Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/455 E. 2018/481 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/455 Esas
KARAR NO : 2018/481

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2016
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafça düzenlenen faturalarda kayıp-kaçak, sayaç okuma, PSH, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında haksız bedellerin tahsil edildiğini, tahsil edilen bedellerin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay HGK’nun 2013/7-2454 E., 2014/679 K. sayılı kararı ile bu bedeller adı altında alınan kazancın haksız olduğu ve iadesi gerektiğine karar verildiğini ileri sürerek haksız olarak tahsil edilen bu bedellerin sonradan arttırılmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili, öncelikle yargı yolu itirazında bulunduklarını, zira davanın Danıştay’da açılması gerektiğini, ayrıca husumet itirazında bulunduklarını, zira husumetin EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, ayruca davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davacı iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin kullanıcılara yansıtabileceği tarifenin EPDK tarafından belirlenmekte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, elektrik abonesi olan davacıdan, kayıp-kaçak, sayaç okuma, PSH, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında elektrik satışı konusunda abonelik ilişkisi kurulmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalı yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın Danıştay tarafından görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 esas 2014/3041 sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yargı mercileri görevli olmakla davalının HMK 114/1-b maddesi kapsamındaki itirazı yerinde görülmemiştir.
HMK 114/1-h maddesi uyarınca davalı davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürmüştür. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı anda belirsiz alacak davası açılabilmesi mümkün olduğundan davalının HMK 114/1-h maddesi kapsamındaki itirazı reddedilerek esas hakkındaki yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı husumet itirazında bulunmuş, davanın EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini savunmuş, ancak husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Yine davalı zamanaşımı definde bulunmuş, ancak alacak talebi sözleşmeye dayalı olup 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan defi yerinde görülmemiştir.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. Getirilen değişikliklerin bir kısmının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla İstanbul …. ATM.2015/1121 esas sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiştir.Anayasa’nın 152.maddesi Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi halini düzenlemekte olup, maddenin 3.fıkrasında Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde karar verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı kabul edilmiştir. Aynı yöndeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40/5 maddesinde de yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından İstanbul ………ATM.’ye hitaben düzenlenmiş 30/06/2016 tarihli yazı ile 2015/1121 esas sayılı başvuru, karar ve eklerinin 27/06/2016 tarihinde alınıp 2016/134 esasa kaydının yapıldığı bildirilmiştir. Bu tarihten itibaren 5 aylık sürede bir karar verilmemiştir. Bunun yanında, yargılama sırasında 5 aylık yasal süreden sonra Anayasa Mahkemesi tarafından 28/12/2017 tarih ve 2016/150 E, 2017/179 K sayılı karar ile karar verilmiştir.
Kayıp kaçak, sayaç okuma vb. bedellerle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nce verilen kararlar ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizde açılan davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Yasaya eklenen Geçici 20.maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir.
Yine yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 28/12/2017 tarih ve 2016/150 E, 2017/179 K sayılı karar ile 6719 Sayılı kanunla 6446 sayılı kanunun 17. Maddesine eklenen 10. fıkrasındaki düzenleme Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiş, ancak 6719 Sayılı kanunla 6446 sayılı kanuna eklenen diğer hükümler Anayasaya aykırı bulunmayarak iptali talepleri reddedilmiştir. Bu nedenle 6719 Sayılı kanunla 6446 sayılı kanuna eklenen düzenlemeler gereğince kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri son kullanıcıdan tahsil edilebilecek, yine 6719 Sayılı kanunla 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. maddesindeki “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesi Anayasaya aykırı bulunmayarak iptali talebinin reddedilmesi nedeniyle 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerekir, davacı tarafın dava dilekçesinde EPDK tarafından belirlenen tarifelere aykırı bir bedel alındığına yönelik iddiası da mevcut olmadığından, söz konusu maddenin iptal edilmesinin eldeki dava açısından sonuca etkili olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir Kanun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gereklidir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 3.Hukuk Dairesi kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı durumda olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu kılınması da mümkün değildir. Bu nedenle davanın açıldığı tarih itibariyle davasında haklı olan davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş, yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile 134,88TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 175,35 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 209,60 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1 adet tebligat ücreti olan 14,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …… deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.