Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/867 E. 2018/111 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/907 Esas – 2018/184

ESAS NO : 2017/907
KARAR NO : 2018/184

DAVA : Tespit
KARAR TARİHİ : 28/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1993 yılında tasfiyeye girdiğini, tasfiye memurunun işlem yapmadığını ve 2005 yılında istifa ettiğini, şirket ortaklarının ilgilenmediği, vergi beyannamelerinin verilmediğini, borçların ödenmediği bir dönem geçirildiğini, şirket paylarının tamamının ……..devredildiğini, bu süreçte yeni tasfiye memuru atandığını, vergisel yükümlülüklerin yerine getirildiğini, dava dışı …………….. ile müvekkili şirketin birleşme kararı aldığını, birleşme ile ilgili yasal işlemlerin her iki tarafça yerine getirildiğini, tescil aşamasına gelindiğinde davalı sicil müdürlüğü tarafından müvekkili şirketin münfesih olması nedeniyle birleşme işleminin yapılamayacağının beyan edildiğini, münfesih gerekçesi olarak şirket sermayesinin 10.000,00 TL’ye arttırılmamasının gösterildiğini, şirketin fiili sermayesinin birkaç milyon lira olduğunu, şirket sermayesinin arttırılmamasının nedeninin hukuki-mülkiyet sorunu olduğunu, TTK Geçici 7. Maddesinin ikinci bendinde sermaye arttırılmaması nedeniyle münfesih sayılamacağının açıklandığını, müvekkilinin faal olduğunu, ……….. ile birleşme talebinin müvekkilinin tasfiyesine yönelik olduğunu, davalının müvekkilinin münfesih olduğunu belirterek taleplerin değerlendirilemeyeceğini bildirmesi nedeniyle davanın açıldığını ileri sürerek davanın kabulü ile müvekkilinin münfesih olmadığının tespiti ile davalı tespitinin iptali ile sicile tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde şirketin öz sermayesinin tespiti ile birleşme işleminin yapılmasında bir sakınca olup olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaptığı işlemlerin yasaya uygun şekilde yapıldığını, yapılan tescil işleminde ihmali bulunmadığını, davacı şirket sermayesinin 11,00 TL olduğunu, 559 sayılı KHK gereğince münfesih olmuş ve tasfiyeye girmiş şirketlerin tasfiyeden dönmeleri ve sermaye arttırımı yaparak faaliyetlerini sürdürmelerinin kanuni bakımdan mümkün olamadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin ilgili mevzuattan kaynaklanan görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; TTK 34 maddesi uyarınca sicilin işlemine itiraz mahiyetindedir. Bu madde hükmüne göre ilgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleriyle ilgili olarak Sicil Müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilecektir. Davacı taraf İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurduğunu, davacı şirketin münfesih olduğunu bu nedenle birleşme işleminin yapılamayacağının bildirilerek talebin reddedildiğini, öncelikli taleplerinin şirketin münfesih olmadığının tespiti ve sicilin aksi yöndeki belirlemesinin iptali olduğunu belirtmiştir. Davacı şirkete ait sicil kayıtları getirtilip incelendiğinde davacı şirketin………… tarihinde tasfiyesine karar verildiği, kararın ………..tarihinde tescil edilmekle birlikte tasfiyenin sona erdiğine dair sicil kaydı bulunmadığı, 6102 sayılı Yasanın Geçici 7.maddesiyle 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tebliğin 14.maddesi uyarınca re’sen terkin kapsamına alındığı, tasfiye memurunca yasal süre içinde Tebliğin 14.maddesinde öngörülen prosedürün tamamlanmasının ardından müracaat edilerek şirketin devam eden davalarının bulunmadığının beyanı ile birlikte sicil kaydının terkin edilmesi talebinde bulunulmadığından şirketin sicil kaydının terkin edilmediği görülmüştür.
HMK 114/1-ç maddesi kesin yetkiyi dava şartı olarak düzenlemiş olup, TTK 34 maddesinde belirlenen Ticaret Sicil Müdürlüğünün bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisi kesin yetki hali olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2- Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde yetkili İstanbul Nöbetçi ATM’ye gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin yetkili mahkemede nazara alınmasına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.