Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/832 E. 2019/1043 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/832 Esas
KARAR NO : 2019/1043

DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ : 31/07/2017
KARAR TARİHİ : 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı kooperatif ortaklarından ——————-müraccat ederek ortaklığa kabulünü talep ettiğini, davalı———– tarihli ——– numaralı kararı ile kanun mevzuat çerçevesinde hareket ederek müvekkili şirketi ortaklığa kabul ettiğini, davalı —- — ile müvekkili şirketi ortaklığa kabul etmiş olmasına rağmen sonradan ortaklığın sona erdiğini duyurduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin —– tarihli yazıyı davalı ————–, ortaklığının son durumu hakkında bilgi istediğini, gönderilen yazıya davalı tarafça herhangi bir cevap verilmediği, bu durum üzerine iş bu ortaklığın tespiti ve tanınması istemli davanın açıldığını, ———- müvekkili şirketin ortaklığını sona ermiş olduğunu duyurduğunu, müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, ortaklığın sona erdirildiğine ilişkin herhangi bir çıkarma yazısı bulunmadığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ——- başlığını taşıdığını, bu maddenin bir ortağın ortaklığının nasıl sona ereceğini ve ortağın böyle bir durumda itiraz koşullarını düzenlediğini, Kanun maddesi açık olmasına rağmen gerekçeli şekilde tutanağa geçirilmek sureti ile notere tevdi edilerek müvekkili şirkete tebliğ edilmiş herhangi bir çıkarma kararının bulunmadığını, — 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 28’inci madde hükmü ve Müsteşarlık makamının 14.09.2015 tarih ve ——— sayılı onayları ile davalı kooperatifte denetim yaptığını ve denetim sonucunda —— tanzim edildiğini, —– şirketinin hisse devri yolu ile kooperatife ortak olduğunu, ancak ortak olmasına rağmen kooperatife herhangi bir sigorta poliçesinin düzenlemediğinin tespit edildiği ve bu durumun davalı kooperatiften sorulduğunu, davalı kooperatifin cevabında kooperatife iki tür ortaklığın söz konusu olduğu, bunlardan birinin kooperatif yönetim kuruluna yöneltilen imzalı başvuru dilekçesi ile diğerinin ise kişinin kooperatife sigorta poliçesi düzenlemek olduğunu beyan ettiğini, ayrıca imzalı başvuru halinde sigorta poliçesi düzenlemeye gerek olmadığının da açıkça beyan edildiğini, müvekkili şirketin —- — merkezli bir tüzel kişilik olduğunu, kooperatife sermaye aktarırken — ilgili makamlarının izni ile bu sermayeyi aktardığını, bu halde müvekkil şirketin ortaklığının kooperatifçe sonlandırılmasının müvekkili şirketi ilgili merciler karşısında zor durumda bırakacağını, sonuç olarak açıklanan nedenlerle, davalı kooperatife ortak olduklarının tespiti ve tanınmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın esasına girmeden öncelikle usulden reddi gerektiğini, zira Kooperatifler Kanunu’n 16. maddesi ve müvekkili kooperatifin ana sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca çıkarma kararına karşı açılacak davaların 3 ay içinde açılması gerektiğini, davacının 24/06/2016 tarihinde ortaklıktan çıkarılmasına rağmen davayı ortaklıktan çıkarıldıktan sonra 31/07/2017 tarihinde açtığını, bu nedenle usulden reddini talep ettiklerini, davacı şirketin —– tarihinde —- Poliçesi yaptırarak ortak olduğunu, yaklaşık 6 ay sonra 01/12/2012 tarihinde ise poliçesini iptal ettirerek ortaklıktan ayrıldığını, aradan 3 yıl geçtikten sonra müvekkil kooperatif ortağı aynı zamanda davacı şirket yetkilisi olan ———- 1.400 adet payını davacı şirkete devrettiklerini bildirdiklerini, pay devrine ilişkin durumun ———— tarihli ——-kararı ile tespit edildiğini, bunun üzerine davacıya devredilen toplam 2.850 adet payın pay defterine işlendiğini ve 18/09/2015 tarihi itibariyle davacı şirketin yeniden müvekkili kooperatif ortağı olduğunu, müvekkili kooperatifin tür değiştirme sürecinde (—-) olup ——- bu süreçte kooperatif ortak sayısının azaltılması yönünde talimatlar verdiğini, —————– bu talimatı üzerine— tarihli yönetim kurulu kararının 8/A fıkrası uyarınca mevcut ortakların bu kapsamda davacı şirketin sermaye payının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilerek sıfırlanmasına karar verildiğini, 29/04/2016 tarihinde davacı şirkete yazılı bildirimde bulunularak kooperatifin mali bünyesinin güçlendirilmesi için —– doğrultusunda davacı şirkette dahil yüksek paya sahip ortakların sermaye paylarının kooperatifin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek üzere sıfıra indirildiği ve davacı şirketin mevcut sermayesinin sıfır (0) olduğunun belirtildiğini, ayrıca yeniden pay alması için davette bulunulduğunu,—– ilgili yazısı ile müvekkili kooperatifin kapalı kooperatiften açık kooperatife dönüştürüldüğünü, yani kooperatif üyeleri dışındaki 3’üncü kişilere de sigorta poliçesi yapılması imkanı getirildiğini, bu nedenle artık her sigorta poliçesi düzenlettirenin kooperatife ortak alınmaması gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili kooperatifin açık kooperatife dönüştükten sonra——– tarihinden sonra yeni ortak kaydı yapılmadığını, —– görüş ve talimatlarının müvekkili —–bağlayıcı olduğunu, sermaye payı ve aktif poliçesi bulunmayan diğer ortaklar gibi davacı şirketinde ortaklığının son bulduğunu, davacının ———-tarihinden beri —– pay devralmak suretiyle 18/09/2015 tarihinde ————ortağı olduğuna dair bir ihtilaf bulunmadığını, ancak davacının 24/06/2016 tarihinde ortaklığının sona erdiğini Kooperatifler Kanunu’nun madde 16 kapsamında 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın usulden reddini, esasa ilişkin inceleme yapılması halinde davacı şirketin ——– tarihinde sona erdiğini, davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacının davalı kooperatife ortak olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Davalı vekili; davacının ortaklıktan çıkarılmasından itibaren 3 ay içinde açılmadığından hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, ancak mahkememizce davanın kooperatif ortaklığından ihraca yönelik Genel Kurul Kararının iptali şeklinde açılmadığı, davanın ortaklığın tespiti talebine ilişkin olup bu şekilde açılan dava süreye tabi olmadığından davalı vekilinin hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir. Tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Eski ticaret unvanı … olan davalı şirket;—- tarihli Genel Kurul Kararı ile tür değiştirme raporu ile tür değiştirerek ——-unvanını almış, ana sözleşmesi ———–tarihinde tescil edilmiş ve—–sayılı nüshasında ilan edilmiştir.
Mahkememizce davacının kooperatif üyeliğinin olup olmadığının tespiti açısından kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere bilirkişi ————- rapor alınmıştır.
Muhasebe ve finans uzmanı ————– tarafından hazırlanan raporda özetle; davacının, davalı kooperatifin —–sayılı yönetim kurulu kararıyla ortağı olduğu, davacının, akçalı yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle 24/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında ortaklıktan çıkarıldığı görülmüş ise de gerek ihraç prosedürünün gerekse ihraca ilişkin tebliğin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre yerine getirilmemesi nedeniyle davacının davalı kooperatif ortağı olduğunun kabulü gerekeceği belirtilmiştir.
Davalı kooperatif vekili rapora karşı itiraz dilekçesinde; somut olayda ortaklıktan çıkma söz konusu iken bilirkişi tarafından ortaklıktan çıkarılma prosedürünün incelenmesinin hatalı olduğunu, davalı kooperatifin anonim şirkete dönüştükten sonra davacı tarafından gerekli prosedürlerin yerine getirilmediğini, davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir.
Davacı vekili —— tarafından hazırlanan —- havale tarihli uzman görüşünü, davalı vekili ise —– tarafından hazırlanan uzman görüşünü sunmuştur.
————– tarafından hazırlanan ——- özetle; 2015 yılı faaliyet dönemine ilişkin 24.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin bir kararın alındığı ve bu yöndeki bir yönetim kurulu kararının onaylandığından bahsedilemeyeceği; davacının ortaklıktan çıkarılma kararına dayanak olan sebep konusunda herhangi bir tebligat yapılmadığını, her ne kadar davacıya gönderildiği iddia olunan ———— tarihli yazı ile davacının — tarihine kadar ödeme yapabileceği ifade edilmişse de, bu yazıda belirtilen süre dolmadan, davacının — tarihinde ortaklıktan çıkarıldığının ileri sürüldüğü; bunun çelişki arz ettiği; kaldı ki anılan yazıda davacının kooperatife ödemekle yükümlü olduğu bir tutardan bahsedilmediği; gerçekleştirilecek sermaye artırımına katılımın umulduğunun belirtildiği; bu manada muaccel olan bir borcun varlığında çıkarma kararı alınmasının ise mümkün olmadığı; sırf bu tespitler nedeniyle dahi çıkarma kararının hükümsüz olduğu, bunun yanında Kooperatifler Kanunu m. 16, 27 ile kooperatif ana sözleşmesi m. 14’e de aykırılık bulunduğu, davacıya ne ilk ne de ikinci ihtarın yapıldığı; davalının 29.04.2016 tarihli yazının da tebliğine ilişkin bir delil sunmadığı, Kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak kendisine tebliğ edilmeyen bir çıkarma kararına karşı davacının üç ay içinde itiraz etme yükümlülüğünden bahsedilemeyeceği; bu durumun Yargıtay —- alıntılanan kararında da tespit edildiği; sermaye payının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilerek sermayenin sıfırlanmasının, ortaklığın sona ermesini sonuçlamayacağı; bunun gelir gider farkını kapamak üzere kullanılan bir muhasebe tekniği olduğu; davacının taahhüt ettiği sermaye borcunu yerine getirmemesi söz konusu olmadığı gibi, mahsup işleminde ve yeni sermaye ödenmesi talebinde eşit işlem ilkesine de uygun hareket edilmediği; nitekim cevap dilekçesinin ikinci sayfasında “Davacı şirket de dahil yüksek paya sahip ortakların sermaye paylarının, kooperatif geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek üzere sıfıra indirildiği “nin belirtildiği bunun da eşit işlem ilkesinin bariz ihlalini teşkil ettiği, davalının tür değiştirerek anonim şirket olmasının, davacının ortaklık sıfatını etkilemeyeceği ifade edilerek, davacı taleplerinin haklılığı hususunda görüş ve kanaat belirtilmiştir.
——————tarihli ——— özetle; öncelikle mevzuat; bunlarda hüküm olmayan hususlarda genel kanun olarak Türk Ticaret Kanunu ve nihayet kooperatif ana sözleşmesinin ilgili hükümlerinin dikkate alınması gerektiği, davalının iştigal ettiği karşılıklı sigortanın ancak kooperatif tipinde bir örgütlenme ile mümkün olabildiği, kooperatif ortaklarının tamamının, aynı zamanda o kooperatif ile sigorta sözleşmesi yapan kişilerden teşekkül ettiği, bu kuralın aksinin SK m. 3/4 uyarınca ancak Müsteşarlığın izni ile mümkün olabildiği; nitekim davalının sigortacılıkta yetkili kamu otoritesi ———- gözetiminde olduğu, klasik sigortacılıkta şirketin sahibi sermayedarlar iken; ————- sigorta yaptırmak isteyen bir kişinin, hem kooperatif ortağı hem de kooperatifin poliçe müşterisi haline geldiği; sigorta sözleşmesi yapmaksızın, örneğin, pay devri ile ortak olan kimselerin de, sigorta sözleşmesi yapma yükümü altına girdiği,——- hazırladığı 15.02.2016 tarihli “—- başlıklı raporda, ———— sigortanın tanımında yer alan karşılıklılık vasfının, tüm ortakların riskinin, yani poliçesinin olmasını gerekli kıldığına dikkat çekilerek, davacı …’nin kooperatif ile akdedilmiş bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığı tespitine yer verildiği, davacının pay devralarak ortak olması karşısında, poliçe düzenletme yükümünden muaf tutulamayacağı, davacının sermayesinin kooperatif zararına mahsup edilemeyeceği iddiası karşısında, KoopK m. 38/5 ve Ana Sözleşme m. 62/2 uyarınca, yönetim kurulunun 27.04.2016 T., 11 sayılı karar ile, 31.12.2015 tarihli bilanço açığının bu tarih itibariyle ortakların taahhüt ettikleri sermaye payları ile kapatılmasına karar verdiği; bu kararın 26.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında onaylandığını; davalı kooperatifin ————bilgisi, izni ve onayı haricinde herhangi bir işlem yapmamaya özen ve hassasiyet gösterdiği, bu kararın da, —- bilhassa 03.03.2016, 15.04.2016 tarihli yazılarına istinaden alınması gerektiği, davacı şirketin “5000 adet pay çıkarmayı ve bedelini 31.12.2016’ya kadar aylık taksitleri halinde göndermeyi taahhüt ederiz” şeklinde bir borç üstlenmesine rağmen hiçbir ödeme yapmadığı; buna karşılık, davalı kooperatifin de KoopK m. 16 ve 27 hükümleri ile Anasözleşme’nin çıkarılmaya dair maddesini işletmediğini; dolayısıyla bu sebeple davacının ortak sıfatının sona erdirilemeyeceği, davalı vekilinin de 18.04.2018 tarihli dilekçesinin 5. sayfasında “Yani, Bilirkişinin iddia ettiği şekilde, davacının ortaklığı sermaye payının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi nedeniyle değil, sermaye alması için yapılan davete icabet etmemesi+poliçe yaptırmaması nedeniyle son bulmuştur. Davacının paylarının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmemesi ihtimalinde dahi, ————talimatları çerçevesinde mevcut bir sigorta poliçesi bulunmadığından, yine de kooperatif ortağı olması söz konusu olmazdı” ifadeleriyle bu hususu açıkladığı; Ortakların kooperatifin düzenlediği poliçenin süresinin dolduğu günü takip eden üç ay içinde kooperatif ile hiçbir sigorta işlemi yapmaması, kooperatif ortaklığından çıkma iradesinin beyanı sayılır” hükmünün ihdas edildiği; bu hükmün 24.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında karara bağlanan ve 29.07.2016 tarihinde tescil edilen ve —— onaylanan son halinde ise “Ortakların kooperatifin düzenlediği poliçenin süresinin dolduğu günü takip eden ilk mesai günü içinde kooperatif ile hiçbir sigorta işlemi yapmaması, kooperatif ortaklığından çıkma iradesinin beyanı sayılır” şeklinde düzenleme yapıldığı; bu son düzenlemenin eskisine oranla kooperatifin yapısına ve niteliğine daha uygun düştüğü; anılan hükmün çıkma ve çıkarılma hususunda ana sözleşmeye hükümler konulmasına izin veren——– uygun olduğu; KoopK m. 16’daki çıkarılma ve m. 27’de üyeliğin düşmesinden farklı olarak çıkmada özel bir usul ve prosedürün olmadığı; çıkmak isteyenin irade beyanı ile olabileceği gibi, ana sözleşmeden çıkma sayılan hallerin gerçekleşmesiyle de çıkmanın söz konusu olabileceği; somut olayda da davalı kooperatifin, kendisi ile sigorta sözleşmesi yapmayan davacı şirketin çıkmış sayılmasına karar verdiği, —– mütalâasında bazı evrakların ve kooperatifin sigorta işi ile iştigal etmesi sonucu tabi olduğu mevzuat ve kamu kurumu denetiminin gözardı edildiği ya da hiç değerlendirmeye tabi tutulmadığı; ana sözleşmedeki değişikliklere değinilmediği ifade edilerek davalı iddia ve savunmalarının haklılığı hususunda görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ve davacı vekilinin sunmuş olduğu uzman görüşü ile davalı tarafın sunmuş olduğu uzman görüşü arasında çelişki bulunması, her iki uzman görüşü ve bilirkişi raporunun birebir aksini içeren tespitlerde bulunulması nedeniyle çelişkinin giderilmesi ve tarafların iddia ve savunmaları mahkememizce alınan bilirkişi raporu ve uzman görüşleri değerlendirilmek suretiyle ayrıca davalı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişiler————- tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; davalı kooperatif tarafından ibraz edilen 2015 yılı ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu birbirini teyit ettiği, davalı vekilinin, davacının ortaklığının; sigorta poliçesinin bulunmaması ve payı sıfırlanan davacı ortağın sermaye taahhüdünde bulunmaması nedenleriyle sonlandığını ileri sürdüğü, ortaklara sigorta poliçesi akdetme zorunluluğunu getiren,——– tarihli genel kurulda alınan 13 nolu kararın, 29.07.2016’da tescil edildiği, 9 nolu gündem maddesi ile ana sözleşme gereği ortaklık şartlarını kaybeden ortaklar hakkında Yönetim Kurulunca alınan çıkarma kararları oybirliği ile kabul edildiği, ortakların sigorta sözleşmesi akdetme zorunluluğu, sermayenin sıfırlanması ve davacının ortaklığının sona ermesine ilişkin kararların aynı genel kurulda alındığı, 05.08.2016 tarihli ve ———– kurulu kararının 3 nolu maddesi ile de “ek listedeki kişilerin poliçelerini yenilememe veya iptal etme sebebiyle ortaklıktan çıktıklarının tespitine ” karar verilmekle, davalı kooperatif tarafından davacı hakkında nihai kararın verildiği, ortaklıktan çıkmanın kendiliğinden gerçekleştiği —- sayılan haricinde çıkmanın, kural olarak, ortağın iradesine bağlanan bir sonuç olduğu, Ana sözleşmede belirli hallerde ortağa çıkma hakkı tanınmasına yönelik düzenlemeler yapılabilirse de, belirli olayların meydana gelmesi halinde çıkmanın kendiliğinden gerçekleşeceğine yönelik bir düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı, önceden ve ana sözleşmeye konulacak, kooperatifle sigorta işlemi yapılmamasının kooperatif ortaklığından çıkma iradesinin beyanı sayılacağı şeklindeki bir düzenlemenin, çıkmaya ilişkin Kanun hükümleri ve esaslar karşısında geçersiz olduğu, ——- düzenlemeleri birlikte yorumlandığında, ortağın kooperatif ile poliçe akdetmesinin ortaklık şartı olarak öngörülmesinin mümkün ve geçerli olduğu, Buna uymayan ortakların ise, şirketten çıkması değil ancak çıkarılmasının söz konusu olabileceği, somut olayın ortaklıktan çıkma değil ortaklıktan çıkarma olarak değerlendirildiği, davalı tarafça, dosyaya çıkarma kararının noter vasıtasıyla davacıya tebliği edildiğine ilişkin bir belge sunulmadığı, çıkarma prosedürünün uygulanmaması, ihtar çekilmemesi yahut çekilen ihtarda ödenmesi gereken miktar ile verilen uygun süre ve ödenmeme halinde uygulanacak yaptırımın gösterilmemesi durumunun çıkarmanın geçersizliğine, ortaklık sıfatının sona ermemesine ve devamına yol açaçağı, Sermayenin sıfırlanması sürecindeki tüm gelişmeler dikkate alındığında, davacı ortağın——. 21/2 uyarınca sermayenin bir katına kadar ek ödeme yükümü altında olduğu; — yükümün kaldırıldığı; ek ödeme yükümünün gereğinin yerine getirilmemesi durumunda KoopK m. 27’deki usule harfiyen uyulmak suretiyle ortağın çıkarılabileceği; bunun için borcun net şekilde tespiti, bu tutarın ödenmesi için uygun bir süreyi de içeren birinci ihtar ve bunun tebliği, gereği yerine getirilmezse ikinci ihtar ve bunun tebliği, bu da sonuçsuz kalmışsa ortaklığın kendiliğinden düşmesi aşamalarının gerçekleştirilmesi gerektiği; somut olayda ise, davacıya gönderildiği iddia edilen 29.04.2016 tarihli yazının ortağın ödemesi gereken net tutarı göstermediği; 5.000 paylık sermaye artırım talebinin olumlu karşılanacağının umulduğunun belirtilmesiyle yetinildiği ve herhangi bir ihtarı içermediği; kaldı ki yazının davacıya tebliğine ilişkin bir delilin de dosyada bulunmadığı; buna karşılık davacının antetli kağıdına basılı 03.05.2016 tarihli yazıda 5000 pay taahhüt edileceğine ilişkin kooperatife bildirimde bulunulduğu; davacınm ek ödeme yükümü altında bulunduğu kabul edilse bile KoopK m. 27’deki sürecin işletilmemesi nedeniyle çıkarılma işleminin geçersiz olduğu, tür değiştiren şirket eskisinin devamı olmakla tür değiştirmenin davaya bir etkisinin olmadığı, davacının davalı şirkette ortak sıfatını koruduğu belirtilmiştir.
Taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunmuşlardır.
Davanın, davacı şirketin davalı kooperatife ortak olduğunun tespiti talebine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı şirketin aktif sigorta poliçesi olmamasının ve sermaye payının sıfırlanmasını takiben sermaye taahhüdünde bulunmamasının ortaklığa etkisi, olayda ortaklıktan çıkma/çıkarılma durumlarından hangisinin mevcut olduğu hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Anılan sorunun çözümünde, davalının kooperatif olması karşısında —— şirketler hukukuna ilişkin genel kanun sıfatıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu—– davalının iştigal konusunun sigortacılık olması sebebiyle, 5684 sayılı Sigortacılık ——–kooperatif ana sözleşmesi esas alınacak normatif düzenlemelerdir.
Bunun yanında, sigortacılık faaliyeti yapan davalı … kamu gücünü kullanarak denetim altında tutan—-ile davalının ilişkisi ve bilhassa —- denetim raporların ile davalıya yazdığı yazılar önem taşımaktadır.
————-şirketleri ve—- şirketlerinin; a) —- sigortacılık yapması, b) Ortak sayısının ikiyüzden az olmaması, c) Yöneticilerine herhangi bir ayrıcalık vermemesi, zorunludur.
—– ancak bir kooperatif şirket bünyesinde yapılacağı; bunun temelinde de karşılıklı sigorta kooperatif ortaklarının, bunu kooperatiften sigorta poliçesi satın almak şeklinde gerçekleştirecekleri sonucu ortaya çıkmaktadır.
——— anonim ortaklığa dönüşüm (tür değişimi) sürecinde ——kooperatifin ortak sayısının azaltılması yönünde bir takım talimatlar vermiştir. Bu kapsamda;
—————— tarafından “….—— Denetim”—– hazırlandığı, raporun sonuç kısmında özetle; kooperatif mantığı gereği yönetimin tabana yayılması gerekli iken söz konusu durumdan söz etmenin mümkün olmadığı, — kişinin ortak olduğu kooperatifin —– kişiden oluşan aynı kişilerin katılımı ile (genelde kooperatif yöneticileri) karar aldığı, zararın giderek arttığı ve aynı şekilde faaliyet gösterilmesi durumunda yaklaşık—- yükümlülüğün karşılanma imkanı olmadığı ve söz konusu yükümlülüğün her geçen gün daha da artacağının belirtildiği,——- davalı … yönetim kurulu başkanlığına birkaç kez kooperatifin geçmiş yıl ve bundan sonra doğacak dönem zararlarının ——. kapsamında yedek akçelerden ve bunların —- halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye paylarıyla karşılanması gerektiği hususunun belirtildiği, ——- tarihli yazıda ise; —–tarihli talimatları uyarınca, kooperatifin geçmiş yıl zararlarının ortaklık paylarından mahsubunun gerektiği, bu talimatın halen yerine getirilmediği, geçmiş yıl zararlarının ortaklık paylarından ivedilikle mahsup edilmesi ve bu işlem sonucunda listede belirtilen ortakların payları sıfıra ineceğinden bunların paylarının en geç altı ay içinde azami tutar olan —— çıkarılması ve buna dair ilgili ortakların taahhütlerini de içerir ödeme takviminin —– gönderilmesi gerektiği yönünde talimat verildiği, — dışındaki kişilerle sigorta sözleşmesi yapılmasını teminen —- değişikliğinizin ivedilikle yapılması ve bu amaçla —- başvurulması, Söz konusu ana sözleşme değişikliği sonrasında sigorta sözleşmesi akdedilen kişilerin —– sözleşmesi akdedilmek suretiyle ortak olan kişilerin ortaklıktan çıkmalarına ilişkin mevcut uygulamanın devam ettirilmesi, poliçe süreleri sona eren ortakların poliçelerini yenilemeleri durumunda tekrar ——– ortak yapılmamaları ve böylelikle bir yıllık süre sonunda ——- sigorta sözleşmesi akdederek ortak olanların tamamının ortaklıklarının sona ermesi, Bir yıllık süre sonunda kooperatifinizin anonim şirkete dönüştürülmesi hususunda gerekli işlemlerin tamamlanması “gerektiği hususunun bildirildiği, Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinin ekinde sunulan —–tarihli yazıda da “—– yenilemeler dahil düzenlenen tüm poliçelerin ortaklık taahhüdü içermeyen şekilde tanzimi ve dolayısıyla pay taahhüdünde bulunmadan yeni sigorta sözleşmesi akdeden ya da sözleşmelerini yenileyen kişilerin ortak yapılmaması, Bu çerçevede; ———–sözleşmesi akdetmek suretiyle ortak olan kişilerin, bu sözleşmelerin sona ermesi ile birlikte ortaklıklarının da sona ermesini sağlayacak tedbirlerin alınması “gerektiğinin vurgulandığı, görülmüştür.
davalı —————– incelendiğinde, ortakların aynı zamanda —- sigorta poliçesi akdetmesine ilişkin başlangıçta bir zorunluluk bulunmadığı, nitekim bu durumun, ———- sayfasında yer alan “Şirket cevabi yazısında belirtildiği gibi bir —–ortak olmak, ortaklık paylarının devralınmasıyla da mümkün olabilmektedir.——sigortacılık faaliyetinde bulunmak üzere ruhsat verilen bir sigorta kooperatifinde ortakların tamamının kooperatif nezdinde akdedilmiş sigorta poliçelerinin bulunması beklenmektedir. Nitekim TTK’nin 1402 ‘nci maddesinde karşılıklı sigorta birden çok kişinin bir araya gelerek herhangi birinin belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararını tazmin etmeyi borçlanmaları şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle,—– sigorta tanımında yer alan karşılıklılık vasfı tüm ortakların bir riskinin yani poliçesinin olmasını gerekli kılmaktadır. Diğer taraftan,—— yönetiminin savunması doğrultusunda poliçesi olmayanların kooperatif üyesi olabileceği görüşü, ———-uygulaması olan poliçesi sona eren ortakların üyelikten çıkarılarak ortaklık paylarına el konulması uygulaması ile de çelişmektedir.” ifadeleriyle de tespit edildiği, anılan Rapor’a kooperatif yönetiminin yazdığı ——-tarihli cevabi yazının —– genel kurul, —- tescil tarihli — maddesinde atıf yapılarak kooperatife ortak olmak isteyen kişinin, yönetim kuruluna ortaklık isteğini belirten bir dilekçe ile başvurabileceği gibi, kooperatifin hizmet verdiği —–birinde poliçe düzenletmek suretiyle de ortak olabileceği” hususunun belirtildiği,
————- Anasözleşmeyi tekrarlayarak ortaklığa giriş için yine bir poliçe akdetme zorunluluğu getirmemekte; ancak, m. 13/1’de poliçenin süresinin dolduğu üç ay içinde kooperatif ile hiçbir — işlemi yapılmamasının, “ortaklıktan çıkma iradesinin beyanı” sayıldığı, —- —- 11/2’de kooperatif ortak olmak isteyenlerin, sigorta poliçesi düzenletmeleri bir zorunluluk olarak görülmekte ve m. 13/2’de poliçenin süresinin dolduğu günü takip eden ilk mesai günü içinde—- ile hiçbir sigorta işlemi yapılmamasının, “ortaklıktan çıkma iradesinin beyanı” sayıldığı, bu bağlamda, —– esaslarına uygun olarak, ortakların aynı zamanda sigorta poliçesi akdetmeleri zorunluluğu tam anlamıyla —– tarihli anasözleşme ile getirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamından, davacı şirketin davalı kooperatife başlangıçta 18.06.2012 tarihli ———— tarihinde ise poliçesini iptal ettirerek ortaklıktan ayrıldığı (ilk sigorta poliçesi örneği davalı delilleri arasında dosyaya sunulmuştur), kooperatif ortağı ve aynı zamanda davacı şirket yetkilisi ————————————– adet paylarını davacı şirkete devrettiklerini bildirdikleri, pay devrine ilişkin bu durumun Kooperatif Yönetim Kurulunun 18.09.2015 tarihli 14 sayılı kararı ile tespit edildiği, bunun üzerine davacı şirkete devredilen toplam 2.850 adet payın pay defterine işlendiği ve davacı şirketin 18.09.2015 tarihi itibariyle yeniden kooperatif ortağı olduğu, davacının davalı kooperatifle 01.12.2012 tarihinde gerçekleşen iptal sonrası sigorta sözleşmesinin bulunmadığı, 18.09.2015’te ——————- toplamda 2.850 adet pay alımı sonucunda yeniden ortaklık sıfatını kazanmasını takiben herhangi bir sigorta sözleşmesi imzalamadığı, ortakların, kooperatifle sigorta sözleşmesi akdetme zorunluluğunun, davacının ortak olduğu ——— tarihinde yürürlükte olan ———- 11/2’de bulunmadığı, bu hususun ortak olma yollarından biri olarak düzenlendiği; dolayısıyla davacı şirketin ortak olduğu dönemde ortak olma şartlarını taşıdığı, aynı Anasözleşme m. ——— ise poliçe süresinin dolmasının ortağa ihtiyari bir çıkma hakkı verdiğinin görüldüğü, davalı kooperatifin tür değişikliği sırasında ——————————talimatları doğrultusunda yukarıda bahsedildiği şekilde Ana sözleşmede değişiklikler yaptığı,——– tarihli davalı kooperatife yönelik yazısına istinaden, davalı kooperatifin davacı ortağına yönelik 29.04.2016 tarihli yazısında; ——-yönetim kurulu kararının 8 nolu gündem maddesinde, Kooperatifler Kanunu m. 38/5 ile kooperatif ana sözleşmesi 62/2 hükümleri gereği ——- tarihli bilanço açığının bu tarih itibariyle ortakların taahhüt ettikleri sermaye payları ile kapanmasına karar verildiği ve kooperatifin kuruluşunda işletme sermayesi sağlayan ortaklardan bu suretle sıfıra inen sermayelerini 5.000 paya yükseltmelerinin talep edilmesine oybirliği ile karar verildiği, bu kapsamda kooperatifin, davacı ortağına yönelik 29.04.2016 tarihli söz konusu yazıda; 500.000,00 TL’lik ödemenin en geç 31.12.2016 tarihine kadar taksitler halinde ödenmesi ve kendisine yeniden pay alması için davette bulunulduğunun davalı kooperatif tarafından iddia edildiği, 24.06.2018 tarihinde gerçekleştirilen ———————– sermaye payı bulunmayan davacı şirketin ortaklığının sona erdiğine karar verildiği, davalı tarafın, davacının ortaklık sıfatının aktif poliçesi bulunmaması ve sermaye payının sıfırlanmasını takiben sermaye taahhüdünde bulunmaması nedeniyle “—————– şekliyle sona erdiğini savunmuş olsa da davalının, davacıya iletildiğini iddia ettiği 29.04.2016 tarihli payın sıfırlandığı ve yeniden 5.000 pay bedeli taahhüt edilmesine ilişkin yazının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı, 29.04.2016 tarihli yazıda, davacının 31.12.2016 tarihine kadar ödeme yapabileceğinin ifade edildiği, gerçekleştirilecek sermaye artırımına katılımın umulduğunun belirtildiği; davalı kooperatifin davacı şirketin 03/05/2016 tarihli yazıda payını artıracağına dair taahhütte bulunması nedeniyle 29/04/2016 tarihli yazının davacıya tebliğ edildiğini kabul etmek gerekse bile, 29/04/2016 tarihli yazıda belirtilen süre dolmadan, davacının 24.06.2016 tarihinde ortaklığının sona erdiğinin ileri sürüldüğü, bu hususun çelişki yarattığı, zira davacıya sermayesini 5000 paya yükseltmesi ve bu hususta ödeme yapılması için verilen sürenin henüz dolmadığı, davacının ortak olduğu dönemde Anasözleşmede sigorta poliçesi akdetme zorunluluğunun olmadığı, sonraki aşamalarda Hazine Müşteşarlığının talimatlarıyla Anasözleşmede birtakım değişiklikler yapılmış olsa da —————-tarihli yazısında kooperatif üyeleri dışındaki üçüncü kişilere de sigorta poliçesi yapılması imkânı getirildiği; buna karşılık, her poliçe düzenlettirenin kooperatife ortak alınmaması gerektiği; hatta poliçe süreleri sona eren ortakların poliçelerini yenilemeleri durumunda dahi tekrar kooperatife ortak yapılmamaları hususlarının mevcut olduğu, yani poliçesi olan veya yenileyen şahıs/şirketlerin dahi ortak olamayabileceğinin belirtildiği, Haziran 2016 tarihli Anasözleşmenin m. 11/2’de kooperatife ortak olmak isteyenlerin, sigorta poliçesi düzenletmeleri bir zorunluluk olarak görülmekte ve m. 13/2’de poliçenin süresinin dolduğu günü takip eden ilk mesai günü içinde kooperatif ile hiçbir sigorta işlemi yapılmamasının, “ortaklıktan çıkma iradesinin beyanı” sayıldığı görülmüşse de Kooperatifler Kanununa göre ortaklıktan çıkmanın ortağın iradesi ve kendiliğinden gerçekleşen haller olmak üzere 2 şekilde gerçekleştiği, Koop Kanunu m. 10 da iradeye bağlı çıkmanın anlatıldığı; her ortağın kooperatiften çıkma hakkı olup bu hakkın, vazgeçilmez ve bertaraf edilemez bir hak olduğu, (KoopK m. 11/3) çıkma hakkının ancak ana sözleşmeye konulacak hükümlerle sınırlandırılabilceği (KoopK m. 11/1-2), çıkmanın, kural olarak, yönetim kuruluna yöneltilecek bir bildirim ile gerçekleşeceği, bu bildirimin, tek taraflı, süreye bağlı ve reddedilebilen bir irade beyanı olduğu, çıkmanın kendiliğinden gerçekleştiği hallerin; ortağın ölümü (KoopK m. 14); ortaklığın bir görev veya hizmete bağlanması (KoopK m. 15/1) ve ortaklığın bir taşınmaz malın mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlanması (KoopK m. 15/2) şeklinde sayıldığı, KoopK m. 16′ da ise “çıkarılma”dan bahsedildiği, çıkarmanın, ortağın iradesine bakılmaksızın, ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi kurumu olduğu, 16. Maddenin “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.” şeklinde olduğu, Kooperatifler Kanununun bahsedilen düzenlemeleri gözetildiğinde; ana sözleşmede belirli hallerde ortağa çıkma hakkı tanınmasına yönelik düzenlemeler yapılabilirse de belirli olayların meydana gelmesi halinde çıkmanın kendiliğinden gerçekleşeceğine yönelik bir düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla anasözleşmeye konulan kooperatifle sigorta işlemi yapılmamasının kooperatif ortaklığından çıkma iradesinin beyanı sayılacağı şeklindeki düzenlemenin Kooperatif Kanununda belirtilen maddelere aykırı olduğu, davacının poliçe akdetmemesi durumunun ortaklıktan kendiliğinden çıkmayı değil olsa olsa ortaklıktan çıkarılmayı gerektirecek bir hal olduğu, ortaklıktan çıkarılma için de Yönetim kurulunun genel kurula yönelttiği çıkarma önerisi ve Genel Kurulun çıkarma kararı alması, kararın tutanağa ve ortaklar defterine yazılması, kararın onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilmesi veya bu kayıtların elektronik ortamda tutulması, izlenmesi ve ilgililere tebliğ edilmesi gerektiği, 3 aylık itiraz süresinin ortağın çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren başladığı (Emsal; Yargıtay —-. Hukuk Dairesi, E——– 2.4.2015.), çıkarmaya ilişkin tebligatın hiç yapılmadığı somut olayda, çıkarmanın ve 05.08.2016 tarihli ve 25 nolu yönetim kurulu kararının 3 nolu maddesinin geçersiz olduğu kanaatine varıldığı, yine poliçesi olmayanların ortaklık sıfatlarının sona erdirilmesine yönelik Anasözleşme değişiklikleri ve fiili uygulamanın Müsteşarlığın isteği ve talimatları ile gerçekleştirilmiş olmasının, davacının ortaklık sıfatının sona erdirilmesini hukuka uygun hale getirmediği, zira Kooperatif yönetim kurulunun, Müsteşarlığın taleplerini hukuka uygun şekilde yerine getirmekle yükümlü iken, çıkarma işlemini usulüne uygun işletmediğinden, davacının ortaklık sıfatının sonlandırılmasına yönelik 05/08/2016 tarihli ve 25 nolu yönetim kurulu kararının 3 nolu maddesinin geçersiz olduğu, davacı şirketin davalı kooperatifin ortağı olduğu, tür değiştiren şirketin eskisinin devamı olmakta, yeni türe dönüşen şirketin, eski tür zamanındaki haklarında, alacak, borç ve yükümlülüklerinde hiçbir değişiklik olmadan yeni türde de devam ettiği, eski şirkete karşı açılan davaların aynen yeni şirkete karşı devam ettirilebileceğinden tür değişikliğinin de somut olayı etkilemeyeceği, davacının davalı kooperatifin (şirketin) ortağı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davacı şirketin davalı kooperatif—- ortağı olduğunun tespitine,
2-Karar harcı alınması gerekli 44,40 TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik 13,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma, 31,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 62,80 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 71,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.400,00 TL bilirkişi ücreti (4 farklı bilirkişi) olmak üzere toplam 3.471,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 73,00 TL’lik yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—-.’deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı