Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/648 E. 2018/518 K. 12.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2017/648
KARAR NO : 2018/518

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle; …….. ait çeşitli şubelerden, çeşitli tarihlerde konut kredisi ve tüketici kredisi aldığını, bu krediler ile ilgili olarak hesabından gerek kredi kullandığı tarih ve gerekse devam eden her taksit ödemesinde haksız kesintiler yapıldığını, dosya masrafı, ekspertiz ücreti ipotek ile ilgili alınan ücretler olduğunu, resen inceleme sırasında da ortaya çıkacak tüm sebeplerle haksız kesintilerin tespit edilerek tüm hakları saklı kalmak kaydıyla……….nin çeşitli şubelerinden çektiği 5 adet konut ve tüketici kredileri sebebiyle 5.170,00 TL.nin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından talep edilen tutarların hangi kalemlerden oluştuğunun tam olarak bildirilmediğini ve bu hususta herhangi bir bilgi ve belgeye dava dilekçesinde yer verilmediğini, davacının bütün delillerini dava dilekçesi ile birlikte ikame etmekle yükümlü olup sonradan delil bildirmesi ve yine HMK 319.maddesi gereğince dava açıldıktan sonra iddiasını genişletmesi ve değiştirmesinin mümkün olmadığını, bu hususta muvafakatlerinin olmadığını, davalı bankanın uygulamasının gerek TKHK gerek yönetmelik ve gerekse davacı ile aralarında geçerli sözleşme dolayısıyla hukuka uygun olup davacının davasının gerek kanun, gerek yönetmelik ve gerekse sözleşme hükmü dolayısıyla reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; davalı banka tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia olunun masrafların iadesine ilişkindir.
Davacının, İstanbul Anadolu………Tüketici Mahkemesi 2014/2033 esas sayılı dosyasında açtığı davada yapılan yargılama neticesinde 13/10/2015 tarihinde davanın kabulüne, davacıdan haksız olarak alındığı anlaşılan toplam 13.570,00 TL.den 5.170,00 TL.na dava tarihinden itibaren ve 8.400,00 TL.na da ıslah tarihi olan 28/04/2015 tarihinden itibaren avans faizi yürütülerek davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
İş bu karar davalı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay ………Hukuk Dairesinin 25/04/2016 tarih 2015/42398 esas, 2016/11345 karar sayılı kararıyla bozularak mahkemesine iade edilmiştir. Yargıtay bozma ilamında dava konusu edilen kredilerden birinin (dükkan için imzalanan 18/04/2012 tarihli sözleşme)işyeri kredisi niteliğinde olup, ticari nitelikteki bu kredi yönünden taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte olan 4077 sayılı Yasa kapsamında herhangi bir ilişki bulunmadığı, davanın Tüketici Mahkemesinde açılamayacağı belirtilerek bu kredi yönünden tefrik kararı verilip, davaya tüketici kredileri yönünden devam edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
İstanbul Anadolu …..Tüketici Mahkemesince 21/02/2017 günlü duruşmada davacının …….. Şubesinden 18/04/2011 tarihinde çektiği kredi nedeniyle ödediği masraflar yönünden tefrik kararı verilerek ve dosyanın bu talep yönünden Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava mahkememize tevzi edilmekle, yargılamaya devam olunmuştur. Davacı, Tüketici Mahkemesinde 5.170,00 TL. Değer göstermek suretiyle dava açmış, alınan bilirkişi raporu neticesinde davasını ıslah ederek 13.570,00 TL.olarak arttırmıştır. Tüketici Mahkemesi kararının bozulması üzerine ticari krediye ilişkin dava tefrik edilip diğer krediler yönünden ıslah beyanı da göz önünde bulundurularak 4.170,00 TL.nin dava tarihinden itibaren ve ıslah edilen 8.400,00 TL.nin ise ıslah tarihinden itibaren davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuş, mahkememizde görülen davada dava değerinin 1.000,00 TL.olduğu anlaşmıştır.
Mahkememiz dosyasında alınan 17/05/2018 tarihli raporda davacıya 18/04/2011 tarihinde 100.000,00 TL.bedelli işyeri kredisi kullandırıldığı, 12/04/2011 tarihli sözleşmenin imzasından önce taraflar arasında sözleşme öncesi bilgi formunun imzalanarak sözleşmenin bir örneğinin davacıya verildiği ve bundan sonra davaya konu kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu krediye ilişkin ödeme planında ticari işyeri kredisi olduğunun açıkça yazılı olduğu, davalı bankanın tahsil ettiği komisyonu, ekspertiz ücretini ve işlem masrafını ödeme planında açıkça gösterdiği gibi sözleşmenin 13.maddesiyle de düzenlediği, tahsil edilen ücret ve komisyonun diğer emsal banka ücret ve komisyon uygulamaları ortalamasının altında kaldığı, komisyon ve ücret tahsilinin sözleşme koşullarına uygun olduğu, dolayısıyla iade koşullarının oluşmadığı belirlenmiştir.
Dava, davacının davalı bankadan kullandığı 18/04/2011 tarihli işyeri kredisi nedeniyle ödediği dosya masrafı vesair kesintilerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Yapılan yargılama ve toplanan deliller, alınan bilirkişi raporuyla davacının davalı bankaya ödediği tutarların iadesini isteme hakkının mevcut olmadığı belirlenmiştir. Yargıtay ……Hukuk Dairesinin 2017/3038 esas 2018/2155 karar sayılı kararında “…6098 sayılı TBK’nin yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş sözleşmeler bakımından, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” Bu bakımdan, kredi sözleşmelerinin akdedildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği nazara alınarak, kullandırılan kredilerin niteliği ve sözleşmede komisyon ve masraf alınabileceğine dair açık düzenleme ve oran bulunup bulunmadığının tespiti ile diğer bankaların uygulamalarında aynı tür kredi işlemlerindeki uygulamaları ve komisyon ve istihbarat ücreti adı altında yapılan kesinti oranları gözetilerek, davalı bankanın çeşitli adlar altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı ve davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılması; 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen sözleşmeler hakkında ise, kredi sözleşmelerinin hükümleri ve banka kayıtları gözetilerek, masraf kalemlerinin bankaca verilen bir hizmetin karşılığı olup olmadığı, davalı bankaca alınabileceği öngörülen masraf ve komisyon ücretlerine ilişkin düzenlemelerin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması, davalı banka tarafından tahsil edilen tutarların emsal uygulamalara uygun olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması, gerektiği takdirde oluşturulacak uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp, tüm bu hususlar birlikte tartışılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……….Hukuk Dairesinin 2017/954 esas/898 karar sayılı kararında “…Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi ve kredi kullandırım tarihi 6098 Sayılı TBK’nun yürürlük tarihinden öncesine tekabül ettiğinden somut olaya 6098 sayılı TBK.nun genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesi yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin …….r” Başlıklı 4.maddesinde düzenleme ve davacının imzaladığı kredi geri ödeme planı birlikte değerlendirildiğinde davalı banka tarafından yapılan kesintilerin sözleşmesel dayanağının bulunduğunun kabulü gerekir. Bilirkişi tarafından dava konusu masraf ve kesintilerin diğer banka uygulamaları ile kıyaslandığında makul olduğu ve fahiş miktar ihtiva etmediği belirtilmiştir.”vurgulandığı üzere 6098 sayılı TBK.nın yürürlüğe girmesinden önce kullandırılan kredi nedeniyle 818 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiğinden davacı vekilinin genel işlem koşullarına yönelik iddiaları yerinde görülmemiş, sözleşme hükmü, davacının imzaladığı ödeme planı bir arada değerlendirildiğinde davalı bankanın yaptığı kesintilerin diğer banka uygulamalarıyla da uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ……. deki esaslara göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, dair,
Kesin olarak verilen karar, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı..