapıldığını, ihtarın BK. 223 maddesinde belirtilen sürelerden çok sonra olduğunu, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünün süresi içerisinde yerine getirilmediğinden ve söz konusu süreler hak düşürücü nitelikte olduğu gözetilmeden rapor tanzim edilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme doğrultusunda müvekkil şirket üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, asansör yapım işinde müvekkil şirketin taahhüdü dışında kalan “İnşaat, Elektrik, Çelik, Kat kapı cephe, Emniyet ve belirtilen diğer ilgili işler” nedeni ile oluşan eksikliklerden müvekkilimin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davaya konu asansörün yaklaşık— yıldan fazla süredir davacı tarafından aralıksız kullanıldığını, bu durumda TBK 229 maddesi gereğince davacının elde ettiği yararların ve menfaatlerinin her durumunda mahsubunun gerektiğini, bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edilmiş olup gelinen tarih itibari ile davacının talep edebileceği bir bedelin de kullanıma bağlı olarak kalmadığını beyan etmiştir.
Bilirkişi — tarihli 2.ek raporunda özetle; ek raporu tekrar ederek, davalı tarafın asansör tesisi bedeli olan fatura bedelinin % 20’si —- oranında ödeme yapması gerektiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 1 adet elektrikli insan asansörünün yapımı için —- tarihinde anlaşma yapıldığı, sözleşme bedelinin KDV hariç — TL olduğu, davacı tarafın asansörün ayıplı olduğundan bahisle davalıya ödenen bedelin ve işlemiş faizin tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazı ile iş bu davanın itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafından yapılan asansörün ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının usulüne uygun ve süresinde yapılıp yapılmadığı, ayıbın niteliği, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ayıp varsa davalının davacıya iade etmesi gereken bedelin olup olmadığı hususlarında toplandığı, söz konusu davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, eser sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin eserin iş sahibine tesliminden itibaren – yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede sözleşme tarihi olan— tarihinden itibaren asansörün — gün içerisinde teslim edileceğinin belirtildiği, ancak dosyada teslim tutanağının bulunmadığı, dosyada mevcut ve dava konusu asansör üzerinde inceleme yaparak tutulan —- tarihli —– dava konusu elektrikli insan asansöründe teknik düzenlemeye uygunsuzluk olduğu, bu nedenle kullanılmaması gerektiği, kullanıldığı takdirde sorumluluğu bina sakinlerine ait olacağının belirtildiği, yine dosyada mevcut ve dava konusu asansörler üzerinde inceleme yaparak hazırlanan — tarihli Makine —- yıllık kontrol raporunda da “Davalı şirketin ——— yaptığı elektrikli asansörde; —adet eksik iş, yanlış, hatalı ve arızalı Önemli noktalar tespit edildiği, bu belirtilen eksikler hatalar ve arızalar nedeniyle kullanılmasının tehlikeli olduğu belirtilip kırmızı etiket yapıştırıldığı” belirtildiği, keşideci — muhatap — firmasına – tarihinde -. —. Noterliği vasıtası ile ihtarname çektiği, davacının asansörün ayıplı olduğunu en geç — tarihli ve — tarihli teknik raporlar ile öğrendiği, ayıp ihbarını ise — tarihinde yaptığı, gizli ayıplarda BK’nın 362/3 maddesine göre ayıp ihbarının ayıbın öğrenilmesinden sonra derhal yani uygun süre içerisinde yapılması gerektiği, davacının yaklaşık – ay sonra yaptığı ayıp ihbarının süresinde olmadığı, ancak hem İstanbul Anadolu -.ATM’nin— Esas sayılı dosyasında hem de mahkememiz dosyasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu asansörün önemli derecede ayıplı olduğu, davalının ağır kusurlu olarak ayıplı ifada bulunduğu belirtilmekle, ağır kusurlu olarak ifada bulunan davalının ayıp ihbarının süresinde olmadığına yönelik itirazının TMK’nın 2.maddesine göre hakkın kötüye kullanılması niteliğinde kabul edilerek, davacının ayıp ihbarının süresinde olduğunun kabul edildiği, ayıplı asansör için daha önce İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı ve bu takibe yapılan itirazın iptali için İstanbul Anadolu-ATM’nin — esas sayılı dosyasında dava açıldığından zamanaşımı süresinin kesildiği ve yeniden işlemeye başladığı, bu nedenle mahkememizde —- tarihinde açılan iş bu davanın- yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı kanaatine varılarak davalı vekilinin zamanaşımı def’inin reddine karar verildiği, hem mahkememizce alınan kök ve ek raporlarda hem de yukarıda bahsedildiği şekilde İstanbul Anadolu- Asliye Ticaret Mahkemesinin — esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda asansörün gizli ayıplı olduğunun belirtildiği, dolayısıyla asansörün gizli ayıplı olduğunun anlaşıldığı, mahkememizce alınan 2.ek raporun gerekçeli ve denetlenebilir olması nedeniyle hükme esas alındığı, her ne kadar asansörün eksiklikleri asansör montaj firması tarafından giderildiği taktirde davalı tarafın (her ne kadar bilirkişi 2.ek raporunda davacı tarafın herhangi bir bedel ödemesine gerek olmadığı yazılmışsa da sehven “davacı” yazıldığı, davacı yerine “davalı” yazılması gerektiği anlaşıldığından) herhangi bir bedel ödemesine gerek olmadığı belirtilmişse de davalı veya 3.kişi tarafından asansördeki eksikliklerin giderilmediği anlaşıldığından, davalı tarafın asansör yapımı bedeli olan — TL’nin % 20’si olan- TL’den sorumlu olduğu, davacı tarafından davalı şirkete davadan önce – tarihinde ihtarname gönderildiği, söz konusu ihtarnamede davalıya asansör bedelinin ödenmesi için – gün süre tanındığı, dolayısıyla davalı tarafın – tarihinde temerrüde düştüğü, davalı tarafın temerrüt tarihi olan — tarihi ile takip tarihi olan – tarihi arasında işlemiş faizden de sorumlu olduğu, bu tarihler arasında işlemiş avans faizin mahkememizce resen hesaplandığı — arası avans faiz oranı % 11,75 olduğundan bu dönemdeki işlemiş faiz miktarı – TL, — tarihi arası avans faiz oranı %10,50 olduğundan bu dönemler arası işlemiş faiz miktarı – TL, — arası avans faiz oranı % 9,75 oranı olduğundan bu dönemdeki işlemiş faiz miktarı- TL olup,- TL +- -TL), sonuç olarak davalının asansör yapım bedelinin % 20’si olan — TL asıl alacak ve –6 TL işlemiş faizden sorumlu olduğu anlaşılmakla, bilirkişi 2.ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğünün- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin- TL asıl alacak, – TL işlemiş faiz olmak üzere toplam — TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, bakiye talebin reddine, alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine, davacı taraf takip başlatmakta haksız ve kötüniyetli olmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin — TL asıl alacak, – TL işlemiş faiz olmak üzere toplam —TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, bakiye talebin reddine,
2-Alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar harcı 526,69 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 328,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 198,30 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 328,39 TL peşin harç 359,79 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 154,25 TL tebligat ve müzekkere gideri, 750,00 TL bilirkişi ücreti ( kök ve ek rapor ücreti) olmak üzere toplam 904,25 TL’nin kabul-red oranları gözetilerek 362,58 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019