Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/379 E. 2021/227 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/379
KARAR NO: 2021/227
DAVA: Denkleştirme Tazminatı
DAVA TARİHİ : 30/03/2017
KARAR TARİHİ: 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Denkleştirme Tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —— beri davalı şirketin yetkilendirdiği —– distribütörü olarak —– dağıtım ve satışını gerçekleştirdiğini, sözleşme sürecinde müvekkili ve davalının —– ilişkisine uygun olarak davrandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin süreklilik ve daimilik kazandığını, bu zaman zarfında davalının zarara uğramaması ve pazar payını kaybetmemesi adına rakip bir markanın ürünlerine müvekkilinin portföyünde yer vermediğini, sözleşme süresi içinde büyük emek harcayıp tanıtım ve reklam faaliyetlerinde bulunarak ürünlerin satışını gerçekleştirip piyasada ciddi bir müşteri kitlesi ve marka tanınmışlığı elde ettiğini, müvekkilinin hiçbir kusuru olmaksızın davalı tarafça sözleşmenin —– tarihi itibariyle sonlandırıldığını, sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra müvekkilinin yarattığı müşteri çevresi dolayısıyla davalının ciddi şekilde kazanç elde etmeye devam ettiğini, davalının gerek yaptığı doğrudan satışlar gerekse —– tarihi itibariyle yeni atandığını ilan ettiği distribütör firma aracılığıyla —- faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin —— boyunca gösterdiği tüm çaba ve emeklerin karşılıksız kaldığını, müvekkili tarafından yaratılan müşteri çevresinden davalının yararlanmaya devam ettiğini belirterek HMK 107 maddesi kapsamında TTK 122 maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilecek denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında geçerli olan —- tarihli ——— içeriğinde tahkim maddesi bulunduğunu ve bu maddenin geçerli olduğunu, dava konusu uyuşmazlık bakımından tahkim şartının geçerli olduğunu, belirsiz alacak davası açılması için gerekli şartların mevcut olmadığını, TTK 122.maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, dolayısıyla davacının denkleştirme tazminatı istem hakkının düştüğünü, müvekkili ile davacı arasında davacıya tekel hakkı tanıyan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin müvekkilinin —— erişim için kullandığı tedarik araçlarından biri olmaktan ibaret olduğunu, tazminat talebini haklı kılacak davacı tarafından oluşturulmuş müşteri portföyünün varlığından söz edilemeyeceğini, davacının müvekkiline müşteri portföyü kazandırdığı iddiasına dair dosyada yeterli delil bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı alım satım işi ile uğraşan bir tacir olarak gördüğünü ve aralarındaki ilişkinin de bu çerçevede kurgulandığını, müvekkilinin ——- müşteri portföyünün davacının kişisel gayretlerinden ziyada müvekkilinin ürünlerinin niteliği ve kimyasal ürün piyasasının özellikleri çerçevesinde geliştiğini, müvekkili tarafından davacıya gönderilen —– tarihli mektupta da belirtildiği üzere davacının müşteri portföyündeki müşteriler ile ilişkilerine devamının önünde herhangi bir engel bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisinin davalı tarafça herhangi haklı bir sebep olmaksızın sona erdirilmesi nedeniyle TTK 122 maddesine dayalı olarak belirsiz alacak niteliğinde açılmış denkleştirme tazminatı talebine ilişkindir. Davacı, —– yılından beri davalı şirketin yetkilendirdiği ürünlerin münhasır/tek distribütörü olarak ——— dağıtım ve satışını gerçekleştirdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin süreklilik ve daimilik kazandığını, sözleşme süresi içinde büyük emek harcayıp tanıtım ve reklam faaliyetlerinde bulunarak ürünlerin satışını gerçekleştirip piyasada ciddi bir müşteri kitlesi ve marka tanınmışlığı elde ettiğini, hiçbir kusuru olmaksızın davalı tarafça sözleşmenin ——- tarihi itibariyle sonlandırıldığını, sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra kendisinin yarattığı müşteri çevresi dolayısıyla davalının ciddi şekilde kazanç elde etmeye devam ettiğini, gerek yaptığı doğrudan satışlar gerekse —— tarihi itibariyle yeni atandığını ilan ettiği distribütör firma aracılığıyla — faaliyetlerini sürdürdüğünü, kendisinin —- yıl boyunca gösterdiği tüm çaba ve emeklerin karşılıksız kaldığını, kendisi tarafından yaratılan müşteri çevresinden davalının yararlanmaya devam ettiğini belirterek HMK 107 maddesi kapsamında TTK 122 maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilecek denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde, öncelikle davanın —– yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, bu nedenle davacının talepte bulunamayacağını ileri sürmüş, taraflar arasında davacıya tekel hakkı tanıyan bir sözleşme olmadığını, davacının kendilerine müşteri portföyü kazandırdığı yönündeki iddiasının da soyut olduğunu, bu konuda ıspat kabiliyeti olan herhangi bir belge ibraz edilmediğini, davacı tarafından oluşturulmuş bir müşteri portföyünden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizin —— günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davalı taraf cevap süresi uzatım dilekçesinde tahkim itirazında bulunmuş bunu cevap dilekçesinde tekrarlamıştır. Davalı vekili taraflar arasında geçerli bir tahkim şartı bulunduğunu taraflar arasında geçerli —- tarihli —— içeriğinde tahkim maddesi bulunduğunu ileri sürmüş; davacı yan ise tahkim itirazını kabul etmediklerini davalı ile aralarında tahkim anlaşması bulunmadığını beyan etmiştir. Davalı vekili bu konuda —— tarihli dilekçe ekinde davacı adına düzenlediği faturalar ile ————başlıklı belgeyi sunmuş olup faturalarda satışların —- satış şartlarına tabi olduğu yazılıdır. Her faturanın arkasında bulunan bu satış şartlarının —— maddesinde malların satış ve teslimi ile bağlantılı olarak ortaya çıkacak ihtilaflarda uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümleneceği kabul edilmiş olup davacı ise taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin haksız feshine dayalı olarak denkleştirme tazminatı talep etmektedir.
Davalının dayandığı tahkim şartını içeren fatura eki genel şartlar tarafların imzasını taşımadığı gibi, somut uyuşmazlıkta tahkim şartının kabul edildiğine ilişkin bir düzenleme de olmadığından davalının tahkim itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalının bir diğer itirazı ise davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığına yöneliktir. Davacı, davasını —— tarihinde açmış olup TTK 122/4 maddesine göre denkleştirme tazminatı talepli davanın sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren — yıl içinde açılması gereklidir. Davalının davacıya gönderdiği yazı uyarınca sözleşme ilişkisi —– tarihi itibariyle son bulduğundan davanın hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü ile yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı —– yılından itibaren davalının ürettiği çeşitli kimyasal ham maddelerin satış ve dağıtımını —– sınırları içinde kendisinin kurduğu satış organizasyonu altında kendi nam ve hesabına yaptığını, bu doğrultuda sözleşme feshedilinceye kadar davalının —– yetkili/münhasır distribütörü olarak hareket ettiğini, bu kapsamda —- başlamak üzere —— depodan satışının yapılması hususunda kendisini yetkilendirdiğini —- şirketle de devam edildiğini beyan etmiş, —— tarihli yetkilendirme yazısı ile tercümesini dosyaya sunmuştur. Bu yazıda —- başlamak üzere sıralanan —— —- firmanını ——yazdığı görülmüştür. Davalının düzenlediği —— ağını gözden geçirmiş ve size——tarihinde bildirdiği gibi firmanızla işbirliğimizi —tarihi itibariyle sonlandırmakta olduğumuzu teyid ederiz”şeklindedir. Davalı taraf ise davacıya tekel hakkı tanıyan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, portföy tazminatının ancak taraflar arasında tekel hakkı kuran sözleşmelerde talep edilebileceğini, yalnızca sürekli satış ilişkisi kurulmuş olmasının tazminat için yeterli olmadığını ileri sürmüştür.
Tarafların ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak taraflar arasındaki ilişkinin ne şekilde devam ettiği ve davacının tazminat talebinin değerlendirilmesi bakımından —- kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bu raporda taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olarak yorumlanabilecek yazılı bir sözleşme bulunmadığı yetkilendirme yazısında tek satıcılık konusunda bir açıklama bulunmadığı, bu durumda taraflar arasındaki fiili durumun incelenmesi gerektiği, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken ve sonrasında davalının hangi firmalar ile ve hangi ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini tespit edemediklerini envanter raporlarına ihtiyaç duyulduğunu, yine taraflar arasındaki ticari ilişkinin hangi ürünler için olduğunu da belirleyemediklerini ifade etmişlerdir. Bunun üzerine mevcut bilirkişi heyetine bir kimya mühendisi bilirkişi de eklemek suretiyle—- tarihli rapor alınmış bu raporda davacının yıllara göre davalıdan alım yaptığı faturalara konu ürünler ile yine yıllara göre satışını yaptığı ürünler ve firmalar ayrı ayrı belirlenmiş davalının envanter raporlarının incelenmesi ile de sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içinde davacıya teslim ettiği aynı cins ürünleri dava dışı birden çok alıcıya teslim etmiş olduğunun anlaşıldığını bu durumda davacının münhasır/tek yetkili olmadığı kanaatinin oluştuğunu dolayısıyla denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceğini açıkladıkları görülmüştür.
Davacı vekili bu rapora da itiraz etmiş, talebi doğrultusunda davalının satış yetkisi verdiği ve diğer distribütör olduğunu iddia ettiği —– yazılmış, dava dışı şirketten gelen —- tarihli cevabi yazıda, davalı şirketten—– ürünlerinden aldıklarını,——— almadıklarını, aldıkları ürünün bir kısmını üretimde kullanıp bir kısmını da —–kişilere sattıklarını bildirdiği görülmüştür. Bilirkişi heyetinden itirazların karşılanması bakımından —— tarihli ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti önceki görüşlerini tekrar etmiştir.
Dosyada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları yeterli olduğundan davacının yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönündeki talebi yerinde görülmemiştir.
Dava, ————- kaynaklanan denkleştirme tazminatı talebine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davacı—- tarihli yetkilendirme yazısı uyarınca davalının — satıcısı olduğunu iddia etmektedir.
TTK 122/5 m.uyarınca TTK 122 maddesi hükmü hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ve benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanacaktır. TTK 122 maddesi uyarınca tazminat isteyebilmek için öncelikle karşı tarafla tek satıcılık ilişkisi içinde olunduğunun ispatı gerekir. Tek satıcılık sözleşmesi, üretici ile tek satıcı arasındaki ilişkiyi düzenleyen, üreticinin mallarını belirli bir bölgede tekel şeklinde satmak üzere tek satıcıya göndermeyi üstlendiği, tek satıcının da kendisine gönderilen malların sürümünü arttırmak için kendi adına ve hesabına faaliyette bulunduğu, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşmedir. Davalı davacıya mal sattığını, ancak davacının hiçbir zaman tek satıcı olmadığını belirtmiştir. Davacının dayandığı yetkilendirme yazısı incelendiğinde, davalının davacıyı ürünlerinin satışını gerçekleştirmek üzere tek satıcı kıldığına dair bir ifade bulunmadığı görülmüştür. Salt fiili uygulamada münhasır satış yetkisini ispata yeterli bulunmamaktadır. Bu durumda davacının TTK 122 maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 54,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 116,38 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2021