Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/739 E. 2022/136 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/739
KARAR NO: 2022/136
DAVA: Bölünmenin Hükümsüzlüğünün Tespiti, Malvarlığının Tespit ve Devri
DAVA TARİHİ: 05/07/2017
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Bölünmenin Hükümsüzlüğünün Tespiti, Malvarlığının Tespit ve Devri davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalı—–tamamının —- olarak kurulduğunu, kuruluşun — tarihinde tescil edildiğini, şirketin tüm sermayesinin —- bölünmesi sonucu ayni olarak ödendiğini, müvekkilinin kuruluşu ile, davalı —-hissedarlarının aynı zamanda yeni kurulan müvekkili şirkette hisseleri oranında hissedar olduğunu, bu şekilde müvekkilinin —- tamamına sahip olduğu bir bağlı kuruluşu, davalı — bir iştiraki haline geldiğini, — sonraki altı aylık süreçte müvekkilinin hisseleri üçüncü —– satılana kadar müvekkilinin davalıların kontrolünde kaldığını, — — kanunun emredici hükümlerine aykırı olması sebebiyle hükümsüz olduğunu, geçersiz bir işleme karşı hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman geçersizliğin tespiti davası açılabileceğini, bölünmenin usulüne uygun şekilde onaylanmadığını, —- tarafından gerçekleştirilen—- müvekkilinin kurulma işleminin —– aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, bölünme belgeleri aşamasında iş birimini oluşturan aktif ve pasiflerin belirli şekilde listelenmediğini, kısmi bölünme planının bir envanter içermediğini, aktif ve pasiflerin bir listesinin yapılmadığını, hissedarların incelemesi aşamasında; bölünen şirketin hissedarlarının kanuna uygun şekilde bilgilendirilmediğini, alacaklıların inceleme yapmalarına ilişkin —ilanının süresine yapılmadığını, alacaklıların korunması aşamasında; alacaklılara teminat gösterilmediğini, teminat gösterme yükümlülüğünün olmadığını tespit eden bilirkişi raporunun hatalı olduğununu,alacaklıların —- öncesi haklarını kullanmalarına izin verilmemiş olmasının —- hükümsüz sayılmasına neden olacağını. hissedarların—– aşamasının zamanından önce başlatılmış olduğunu, kararlar kusurlu bölünme belgelerine dayandığından onayın geçersiz ve hükümsüz olduğunu, bu nedenle kısmi bölünmenin de geçersiz ve hükümsüz olduğunu, —— konusu itibariyle imkansız olduğunu, — devredilmediğini—- olmadan herhangi —- devam etmenin mümkün olmadığını——– haricinde de bayilik sözleşmeleri ve bayilere verien krediler için alınan teminatlar gibi davalılarca kasten plana ekli olan listelere dahil edilmeyen birçok varlığın bulunduğunu, bu nedenle —- ihlal edildiğini, —– — korunarak bölünmesi için davalıların müvekilline karşı yapmayı taahhüt ettiği —- verilmesine yönelik taahhütleri yerine getirmediğini, — dışında tutulduğunu,—– kapsam dışı tutulmuş olmasının—- sonrasında önceki gibi faaliyete devam etmesini imkansız kıldığını, — davalıların ——— duyulan varlıkları devretmeyi reddettiğini, — olan listelere hiçbir —- eklenmediğinden kendi aracıyla mal alım maliyetinin çok üstünde maliyetlerle üçüncü kişilerden hizmet almasının — —–imkansız hale getirdiğini, davalıların bölünme işlemi sırasında —- elde etmek amacıyla kanunları dürüstlük kuralına aykırı biçimde kötüye kullanmış olduğunu, kısmi bölünmenin geçersiz ve hükümsüz olduğuna karar verilmesine ilişkin talebin dayanaklarının, davalıların TTK 134 ile 192. maddeleri arasında açıklanan şekilde geçerli bir —- için gerekli olan emredici hükümlere uymamış olmaları,—imkansızlığı ve davalıların dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kanunları kötüye kullanmış olmaları olduğunu, davalıların geçerli bir — için gerekli —– uymamış olmalarının bile diğer konulardan ayrı olarak —- hükümsüz ve geçersiz sayılmasını gerektirdiğini, işletme bütünlüğü ilkesine aykırı olarak hala müvekkiline yapılmayan —- eklerinde listelenmiş olan fakat devredilmeyen sözleşmeler ve aktifler ile — listelenmiş olmayan fakat —- bir parçasını oluşturan ve dolayısıyla listelenmesi ve devredilmesi gereken sözleşmeler ve aktifler olduğunu mahkemenin bölünmenin hükümsüz ve geçersiz olduğuna karar vermediği takdirde, davalıların bölünme işlemi yoluyla ayrılan —–oluşturan bütün aktiflerin tespit ve müvekkiline devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —tarihli ıslah dilekçesinde; terditli talebi yönünden dava değerini —- olarak belirlediğini ve harcını tamamladığını belirterek —imkansızlık, kanunun emredici hükümlerine aykırılık ve/veya dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle hükümsüz ve geçersizliğine, bu talepleri kabul görmediği taktirde —–ilkesi gereğince devredilmemiş olan varlıkların müvekkiline devrine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
SAVUNMA : Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; — iradesi ve ——- uygun şekilde hazırlanan —- bölünerek kurulduğunu, — bölünme esnasında aynı kişiler olduğunu ve bölünmenin bu pay sahiplerinin %100 katılımıyla ve hiç birinin itirazı olmaksızın, ayrıca pay sahipleri herhangi biri zarara uğramadan gerçekleştirildiğini, pay sahiplerinin iradesi doğrultusunda ve buna göre hazırlanan belgelere uygun bir biçimde kurulan —–hiçbir —– sahibinin itirazı yokken, bölünme sonucunda kurulan — davayı açmasının TTK’ya ve sair mevzuata aykırı olduğunu, dava açma hakkının yalnızca bölünme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarına tanındığını, bölünme ile kurulan — dava açma hakkı olmadığından müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortaklarının, bu kararın —– itibaren iki ay içinde iptal davası açabileceğini, —- aylık süre geçtiğinden bölünme işleminin kesinleştiğini, bu nedenle davanın hak düşürücü süre nedeniyle de reddi gerektiğini, bölünme neticesinde kurulan şirketin ortadan kaldırılması talebinde hukuki yarar bulunmadığını, davacının —— gereğince devredilmemiş olan varlıklar ifadesi ile neyi veya neleri kast ettiğinin belirsiz olduğunu, tamamını somut olarak açıklamadığı bir kısım malvarlığı unsurlarını açıklaması ve devrini talep ettiği malvarlığının toplam değerini bildirerek harcı ikmal etmesi gerektiğini, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin belirtilerek davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini;—– işleminin hukuka uygunluğunun —– re’sen tayin edilen bilirkişi kurulu marifetiyle tespit edildiğini, raporda kısmi bölünmeye konu özvarlıklarının detaylı olarak listelendiği ve bölünme işleminin— uygun olduğunun ortaya konulduğunu,— kuruluşunu takiben — önceki pay sahipleri olan —, paylarının tamamımını yine geçerli bir şekilde —– TTK ve sair mevzuata uygun şekilde gerçekleşen kısmi bölünme ve pay devir işlemleri sonrasında, kısmi bölünme suretiyle kurulan——davacı sıfatıyla huzurdaki davayı açmasının usule ve esasa aykırı olduğunu, ——- arasında düzenlenmişt olup söz konusu maddelere aykırılık durumlarında bölünme İşlemleri için açılabilecek davaların ise —— sınırlı olarak sayıldığını,davacının bu hükümlerde öngörülen şartlara uygun şekilde bölünmüş ve neticesinde—-kurulmuş olsa da bu maddelere aykırılıktan bahisle bölünmenin iptalini/hükümsüzlüğünü talep edip; bu talebi kabul göımediği takdirde ise bazı varlıkların devri isteminde bulunduğunu, davanın —–davaların koşullarını taşımadığını ve pay sahibi sıfatı olmayan, bizzat bölünme ile kurulan —- davacı sıfatına sahip olmadığını dolayısıyla davanın esasa girilmeksizin husumetten reddi gerektiğini, bölünme sonucu oluşan —- paylarını satın alan yeni ortağın, eski ortaklarla yapmış olduğu — tarihli —- aykın bir durum bulunduğunu düşünmesi ve/veya kendisine bu sözleşmede belirtilenden daha az değerli bir şirket payı satıldığını iddia etmesi halinde bunun için sözleşmeye aykırılık nedeniyle ve yine —- yer alan şart uyarınca eski ortaklar aleyhine —- gerektiğini ancak —— uyarınca tahkime başvurma süresi geçmiş ve talepleri zamanaşımına uğramış olan ve bu sözleşmeye aykırılık da olmadığını çok iyi bilen yeni ortağın — uyarınca—-yerine, harç yatırmadan ya tutarsa mantığıyla— —- davayı açtırma yolunu seçtiğini, —-ve bu sözleşmeye bağlı diğer sözleşmeler çerçevesinde sahip oldukları tüm hakları saklı tuttuklarını ve aynca dava konusu talepler bakımından —– itirazında da bulunduklarını, davacı —-bölünme neticesinde kurulan şirket olup —- ortadan kalkması sonucuna yönelen bir istemin, hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini bu tür bir istemin yalnızca —– aykırı bir bölünme işlemi nedeniyle menfaatleri ihlal edilen pay sahiplerine tanındığını davacının bölünmenin hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği gibi, bölünme nedeniyle herhangi bir suretle zarara uğradığını da iddia ve bu nedenle herhangi bir zarar talebinde bulunamayacağını, öte yandan bölünme işlemine karşı açılacak davalar —– belirtilmiş olup, bölünme kapsamına alınmayan malların, bölünerek oluşan şirket tarafından devrinin talep edilmesi şeklinde bir dava türünün de öngörülmediğini, —- uyarınca kısmi bölünmede bölünme planında bölünmeye konu malvarlığı unsurları pay sahipleri tarafından serbestçe tayin edilip bölünme planında gösterilmeyen birtakım malvarlığı unsurları varsa bunların bölünen şirket bünyesinde kaldığının farz edileceğini, — açık olup davacı —- bölünme planında gösterilmeyen malvarlığı unsurlarının kendine devrine yönelik işbu davayı açmasının mümkün olmadığını, kısmi bölünme sonucu — tarihinde kurulan —- aylık bir süreçte faaliyetleri için gerekli lisansları almış olması ve yeni ortaklara paylar devredilmeden önce, —-ayrı bir işletme olarak faaliyette bulunuyor olması karşısında davacı yanın kısmi bölünme için belirlenen envanterin hukuka uygun olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu gösterdiğini, kısmi bölünme işlemine katılan şirket ortaklarının yeterli olarak bilgilendirilmedikleri yönünde bir itirazı bulunmadığını, ortakların kısmi bölünme işlemi ile ilgili olarak yeterli ve hukuka uygun bir biçimde bilgilendirildiğini, bölünen şirket alacaklıları için ilan yapıldığını, teminat yükümlülüğünden ve bunun ihlalinden bahsedebilmek için öncelikle teminat talep eden alacaklılar olması gerektiğini, alacaklılar için ilan yapıldıktan sonraki –aylık süre içerisinde teminat talep eden bir alacaklı olmadığından —–hiç doğmadığını, kısmi bölünme anında lisansların devredilmemesinin kısmi bölünme işlemini geçersiz kılmayacağını, bölünme işlemi neticesinde oluşan —gerekli tüm lisanslarını, bölünme işleminden sonra —payları yeni ortaklarına devredilmeden alındığını, kısmi bölünme işlemi ile öngörülen tüm varlıklar bölünerek oluşturulan şirkete devredildiğini, hangi varlıkların devredileceğinin —açık olarak belirtildiğini, yorum yoluyla devredilecek varlıkların kapsamını genişletmeye çalışması ve bölünmeye dâhil edilmemiş varlıkların Mahkeme tarafından bölünme kapsamına alınmasının mümkün olmadığını, — —- — devredilecek —– arasında gösterilmediğini, buna rağmen davacının, sanki bu ——- dâhil edilmiş ancak — çıkarılmış gibi beyanda bulunduğunu, davacının bilirkişi raporunda tespit edilen sermayeye uygun olarak kurulduğunu, bu nedenle davacının— —etmek için kullandığı —- kendine devredilmesini talep edemeyeceğini, —- anlaşması sözleşme süresi sona erdiğinden davacının, müvekkili gelecekte — ihtiyaçlarını davacıdan tedarik etmek için taahhütte bulunmaya yönelik — anlaşması imzalaya zorlamayacağını, — — müvekkilin hiçbir yerinde dağıtım işi veya teminat verme yükümlülüğü yer almadığından grup garantisi verilmesini ve— — yapılacak —davacıya verilmesinin talep edemeyeceğini, bölünme sonucu oluşan envanterini gösteren bilânçosu—onaylandığını ve bölünmeden sonra —– düzenlendiğini belirterek, davanın husumet, hak düşürücü süre ve hukuki yarar yokluğundan usulden ve neticede esastan reddini savunmuştur.
Davalılar —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının TTK uyarınca iptal davası açabilecek kişilerden olmadığını, davacının kısmi bölünme tarihinde—-ortaklarından ve alacaklılarından olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, müvekkillerinden — — ortaklarından olmadığını, —- sahiplerinin iradesi ve yöneticilerinin bu doğrultudaki çalışmaları neticesinde TTK’ya uygun şekilde hazırlanan— doğrultusunda bölünerek kurulduğunu,—-sahiplerinin bölünme esnasında aynı kişiler olduğunu ve bölünmenin bu pay sahiplerinin %100 katılımıyla ve hiç birinin itirazı olmaksızın, ayrıca pay sahipleri herhangi biri zarara uğramadan gerçekleştirildiğini, pay sahiplerinin iradesi doğrultusunda ve buna göre hazırlanan belgelere uygun bir biçimde kurulan —hiçbir pay sahibinin itirazı yokken, bölünme sonucunda kurulan— davayı açmasının TTK’ya ve sair mevzuata aykırı olduğunu, davacının TTK 353.Maddesi uyarınca kendi kendisinin feshini talep edemeyeceğini ,davacı sıfatına haiz olmadığını, davanın kanunda yer alan hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, davacının davaya konu taleplerini somut olarak belirtmediğini, talep sonucunun belirsiz olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın hisse satış sözleşmesinin açık hükmü uyarınca —- çözümlenmesi gerektiğini, bölünme işleminin hukuka uygunluğunun bilirkişi kurulu raporu ile sabit olduğunu, kısmi bölünme için belirlenen envanterin hukuka uygun olduğunu, TTK uyarınca pay sahiplerinin incelemesine sunulması gereken tüm belgelerin ——-sunulduğunu, —ortaklarının bölünme ve sonrasında bilgi alma haklarının ihlal edildiğine dair bir iddiada bulunmadıklarını, bölünme işleminin alacaklıların korunmasına ilişkin TTK hükümlerine uygun olarak gerçekleştiğini, bölünme neticesinde kurulan davacı şirketin bölünme sonrasında —-nezdinde kendi adına —- bulunduğunu —- aldığını,— alınmasından sonra yeni pay sahibi olan —- devredildiğini, davacının faaliyet gösterebilecek şekilde bölünmüş olduğunu, kısmi bölünme işlemi ile öngörülen tüm varlıkların bölünme neticesinde kurulan davacıya devredildiğini, davacının bu yöndeki iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, —bölünme sonucu oluşan envanterini gösteren bilançonun — onaylandığını, — yöneticilerinin bölünme işlemleri ile ilgili olarak ibra edildiklerini, kısmi bölünme işleminden —- arasında sulh ve ibraz protokolü düzenlendiğini, davacının iyi niyetli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı —-mukim bir şirket olduğundan yurt dışında tebligat yapılabilmesi için işlemler başlatılmış ancak şirketin fesih olduğu bilgisi verilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava kısmi bölünmenin kanunun emredici hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle hükümsüz ve geçersiz olduğunun tespitine, olmadığı taktirde işletmenin bütünlüğü ilkesi gereğince devredilmemiş olan varlıkların davacıya devrine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalılardan —-mukim bir şirket olduğundan, dava dilekçesi ve eklerinin yurt dışında tebliği için işlemler başlatılmış, —- tercümesinden şirketin —– tarafından ihraç edildiği bilgisinin verildiği anlaşılmıştır. Davalılar —- tarihli dilekçe ile de davalı—- itibariyle feshedildiği bilgisi ile birlikte feshi ilişkin —- tarihli —- sunulduğu görülmüştür.
Davacı vekili ile —dışındaki davalılar vekillerinin katıldığı —-günlü duruşmada davacı vekili—- aleyhine açtıkları davayı geri aldıklarını imzalı olarak beyan etmiş, katılan davalılar vekilleri de geri almaya bir diyecekleri olmadığını bildirmişlerdir. HMK 123 maddesi uyarınca bu davalıya yönelik davanın geri alındığının kabulü ile yargılamaya devam olunmuştur.
Dilekçeler aşamasının tamamlanması ile mahkememizin—- günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları tespit edilerek tahkikat aşamasına geçilip bildirilen deliller toplanmış, tarafların sunduğu bilimsel görüşler, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlar birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucu ulaşılmıştır.
Davalılar tarafından —- bulunularak hisse satış sözleşmesi uyarınca davacının uluslararası tahkime gitmesi gerektiği, hisse satış—- açıkça —- devrine ilişkin her tür uyuşmazlığın———-mahkemesinde görülmesi gerektiğinin kararlaştırıldığı ileri sürülmüştür. Davacı taraf ise uyuşmazlığın hisse satış sözleşmesinden doğmadığını, bu sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunmadıklarını beyan etmiştir. Uyuşmazlığın hisse satış sözleşmesine ilişkin olmayıp kısmi bölünmenin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin olduğu anlaşılmakla davalıların tahkim itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalıların bir diğer itirazında davanın TTK 192/1 maddesindeki süre içinde açılmadığına yönelik olup, davacı yan bu konuda da TTK 192 maddesinde düzenlenen iptal davasını açmadıklarını, hükümsüzlük iddiasına dayandıklarını beyan ettiğinden davalıların hak düşürücü süreye yönelik itirazları da reddedilmiştir.
Dosyaya sunulan delil ve belgelerden davalı — şirket bünyesinde bulunan — bünyesinden çıkarıp yeni kurulacak şirkete aktarmak ve bu şirket paylarını 3.kişilere satmak amacıyla kısmi bölünme kararı aldığı ve —- tarihli ——– gereğince bölünme işleminin yapılması için gerekli işlemleri yürütmek amacıyla yönetim kurulunun yetkilendirildiği, —- hazırladığı, öz varlık ve diğer hususların tespiti için yeminli mail müşavir raporu alındığı, bölünme usulünün yerinde olup olmadığının tespiti için —- tarihli —— hazırlandığı, —- tarihli —- tüm pay sahiplerinin katılımı ile oy birliği ile —-kararı alındığı, kararın —-tarihinde —- tescili ile bölünme işlemi tamamlanıp davalı şirketin kurulduğu, şirketin kuruluşundan —- faaliyetine başlamak için gerekli lisanları aldığı, bu arada—- tarihli hisse satış sözleşmesi imzalandığı, —-devrinin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Davacı ile davalılardan —– ticari defter ve dayanak kayıtları ile dosyaya sunulan tüm deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış rapor ve ek rapor alınmıştır.
Raporda davacının — bilançosunda sermayesinin —olduğu, —-sunulan kısmi bölünme planında da davalı——- ayni sermaye olarak konulacak tutarın—olduğu, davalının bölünme ile ilgili oluşturulan bilançosunun davacının — olduğu, davacının öz sermayesinin davalının geçmiş yıllar karlarından karşılandığı, davacının — olarak faaliyete başlayabilmesi için —- alması gerektiği, — mevcut lisanlarını yeni kurulan şirkete devretmesi yahut kullandırmasının mümkün olmadığı, — uyarınca lisanların devredilmeyeceği, — tarihinde davacının kendi adına kısmi bölünme kapsamında belirlenen —— üzerinden —- uyarınca mümkün olmadığını, davacının lisans aldığı tarih itibariyle kısmi bölünme kapsamında belirlenen ve— bayisi olan bayiler ile kendisine ait — her bir bayi ile ayrı ayrı akdetmesi gerektiğini, bölünme planı ve raporundaki hükümler incelendiğinde —- devredilmesi gerektiği anlamı çıkmadığı gibi —- uyarınca bunun mümkün de olmadığını,— kalacağı iradesinin raporda ortaya konulduğunu, ——– bölünme sonrasında kesintisiz olarak aynı şekilde piyasa faaliyetine devam edebilmesi içinde mevcut lisansı gereği sahip olması gereken asgari tesisler olarak —- birlikte—- yönelik olarak da—–bünyesinde koruması gerektiğini, aynı şekilde—- dağıtım şirketlerinin kendi bünyelerindeki — bayiliklerinin ve dökme gaz müşterilerinin —- kendi mülk yahut tasarrufundaki araçlarla yapmak zorunda olduklarını, —- davacıya devredilecek araç bilgileri incelendiğinde çekici ve —- tankerlerinin —- devredildiğini, kuruluş ile birlikte devri yapılsa dahi davacının lisansını aldığı — kadar bu araçları —- kullanmasının yönetmelik gereği mümkün olmadığını belirtmişlerdir.
Davacı yan mahkememizde açtığı davada kısmi bölünme işleminin kanunun emredici hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu bu nedenle hükümsüzlüğünün tespiti gerektiğini ileri sürmüştür. Davalılar ise kısmi bölünme işleminin TTK’ya uygun şekilde gerçekleştirildiğini, bu hususun bölünme ile ilgili işlemler devam ederken alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, aksinin kabulü halinde dahi bölünme suretiyle kurulan şirketin bu davayı açmakta aktif husumetinin bulunmadığını savunmuşlardır.
—- tam ve kısmi bölünmesi usulü TTK 159-179 maddelerinde , bu istemlere karşı açılabilecek davalarda TTK 191,192,193 maddelerinde düzenlenmiş, aynı maddelerde kimlerin hangi sürede dava açabileceği de belirlenmiştir. Ancak davacı yan bu madde hükümlerine dayalı olarak iptal davası açmadığını, bölünmenin geçersizliğinin, hükümsüzlüğünün tespitini istediğini bildirmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporu ve taraflarca sunulan uzman görüşlerinde de belirtildiği üzere “ağır kanuna aykırılık”hallerinde bölünme kararının butlanı söz konusu olabilecektir. Ancak ihlal ne kadar ağır olursa olsun bölünme kararı —-tescil edilip yeni bir şirket kurulduktan sonra butlanın tespiti davası açılıp bölünme işlerinin geriye döndürülmesine olanak kalmayacaktır. TTK 353/1 m.gereği anonim ortaklığın butlanına veya yokluğuna karar verilmez. Biran için bunun mümkün olduğu düşünüldüğünde de bu yöndeki talebin —–sahipleri yahut alacaklıları tarafından gündeme getirmeleri gerekir, davacı bu bölünme işlemi sonucu kurulan şirket olarak kurulumuna esas olan bölünme kararının hükümsüzlüğünü talep etme hak ve yetkisine sahip olmadığından davalıların davacının aktif husumetinin bulunmadığı yönündeki itirazı mahkememizce kabul edilerek davacının bölünmenin hükümsüzlüğünün tespiti yönündeki talebinin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacının terdit talebi ise işletmenin bütünlüğü ilkesi gereğince yapılmayan devirlerin yapılması talebine ilişkindir. Davacı bölünme planı eklerinde listelenmeyen ancak—- parçasını oluşturan sözleşme ve malvarlığı değerlerinin tespiti ve kendisine devrini, yine bölünme ile kararlaştırılan devredilmeyen mal varlıklarının tespit ve devrini talep etmiş, bu talebi yönünden değer bildirerek harç yatırmıştır.
TTK 168/1-b maddesinde — bölünme sözleşmesi veya bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığının bölünen şirkette kalacağı kabul edilmiş olduğundan bölünme ile tahsisi kararlaştırılmayan herhangi bir malvarlığının TTK gereği devri sözkonusu olamayacağından davacının bu talebi mahkememizce yerinde görülmediği gibi bölünme kararının —– tescili ile birlikte bölünmenin konusunu oluşturan tüm malvarlığı bir bütün halinde ve hiçbir işleme gerek olmadan yeni kurulan veya malvarlığı bünyesine aktarılan şirkete TTK 179/4 m.gereği geçmiş olacağından bu talepte yerinde görülmeyerek terdit davanın reddine, davalılardan ——yönünden açılan dava geri alındığından bu davalıya yönelik açılan davanın açılmamış sayılmasına, karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan —–açılan dava geri alındığından bu davalıya yönelik açılan davanın açılmamış sayılmasına,
2-Bölünmenin hükümsüzlüğünün tespitine yönelik talebin aktif husumet yokluğundan reddine,
3-Davacı yanın terdit talebinin reddine,
4-Karar harcı 80,70 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.381,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.300,70 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden davadaki asıl talep yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00. TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
Davadaki terdit talep yönünden aynı davalılar için karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 15.350,00 TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
7- Davalı —— yapılan 78,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
8-Davacı ve davalı taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile Davalı —— vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2022