Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/43 E. 2018/584 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/43 Esas
KARAR NO : 2018/584

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 06/06/2013 tarihinde davalı şirket ile acentesi olarak faaliyete başladığını, müvekkili şirkete …. acente kodu verildiğini, müvekkili acenteliğin tesisinden itibaren davalı şirket nam ve hesabına poliçelerin tanzimininde aracılık yaptığını, acente komisyonlarını almaya hak kazandığını, sözleşmenin feshi tarihi olan 22/07/2016 tarihine kadar müvekkili şirketin üretim yaptığını, davalı şirkete portföy kazandırdığını, davalı şirketin Beykoz …… Noterliği 19622 yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edeceğini beyan ettiğini, daha sonra müvekkil şirketin sözleşmesini 22/07/2016 tarihinde fesh ettiğini, davalı şirketin fesih gerekçesinin üretim yetersizliği ve portföyünün teknik zarar kaydetmesi olarak gösterildiğini, …. Müsteşarlığı’nın … Borsalar Birliği Sigortacılık Müdürlüğü’ne gönderdiği 01/11/2012 tarih ve …. sayılı yazıdan da anlaşılacağı üzere ”Bu kapsamda prim üretim ölçüleri önceden belirlenmeksizin üretim yetersizliği veya bağlı bulunan sigorta şirketince belirlenen riziko kabul esaslarına uygun biçimde acentelere aracılık edilen sigorta sözleşmelerinden elde edilen prim gelirleri ile tazminat ödemeleri arasındaki dengesizlik nedeniyle portföyün verimli olmamasının gerekçe gösterilmesi gibi hallerin ”acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmesinin ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı ” yönünde bildirmiş olduğu ilke karar da dikkate alındığında davalı şirketin fesih sebebi olarak teknik zarar edilmesinin gösterilmesi feshin haksız ve hukuksuz olduğunu gösterdiğini, feshin haksız olması dolayısıyla müvekkilin denkleştirme tazminatı istem hakkı doğduğunu, müvekkili şirketin acentelik süresi boyunca davalı şirkete yeni müşteriler kazandırdığını, davalı şirketin sigortalılara tanıttığını, en iyi şekilde temsil ettiğini, müvekkili şirketin sözleşmesinin ani olarak sonlandırıldığını, ticari açıdan zor durumda kaldığını, iş kaybına uğradığını, acenteliğin haksız ve hukuksuz olarak feshi ve davalıya hatırı sayılır sayıda sigortalı kazandırmış olması sebebiyle müvekkili şirketin TTK 122 maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep etme hakkı bulunduğunu, davalarının belirsiz alacak davası olduğunu, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’si acenteliğin feshinden dolayı denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren reeskont faizi masraf ve ücreti vekaletle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında 06/06/2013 ve 26/02/2015 tarihinde acentelik sözleşmeleri imzalandığını, acentelik sözleşmesi sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğunu, bu tür sözleşmelerde fesih olağan ve olağan üstü olmak üzere iki şekilde yapıldığını, olağan fesihte TTK 121. maddesi ile belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla hiçbir gerekçe göstermeden feshedilebileceğinin emredici bir şekilde düzenlendiğini, nitekim 6012 sayılı TTK 121 maddesinin bu şekilde olduğunu, 26.02.2015 tarihli acentelik sözleşmesinin 27 madde’ 1-İşbu acentelik sözleşmesi 06.06.2013 tarihinden itibaren süresiz olarak yapılmıştır, 2-Taraflardan biri 3 ay evvel noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü mektup ile feshi ihbar etmek suretiyle sözleşmeyi her zaman feshedebilir’ hükmünde olduğunu, acentelik sözleşmesinin müvekkili şirketçe kanundan doğan kanuni hak ve acentelik sözleşmesinden doğan sözleşmesel hak kapsamında 3 aylık ihbar mehiline uyularak fesih edildiğini, davacı acenteye gönderilen Beykoz ……Noterliğinin 21.04.2016 tarihli …… yevmiye nolu ihtarname ile acenteye 3 aylık mehil verildiğini ve bu mehilin bitmesine müteakip sözleşmenin 22.07.2016 tarihi itibariyle fesih edildiğini, olağanüstü fesihte ise belirli veya belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin devamı sırasında ortaya çıkan sözleşmede veya kanunda belirtilen muhik haller dolayısı ile sözleşmenin devamı taraflardan birisi açısından çekilmez hale geldiğinde kullanılan fesih yöntemi olduğunu, bir an için sözleşmenin müvekkili şirketçe ihbar süresine uyulmadan fesih edilmiş olduğu düşünülse dahi acentelik sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı sebeple feshedildiğini, sözleşmede taraflara bir takım edimler yüklendiğini, bunlardan en önemlisinin ……. olduğunu (madde 11), davacının acentelik sözleşmesinin feshinin sözleşmenin 12. maddesine dayanılarak haklı nedenle yapıldığını, sözleşmede belirtildiği gibi müvekkili tarafından yapılan ihtara rağmen makul süre içinde beklenen hedefe ulaşılamaması nedeni ile acenteliği haklı olarak feshedildiğini, davacıya müvekkili şirket tarafından gönderilen 12.06.2015 tarihli yazı ile 2013 yılı prim üretiminin 127.945,00 TL – 2014 yılı prim üretiminin 285.200,00 TL olarak gerçekleştiği, prim üretiminin arttırılması halinde acentelik sözleşmesinin fesih edileceğinin ihtar edildiğini ve akabinde prim üretiminin artmaması sebebiyle acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, davacı şirketin portföy tazminatı talep hakkı olduğu düşünülse dahi, müvekkili şirkete kazandırdığı müşterilerin biten sigorta poliçelerini devam ettirdikleri ve söz konusu müşterilerin davacının kendi çabası kazandırdığını ispat etmesi gerektiğini, diğer ispatı gereken hususun kazandırılan yeni müşterilerin acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonrada müvekkili şirkete önemli menfaatler elde ettiği olduğunu, diğer bir ifade ile davacı acentenin sözleşmesi devam ettiği sırada kazandırdığı yeni müşterilerin acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra poliçelerini yenilememişlerse portföy tazminatı ödenme şartının gerçekleşmemiş olacağını, burada yapılacak değerlendirmenin tek-tek müşteri bazında yapılacak değerlendirme olmadığını, önemli olanın acentelik sözleşmesi sonrasında davalı … şirketi nezdinde yenilenen poliçelerin toplam rakamının müvekkili sigorta şirketinin genel ve ciro karlılığı ile mukayese edildiğinde önem arz edecek tutarda olması gerektiğini, delilleri arasında ibraz etmiş oldukları şirket kayıtları ile acentenin son yıllara ait toplam poliçe sayısı ve numaraları ile acentelik feshinden sonra doğrudan veya başka acenteler vasıtasıyla yenilenen poliçe bilgileri, prim tutarları ve komisyon oranlarının arz edildiğini, bu kayıtlara göre acentenin feshinden sonra sadece 3 adet sigorta poliçesinin yenilendiğini, bu durumun müvekkili şirketin acentenin feshinden önem menfaat elde etmediğini gösterdiğini, maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına sayalı davacı acentenin denkleştirme (portföy) tazminat talebine ilişkin olup, uyuşmazlığın acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedilip edilmediği, feshedilmiş ise tazminat gerekip gerekmediği ve miktarı ile davalının bundan dolayı sorumlu olup olmadığı noktalarındadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizce ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip tarafların daha önce bildirdiği, henüz dosyaya sunulmayan delillerinin toplanması için her iki taraf vekiline HMK 140/5 maddesi uyarınca sonuçları hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmiş, bildirilen deliller toplanmıştır.
Mahkememizce tarafların iddialarının değerlendirilmesi bakımından ve ticari defterlere dayanıldığından tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapmak üzere konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Serbest muhasebeci mali müşavir………. görevlisi ekonomist……. tarafından hazırlanan raporda özetle; davalının defterlerinin usule uygun olduğu, davalı … şirketinin davacı acente ile olan sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedilmesinden dolayı, davacının denkleştirme tazminatına hak kazanamayacağı, Mahkemenin haksız nedenle feshe hükmetmesi durumunda da sözleşmenin feshi sonrası tanzim edilen sadece üç adet poliçe olup, bunların da 410 kodlu Trafik Sigorta Poliçesi olduğu, “sigorta şirketinin acentesinin portföyünden önemli menfaatler elde etmesi” kriterinin sadece üç adet poliçe ile ispat edilemediği, davacının denkleştirme tazminatını hak etmeyeceği belirtilmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiş, davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve yeni bir rapor veya ek rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkememizce alınan rapor yeterli görüldüğünden yeni bir rapor veya ek rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Denkleştirme talebinden kaynaklı portföy tazminatı; acentenin acentelik ilişkisi devam ettiği sürece aracılıkta bulunduğu veya akdettiği sözleşmeler dolayısıyla ücret elde edeceği; ücret elde etmek için gösterdiği çaba sonucunda sigorta şirketinin sunduğu mal ya da hizmet için bir müşteri çevresi oluşturacağı, ya da mevcut müşteri çevresini genişleteceği; acentelik ilişkisi sona erince oluşturduğu veya genişlettiği müşteri çevresinden kişilerle sigorta şirketi arasında akdedilecek sözleşmeler dolayısıyla ücret elde etme imkanından mahrum olacağı; buna karşılık sigorta şirketinin acentelik ilişkisi sona erdikten sonra da yararlanmaya devam edeceği; acentenin faaliyeti sonucu müvekkilin edindiği müşteri çevresinin ekonomik bir değeri olduğu; sigorta şirketinin bunun bir bedeli olarak bir karşılık ödemesi gerektiği; böylece acentenin kendi çabası ile oluşturduğu müşteri çevresinden ücret elde etme imkanını kaybetmesi sonucu uğrayacağı zararın da giderilebileceği ve ekonomik bir güçlük içine düşmesinin önlenebileceği düşüncesi ile acenteye tanınan bir haktır. Dolayısıyla denkleştirme talebinin esası, hakkaniyet ilkesi gereği acentenin acentelik ilişkisinin sona ermesi yüzünden oluşturduğu veya geliştirdiği müşteri çevresinden ücret elde etme imkanını kaybetmesi sonucu uğrayacağı zarar ile sigorta şirketinin, acente tarafından oluşturulan veya geliştirilen müşteri çevresinde sözleşme sona edikten sonra da yararlanacak olmasının karşılığının denkleştirilmesidir (…., 2010, s.235).
Denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için sözleşmenin feshedilmesinde acentenin bir kusurunun bulunmaması gerekir. Eğer fesih acentenin bir kusurundan kaynaklanmış ise, acentenin denkleştirme tazminatı talep edemez.
Tüm dosya kapsamından, taraflar arasında 06/06/2013 tarihli ve 26/02/2015 tarihli …… Sözleşmeleri olduğu, davalı … şirketi tarafından davacı acenteye önce 12/06/2015 tarihli yazı ile acentenin performans değerlendirmesi kapsamında 2013 ve 2014 yıllarında yıllık üretim hedefine ulaşılamadığı ve üretimin ağırlıklı olarak kaza branşından oluştuğu, risk seçimine özen gösterilmesi ve portföyün çeşitlendirilmesi suretiyle üretim hedefine ulaşılmasının beklendiği yönünde bilgilendirildiği, daha sonra Beykoz…….Noterliğinin 21/04/2016 tarih ve…. yevmiye nolu ihtarnamesinde; davacı acentenin son iki yıllık performans verilerinin gözden geçirildiği, 2014 yılı prim üretiminin 285.200 TL, 2015 yılı prim üretiminin 293.192 TL olarak gerçekleştiği ve ağırlıklı olarak kaza branşından oluştuğu, ayrıca teknik zarar kaydedildiği belirtilerek Acentelik sözleşmesinin “Sözleşmenin Süresi” başlıklı ” …Taraflardan her biri, 3 ay evvel Noter aracılığı ile veya iadeli taaahütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir… ” maddesi doğrultusunda 22.07.2016 tarihi itibarıyla resen feshedileceğini ihtar ve ihbar ettiği, taraflar arasındaki Sözleşmenin “Sözleşmenin Süresi” başlıklı 29. Maddesine göre: “işbu acentelik sözleşmesi 26.02.2015 tarihinden itibaren süresiz olarak yapılmıştır. Taraflardan her biri, 3 ay evvel Noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Ancak, Acente yasal düzenlemelere, bu sözleşme hükümlerine ve Şirketçe verilecek emir ve talimata uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa Şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir. Acente, mevzuatta emredici şekilde düzenlenen haklar ve işbu sözleşmenin 35. Maddesindeki haklar saklı kalmak kaydı ile hangi ad altında olursa olsun hiçbir tazminat isteyemez, talepte bulunamaz.” şeklinde olduğu, davalı … şirketi tarafından gönderilen ihtarnamede her ne kadar “Sözleşmenin Süresi” başlıklı maddesinde yer alan fesih hükmü belirtilmiş olsa da, ihtarname içeriğinden fesih nedeninin, performans düşüklüğü, ağırlıklı tek branş ve teknik zarar olduğunun anlaşıldığı, Yargıtay 11.HD, 2014/7542E-2014/16209 sayılı kararında da belirtildiği gibi sözleşmede herhangi bir sebep gösterilmeksizin fesih hakkının bulunduğuna dair bir hüküm olması halinde dahi, bu hükme dayanılarak sözleşmenin feshi için haklı bir sebebin bulunmasının gerektiği, sözleşmede yer alan “sebep gösterilmeksizin fesih” hakkının kullanılmış olması sadece bu hükme dayanılarak gerçekleştirilen feshi haklı hale getirmediği, yine bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi teknik zararın acentenin kusurundan kaynaklanmadığı ve tek başına haklı bir fesih sayılamayacağı ancak davalı … şirketinin davacı acenteye gönderdiği az yukarıda detayı belirtilen 12.06.2015 tarihli ihtarnamede sözleşmenin tek taraflı feshi yerine, davacı acentenin durumunu ve bu durumu nasıl düzeltebileceğini bildiren bir uyarı göndererek davacıya yardımcı olduğu, sigorta şirketlerinde riskin azaltılmasının, portföy çeşitliğine ve zenginliğine dayanmakta olup, böylece teknik karlılık artmakta ve operasyon rasyosunun da daha iyi sonuçlar verdiği, davalı … şirketinin bu davranışı, acentesine durumunu düzeltmesi için bir şans vermesi, böyle bir uyarıdan sonra bir yıl daha beklemesi ve taraflar arasında akdedilen Acentelik Sözleşmesinin ll’nci maddesi “Portföyü Geliştirme Borcu” başlığı altında düzenlenen “Acente, mevzuata uygun olmak koşulu ile üretimini arttırmak ve Şirketin vereceği satış hedeflerini gerçekleştirmek zorundadır. Acentenin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına düşmesi ve Şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramaması, acentelik sözleşmesinin feshi bakımından haklı neden oluşturur” maddesi kapsamında değerlendirildiğinde; davacı acentenin, kendisine yapılan uyarıdan sonra, üretim durumunu kendisinden beklenen düzeye çıkaramadığı takdirde, sözleşmesinin feshedileceği bilgisine sahip olup, yapılan anlaşma ile de bunu kabul ettiği, dolayısıyla davalı … şirketinin feshinin haklı nedenlere dayandığı kanaatine varıldığı, kaldı ki fesih haksız olsa dahi bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dosyaya sunulan belgeler çerçevesinde davacı acentenin portföyünde mevcut olup da sonradan başka acenteler tarafından tanzim edilen, davacı acentenin feshinden sonraki bir yıl içinde davacı acentenin portföye önceden kazandırdığı müşterilerinden sadece iki tanesinden ve toplamda üç adet olmak üzere düzenlenen poliçelerden vergi öncesi toplam üretilen prim tutarının 2.110,61 TL olduğu ve buradan acentenin alacağı komisyonun da 131,20 TL olduğu, bu durumda 6102 sayılı TTK’nın 122/1 fıkrasında ve 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun 23/16 fıkrasında yer alan “sigorta şirketinin, sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi” kriterinin de sadece üç adet poliçe karşısında ispat edilemediği ve dolayısıyla davacı acentenin denkleştirme tazminatına hak kazanamadığı kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın başlangıçta yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı şirket tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ……. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .