Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/302 E. 2022/115 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/302 Esas
KARAR NO: 2022/115
DAVA: Kayıt Kabul (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/03/2017
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: —: müvekkilinin —göstermekte olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasındaki—davalının inşaatları için—–edildiğini, davalının bu —- ödemediğini, davalıya tanınan süreye rağmen ödeme alınamadığını, bu sebeple —- dosyası üzerinden yasal takip başlatıldığını, davalının ödeme emrine yetki yönünden itirazda bulunduğunu, genel yetki kuralı gereği yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahı olduğunu, ancak taraflar arasındaki ilişki incelendiğinde yetkili ——– içerisinde olduğunun görüleceğini, yine taraflar arasındaki — yetkili icra dairelerinin——–olarak gösterildiğini, bu sebeplerle yetki itirazının yerinde olmadığını, Borca itiraza ilişkin Olarak: İİK’nın 64/4 fıkrası gereği borca karşı usulüne uygun şekilde itirazda bulunulmamış olduğunu, müvekkilinin —– üretimi yaptığını, davalıya hazır beton tedarik ettiğini, söz konusu —- ilişkin faturaları dosyaya sunduklarını, davalının anılan faturalar karşılığı borcunu ödemediğini, aralarında imzalamış olduklan sözleşmenin ———Maddesinde ödemenin ne şekilde olacağının belirlendiğinden bahisle; davalarının kabulü ile davalının —–sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalini, takibin devamına karar verilmesini, kötü niyetli itirazı nedeni ile davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını vekaleten arz ve talep ettiği anlaşılmaktadır.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: 6100 sayılı HMK’nın 6.maddesi gereği; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, yetkili mahkemenin —– Mahkemeleri olduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, belirterek, dayanak olarak gösterdiği — adet fatura karşılığında —- asıl alacak için icra takibi başlatıldığını iddia ettiğini, dava dilekçesinde borca itiraza ilişkin beyanlar başlığı altında—– Maddede karşı tarafça çok zorlama bir yorum yapıldığını, “Ödeme emrine itirazda likit borcun olmadığı şeklindeki savunmayı, aslında bir miktar borcun olduğunu kabul edildiği, dolayısıyla kısmı itiraz yapıldığı (ki bu iddiayı kabul etmediklerini), İİK’nın 62. maddesine göre itiraz edilen kısmın cihet ve miktarının açıkça gösterilmesi, aksi taktirde itiraz edilmemiş sayılacağı” şeklinde hukuki dayanaktan yoksun bir yorumda bulunduğunu, ——-şeklinde bir karinenin var olduğunun kabul edilmesinin gerektiğini, bu yorumun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kısmi borç ve likit olmayan borç iki ayrı hukuki kavram olduğunu, birbirlerinin yerine ikame olunamayacaklarını, itiraz dilekçelerinde; itirazlarının ne olduğu konusu, “borcun aslına, tüm feri” ilerine ve faiz oranına itiraz ettikleri” şeklinde çok açık bir ifadeyle dile getirildiğini, bu itirazları ortada iken zorlama yorumlar yapılarak, itirazlarının kısmi itiraz olarak nitelendirilemeyeceğini, karşı tarafın dava dilekçesinde; “bütün alacaklarının muaccel hale geldiğini, zira sözleşmeye göre beton sevkiyatını takip eden —-gün içinde banka havalesi yoluyla ödeme yapılması gerektiğini” belirtmiş olduğunu, dosya içindeki evrakın incelenmesinden ödeme süresi bakımından davacı firmanın tutarlı davranmadığını, karşı tarafın ödeme emrine eklediği faturalar üzerindeki fatura tarihi ile son ödeme tarihi bilgilerinin aşağıdaki gibi olduklarını, şöyle ki; — tarihli faturanın ödeme tarihi olarak—- tarihli faturanın ödeme tarihi olarak —tarihli faturanın ödeme tarihi olarak—- tarihi, Görüldüğü gibi fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında en az —bulunmakta olduğunu, sözleşmeye göre ödeme tarihlerinden — gün önce sevkiyat yapıldığı düşünülse, ne kadar beton gönderileceği bilinmeden— gün öncesinden fatura kesilmiş olacaktır ki, bu durumun ticaret ve hukuk mantığına ters olacağını, fatura kesildiği gün sevkiyat yapıldığı kabul edildiğinde —— davacı tarafça müvekkiline ödeme için —gün değil en az bir aylık süre verilmiş durumda olduğunu, dolayısıyla dava dilekçesinde, sözleşmede ödemeler için —süre öngörüldüğü iddiasının mesnetsiz kalmakta olduğunu, ayrıca — dosyası üzerinden müvekkili firmaya gönderilen ödeme emri — tarihli olduğunu, bu durumda takip talebinin — tarihinde —— sunulmuş olması gerektiğini, fakat son üç faturanın ödeme tarihlerinin —–tarihleri olduğunu, takip talebinden sonraki tarihleri gösterdiğini, bu durumda karşı taraf muaccel hale gelmemiş fatura içeriklerini işleme koyarak, icra takibi başlatıldığını, dava dilekçesinde ileri sürdükleri “alıcının borcunu vadesinde ödenmemesi durumunda tüm borçlarının muaccel hale geleceği” şeklindeki tezlerine aykırı davrandıklarını, bütün alacaklarının muaccel hale geldiği iddiasının mesnetsiz kaldığını, ödeme emri ekindeki —— şeklinde not bulunduğunu, davacı taraf ile müvekkili firma arasında cari hesap üzerinden ticari ilişki yürütüldüğünü, farklı tarihlerde müvekkili firma tarafından ödemeler gerçekleştirildiğini, müvekkili firmanın —— itibaren belli oranda ekonomik problem yaşamaya başladığını, buna karşılık mal kaçırma veya yükümlülüklerini yerine getirmemek gibi bir yolu tercih etmemiş olduğunu, davacı taraf gibi, piyasadaki spekülasyonlardan etkilenen bazı alacaklı firmalar da vadesinden önce benzer şekilde icra takibi yoluna gittiğini, devam eden rutin işler ve karşılaşılan —– dışı işler nedeniyle yaşanan mali işlem yoğunluğu çerçevesinde, ticari ilişkide bulunulan bazı firmalarla ilgili olarak hesaplarda uyumsuzluklar yaşadığını, davacı tarafla ticari ilişkinin var olması, davacı tarafın iddialarının doğru olduğu sonucunu doğurmayacağını, davacı tarafla müvekkili şirket arasında bir hesap mutabakatı davacı tarafça delil olarak sunulamadığını, belirtilen sebepler doğrultusunda taraf firmaların hesap kayıtları arasında uyumsuzluk olduğunu, dava konusu alacağın likit olmadığını, davacı tarafın talep ettiği gibi bilirkişilerce yapılacak inceleme sonucunda alacak-borç ilişkisinin nihai durumunun netlik kazanacağını, likit olmayan borca istinaden yapılan icra takibine müvekkilinin itirazının haklı olduğunu, takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu aşikâr olan alacaklı-davacının mesnetsiz davasının reddi ile %20 kötü niyet tazminatı istemek zorunluluğu doğduğunu beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası olarak açılmış olup, yargılama sırasında davalı şirket —- tarihinde iflas ettiğinden davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmiştir.
—- Dosyası getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine — asıl alacak, alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretleri ilave edilmek suretiyle tahsili amaçlı yasal takip başlatıldığı, alacağa dayanak olarak,—–tarihli olmak üzere toplamda —– bedelli faturaların bakiyesinin gösterildiği, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe, yetkiye, borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Davalı vekili ödeme emrine yönelik itiraz dilekçesinde —– İcra Dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin edilmesin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenmelidir. Yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe dayanılarak açılan itirazın iptâli davası dinlenemeyeceğinden mahkemenin bu nedenle davanın reddine karar vermesi gerekir —- Zira itirazın iptâli davasını görme yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. Somut olayda; her iki tarafın tacir olduğu taraflar arasında yapılan —tarihli sözleşmede yetkili icra dairelerin— icra daireleri ve mahkemeleri olarak belirlendiği, davalının itiraz dilekçesinde ——- yetkili icra dairesi olarak belirttiği, dolayısıyla usulune uygun yetki itirazı olmadığından ayrıca dava satış sözleşmesinden kaynaklanan para alacağının tahsiline ilişkin olup davacı alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yer icra dairesinde takip başlatılabileceğinden davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı taraf mahkememizin yetkisiz olduğunu ileri sürerek ——–Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüşse de aynı gerekçeyle yetki itirazı reddedilmiştir. Tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
İlgili — davacıya ait — davalıya ait—- celbedilmiştir.
Yargılama sırasında davalı şirketin iflas ettiği mahkememize bildirilmiş olup,—sayılı dosyasında; davalı şirketin —tarihinde iflas ettiği, iflas kararının —tarihinde kesinleştiği, iflasın adi tasfiyeye göre yürütüldüğü, —–toplantısının henüz yapılmadığı, davacı şirketin alacak başvurusunda bulunduğu, ancak henüz sıra cetveli düzenlenmediğinden belgenin gönderilemediğinin belirtildiği ve ayrıca—— bildirildiği, ———olduğu görülmekle, mahkememizce —— tebligat yapılmıştır.
Davalı şirketin —-bulunduğundan davalı şirketin defterleri talimat mahkemesi vasıtasıyla incelenmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporunda özetle: Davalı ticari defterlerinin TTK hükümleri gereği usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu ve e-defter mükellefiyeti bulunduğu, davacı ticari defterlerinin dosyaya sunulmamış olması nedeni ile incelenemediği, davalı ticari defter kayıtlarında davacı tarafından adına tanzim olunan ve takip konusu edilen faturanın kayıt altına alındığı, ilgili dönem—- davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan edilmiş oldukları, davalı yanın ticari defter kayıtlarına göre —tarihi itibari ile davacı şirkete —-borçlu olduğu, belirtilmiştir.
Davacı şirketin defterlerinin incelenmesi amacıyla —- tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle: Davacı şirketin defterlerinin usule uygun olduğu, davacı şirketin defterlerine göre; takip tarihinde davalı şirketten takip dayanağı yapılan faturalara dayanan; açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı —-asıl alacağı bulunduğu, gerek davacı şirket ticari defter, ve kayıtları gerekse talimat bilirkişisi tarafından incelenmiş ve dayanaklandırılmış olan davalı şirket ticari defterlerindeki yer alan kayıtların birbirlerini doğruladığı ve mutabık olduğu, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibarıyla —asıl alacaklı olduğu her iki tarafında Ticari defter kayıtlarınca doğrulandığı belirtilmiştir.
Davacı vekili; rapor doğrultusunda davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı ——vekili rapora yönelik itiraz dilekçesinde; faturaların usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği hususunun değerlendirilmediği, takibe konu alacağın likit olmadığına, İİK’nın 193. Maddesi uyarınca müflis aleyhine inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, faiz yapılacak olsa dahi —- tarihine kadar faiz hesaplamasının yapılması gerektiğini beyan etmiştir.
—- —-incelendiğinde; taraflardan davacının— davalının —olarak adlandırıldığı, konusunu müşterinin —– satıcı tarafından belirtilen şartlarda karşılanması olarak belirtildiği, sözleşme süresinin — olarak kararlaştırıldığı, fakat tarafların kabulü ile yeni belirlenecek süreyle uzatılabileceği, yetkili mahkeme ve icra dairelerinin— Mahkeme ve icra daireleri olarak işaret edilerek, — suret olarak taraflarca imzalanarak yürürlüğe girdiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davanın takibe konu faturalardan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebiyle açıldığı, dava sırasında davalı şirketin iflas etmesi nedeniyle davanın kayıt kabul davasına dönüştüğü, —-arasındaki —- uyarınca davacının davalı şirkete ——sattığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile davalı şirketin talimat yoluyla incelenen ticari defter ve kayıtları üzerinden alınan talimat bilirkişi raporu ve mahkememizce davacı şirket defter kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu; davacı şirketçe davalı şirkete yapılan — istinaden muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere —– düzenlenerek —– davalı şirkete tebliğ edildikleri, düzenlenen bu faturaların davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu görülen yasal ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş oldukları ve ilgili dönem — mükellefi oldukları —- davalı şirkete mal/hizmet satışı olarak beyan edilmiş oldukları, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporu ve ekindeki dayanak ekstreler incelendiğinde, davalı şirketin ticari defterlerinde davacı şirketçe adına düzenlenmiş ve elektronik ortamda tebliğ edilmiş tüm e-faturaların herhangi bir mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde kayıtlı oldukları ve ilgili dönem —- beyanlarıyla davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan edilmiş oldukları, dolayısıyla davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenmiş faturaların her iki tarafın da ticari defterlerine yasal bir itiraza konu edilmeksizin kaydedilmiş oldukları, davacı şirketçe davalı şirkete düzenlenen ve ticari defterlerde borç kaydedilen satış faturalarından oluşan borçlarına mukabil olarak, davalı şirketçe davacı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda çekler ciro/keşide edildiği ve yine banka aracılığıyla havale—– yapıldığı ve davalı şirketçe yapılan bu ödemelerin tarafların ticari defterlerinde kayıtlı fatura borçlarından mahsup edilmek suretiyle ticari defterlerde kayıt altına alınmış oldukları ve tarafların birbirlerini doğrulayan bu kayıtları sonucunda; davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibarıyla, takip talebinde olduğu gibi — asıl alacaklı olduğu, davalı şirket dava sırasında —- ettiğinden itirazın iptali davası kayıt kabul davasına dönüştüğü, davacının —asıl alacağı bulunduğu anlaşılmakla kayıt kabul davasının kabulüne karar vermek gerektiği, temerrüt tarihi takip tarihi olan — tarihi olup, davalı şirketin — tarihinde — ettiği, alacağın iflas tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği, takip tarihi ile —- tarihi arası davacının avans faiz talep edebileceği, bu hesabın mahkememizce resen yapıldığı —— faiz alacağının bulunduğu, dava kayıt kabul davasına dönüştüğünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığı, davalı tarafın da kötüniyet tazminat talebinin değerlendirilmesine gerek olmadığı, ayrıca davanın niteliği gereği maktu harç ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—— tarihi olan —-tarihi itibariyle belirlenen;
— asıl alacak—- faiz alacağı olmak üzere toplam————masasına KAYIT VE KABULÜNE,
Davalı şirket hakkında açılan dava yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüştüğünden aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Karar harcı 80,70 TL olmakla, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 372,03 TL harçtan mahsubu ile fazlaca alınan 291,33 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 653,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı 400,00 TL talimat rapor ücreti, 600,00 TL mahkememiz dosyası üzerinden alınan bilirkişi rapor ücreti olmak üzere toplam 1.653,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafından ve —– tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı —–vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 10 günlük süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2022