Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/4 E. 2021/403 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/4 Esas
KARAR NO: 2021/403
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ: 03/01/2017
KARAR TARİHİ: 08/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı adına —– fatura düzenlenerek davalı şirket çalışanı —– teslim edildiği, davacıya fatura karşılığı davalı şirket yetkilisi —- tarafından davalı şirkete ait —- vadeli —-çekin verildiği, daha sonra davalı tarafından davacı şirkete —– nolu ihtarnamesi ile çekin hatır çeki olarak verildiği ve geri iadesini talep ettiği, akabinde müvekkiline —— sayılı dosyasından ödeme emri gönderildiğini, davalı şirket yetkilisi—— davacı şirkete gelerek çeki ödeme gücünün bulunmadığı, bu nedenle bu yola başvurduğunu, çek bedelini vadeye yayarak ödemek istediği beyan ederek, çek karşılığında davalı şirkete ait —— davacı şirket muhasebecisine teslim edildiği, davalı şirket yetkilisi —–muhasebeci tarafından hazırlanan çek tahsilat ve tediye bordrolarını imzalamak için, kaşenin arabasında olduğunu, alıp geleceğini söyleyerek —-çekide yanında alarak (çekin arkasındaki davacı şirketin ciro silinmeden) ofisten çıktığı ve geri dönmediği, akabinde———- çek için icra yoluna başvurularak davacıya haksız ve hukuksuz olarak ödeme emri gönderildiği beyan edilerek, yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icraya yatan tutarın davalıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesine, takibin iptaline, davalının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, davalı şirketten borçlularına verilmek ve vadesinde ödenmek üzere hatır çeki alındığı, çekin vadesine az süre kala davacı şirkete ihtarname gönderilerek çekin vadesinde ödenmesi veya iade edilmesi, iade edilmemesi halinde haklarında dolandırıcılık suçunda şikayette bulunulacağının ihtar edildiği, ödeme emrindeki çek fotokopisi üzerinde davacı —— tarafından çekin hatır çeki olarak alındığı belirtilerek imza atıldığı, dava dilekçesinde belirtilen ve davalı çalışanı ——teslim edildiği iddia edilen böyle bir faturanın talep edilmediği, faturanın kendilerinde bulunmadığı, —– kendi çalışanları olmadığı, ayrıca davacıya dava konusu çekin haricinde başka bir ticari iş için ürün karşılığı —-bedelli çeklerin verildiğini ve ürünlerin davalıya teslim edilmediğini, —– çekin ihtara rağmen iade edilmemesi üzerine çekin ödenerek geri alındığı ve davacı aleyhine icra takibine başlandığını beyan etmiş, davanın reddine, icra takibine konu çekin davalı tarafından ödenmesinden dolayı davacının borçlu olduğu, davacıların %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacının —-dosyasına dayanak yapılan ödeme tarihi —–bedelli lehtarı davacı, borçlusu davalı olan ——- adet çekin takibe konulması nedeniyle çek ve takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İİK’nun 72 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
——- sayılı takip dosyasının celb olunarak yapılan incelemesinde; Davalı tarafından dosyamız davacıları aleyhine, davalı tarafından davacı şirkete keşide edilen—- çek numaralı —— ait çekin hatır çeki olarak verildiği, çek bedelinin davalı tarafından ödenmesi nedeniyle davacı borçluların sebepsiz zenginleşmesinden doğan alacağın tahsili talebiyle genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
——soruşturma sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davamız davacısı —— mücerret beyanı dışında şüphelinin savunmasının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı müşahhas sair deliller elde edilemediğinden şüpheli hakkında kovuşturmaya yapılmasına yer olmadığına kararı verildiği, ——- kararına karşı yapılan itirazın reddedildiği, redde ilişkin kararın kesin olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar tacir olduğundan ve delil olarak ticari defterlere dayanıldığından tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
—– tarafından hazırlanan raporda özetle; tarafların —– defterlerinin incelendiği, davacının defterlerinin usulüne uygun olduğu, davalının defterlerinin usulüne uygun olmadığı, davacı şirketin davalı adına —– fatura düzenlediği, bu faturaları davalının hesabına borç kaydettiği, faturalar karşılığında —– davaya konu çeki aldığı, çeki iade işlemi ile davalının hesabına borç kaydettiği ve iade edilen çek karşılığında iki adat ——— nakit tahsil ettiği, neticede defter kayıtlarına göre davalıdan alacağının yada davalıya borcunun bulunmadığı, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı tarafından adına düzenlenen —- faturanın davacının hesabın alacak ve davacıya ———-nakit ödemenin borç kaydı yapıldığı ve davacının herhangi bir alacağının veya borcunun bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve davacı kayıtlarında olan ——- faturanın davalının kayıtlarında bulunmadığı, İcra takibine ve davaya konu davalı tarafından davacıya verilen ——— davalının ticari defterlerinde davacının hesabına kaydedilmediği, yine davalı tarafından davacıya verilen ve her iki tarafında kabulünde olan———— çeklerin de davalının kayıtlarında bulunmadığı, davalının defterlerine göre de davacıya borcunun yada davacıdan alacağının olmadığı tespit edilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran ——- taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. ——–
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, m.201’daki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet —— edilebilir.
Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde; eldeki dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre, konunun kambiyo, ispat hukuku ışığında ele alınması gerekir. Görülmekte olan davada, davacının davaya konu çekin taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden fatura ile teslim edilen mal karşılığında alındığını, çekin vadesinde ödenemediğinden davalı tarafça bu çek yerine geçmek üzere ——- para vermek suretiyle davaya konu çekin geri alındığını, davalıya borçlu olunmadığını savunduğu, davalı keşidecinin ise, davaya konu çekin davacılara hatır çeki olarak verildiğini, hatır çeki olduğuna dair çek sureti üzerine —–yazısı yazılmak suretiyle davacı —– imzalanarak kendilerine verildiğini, davacılara herhangi bir borcu olmadığını, davacılara verilen iki adet çekin başka bir ticari ilişkiye istinaden verildiğini, dava konusu çekten dolayı borçlu olunmamasına rağmen ödeme yapılmış olması dolayısıyla davacıların sebepsiz zenginleştiğini, icra takibi ile çek hamiline haksız yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşen davacılardan tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davanın reddi gerektiğini savunduğu, davacılar ise davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Yukarıda vurgulandığı üzere, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davalı-senet borçlusunun davadan önce takibe konulan çekin bedelsizliği, çekin hatır çeki olarak verildiği iddialarının yazılı delille kanıtlaması gerekir. Takibe dayanak yapılan senet sureti üzerinde bulunan ——- yazısına ve diğer yazılara davacıların itiraz etmesi üzerine çek üzerinde imza ve yazı incelemesi yapıldığı, —- yazısı ve imzasının davacı— eli ürünü olduğu, bu kısmın davacının da kabulünde olduğu, —- ve imzası dışındaki yazıların davacının eli ürünü olmadığı, —-yazıları ve imzanın aynı kalem, “önceki hesaplardan ve çekler dahil alacak verecek yoktur. Sadece ——-hariç” yazılarının kendisinden önce ve sonra gelen yazılardan konum, ebat, satır hizası, sıkışıklık ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiğinden bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş oldukları, kalem mürekkeplerinde yazı yaş tayinine yönelik kullanılagelen bir yöntem mevcut olmadığından belgede yer alan yazıların imzadan önce mi ya da sonra mı yazıldıkları ile ilgili zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği bildirilmiştir. Uyuşmazlığa konu çek davalı tarafça davacı şirkete keşide edildiği ve hatır çeki olarak verildiği iddia edildiği halde çek sureti üzerinde davacının “hatır çeki verdim” şeklinde yazarak imzalamasının hayatın olağan akışına ve davalının iddiasına uymadığı, davacı tarafça da suretin senedin teslim alındığına istinaden herhangi bir yazı olmadan imzalanarak davalıya verildiğinin iddia edildiği, dolayısıyla ispat yükü üzerinde olan davalı, uyuşmazlığa konu çeki davacıya hatır çeki olarak verdiği iddiasını yasal olarak ispatlayamadığı gibi tarafların ticari defterlerinin incelendiği, davalının defterlerinin usulüne uygun düzenlenmediğinden aleyhine delil olduğu, defterlerin incelenmesinde her iki tarafın defterlerine göre tarafların birbirine borcu olmadığı yada birbirlerinden alacağı olmadığı tespit edilmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığından yemin hakkı hatırlatılmış, —— beyanıyla yemin deliline dayanmadıklarını, davacı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettiğinden davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın kabulü ile davacıların ——- Sayılı icra takibinden ve ———- bedelli çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, davacıların şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davacıların—– takibinden ve ——- bedelli çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Davacının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 6.147,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.536,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.610,92 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.536,98 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL ilk masraf, 251,00 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 982,4‬‬0 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 118,78 TL yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2021