Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/527 E. 2018/623 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2017/527 Esas
KARAR NO : 2018/623

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu …….İcra Müdürlüğünün 2017/10605 esas sayılı dosyası ile kendisi hakkında yapılan tebligatı annesinin aldığını, ödeme emrini öğrendiğini, davalının sözünü ettiği senedin kendisine ait olduğunu, kendisinin böyle bir borcunun olmadığını, senedin kendisi tarafından ………ait olan ………… Şirketinde çalışırken teminat senedi olarak verildiğini, 3 ay sonra işyerinin iflas ettiğini, bu senedi 2013 yılında verdiğini, senedi aracı teslim edip istediğinde kayıp ettiğini, daha sonra Hüseyin Uysal’a ulaşamadığını, takibini de yapamadığını, 8.000,00 TL teminat olarak verdiği senetten sanki 1 senetten ödeme almış gbi 2.000,00 TL yazıldığını, kendisi ödeme almadığını, karşılıklı güvene dayanarak tarafına teslim etmesi gereken senedi teslim etmediğini, kendisinden hiçbir hak ve alacağı olmadığını, dava konusu senet bedelinin borçlusu olmadığının tespitini, ödeme yasağı konulmasını, takibin durdurulmasını, anaparaya, faize ve tüm ferilerin iptalini, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirkete dava dilekçesinin tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşıldı.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; takibe konu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve senedin iptali talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
İstanbul Anadolu …icra Müdürlüğünün 2017/10605 sayılı takip getirtilmiş, incelenmesinde; davalı alacaklı …….. davacı borçlu … ve dava dışı ……… ……………….. aleyhine ……. düzenleme ……… vade tarihli 8.000,00 TL bedelli ve 25.05.2015 düzenleme 25.06.2016 vade tarihli 8.000,00 TL bedelli bonolara istinaden 2.000,00 TL asıl alacak ve ……. işlemiş faiz, 8.000,00 TL asıl alacak ve 599,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.764,88 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı görülmüştür.
Dava konusu senetler incelendiğinde; 25.05.2015 düzenleme, 25.05.2016 vade tarihli 8.000,00 TL bedelli ve üzerinde nakden ibaresi bulunan senedin keşidecisi …, lehtar ………… cirantalar sırasıyla ………….Ltd Şti olduğu,
25.05.2015 düzenleme ……. vade tarihli 8.000,00 TL bedelli yine üzerinde nakden ibaresi olan senedin ise keşidecisinin …, lehtar …………., kefil ……………., cirantalar sırasıyla …………..olduğu görülmüştür.
Mahkememizce davalı şirketin defterlerinin incelenmesine yönelik ara karar kurulduğu, davalı vekilinin ara karardan dönülmesine yönelik beyan dilekçesi sunduğu, ihtarata rağmen davalı tarafın defterlerini sunmaması nedeniyle incelemediğine ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür.
Davacı 28.11.2017 tarihli 1.celse; “…………. Ltd. Şti’de çalışıyordum, çalıştığım şirkete herhangi bir şekilde zarar vermem ihtimaline karşılık şirket tüm çalışanlardan teminat senedi alıyordu, bende yaklaşık 8 tane teminat senedini imzaladım ve ……. verdim, ……… sahibidir, ….. bu senetleri davalı şirkete vermiş, davalı şirket İstanbul Anadolu ……icra Müdürlüğünün 2017/10605 esas sayılı dosyasında birkaç senet hakkında tarafıma yönelik icra takibi başlattı, ben bu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığımın tespitini talep ediyorum, dediğim gibi söz konusu senetler …… teminat senedi olarak verilmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kambiyo senedi, bir adi senettir. Adi senetlerin ise içerdiği hususlar yönünden kesin delil teşkil edeceği açıktır. Durum böyle olunca senet üzerinde yer alan açıklamalar imalen ya da nakden) senedi elinde bulunduran kimse tarafından kesin delille ispat edilmiş olmaktadır (HMK m.200). Esas olarak bu sonuç, kambiyo senedinin kamu güvenine mazhar olması ilkesi ile de uyum içindedir.
HMK m.200’deki senetle ispat kuralının bir anlam ifade etmesi, anılan hükme göre senetle ispat edilmiş olan bir vakıanın aksinin de yazılı olarak ispat edilmesi gereğini zorunlu kılar. Aksi halde, kesin delille ispat edilen vakıanın aksini ispat için tanık delili de dahil olmak üzere her tür delile müracaat imkanını tanımak senetle ispat kuralının anlamını ortadan kaldırır. Bu nedenle senede karşı senetle ispat kuralı, senetle ispat kuralının tamamlayıcısı niteliğindedir.
Davacı yan takibe konu senetlerin teminat senedi olduğunu iddia etmektedir. Senetlerin teminat senedi olduğu yolundaki savunma senedin hüküm ve kuvvetini azaltmaya yönelen bir savunma olduğundan bu tür savunmaların ancak HMK m.200 ve m.201 gereğince kesin delille ispat edilmesi gerekir. Nitekim Yargıtay bir kararında “Bu durumda, bononun bedelsiz olduğunu iddia eden davacı, bu yöndeki iddiasını HUMK’uıı 290. maddesi (yeni HMK m.201) uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. (19 HD 27.3.2006 T, 2005/7532 E, 2006/3094 K sayılı yayımlanmamış karar). “HUMK’nun 290. maddesi gereğince (yeni HMK m.201) senedin teminat olduğuna dair iddiaların yazılı bir delil ile ispatlanması gerektiğinden, bononun teminat olduğu yolundaki iddianın tanık dinlenmek suretiyle ispatı mümkün değildir” ifadelerine yer vermiştir. Davacı yan, her ne kadar senetlerin işvereni olan ……… işverene işçi olarak zarar verme ihtimaline karşı verdiğini iddia etmiş olsa da bunu ispatlayan beyanı dışında herhangi bir delil yoktur.
Kambiyo senedi düzenlemek suretiyle oluşturulan alacak hakkı temel alacak hakkından tamamen bağımsız bir alacak hakkıdır ve bu hak temel alacak hakkından ayrı olarak devredilir. Bilindiği gibi bir borç ikrarı, sorumluluğu gerektirecek sebep belirtilmemiş olsa dahi geçerlidir. Kambiyo taahhüdünde bulunmak için alt bir hukuki ilişkinin bulunması mümkündür ama gerekli değildir. Kambiyo taahhüdü ifa yerine yüklenilmişse borç yenilemesinden (novatio) söz etmek gerekir. Yani temel borç ilişkisi düşer; onun yerini kambiyo ilişkisi alır.
Kambiyo senetlerinin mücerretliği kambiyo senetlerinin tedavül kabiliyetinin artmasına zemin hazırlayan bir unsurdur. Asıl borç ilişkisiııdeki herhangi bir eksikliğin veya savunma, vasıtasının ciro görmüş olan kambiyo senetlerinde cirantalar için nasıl bir tehlike yaratacağı ve bu sebeple ticari hayatın tıkanma noktasına geleceği açıktır. Bu ilke sayesinde kambiyo senetlerinin “kamu itimadına mazhar olması” mümkün hale gelebilmektedir. Kuşkusuz kambiyo senedinin kamu güvenine mazhar olması özelliği sadece mücerretlik ilkesi ile değil, aynı zamanda imzaların istiklali prensibi ile de sağlanmaya çalışılmaktadır.
Kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi özellikle senedin ciro görmüş olması ve bu yolla üçüncü kişilerin eline geçmiş olması halinde önem taşımaktadır. Zira, senedin ciro yolu ile üçüncü kişilerin elinde bulunması halinde keşideci ile ilk lehdar arasında ileri sürülebilecek olan şahsi def’ilerin üçüncü kişiye dermeyan edilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla kural olarak senedin ciro gördüğü hallerde, temel ilişkinin geçersiz olduğu veya senedin doğumuna yol açan hukuki ilişkinin bulunmadığı hususlarının sadece bu ilgililer arasında şahsi defi olarak dermeyan edilmesi söz konusu olabilecektir. Demek ki, kambiyo senedi ciro görmüşse ve bu surette iyi niyetli üçüncü kişinin elinde bulunursa bu şahsi defilerin ve bu bağlamda temel hukuki ilişkinin yokluğu ya da geçersizliği savunmalarının iyi niyetli üçüncü kişiye dermeyanı mümkün olamayacaktır.
Somut olayda da senet metinleri şekil olarak incelendiğinde, davalı ……. yetkili hamil olarak her iki senedin de cirantası olduğu, her ne kadar davacı söz konusu senetlerin işverene teminat olarak düzenlenmiş bir teminat senedi olduğunu iddia etmiş olsa da senet metinlerinde teminat senetleri olduğuna dair bir ibare bulunmadığı, ayrıca senetlerin iş sözleşmesi kapsamında dava dışı lehtar ……verildiğine yönelik bir delil olmadığı, dolayısıyla davacının senetlerin teminat senedi olduğunu ispatlayamadığı, ayrıca TTK m.825. Maddesine göre; “Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir’ şeklinde olduğu, yine TTK m.687. Maddesinde de “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken hile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklinde düzenleme mevcut olduğu, muvazaanın her tür delile ispatının mümkün olduğu, davacının böyle bir iddiası mevcut olmasa da TTK m.825 dikkate alındığında dava dışı senet lehtarı…….. senetleri kötüniyetle ………e ve davalı şirkete ciroladığı hususunun da ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 35,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 183,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 147,94 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …… deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacının ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.