Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/498 E. 2020/40 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/498 Esas
KARAR NO: 2020/40
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/04/2017
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı, ——————— numarasında kayıtlı bulunan ve davalı şirketin —- nolu acentesi olduğunu, davacı ——- davalı … şirketi arasında ——- Noterliğince —-sayı ve ——— tarihli —————– düzenlenmiş olduğunu, davalı –şirketi tarafından fesih öncesi çekilen ———- Noterliğinin ————– sayılı ihtarnamesi, davacı acenteye tebliğ edilmeksizin ve haklı bir sebep gösterilmeksizin, iş bu —————— tarihinde davalı … şirketi tarafından———- Noterliğinin ——– tarih ve —- sayılı———- başlıklı işlemi ile feshedildiğini ve bu kapsamda davacının, usulsüz ve haksız bir şekilde acentelik hak ve yetkilerinden azledilmiş olduğunu, bu süreden sonra işlem yapma yetkisi kısıtlanmış ekranları kapatılmış olduğunu, davalı müşteri şirketin, ihbar sürelerine uymayarak ve sebep göstermeksizin acentelik sözleşmesini feshettiği ve davacı müvekkil acentenin ise bir —————kaynaklı bir kusurunun bulunmadığı’ anlaşılmakta olduğunu, davacı acenteye yönelik olarak sözleşmenin feshine yönelik çekilen——– tarihli ihtarnamenin müvekkil acenteye ulaşmamış olduğunu, davacıya yasal bir tebligatın yapılamamış olduğunu, söz konusu usulsüz tebligatın davacı acente ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, ——————–adresine çekildiğini, müvekkile ait resmi ve daimi işyeri adresinin ise, ——————- olduğunu, sözleşmenin feshine yönelik olarak davalı tarafça çekilen bu ihtarın usulsüz ve geçersiz olduğunu, müvekkili yönünden bağlayıcılığı bulunmamakta olduğunu, davalı şirketin ise, ihbar süresine riayet etmeksizin hareket ederek sözleşmeyi fesih hak ve yetkisinin bulunmadığını, davacı acente, davalı tarafından müvekkile ait acentelik yetkisinden doğan işlem yapma yetkisinin kaldırılması ve sigortacılık faaliyetlerinin ekranlarının kapatılması suretiyle durdurulması nedeni ile zarara uğramış olduğunu, doğan zararın tazmini gerektiğini, acentelik sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı ve müvekkil acentenin bir kusuru olmaksızın haksız şekilde feshedildiğini, fesih nedeni ile, müvekkil ———yılına kadar davalı ———— davalı—– şirketinin müşteri ————- faaliyetini sürdürdüğü bu çevrede son derece önemli bir şekilde yükselttiğini, sözleşmenin feshedilmesi ya da sona ermesi halinde, müvekkil acente tarafından oluşturulan müşteri portföyü için de müvekkil acenteye TTK. 122 anlamında Denkleştirme Tazminatı ödenmesi gerektiğini, acentenin müvekkiline sağladığı müşterilerin veya müvekkilin sözleşme sona erdikten sonra bu müşterilerden sağlamaya devam ettiği faydaya bir karşılık olmak üzere, acenteye uygun bir tazminat talep etme hakkı tanınmış olduğunu, müvekkil acente, sigortacılık faaliyetlerinin sonucu olarak, davalı … şirketine yıllık bazda ortalama beş yüz ile bin arasında bir müşteri kitlesi ve ——– sağlamakta, bu ise ortalama Altı yüz bin ila yedi yüz bin arası bir rakama tekabül etmekte olduğunu, yasal mevzuat gereği, talep edilebilecek denkleştirme tazminatı, acentenin son beş yıllık faaliyetinin sonucu aldığı yıllık komisyon bedeli ve diğer bedellerden oluştuğuna göre, bu bedelin tazminat olarak taraflarına ödenmesi gerektiğini, müvekkil acentenin haksız fesih sonucu başlayamadığı ve ya başladığı halde sonuçlandıramadığı islerden doğan gelir kaybının bir başka deyişle mahrum kalınan kârın da tazminat alacağına eklenmesinin gerektiğini, somut olayda taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin sona ermesinde davalının kusuru ile hem usulsüz fesih ve de hem de haksız fesih koşulları birlikte gerçekleşmiş olduğundan, müvekkil acentenin geriye dönük olarak son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemlerin ortalamasının bilirkişi marifeti ile yapılacak hesaplama sonucu ortaya çıkan zarar miktarının tazmin edilmesini talep ve dava etmek gerektiğini, Davanın kabulü ile, TTK.121/4 Md. göre usulsüz fesih nedeni ile, müvekkil —— tarafından başlanmış işlerin tamamlanması sebebiyle oluşan ———— TL tazminatın, dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, TTK.122. Md. göre haksız fesih nedeni İle, ————TL denkleştirme tazminatının fazlaya ilişkin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ————haksız olarak fesh edildiğini, fesih ihbarnamesinin acente ile ilgili bulunmayan adrese gönderilmiş olmasından dolayı usulsüz ve geçersiz olduğunu,———— doğan işlem yapma ve yetkisinin kaldırılması ve sigortacılık faaliyetlerinin ekranlarının kapatılması suretiyle durdurulduğunu, bu nedenle maddi kayba uğrandığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile TTK’nın 121/4 maddesine göre usulsüz ve haksız fesihten dolayı acente tarafından başlanmış işlerin tamamlanamaması sebebiyle oluşan ——— tazminat ile, TTK’nın 122. Maddesine göre haksız fesih nedeniyle ———-denkleştirme tazminatının, dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi talep edilmiş ise de, gerek davacı tarafın tazminat talebi hakkı bulunmaması gerekse hakkaniyet açısından davacının telafi edilecek bir zararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; ————–haksız ve usulsüz feshi iddiasına dayalı maddi zarar ve denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ————– günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Taraflar arasında —– tarihli ———–düzenlenmiş olduğu, sözleşmenin konusunun;———— yangın, nakliyat, kaza, makina montaj, —- kapsamında düzenlenecek poliçeler ve ileride kendisine yazılı olarak verilecek branşlarda; ———— tayin etmiş olduğu, ——— bu branşlardan yalnızca yangın, nakliyat——–, kaza branşlarında poliçe tanzim etmek yetkisine haiz olduğu, bu branşlar dışındaki branşlarda sadece teklif vermeye yetkili olduğu, makina-montaj branşlarında alacağı teklifleri, Şirket’ e göndereceği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık sözleşmenin feshi ve hangi tarihte feshedildiği hususu ile haksız fesih söz konusu olup olmadığıdır. Davalı sözleşme uyarınca———- her hangi bir sebep göstermeksizin — vermek suretiyle olağan fesih hakkını kullanma hakkına sahip olduğunu, ancak yine de – ay öncesinden ——- tarihinde sözleşmenin feshedileceğini davacıya ihtar ettiğini, sözleşmeden doğan hakkını kullandığını, bu nedenle sebep bildirmek zorunda olmadığını ileri sürmüş, bu konuda davacıya gönderdikleri noter ihtarnamelerine dayanmıştır. Davacı ise fesihten ilk olarak ——– tarihli ihtarname ile haberdar olduklarını, ———- tarihli ihtarnamenin usulüne aykırı tebliğe çıkarıldığını, kendisine tebliğ edilmediğini, feshin haksız olduğunu ileri sürmüştür.
Dayanak sözleşmede, sözleşmenin süresi, sınırlandırma, fesih, infisah ve sonuçlarına ilişkin; şirketin önceden bir ihbar süresine bağlı olmaksızın acenteliğe verilen yetkilerinden bir kısmını kısıtlamak ve sınırlandırmak yetkisine haiz olduğunu, Şirketin, ———- herhangi bir sebep göstermeksizin bir hafta önceden diğer tarafa iadeli taahhütlü bir mektup göndererek veya noterden ihtarname çekmek şartıyla her zaman feshedebileceğini, sözleşmenin feshedilmesi veya sona ermesi halinde ———- herhangi bir nam ile hak veya tazminat, portföy hakkı, maddi ve manevi zarar karşılığı, kar kaybı istemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt ettiğini beyan ederek sözleşmeyi ——– tarihinde kabul, tanzim ve imza altına almış olduğu belirlenmiştir.
Davacı, beyanlarında —————- adresi ile hiçbir bağlantısının olmadığını beyan etmişse de gerek, dosyada yer alan ———— gerekse başvuru formunu kaşelediği————- adresinin yer aldığı, sigorta şirketlerinin her ay sonunda gönderdiği ————-ve ———— belgelerini posta yoluyla gönderdiği, davalı tarafında söz konusu belgeleri ——————-adresine gönderdiği, dava dosyasında yer alan işyerinin bulunduğu———— taşınmazın —— yılında yapılan gayrimenkul değerlendirme raporunda adres olarak ———– adresinin bildirildiği, —- yılında yapılan gayrimenkul değerlendirme raporunda ise————– adresinin bildirildiği, davacının —- da ki adresinin de ——————- bildirildiği, davacı tarafın adresini değiştirmediği beyanına rağmen araştırmalar neticesinde farklı adreslere rastlanıldığı, mahalle, cadde, sokak isimlerinin zaman içerisinde belediyelerce değiştirebileceği, ancak davacının dosyaya yansıyan böyle bir iddiasının olmadığı, davacının sözleşmede bildirdiği adres ile iş yerinin bulunduğu adreslerin bitişik ———- yer alan iki mahalle olduğunun görüldüğü, davacının tebliğin başka bir adrese yapıldığı yönündeki itirazları bu nedenle mahkememizce yerinde görülmemiş davalının sözleşmeyi feshinin önel verilmek suretiyle olağan fesih olduğu kabul edilmiştir. Esasen taraflar arasındaki sözleşme buna imkan tanımaktadır. Haksız fesih söz konusu olmadığından davacının denkleştirme tazminatı dışında kalan diğer tazminat taleplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce dosyada TTK 122 maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatının koşullarının mevcut olup olmadığı incelenmiştir.
Denkleştirme tazminatının 1.koşulu müvekkilin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaat elde etmesidir. Yeni müşteri acentenin sözleşme süresi içindeki faaliyetleri neticesinde müvekkile doğrudan veya dolaylı bağlanan yeni müşterileri ifade eder. Bu kazandırma bir kişinin müvekkil ile ilk defa sözleşme yapmasının sağlanması şeklinde olabileceği gibi, müvekkil ile iş ilişkisi uzun süre önce kopmuş eski müşterilerin tekrar kazandırılması şeklinde de olabilir. Yeni müşterinin denkleştirme bedeline bir unsur olarak kabulü ancak bu ilişkinin sürekli olmasına yani sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra da müvekkil tarafından müşteriden menfaat sağlanmasına/sağlanacak olmasına bağlıdır. Tüm bu hallerde yeni ve sürekli müşteri ilişkisinin varlığını ispat yükü acente üzerinde olup, her somut olayda müşterinin içinde bulunduğu hukuki durum, müşteri ile yapılan sözleşmenin konusu gibi unsurlar belirleyicidir.
Bir diğer unsur ise müvekkilin bu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli ölçüde menfaat elde ediyor olması yahut edecek olması ihtimalidir. Müvekkilin menfaat elde etmediği durumlarda acente denkleştirmeye hak kazanamaz. Burada aranan yeni müşteriden somut kazanç elde edilmesi değil, kazanç sağlama ihtimalidir. Muhtemel menfaatin belirlenmesinde faaliyetin türü somut olayın özellikleri, ürünün niteliği, müşteri davranışları gibi unsurlarda belirleyicidir.
Denkleştirme tazminatının bir diğer koşulu ise acentenin sözleşmenin sona ermesi nedeniyle ücret kaybına uğramasıdır. Bu kayıp yeni müşterilerle, acenteye ücret hakkı kazandıracak müstakbel/beklenen sözleşmelerin acentelik sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle acente tarafından yapılamamasından dolayı ortaya çıkan ücret kaybıdır. Şayet sözleşme devam etseydi acente yeni müşterilerle yapılan/yapılacak sözleşmeler sebebiyle ücret isteyebilecektir.
Denkleştirmeye esas alınacak ücret kaybı hesaplanırken acenteye bizzat aracılığı ile yapılan veya doğrudan yaptığı/yapacağı sözleşmeler için ödenen/ödenecek asıl ücretin dikkate alınması gerekir. Uygulamada ücret kaybı belirlenirken acentenin son bir yılda kazandığı ücret esas alınmakta ancak son ——–yılda kazanılan ücretin miktarında az veya çok olağanın dışında bir farklılık var ise başka yılın ortalaması da dikkate alınabilmektedir.
Denkleştirme tazminatının bir diğer koşulu ise tazminat ödemesinin hakkaniyete uygun olmasıdır.
Denkleştirme bedelinin nasıl hesaplanacağıda TTK 122/2’de düzenlenmiştir. Yargıtay———-.Hukuk Dairesinin ———– karar sayılı kararında bu davacının davalıya yaptığı ticaret kapsamında son —yılda elde ettiği karın ortalaması dikkate alınarak davalıdan talep edilebilecek tutarın hesabı gerektiği şeklinde açıklanmıştır.———– yılı basım tarihli kitabında bu husus değerlendirilirken denkleştirme bedelinin – aşamalı işlemle belirleneceği ilk aşamada müvekkilin muhtemel menfaati ve acentenin kaybının hesaplanacağı, bu rakamın hakkaniyet değerlendirmesine tabi tutulup son aşamada hakkaniyet kriteri uygulanarak elde edilen miktarın kanunda öngörülen üst sınıra uygunluğunun denetleneceği ve rakamın üst sınıra uyarlanacağı şeklinde açıklanmıştır.-
Mahkememizce alınan denetime elverişli, gerekçeli, dayanakların gösterildiği kök rapor ve ek raporda belirtildiği üzere davacı denkleştirme tazminatına hak kazanabilmek için TTK 122 maddesindeki koşulların tamamının gerçekleştiğini ispatla yükümlüdür. Ancak davacı yan sözleşme ilişkisi içinde davalıya bulduğu / kazandırdığı müşterilere ilişkin somut bir veri müşteri adı vs. delil sunmadığı gibi sözleşmenin feshi sonrasında davalının bu müşterilerle çalışıp menfaat elde ettiğini yahut bu ihtimalin mevcut olduğunu da ortaya koyamadığından davacı açısından denkleştirme tazminatı talep koşullarının da gerçekleşmediği kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Karar harcı 54,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 34,16 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20,24 TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 12,30 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/01/2020