Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/646 E. 2019/632 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/646
KARAR NO: 2019/632
DAVA : Alacak (Ödünç İlişkisinden Doğan)
KARŞI DAVA : Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Alacak-Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARŞI DAVA TARİHİ: 13/07/2017
KARAR TARİHİ : 12/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafa ——— tarihinde bu tarihteki TCMB döviz alış kuru ——- TL.üzerinden —- USD karşılığı Türk Lirası olarak—– TL.borç para verildiğini, karşılığında İşbankası ——- Şubesinin —– tarih ——– no.lu ———- TL.bedeli çekinin keşide edilerek müvekkiline verildiğini, çekin süresinde ödenmediğini, davalının talep ve ricasıyla arkasının yazdırılmadığını, bunun üzerine davalı tarafından aynı bankanın ——– no.lu çekinin teminat olarak verildiğini, davalıdan——– tarihinde——— TL.nin temlik suretiyle ——– tarihinde —– TL.ve ——-tarihinde ——- TL.olmak üzere toplam ———TL.tahsilat yapıldığını, bu tahsilatların tahsil tarihi itibariyle döviz kurundan çevrilerek sisteme kaydedildiğini ve ödemelerin ödeme tarihindeki döviz alış kuru üzerinden USD.ye çevrilerek davalının borcundan mahsup edilmesi sonucunda ——–USD ödemenin düşülmesiyle bakiye ——–USD bakiye borç kaldığının belirlendiğini, bu tutarın ödenmesi için davalıya 23/01/2017 tarihli ihtarname gönderilerek 7 gün süre verildiğini, ihtarnamenin 24/03/2017 tarihinde tebliği ile ödeme yapılmadığını, 8 gün içinde itiraz da edilmediğini, davalının 03/04/2017 tarihinde gönderdiği ihtarnameyle borç verilen miktar karşılığında verilen çekleri ve ödemeleri kabul ettiğini ancak borcun USD cinsinden olmadığını dolayısıyla borç bulunmadığını ileri sürdüğünü, davalı tarafın müvekkili tarafından gönderilen ihtarnameye 8 gün içinde itiraz etmediğini, bu durumda teyit mektubunun yapılan sözleşme ve açıklamalara uygun olduğunun davalı tarafça kabul edilmiş sayıldığını, bakiye alacağın USD olarak kabul görmemesi durumunda ise alacağın TL cinsinden temerrüt faizi olarak kabulünü istediklerini, davalının borcunu ödemek için ————tarihli çek keşide edip verdiğini ancak ödeme yapmadığını, bu tarih itibariyle temerrüde düşmüş sayıldığını belirterek——– ile tahsilat tarihleri dikkate alınarak uygulanacak avans faizi sonucu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- TL.nin ihtarın tebliği ve ödeme süresinin bitimi tarihi olan —— tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafça gönderilen 23/01/2017 tarihli ihtarnameye 8 günlük cevap süresi içinde cevap verilmediği iddiasını kabul etmediklerini, tebliğ tarihi ve verilen süre gözetildiğinde süre sonunun 03/04/2017 olup, ———.Noterliğinden düzenlenen bu tarihli cevabi ihtarnameyle cevap verildiğini, davacının kendilerine ——– TL.ödeme yaparken karşılığında aldığı çek miktarının ——– TL.tutarlı olduğunu, bu şekilde Türk Lirası ödeme yapıp Türk Lirasıyla teminat almayı kabul ettiğinin sabit olduğunu, alınan borca karşılık verilen iki adet çekin yanında davacıya davacının da kabul ettiği şekide 3 defada toplam —- TL.ödeme yapıldığını, bu ödemelerin de Türk Lirası cinsinden olup, davacının ödemeleri alırken herhangi bir ihtirazi kayıt koymadığını, yine yabancı para cinsiyle ya da ödeme günündeki kur üzerinden talepte bulunabilmesi için ödeme tarihinden itibaren herhangi bir ihtarda göndermediğini, ——– TL.na karşılık olarak —— TL.ödenmiş olmakla davacı yana herhangi bir borçları bulunmadığını, Türk Lirası olarak verilen borcun yabancı para olarak istenemeyeceğini, müvekkilinin davacıya alınan borçtan fazla olarak———-TL fazla ödeme yaptığını, bu tutarın iadesi gerektiğini, müvekkilinin verildiği iddia edilen ödünç için temerrüde düşürülmediği gibi vade de belirlenmediğinden ödünç alınma ve geri verilme arasındaki dönem için faiz talep edilemeyeceğini, davacının verdiğini iddia ettiği ödünçün TBK 386 ve devamı maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü olup davacının ilk talep tarihinin 23/03/2017 tarihi olması karşısında 19/06/2017 tarihinde açılan davada davacının haklı da olsa talepte bulunamayacağını, davacının teminat çeki olarak aldığı ——- tarihli çeki vade olarak belirlemesi halinde ise TBK 389 maddesi uyarınca talebin zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında TL olarak verilen paranın USD olarak iade alınacağına dair yazılı ve sözlü anlaşma bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini bildirmiş, karşı davada ise halen karşı davalının uhdesinde bulunan ——- TL.tutarlı çek ile teminat olarak verildiği davacı tarafça kabul edilen ve borç ödenmesine rağmen iade edilmeyen çekin müvekkiline iadesi ile birlikte müvekkilinin bu çeklerden ötürü borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, aynı zamanda davacıya fazladan ödenen 18.400 TL.nin de dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde karşı davacının borcu karşılığında ——– tarih ——-TL.tutarlı çeki verdiğinin tartışmasız olup ———- tarihi itibariyle borcun ——– TL.olduğunu, 4 yıl aradan sonra yapılan toplam ödemenin —– TL.olup ——- TL.fazla ödemenin ne şekilde ortaya çıktığının anlaşılamadığını, iadesi talep edilen çeklerin borç ilişkisinin delili olup dava sonuçlanmadan iadesinin mümkün olmadığını, bu çeklere yönelik açılan menfi tespit ve iade davasının yasal koşullarının oluşmadığını savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Asıl dava, hukuki niteliği itibari ile; ödünç verilen paranın tahsili istemiyle açılan alacak davası, karşı dava ise fazladan yapılan ödemenin karşı davalıdan tahsili ve borç ödenmiş olmasına rağmen iade edilmeyen çeklerin iadesi bu çeklerden ötürü karşı davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamanlanmakla mahkememizin 28/03/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı olmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı yan 23/07/2012 tarihinde o günkü alış kuru 1.8101 TL.üzerinden 200.000 USD karşılığı olarak ——TL.yi davalıya borç verdiğini, karşılığında ————- şubesine ait ——– tarihli ———–L.bedelli çeki aldığını ancak çek bedelinin ödenmediğini, davalının istemi üzerine çekin arkasının yazdırılmadığını, davalının bu kez teminat olarak —— no.lu bir başka çeki verdiğini, davalıdan —– tarihinde — TL., —- tarihinde———– TL.ve —— tarihinde —— TL.olmak üzere toplamda ——– TL.tahsil ettiğini, bu miktarların ödeme günlerindeki döviz kurlarına göre —– USD.ye tekabül etmekte olup bakiye——– USD alacağı kaldığını iddia ile dava açmış, davalıya bu tutarın ödenmesi için —-.Noterliğinin ——— yevmiye no.lu ihtarını göndererek ödeme için 7 günlük süre verdiğini davalının 8 gün içinde ihtarnameye itiraz etmediğini, daha sonra gönderdiği —–.Noterliğinin —- tarihli ihtarnamesi ile borç miktarının, verilen çek ve ödemelerin kabul edildiğini ancak borcun USD cinsinden olmadığını ileri sürdüğünü, kendilerince gönderilen ihtarnameye süresinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle davalının ihtarname içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ihtarın tebliği ve ödeme için verilen süre gözetilerek ——— tarihinden itibaren yıllık USD faiziyle birlikte ——-USD.nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı bu talebin kabul görmemesi halinde ise davalının verdiği çekin —— tarihli olması nedeniyle bu tarihten itibaren ticari avans faizi ile birlikte toplam —– TL.nin davalıdan——- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı tarafın gönderdiği ———- tarihli ihtarnamenin kendilerine ——— Cuma günü tebliğ olduğunu, 8 günlük cevap süresinin ——— Cumartesi günü dolduğunu, bu nedenle itiraz süresinin —— tarihine sarktığını, dolayısıyla davacıya gönderdikleri 03/04/2017 tarihli cevabi ihtarın süresinde olduğunu savunmuştur. Yapılan denetlemede davalının davacı tarafça gönderilen ihtarname içeriğine süresinde itiraz ettiği görülmüştür. Davalı taraf, davacı tarafa yapılan ödemenin, ödeme günündeki yabancı para cinsinden ya da Türk Lirası karşılığı olarak iade edileceğine dair sözlü ya da yazılı bir anlaşma olmadığını, —— TL.ye karşılık —— TL.olarak düzenlenmiş çek verildiğini dolayısıyla davacının TL.olarak ödeme almayı kabul ettiğini, alınan borç nedeniyle 2 adet çek yanı sıra toplamda ——-TL.ödeme yapıldığı konusunda tarafların mutabık olunduğunu, ödemelerden TL.olarak hiçbir ihtirazı kayıt konulmadan kabul edildiğini, davacının bu yönde bir bildiriminin de olmadığını, hatta davacı yana fazladan 18.400 TL.ödeme yapıldığından davacının bu miktar kadar sebebsiz zenginleştiğini, davacının verdiği para için vade kararlaştırılmadığından ödünç verme ile iade arasındaki süreçte faiz talep edilemeyeceğini savunmuş, ayrıca davacının davalıya verdiği ödüncün TBK 386 ve devamı maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü olup bu yasal düzenlemelere göre ödüncün geri verilmesi için belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünç alan ilk istemden itibaren 6 hafta geçmedikçe ödüncü vermekle yükümlü olmayacağından ilk talep tarihi 23/03/2017 ihtar tarihi olarak kabul edildiğinde 19/06/2017 tarihinde açılan davayla haklı olsa dahi talepte bulunamayacağını, çekin vade tarihi olan ———- tarihi vade tarihi olarak belirlenecek ise de davanın TBK 389 maddesi uyarınca zaman aşımına uğramış olduğunu ileri sürmüştür. Davacı yan TBK 146 maddesi uyarınca ödünç sözleşmesinde zamanaşımı süresinin 10 yıl olup zaman aşımı itirazını kabul etmediklerini, aynı şekilde zaman aşımına uğrayan çek-bonoda da asıl borç ilişkisine dayanılarak 10 yıllık zamanaşımı içinde talepte bulunulabileceğini ileri sürmüştür.
Davacının davalıya 23/07/2012 tarihinde ——- TL.para gönderdiği, dekontta davacı tarafça açıklama kısmına 200.000 USD karşılığı yazıldığı, bu şekilde taraflar arasında ödünç ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ödüncün taraflar arasında TC olarak mı USD olarak mı kararlaştırıldığı hususundadır. Davalı, taraflar arasında borcun USD olarak verilip ödenmesi yönünde sözlü veya yazılı bir anlaşma olmadığını savunmaktadır. Öte yandan borç olarak verilen bu paraya karşılık davalının davacıya —— TL.bedelli ——– tarihli çek verdiği, çekin ödenmediği, vadesinde bankaya ibraz edilmediği ve bu çekin ödenmesinin teminatı olarak ——- no.lu boş çekin davalı tarafça davacıya verildiği de sabittir. Söz konusu her iki çek davacıdan alınıp mahkememiz kasasına konulmuştur. Yine dava konusu borç karşılığında farklı tarihlerde toplam 382.000 TL.ödeme yapıldığı da tarafların kabulündedir.
TBK 386 ve devamı maddelerinde ödünç sözleşmesi düzenlenmekte olup davalının dayandığı TBK 389 maddesi zamanaşımı başlığı altında “ödünç alanın ödünç konusunun teslimine ve ödünç verenin de bu şeyin teslim alınmasına ilişkin istemleri, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak 6 ayın geçmesiyle zaman aşımına uğrar” hükmünü getirmiştir. Bu madde ödünç verilmesi taahhüt edilen şeyin ödünç alana teslimi yahut ödünç alan tarafından teslim alınması hakkındaki davalarda uygulanacak zamanaşımı olup eldeki davada uygulanması mümkün değildir. Eldeki dava ödünç verilen paradan bakiye kalan borcun ödenmesi talebine ilişkin olup TBK 146 maddesi kapsamında 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan davalının bu itirazı reddedilmiştir.
Öte yandan davalı, TBK 392 maddesi uyarınca da davacının dava açma hakkının olmadığını ileri sürmüştür. TBK 392 maddesi ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün yahut bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünç alanın ilk istemden itibaren 6 hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü olmadığını düzenlemiştir. Davalı, davacının 23/03/2017 tarihli ihtarnamesine göre 6 haftalık süre beklenmeden dava açılıdğını ileri sürmüş ise de davanın 07/06/2017 tarihnde açılmış olması karşısında davalının bu savunması da yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf, taraflar arasındaki ödünç ilişkisinin USD üzerinden kurulduğu ve davalıya gönderilen paranın 200.000 USD karşılığı olup geri ödemenin de USD karşılığı yapılması gerektiği konusunda tarafların anlaştığına dair tanık dinletmek istenmiş, davalı taraf tanık dinletme talebine muvafakat etmemiştir. Buna karşılık davalı yanın tanık dinletme talebine davacı taraf 07/11/2018 günlü duruşmada muvafakat ettiğinden davalı yanın tanıkları dinlenmiştir.
Davalı tanafı ————– para alışverişini doğrulamış ancak ilişkinin USD olarak mı TL.karşılığı olarak mı kurulduğu konusunda beyanda bulunmamıştır. Diğer tanık … ise, davalı şirketin kendilerinin aile şirketi olduğunu, paranın verildiği tarihte babası ——— teknik direktörü aynı zamanda davalı şirketin de sahibi olduğunu,—— ise aynı dönemde ——.başkanı ve aynı zamanda davacı şirket ortak ve yetkilisi olduğunu, gerek davalı şirketin gerekse ——– Spor Klübünün para sıkıntısı nedeniyle babasının kendisini ——– gönderdiğini, bu şahsın aralarındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle ekonomik sıkıntıdan da haberdar olduğunu, bu şekilde bir araya geldiklerinde yanında götürdüğü çeki birlikte ——-TL.olarak doldurduklarını, karşılığında ——- TL.alındığını, paranın USD olarak borç verilmesi ve bu şekilde geri ödenmesi yönünde aralarında bir anlaşma ya da konuşma geçmediğini beyan etmiştir.
İki tarafın ticari defter ve dayanak kayıtlarında davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin USD/TL.hangi para birimi cinsinden kayıt altına alındığı, aynı şekilde davalının ödemelerini hangi para birimi ile kayıt ettiği, borç alacak ilişkilerinin durumunu belirlemek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ayrı ayrı rapor alınmıştır. Davalının ticari defterlerinde ——– tarihinde davalı şirket hesabına ——- TL.para girişi yapıldığı, TL.cinsinden kaydedildiği, ancak davalının defterlerinde geri ödemelerin kayıtlı olmadığı, yine davalının davacıya verdiği 2 adet çekin de kayıt altına alınmadığı belirlenmiştir. Davacının ise davalıya gönderdiği ——- TL.yi defterlerinde USD olarak kaydettiği, ödemeleri de ödeme tarihlerindeki döviz kuru üzerinden kayıt altına aldığı, böylece kendi defter kayıtlarında bakiye 60.827,53 USD alacaklı gözüktüğü, yine davalının verdiği ——– tarihli çekinde davacı defterlerinde kayıt altına alındığı sonra ters kayıt yapıldığı belirlenmiştir.
Dosyada toplanan delillerle davacının davalı şirket hesabına ——TL.tutarında para gönderdiği ve dekonta “200.000 USD karşılığı”ibaresini yazdığı, —- TL.nin davacı tarafça borç olarak verildiği davalı yanın kabulünde olmakla birlikte paranın 200.000 USD karşılığı verildiği ve ödemenin de- USD karşılığı olarak yapılacağı yönündeki davacı iddiasının davalı tarafça kabul edilmediği, davacının bu iddiasını ispata yarar yazılı bir delil sunmadığı, bu konuda davalı taraf tanıklarının dinlenmesine muvafakat ettiği ancak tanıkların davacı iddialarını doğrular yönde beyanda bulunmadığı, davacının ödemeyi —— tarihli ——— TL.bedelli çek olarak aldığı ve alırken aradaki doğabilecek kur farkı nedeniyle haklarını saklı tuttuğuna dair bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, çekin vadesinde bankaya ibraz edilmediği, davalıdan yeni bir çek(boş, teminat amaçlı)aldığı, her iki çekinde davacının elinde olduğu, dava dışı —— ve ——- tarafından yine dava dışı ———— hesabına 3 ayrı tarihte toplamda ——— TL.para gönderildiği, davacının bu ödemeleri kendi defterlerine ödeme tarihlerindeki USD karşılığı olarak kaydetmekle birlikte borcun USD karşılığı olduğu, ödemenin bu kayıtla alındığı, arada doğabilecek kur farkına ilişkin hakkın saklı tutulduğu yönünde hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, dolayısıyla tek taraflı yaptığı, davalının kabulünde olmayan işlemlerden davalının sorumlu tutulamayacağı, davacının yanlar arasındaki ticari ilişkinin USD olarak kurulduğu ve borç verilen paranın USD olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı iddiasını ispatlayamadığı kabul edilerek davacı vekiline davalı tarafa yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağı hatırlatılmış, davacı taraf bu hakkını kullanmamış, kendilerinin” tamamlayıcı yemin”edeceklerini bildirmiş ise de usul kanunlarında böyle bir yemin olmadığından talep reddedilmiş, davacının asıl davadaki ilk talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı yan alacak taleplerinin USD olarak tahsili talebinin yerinde görülmemesi halinde —— tarihli çek temerrüd tarihi itibariyle 190.000 TL.bakiye alacağın ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini istediklerini bildirmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere davacının davalıya gönderdiği para karşılığı davalıdan ——- tarihli ———TL. bedelli çek aldığı, vadesinde bankaya ibraz etmediği ve bu kez çekin teminatı olarak davalıdan boş çek aldığı, bu çeki işleme koymadığı, sonrasında davalının 3 ayrı tarihte yaptığı toplam ———TL.bedelli ödemeyi de hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul ettiği anlaşılmıştır. Borç verilen paranın ödenmesi karşılığında alınan———- tarihli çek kesin vadeyi ifade etmekle birlikte bu çek bankaya vadesinde ibraz edilmemiş, aksine davalıdan boş olarak imzalanmış yeni bir çek alınmıştır. Bu durumda tarafların karşılıklı olarak vadeyi ortadan kaldırdıkları, davalı adına borcun ödenmesi maksadıyla dava dışı kişilerce yapılan ödemelerinde davacı tarafça hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kabul edildiği, esasen ——– TL.olan borcun ———TL.olarak ödenmiş olduğu belirlenmiş, davacının ikinci talebinin de yerinde olmadığı kabul edilerek asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı davada ise karşı davacı—- TL.ödemeye karşılık——- TL.ödeme yapmış olmakla karşı davalının 18.400 TL.tutarında sebebsiz zenginleştiğini, bu paranın iadesi gerektiğini ileri sürmüştür. ——– TL.tutarlı toplam ödeme dava dışı kişiler tarafından yapılmış ve davacı tarafça davalıdan olan alacağından düşülmüştür. Söz konusu ödemeler davalının ticari defterlerinde kayıt altına alınmamıştır. İlk aşamada davacının göndereceği —— TL.tutara karşılık ————- TL.miktarlı çek verilmesini davalı tanığı da, paranın alınması ile çek tarihi arasındaki süreden kaynaklıdır şeklinde açıklamıştır. Bu durumda davalı kendi iradesiyle yaptığı fazla ödeme için geri dönüp sebebsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak talepde bulunamayacağından davalının karşı davasındaki bu talebi yerinde görülmemiştir.
Karşı davanın diğer konusu ise karşı davalıya verilen çeklerden ötürü borçlu olunmadığının tespiti ve çeklerin iadesi istemine ilişkindir. Söz konusu her iki çek karşı davalı elinde iken karşı davalıdan alınıp mahkememiz kasasına konulmuştur.——— tarihli ——- TL.bedelli ilk çek karşı davalının karşı davacıya gönderdiği ———- TL.borç para karşılığı verilmiş olup, vadesinde ödenmeyince, iki tarafın anlaşması ile bu kez boş çek imzalanıp karşı davalıya verilmiştir. Boş çekin ilk çekin teminatı olduğu iki tarafça da kabul edilmektedir. İlk çekin karşılığı borç ödenmiş olduğundan çek bedelsiz kalmış diğer çekinde teminat fonksiyonu ortadan kalkmış olacağından karşı davada karşı davacının çeklere yönelik talebi mahkememizce yerinde görülmüş her iki çek yönünden karşı davacının karşı davalıya borçlu olmadığının tespiti ve çeklerin karşı davacıya iadesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVANIN REDDİNE,
2-KARŞI DAVADA ALACAK TALEBİNİN REDDİNE,
3-Karşı davaya konu olup, karşı davalının elinde iken mahkememiz kasasına alınıp muhafaza edilen ———-Şubenin ——-hesap no.lu, — çek no.lu, – tarih -TL.bedelli ve aynı bankanın aynı hesap no.lu, —— no.lu çekleri yönünden karşı davacının karşı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Karar kesinleştiğinde her iki çekin karşı davacıya iadesine,
4- Asıl davada karar harcı 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.666,91 TL.den mahsubu ile bakiye 3.622,51 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5- Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 18.833,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karşı davada karar harcı 51.915,60 TL.den karşı davacı tarafça peşin olarak yatırılan 13.294,00 TL.nin mahsubu ile bakiye 38.621,60 TL.harcın karşı davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Karşı davada karşı davacı tarafça peşin olarak yatırılan 13.294,00 TL.harcın karşı davalıdan tahsili ile karşı davacıya ödenmesine,
9-Karşı davada karşı davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 229,50 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 260,90 TL yargılama giderinden karşı davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak (%98)takdiren tamamının karşı davalıdan tahsili ile karşı davacıya ödenmesine,
10- Karşı davada karşı davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 44.350,00 TL vekalet ücretinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine,
11- Karşı davada karşı davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine,
12-Dava ve karşı davada taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/06/2019