Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/311 E. 2018/46 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2017/311
KARAR NO : 2018/46

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin davalılardan ruhsat hukuku…… ait ruhsat sahasında bulunduğu………. mevkii taş ocakları bölgesinde bulunan maden sahasının anahtar teslim şekilde iki yıl süre ile işletilmesi işini, diğer davalı ……….Şirketi ile imzaladığı ……. tarihli……….Sözleşmesi uyarınca aldığını,……… Şirketinin de kendisine ait ruhsat sahası ile birlikte oluşturduğu maden sahasının işletilmesini müvekkili şirkete verdiğinin sabit olduğunu, müvekkilinin yükümlülüğünde olmamasına rağmen sözleşmenin devam edeceği umuduyla faydalı masraflar yaparak dekapaj çalışması yaptığını, dekapaj işinin semerelerini alamadan davalı……. sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin Temmuz 2016 yılı hak edişlerini, haksız ve hukuka aykırı olarak ödememesi ve direnmesi üzerine 06/09/2016 tarihinde davalı…… ile akdedilen 30/09/2015 tarhili sözleşmeyi haklı olarak feshetmek zorunda kaldıklarını, müvekkilinin davalılardan söz konusu dekapaj işi ile ilgili sağladıkları menfaatlerin ödenmesi yönündeki girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine, dekapaj maliyeti ve ortaya çıkardığı rezerv üzerinden davalıların sağladığı haksız menfaatin tespiti ile her iki davalılardan tahsili için iş bu davayı açtıklarını fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı ……… vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin karşı tarafa aralarındaki ticaretten kaynaklı herhangi bir borcu olmadığını, aksine davacıdan yüklü miktarda alacaklı olduğunu, davacının ilgili sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketi büyük zarara uğrattığını, müvekkilinin sözleşme gereği sözleşmeye uygun olarak ödemelerini yaptığını, İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin ……….esas sayılı davada tarafların aynı olduğunu, söz konusu davalar arasında sıkı bağlantı olması nedeniyle İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydıyla öncelikle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……… vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu arazinin müvekkili şirket tarafından diğer davalı …………… sözleşmesi ile kiralandığını, ……. İnşaat tarafından da alt kira sözleşmesiyle davacı … ………. kiralandığını, taraflar arasında imzalanan ………. sözleşmesinin TBK’nın 357 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat (ürün) kirasının bir türü olması nedeniyle Mahkememizin görevli olmadığını, sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, huzurdaki davada müvekkili Akçansa Çimento’nun taraf sıfatı bulunmamakta olup husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin ruhsat sahibi olduğunu, dava konusu maden sahasının işletim hakkının rödovans sözleşmesiyle diğer davalı. bıraktığını,……… İnşaatında arazinin işletilmesini davacı şirkete devrettiğini, müvekkiliyle diğer davalılar arasında hasılat kira sözleşmesi, diğer davalı ve davacı arasında alt kira sözleşmesi mevcut olduğunu, alt kiracı olan davacının kiralayan vasfına sahip müvekkili şirketten sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir talep hakkı olamayacağından müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, alt kira ilişkisi tali bir sözleşme olmayıp, asıl sözleşmeden bağımsız olduğundan, müvekkili şirket ve davacı şirket arasında akdi bir ilişki bulunmadığını, müvekkili şirketin davacının sahadaki müdahalelerinden haberdar olmayıp, davacının sahaya kendi menfaatini aşan müvekkili ve diğer davalının maddi menfaatine sebebiyet verecek şekilde depataj işlemi yaptığını ve yapılan işlem dolayısıyla müvekkili şirketin rezervden yararlanacağı iddiasını kabul etmediklerini, öncelikle müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğundan, aksi halde ise davanın esastan reddini talep etmiştir.
Davacı vekili ……. .. A.Ş vekilinin cevap dilekçesine karşı cevaba cevap dilekçesinde özetle; ……. sözleşmesinin maden işletme hakkı (ruhsat sahibinin belirli süreliğine işletme hakkını devretmeyi taahhüt ettiği, devralanın da bunun karşılığında belirli miktarda üretim yapmayı ve ürettiğinden yıllık belirlenen miktar üzerinden …… bedelini ödemeyi taahhüt ettiği karma nitelikli bir özel hukuk sözleşmesi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin …… sözleşmesi olmayıp, sözleşme kapsamında diğer davalı ……..ı İnşaata ürettiği malı vermesi ve karşılığında ürettiği malın bedelini almasının TBK’nın 209.maddesi uyarınca taşınır mal satışı niteliğinde olduğunu, üretim yapması da eser sözleşmesinin unsurlarını taşıdığını, son olarak da müvekkilinin gerek davalı ……. ve gerekse ……. İnşaatın işi olan ruhsat sahalarında üretim yapma işini ve onların adına ve yararına yapıyor olması nedeniyle 30/09/2015 tarihli vekalet sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu, bu nedenle söz konusu sözleşmenin vekalet, eser ve taşınır sözleşmeleri özelliklerini barındıran karma bir sözleşme olduğunu, bu nedenle görev itirazının yerinde olmadığını, davalı dava dışı rezerv açıklamalarının bir dayanağı bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep edilmesini beyan etmiştir.
Davacı vekili diğer davalı……… Ltd. Şti’nin cevap dilekçesine karşı cevaba cevap dilekçesi, davalı ……. A.Ş’de ikinci cevap dilekçesi sunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığından ruhsat sahasıyla ilgili belgeler istenilmiş, gönderilen cevabı yazısı ve CD dosyası arasına alınmıştır.
Davalı…… A.Ş ile davacı şirket arasında imzalanan ………. Sözleşmesinin 30/09/2015 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 15/10/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, 12/11/2017 tarihinde herhangi bir fesih bildirimine gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceği, sözleşmenin konusunun ……….Taşkaldıran mevkii taş ocakları bölgesinde bulunan maden sahasında yer alan…….. ile mevcut bir nolu ve iki nolu kırma eleme tesislerinin ve 3 nolu yeni kırma eleme tesisinin işletmesinin anahtar teslim şekilde tamamıyla işletmeci olan davacı şirkete devredileceği ve davacı işletmeci şirket tarafından ocakta üretilecek karkeri kullanarak kendi tesisinde ve davalı………nin tesisince üreteceği ……. iş bu sözleşme ve ilavelere uygun şekilde davalı ………..ye satışına ilişkin koşulları ve karşılıklı yükümlülüklerin belirlendiği anlaşılmıştır.
Davalılar arasında imzalanan 14/04/2015 tarihli …….. Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 01/12/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği ve 12/11/2017 tarihinde herhangi bir bildirime gerek kalmaksızın sona ereceği, işletmeci davalı ………. Ltd. Şti ‘nin Ocak İşletimini anahtar teslimi şeklinde bizzat ve tek başına üstleneceği ve gerçekleştiği üretim sonucunda diğer davalı ……… A.Ş dışındaki 3.şahıslara da dilediği gibi satış yapabileceği ancak davalı ……. A.Ş’nin haftalık ve günlük olarak bildirdiği……. ihtiyacı dolayısıyla öncelikli satışın davalı ……. A.Ş’ye yapılacağı, işletmeci ……… Ltd. Şti’nin sözleşmeden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini ancak…… .. A.Ş’den yazılı izin alması halinde devredebileceği, ocak, kira bedeli ve diğer şartların kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin……. esas sayılı dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmış yapılan incelemesinde; davacısının …….. A.Ş, davalının ise …… Ltd. Şti olduğu, taraflar arasındaki ……… Satış Sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından üretilen malların davalıya teslimi sonucu faturadan kaynaklı alacak için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz iş bu dosyasıyla İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. esas sayılı dosyasının tarafları aynı olsa da konularının farklı olması nedeniyle her iki dosyanın birleştirilmesine gerek görülmediğinden davalı ……… … A.Ş vekilinin birleştirme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ruhsat sahibi tarafından maden sahası üzerinde, ruhsatın verdiği yetkilerin tamamının yada bir bölümünün sözleşme ile 3. kişilere devri mümkün değildir. Ancak, uygulamada, ruhsat sahipleri özel hukuk alanına giren kimi sözleşmelerle ve belirli bir bedel karşılığında maden çıkarma ve satış haklarını özel kişilere bırakmaktadırlar. ……. olarak adlandırılan bu yöntemle ruhsat sahipleri, taşeron olarak üretim yapan üçüncü kişilere süreli sözleşmeler ile maden çıkarma ve satış haklarını kiralamaktadırlar.
Günümüz literatüründe ……., “maden ruhsat alanlarının, hukuki hak ve sorumlulukları kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesi durumunda, maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin, esas ruhsat sahibine, ürettiği her bir ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ” olarak tanımlanmaktadır.
…… sözleşmesine Maden Kanunu’nda özel bir düzenleme olmadığı için Borçlar Kanunu’nun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen “hasılat kirasına” ait hükümler uygulanır (…….1985). Türk Borçlar Hukuku’nda sözleşmelerde şekil serbestisi geçerlidir. Yasada özel olarak bir şekle bağlanmayan sözleşmeleri taraflar istedikleri şekilde yapabilirler (….. 1998) ….. sözleşmesi maden ruhsatının devri anlamına gelmediğinden, devir sözleşmesinin ……. yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalılardan ……….i ile imzaladığı 30/09/2015 tarihli Ocak işletme ve……….. haklı feshi sonucu taş ocağına yapıldığı iddia olunan ……. nedeniyle dekapaj maliyeti ve ortaya çıkardığı rezerv üzerinden davalıların sağladığı menfaatin tespiti ile her iki davalılardan tahsili talebine ilişkin olduğu, davalılar arasındaki 14/04/2015 tarihli …….. sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacı ile davalılardan …….ile imzaladığı 30/09/2015 tarihli ……..Sözleşmesinin ise alt kira sözleşmesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 357. maddesi ve devamında düzenlenen hasılat kirasının bir türü olarak kabul edilen ……. sözleşmesinden kaynaklandığı, dava, 10/10/2011 tarihinde 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’nun 4/1-a maddesine göre “…… 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (Emsal: Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin ……… Esas, ……. karar sayılı ilamı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin …… Esas ……. Karar sayılı kararı)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.