Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2017/349
KARAR NO : 2018/155
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satış ve Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satış ve Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya mal ve hizmet satışı yapıldığını, takip konusu borcun ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının haksız yere itiraz ettiğini, faturaların davalı tarafa teslim edildiğini, ticari defterlere kaydının yapıldığını, bu durumun BA/BS formlarıyla da sabit olduğunu, davalı temsilcisi ve çalışanı durumundaki …….gönderdiği mail ile sözleşme ilişkisini kurduğunu, sözleşme yapmaya yetkili kişinin mutabakatı da imzalamaya yetkili olduğunu, davalının söz konusu işi kabulle birlikte sözleşmeyi de kabul etmiş sayılacağını, aksi yöndeki itirazları kabul etmediklerini belirterek davalının itirazının sadece 89.291,33 TL.lık kısım yönünden iptaliyle bu tutarla sınırlı olarak takibin devamına, ve davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın yaptığı mal ve hizmet satışının karşılığı tüm ücretlerin ödendiğini, ödeme makbuzlarını sunduklarını, taraflar arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, dava dilekçesi ekindeki sözleşmenin müvekkiliyle davacı arasında yapılmadığını, takip dayanağı faturaların kendilerine tebliğ edilmediğini, sunulan mutabakat mektubundaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, mutabakat mektubunda adı geçen kişinin şirket bünyesinde çalışmadığını belirterek davanın reddiyle davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı davalı tarafa mal ve hizmet satışı yaptığını, borcun ödenmemesi nedeniyle başlattığı takibe davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek takipte talep ettikleri asıl alacak tutarı olan 89.291,33 TL.üzerinden davalının itirazının iptali ile takibin devamını ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı ise yapılan tüm hizmet bedellerinin ödendiğini, mutabakat metnini imzalayan …. kendi çalışanı olmadığını, faturaların kendisine tebliğ edilmediğini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 10/10/2017 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu ……..İcra Müdürlüğünün …….. sayılı takip dosyasında davacının davalı hakkında cari hesap ekstresine konu fatura ve irsaliyeler ile sözleşmeleri dayanak göstererek ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davacının cari hesabına konu faturalar dosya içine alınmış bir tanesinin ses kayıt sistemi bedeli diğerlerinin ses kayıt sistemi bakım bedeli faturası olarak düzenlendiği görülmüştür.
Davalıya ait …… yılı 9 ve 11 aylar ile 2016 yılı ……aylara ilişkin BA formları vergi dairesinden getirtilmiş, davalının cari hesabı oluşturan faturaların tamamını mal ve hizmet alımı olarak bildirdiği dolayısıyla faturaların tebliğ edilmediği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının dosyaya sunduğu 25/11/2016 tarihli mutabakat mektubunda ……. tarihi itibariyle davacının davalıdan olan alacağı 117.291,33 TL.olarak bildirilmiş olup davalı şirket kaşesi ve ………. imzasıyla mutabık olunduğu belirtilerek cevap verildiği görülmüştür. Davalı yan bu şahsın şirket çalışanı olmadığını ileri sürmüş ise de getirtilen SGK kaydında 25/11/2016 tarihi itibariyle şahsın şirket çalışanı olduğu tespit edilmiştir. Davacı şirket adına ……. tarafından davalıya gönderilen teklifte de 24/06/2015 tarihinde aynı kişi tarafından teklifin kabul edildiği yönünde beyanda bulunulmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında sözleşme bulunmadığını beyan ettikten hemen sonra davacıya ödeme yapıldığını bildirip, ödeme dekontlarını da sunmuştur. Dekontların 2 tanesinin üzerinde takip konusu alacağın dayanağını oluşturan faturalardan birinin numarasının yazılı olduğu da tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacı ile aralarında sözleşme olmadığı iddiası da mahkememizce yerinde görülmemiştir. Aynı şekilde mutabakat mektubunu imzalayan ……..şirket yetkilisi olmamakla beraber şirket adına teklif kabul edebildiği de belirlenmiştir.
Her iki tarafın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmasına karar verilmiş, 27/10/2017 olarak belirlenen inceleme gününden önce davalı vekili 23/10/2017 tarihli dilekçeyi UYAP’dan sunarak bilirkişiye yerinde inceleme yapma yetkisi verilmesini istemiştir. Talep doğrultusunda bilirkişiye yerinde inceleme yapma yetkisi verilmiş, ancak 20/11/2017 günlü raporda açıklandığı üzere davalı taraf defter ve kayıtlarında inceleme yapılması mümkün olmamıştır.
20/11/2017 olarak bildirilen inceleme gününde davacı vekili katılamayacaklarına dair mazeretini ve dayanak belgesini sunmuş, davacının mazereti haklı bulunarak davacı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere yeni bir gün tayin edilmiş ve yerinde yapılan inceleme neticesinde 08/01/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Raporda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 89.231,33 TL.alacağı bulunduğu, davalının ödeme savunmasını dayandırdığı 3 adet dekontu sunulan ödemenin de davacı kayıtlarında mevcut olup borçtan düşümünün yapıldığı belirlenmiştir.
Ek rapor taraf vekillerine tebliğ olmuş, davacı vekili rapora bir itirazları olmadığını bildirmiştir. Davalı vekili daha önce belirlenen inceleme günün de defterlerin şirket merkezinde hazır edildiğini ancak bilirkişinin kendisini inceleme yerine götürmediklerinden bahisle gelip defterleri incelemediğini bu nedenle yerinde bilirkişi incelemesi istediklerini beyan etmiştir. Davalı vekilinin talebi ile bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olup bilirkişi raporunda davalı vekili ile bilirkişinin inceleme yapılacağı gün konusunda 16/11/2017 tarihinde mutabık kaldıkları, davalı vekili yahut davalı çalışanları tarafından saat 10.00 itibariyle alınıp şirkete götürülmesi konusunda anlaşılmış olmasına rağmen götürülmediği, bu yüzden de inceleme yapılamadığı aktarılmış olmakla davalı vekilinin talebi yerinde görülmemiştir.
HMK 184/2 maddesi uyarınca tahkikat sonlandırılıp davalı vekiline HMK 186 maddesi uyarınca sözlü yargılama için davetiye gönderilmiş, davalı vekili sözlü yargılama duruşmasında, müvekkiline ait ticari defter ve belgelerin incelenmediğini, ek rapor alınmadığını, tüm yargılama sürecinde duruşma tarihlerinin birbirine yakın olması nedeniyle mahkemenin taraflı olduğunu beyanla reddi hakim talebinde bulunmuş bu talep HMK 41 maddesi uyarınca reddedilip esas hükümle birlikte istinaf yolunun açık olduğu belirtilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuyla davacı ve davalı arasında ses kayıt sisteminin satışı ve bu sistemin bakımının yapılması konusunda anlaşma olduğu, davacının davalıya ses kayıt sistemi satıp, bakımlarını yapmak karşılığında faturalar düzenlediği, davalının bu faturaları mal ve hizmet alımı olarak ilgili aylarda …….. B/A formlarıyla bildirdiği, dolayısıyla faturaların tebliğ edilmediği davacı ile aralarında sözleşme olmadığı yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, öte yandan sözleşme olmadığı beyanından sonra ödeme savunmasında bulunmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ödeme savunmasını dayandırdığı dekontların davacı defter ve kayıtlarında mevcut olup davalının borcundan düşüldüğü, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 89.291,33 TL.cari hesap alacağı talebinde bulunabileceği mahkememizce kabul edilmiş, davalının itirazında haksız ve alacağın likit oluşu göz önünde bulundurularak inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu……İcra Müd. 2017/2175 sayılı takip dosyasında itirazının 89.291,33 TL.asıl alacak üzerinden iptaliyle takibin bu tutar üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen/azalan oranlarda avans faizi yürütülmesine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 17.858,26 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 6.099,49 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.048,44 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 476,44 TL.harcın mahsubu ile bakiye 4.574,61 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.048,44 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 36,00 TL ilk masraf, 165,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.201,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.893,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.