Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/516 E. 2019/1338 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/516 Esas
KARAR NO: 2019/1338
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 26/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ——— tarihinde meydana gelen ve davalı … şirketinde ————–poliçesi ile sigortalı olan ———– plakalı traktör ile yapmış olduğu kaza neticesinde davacıların murisinin hayatını kaybettiğini, kazanın tek taraflı olmasına karşın, tazminat hakkının olduğunu, davalı şirketin sorumluluk limitleri dahilinde ancak kusur oranından bağımsız olarak sorumluluğundan söz edileceğini, bordrolu işçi olan murisin vefat tarihinde ortalama aylık gelirinin ————- TL arasında olduğunu, davacı müteveffanın eşinin ve çocuklarının eşi/babalarını kaybetmesi sonucu desteğinden yoksun kaldığını ve bu zarardan yerleşik Yargıtay içtihatları gereği davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla yaşanan trafik kazası sonrası eşinin desteğinden yoksun kalan davacılara şimdilik ——– TL destekten yoksun kalma taminatmın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalıya tahammülüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın ——— tarihinde meydana geldiğini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, ——– kaza tarihini kapsar ——– nezdinde —— nolu poliçe ile —– vadeli olarak tanzim edildiği, —– plakalı traktörün sigortalı olduğunu, meydana gelen dava konusu kazanın karayolları dışında meydana geldiğini, —————- kapsamında olmadığını, KTK’nun 3. maddesinde tanımı yapılan karayolları sınırları içinde olmadığı, 2. Maddenin 2. Fıkrasının (a) ve (b) bendlerinde tahdidi olarak gösterilen yerlerden de olmadığını, ayrıca müteveffanın araç işleteni ve sürücüsü olması nedeniyle ——- tarihinden itibaren ilgili düzenleme gereği, davanın reddini talep ettiklerini, ayrıca ———- tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının A.6 Maddesi gereği; “Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerini” nin ve “İlgililerin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin” ve “Destekten Yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri”nin sigorta kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydı ile sürücünün alkollü veya ehliyetsiz olup olmadığının tespitinin gerektiğini, tespit edilmesi halinde mirasçılara rücu haklarının olduğunu bu durumda alacaklı ile borçlu sıfatlarının birleşeceğini, bu itibarla davanın reddinin gerektiğini, kusurlu sürücü müteveffanın yakınlarının üçüncü şahıs olarak kabulünün mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile kusuru durumunun tespit edilmesini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle tespitinin gerektiğini, aksi durumda asgari ücret düzeyinde olduğunun kabul edilebileceğini, hesaplamanın————- tariihinde yürürlüğe giren yeni——– dahilinde ————- teknik faiz olarak hesaplanmasını talep ettiklerini, davacıların elde ettikleri gelrilerin hesaplanacak olan zarar tutarından tenzilinin gerektiğini, uygulnabilecek faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; HMK 107 maddesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle açılmış belirsiz alacak davasıdır. Davacılar eş ve babaları olan ———-tarihinde kendi sevk ve idaresinde bulunan ——– plakalı traktörü kullandığı esnada traktörün devrilmesi neticesinde vefat ettiğini bu yüzden onun desteğinden mahrum kaldıklarını iddia ederek dava açmışlardır. Davalı ——– plakalı aracın——— poliçesini düzenlediğini ancak müteveffanın kendisinin ölümüne sebebiyet verdiğini, olayda ceza soruşturmasını gerektirir bir durum olmadığını dolayısıyla olayda uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacağını, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde kazanın kara yolları dışında meydana gelmiş olmasından dolayı ——— kapsamında olmadığını, ayrıca müteveffanın sigortalı aracın sürücüsü ve işleteni olduğundan davacıların 3. Kişi olarak kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla tazminat talebinin teminat kapsamında olmadığını davanın reddi gerektiğini, aksinin kabulü halinde ise sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, olayda müterafık kusurun değerlendirilmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ———günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Hasar dosyası, müteveffanın kaza tarihi itibariyle ekonomik sosyal durum araştırma sonucu, araç tescil kaydı ve —– yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
——tarihinde müteveffanın sevk ve idaresinde bulunan —– plakalı aracın tek taraflı karıştığı trafik kazası neticesinde davacı —–eşi ve diğer davacıların babası ——doğumlu ——- vefat ettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf olayda müterafık kusur durumunun değerlendirilmesini istemiş ise de müterafık kusur olarak değerlendirilebilecek somut bir vakıanın davalı tarafça ileri sürülmediği, kaza esnasında müteveffanın alkollü olmadığı anlaşılmış, davalının bu savunmaları yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de ölenin tam kusuruyla sebep olduğu kaza yönünden de ceza zamanaşımının uygulanabilecek olması, davaya konu kaza yönünden ceza zamanaşımı süresinin dolmamış olması ve Yargıtay HGK’nun —— gün —— E, —-K. sayılı ilamı- HGK’nun —– gün, ——- E, ——– K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere olayda uzamış zamanaşımı uygulanması gerektiğinden somut davada uzamış zamanaşımı nedeniyle davanın süresinde açıldığı sonuç ve kanaatine varılarak davalı ——- vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar meydana gelen kazada müteveffa tam kusurlu ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —–E, —–K sayılı ve——- tarihli kararı ile benzer yöndeki ——E, ——K ile ——-tarihli kararında yine bu iki kararda atıf yapılmak suretiyle Yargıtay ——. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararla destekten yoksun kalanların vefat edenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla dava açtığı ve ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı içtihat edilmiş, böylece kusur indirimi yapılmaksızın maddi zarar hesaplanmıştır.
Davalı vekili kazanın kara yolunda gerçekleşmediği itirazında bulunmuş ise de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler ———- kabul edilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da kara yoludur. (Yargıtay —–HD —— E.—— K, Yargıtay ——.HD ——- E.——– K.)
Yine davalı vekili yapılan kanun değişikliği ile Karayolları Trafik Kanununun 92/g maddesi uyarınca hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı olması ve kazaya konu aracın müteveffa ——– ait olduğundan bu madde kapsamına girmesi nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunamayacaklarını ileri sürmüş ise de, “Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları ——– tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan —— tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Davamıza konu kaza ise —— tarihinde yeni genel şartların yürürlüğe girmesinden önce meydana geldiğinden yeni genel şartlar davamızda uygulanamayacaktır.
Davalı ———–şirketi tarafından düzenlenen hasar dosyası getirtilmiş, davacıların ——— tarihinde olay nedeniyle davalı … şirketine başvurdukları ancak sonuç alınamadığı görülmüştür. ——- plaka sayılı aracın ——- poliçesi davalı tarafça düzenlenmiş olup ——– başlangıç tarihlidir. Olay tarihini de kapsamaktadır. Poliçe düzenleme tarihi ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan genel şartlar gözetilerek kusur ve tazminat hesabı yönünden bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Kusur bilirkişisi ——— tarihinde meydana gelen trafik kazasında sigortalı araç sürücüsü müteveffanın hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun kullanmama kuralını ihlal etmesi nedeniyle %100 tam kusurlu bulmuş, bilirkişinin tespitleri mahkememizce de kabul edilmiştir. Tazminat hesabını yapan bilirkişi ——– poliçesi genel şartlarındaki ilkeler ışığında hesaplama yapmak suretiyle her bir davacı yönünden talep edilebilecek destek tazminatı tutarlarını tespit etmiştir. Yapılan hesaplama gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olup mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile —— tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müteveffa ——— plakalı aracı kullandığı esnada tek taraflı kazası neticesinde vefatı ile davacıların eş ve babalarının desteğinden yoksun kaldıkları, her ne kadar müteveffanın düzenli gelirine ilişkin bir tespit yapılamamış ise de yargıtay içtihatları uyarınca müteveffanın asgari ücret düzeyinde geliri olduğu kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği, davacıların bundan mahrum kaldıkları, dolayısıyla destek tazminatı talep edebilecekleri, olayda müteveffa kusurlu olsa da davacılar 3. Kişi olarak müteveffanın kusurundan sorumlu tutulamayacağı, olayın orman yolunda meydana gelmiş olmasının davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı dolayısıyla davalının poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davacıların dava öncesi sigorta şirketine başvuruda bulundukları ancak, ödeme yapılmadığı, başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile davalının ——– tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayıldığı, bu tarih itibariyle faiz sorumluluğunun başladığı, bilirkişi raporu ile sigortalı araç sürücüsü müteveffanın %100 tam kusurlu olduğu ve hesaplanan tazminat tutarlarının poliçe limiti sınırları içinde olduğu belirlenmiş olmakla davacılar vekilinin ibraz ettiği ıslah dilekçesi uyarınca davanın arttırılan haliyle kabulüne, Davacı eş ——- TL, Davacı çocuk — için ——- TL, Davacı Çocuk … için ——- TL, Davacı Çocuk ———– için —— TL olmak üzere toplam —— TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan ———- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
Davacı eş——- için —— TL
Davacı çocuk—— için ——TL
Davacı Çocuk —- için —- TL
Davacı Çocuk —— için —— TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan ——- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Karar harcı 13.518,55 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 676,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.842,39 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 676,16 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL ilk masraf, 179,40 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.210,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 17.824,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/12/2019