Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/184 E. 2019/1081 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/184 Esas
KARAR NO: 2019/1081
DAVA : Tazminat (Rekabet Yasağı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2015
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
Mahkememizden verilen ———–tarih ve—– Esas —– Karar sayılı kararı, Yargıtay ———- Hukuk Dairesinin ——– tarihli ve ——-Esas —— Karar sayılı Yargıtay ilamıyla Bozulmakla, dava mahkememizin——– esasına kaydının yapıldığı,
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (—- ——– Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket sektörünün lider şirketleri arasında bulunan ———- yatırımlarıyla teknolojiye yön vererek, yazar kasa olarak adlandırılan ödeme kaydedici cihazların donanımlarını ve bu cihazlar üzerinde çalışan her türlü yazılım uygulamalarını geliştirmekte olduğunu, ——–ülkede, ilgili yasalara uygun cihazları tasarlamış, üretmiş ve sektörün geliştirilmesine öncülük etmiş kuruluşların başında geldiğini, davalı … müvekkili şirkette ———– tarihleri arasında ————–olarak çalışmış olduğunu, davalı …, herhangi bir gerekçe bildirmeksizin görevinden istifa ederek iş akdini kendisinin sonlandırmış olduğunu, …, çalıştığı ————– pozisyonu gereğince müvekkili şirketin kurumsal müşterileri, fiyatlandırma listesi, ürünlerinin teknik özellikleri vs. ticari sırlarına vakıf olmuş, müşteri ——– üzerinde hakimiyet kurmuş olduğunu, davalının pozisyonu gereğince müvekkili şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olması kaçınılmaz olduğunu, taraflar, ——-başlangıç tarihli —————- düzenlemesi üzerinde mutabık kaldıklarını, davalı işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla ———-etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenmiş olduğunu, davalı …, istifa suretiyle işten ayrılmasının hemen akabinde yukarıda belirtilen ———- maddesine aykırı olarak müvekkili şirket ile aynı sektörde yazarkasa sektörel faaliyette bulunan ——————- bünyesinde çalışmaya başlamış olduğunu,—— tarih,————– sayılı ————–yayınlandığı üzere, ————–grubu imza yetkilileri arasında olduğunu, davalı … ayrıca müvekkili şirket nezdinde çalıştığı sırada davalının ekibinde çalışmakta olan ———– de müvekkili şirketten —— tarihinde ayrılışını ve —————- çalışmaya başlamasını sağlamış olduğunu, müvekkili şirket ile davalının şu an çalıştığı ————— faaliyet göstermekte olduğunu, ————yasağına aykırı davranışlarının tespiti üzerine, davalı ————tarih ve —– yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, haksız ———-teşkil eden ve —————– ve gizlilik yükümlüğünü ihlal eden davranışlara derhal son verilmesi nezdindeki bilgisayar telefon vs gereçlerdeki veya elindeki müvekkili şirkete ait verileri ve gizli bilgileri 3 gün içinde iade etmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiş olduğunu, davalı ihtarda belirtilen hususları yerine getirmemiş olduğunu, davalı müvekkili şirkette ————– yardımcısı olarak görev yapmakta olduğundan bulunduğu ——- müvekkili şirketin müşterilerini tanıyacak ve işin sırrına vakıf olacak derecede önemli olduğunu, davalı, görev süresince müvekkili şirketin müşterileri ile doğrudan iletişime geçtiğini, fiyat politikası, ürün niteliği gibi müvekkili şirket bakımından hassasiyet arz eden konularda bilgi sahibi olduğunu beyan ederek, haksız rekabetten ve sözleşmede düzenlenen —————— aykırılıktan doğan zarara ve fazlaya ilişkin talep haklarının saklı kalmak kaydıyla davalının ———————- sözleşmesine aykırı davranışının tespitini, sözleşmenin 9. maddesinde düzenlendiği üzere, şimdilik ——-TL cezai şartın temerrüt tarihi ———tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini, davalının haksız ———–teşkil eden eyleminin tespitini, haksız rekabetin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkeme iş mahkemesi olduğunu, davalı ile davacı arasında iş hukuku kurallarına tabii olan hizmet ilişkisi haricinde başka bir ticari veya hukuki ilişkisinin bulunmadığını, davalı halen iş kanununa tabii işçi olarak çalıştığını, tacir olmadığını, davalı işçiten talep olunan cezai şart isçi aleyhine ve tek taraflı olarak düzenlendiğini, belirsiz bir süre için işçinin çalışma özgürlüğünü kısıtlaması nedenleriyle geçersiz olduğunu, İşçi ve işveren arasındaki hizmet sözleşmelerinde yer alan cezai şartın geçerli olabilmesi için karşılıklı olması gerek olduğunu, dava konusu talebin dayanağı olarak dosyaya sunulan ———— işveren olarak davacı şirket imzasının bulunmadığını, işveren unvanı, adresi, sözleşme başlangıç tarihi davacının görevi, ücreti, sözleşme tarihi vb. hususlarının boş olduğunu, davacı ile davalı arasındaki hizmet ilişkisi kurulurken bu belge davacıya imzalatıldığını, davacı ve davalı arasındaki iş kanununa tabii bir hizmet ilişkisinin fiilen kurulduğunu, davanın dayanağı olarak gösterilen belge içerisinde yer alan ————— olduğu iddia olunan kayıt ve buna bağlı cezai şart, her iki tarafın da imzasını taşımaması nedeniyle hukuken geçerli sözleşme niteliğini ilişkin teknik bilgiler aleni olduğunu, ticari sır niteliğinde olmadığını, davacı şirket, tüm müşterilerine ilişkin bilgileri referans amacıyla kamuoyuyla paylaşmakta olduğunu, faaliyet konusu cihazların tüm teknik özellikleri de davacının kendi internet sitesinde yayımlanmakta olduğunu, davalı davacı şirketteki pozisyonu gereğince, zaten davacının kamuoyuna açıkladığı bilgiler dışında üretim sırları veya ticari sır niteliğini haiz bir bilgiye sahip olmadığını, kurumsal satış bölümünde çalışan davalının davacı şirkette yaptığı iş, şirketin zaten aleni olan ürün ve fiyat bilgilerini müşterilerle paylaşarak şirketin ürünlerinin satış ve pazarlamasını yapmakta olduğunu, davacı şirketin ilan ve reklam yoluyla çeşitli mecralarda kamuoyuna açıklamış olduğu müşteri bilgileri veya ürün bilgileri davalı tarafından kullanılsa dahi davacı işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olmadığını, davacı şirket, davalı işçinin rakip bir şirkette çalışmasından önemli bir zarar gördüğünü, somut olarak açıklamalı ve ispat etmesi gerektiğini, talep konusunun miktarı açıkça belli olduğunu, davacı dürüstlük kuralına aykırı davranarak davasını kısmi dava şeklinde açtığını, davacı tarafın alacak miktarı belirli olduğu, kendi uhdesindeki belgelerden bunun tespit edilebildiğini, dürüstlük kuralına açıkça aykırı olarak sırf fazla harç ödememek için, davasını şimdilik ————- TL şeklinde belirterek kısmı açmış olduğunu, davacı, kısmı dava açma hakkını açıkça kötüye kullanmakta olduğunu, davalının haksız ————teşkil eden eyleminin tespiti ile haksız rekabetin men’ine karar verilmesini talep ettiğini, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin görevsizliğini, davanın esasına girildiğinde hukuken geçerli olmayan bir sözleşmeye dayanan ve haksız olan cezai şart talebinin reddini, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, işçi ile iş akdinin hitamından sonra geçerli olmak üzere yapılan ——-etme ——— aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Mahkememizin ——– E. nolu dosyası ile ——- tarihinde açılan bu davada —– E. – ——- K. Nolu ——— tarihli gerekçeli kararı ile ——— İş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, Yargıtay —- Hukuk Dairesinin ——- E. – ————K. Nolu ilamında mahkememizin görevli olduğundan bahisle kararın bozularak mahkememize gönderildiği ve iş bu esası alarak yargılamaya devam edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davalı tarafın talep konusunun açıkça belli olup kısmi dava açılamayacağına yönelik itirazda bulunduğu, 6100 sayılı HMK’nın 109/2 fıkrası 11/04/2015 tarihinde ve 29323 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kanun ile yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen mahkememizce sehven dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 109/2 maddesi uyarınca talep konusu belirli olduğunda kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmaması nedeniyle talep edilen toplam cezai şart bedeli üzerinden eksik harcın tamamlanması için süre verilmesine yönelik ara karar kurulduğu, davacı vekilinin taleplerini ———- TL olarak açıklayarak bu bedel üzerinden eksik harcı tamamladıkları görülmüştür.
Davacı şirketin, dava dışı————— davalıya ait ———- dosyası dosyamız arasındadır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında inceleme yapılarak TBK 444 ve devamı maddelerinde düzenlenen ————— koşullarının mevcut olup olmadığı davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında bu nedenle cezai şart talep edip edemeyeceği hususlarında inceleme yapılmak üzere bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki iş sözleşmesinde yer alan ————- kaydının geçerli olduğu, davalı …’ in bu sözleşmeye aykırı davrandığı, sözleşmede ———yasağına aykırılık halinde ödenmesi kararlaştırılan cezai şart miktarının işçinin maaşı üzerinden belirlendiği, bu tutarın ——- TL—-Ay = ————- TL olduğu, Mahkemenin bu tutarı aşırı görmesi halinde cezai şartı indirebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili rapor geldikten sonra ——–tarihli beyan dilekçesi ile; ne kadar ıslah dilekçesi olarak nitelendirilmişse de —— TL olan taleplerini ——— TL artırarak toplam ——— TL ye çıkardıklarını ve bu bedel üzerinden davanın kabulünü talep ve beyan etmiştir. Daha sonra ————- tarihli sunduğu dilekçesinde ise; dava değerinin —— TL olduğunu, mahkeme ara kararına istinaden eksik harcın ——- tamamlandığını, toplam ——TL cezai şartın ———- tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili ıslah dilekçesine ve sonraki beyan dilekçesine karşı beyan dilekçesine yönelik sunduğu beyan dilekçesinde; davanın başlangıçta ———— TL kısmi olarak açılıp davacının talebini ——– tarihinde ————- TL ye artırarak ıslah ettiğini, kısmi dava dışında kalan ———–TL lik kısmın zamanaşımına uğradığını beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede yer alan ————- kaydının bir genel işlem koşulu olduğunu ve TBK m.21 gereği bu hükmün yazılmamış sayılması gerektiğini iddia etmiştir——— —— aykırılık iddiası değerlendirmeden önce davalı vekilinin bu iddiası değerlendirilerek ortada geçerli bir sözleşme hükmünün bulunup bulunmadığı noktasında bir sonuca varmak gerekmektedir.
Genel işlem koşullarını kullanan taraf, sözleşmenin yapılması sırasında karşı tarafı bu koşulların varlığından haberdar etmeli ve böylece karşı tarafın bu koşulların içeriğini öğrenme imkanını sağlamalıdır (TBK m.21/1). Somut olayda bu koşulun gerçekleştiği görülmektedir. Zira davacı —————- kaydına iş sözleşmesinin içerisinde bir hüküm olarak yer vermiştir. Dolayısıyla davalıya bilgi edinme şansının tanındığı anlaşılmaktadır. Yürürlük denetimine ilişkin ikinci aşama ise şaşırtıcı kayıt denetimidir. Buna göre, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları yazılmamış sayılır (TBK m.21/2). Somut olaydaki ——–yasağı kaydı bu denetim aşamasını da geçecektir. Zira uygulamada iş verenlerin iş sözleşmesine koydukları bir hükümle çalışanlarına ————– getirmesi yaygın bir kullanımdır. Dolayısıyla bu kaydın şaşırtıcı bir kayıt olduğunu söylemek de mümkün gözükmemektedir. Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin ————— kaydının yazılmamış sayılacağı yönündeki iddiası yerinde değildir. Sözleşmede yer alan ————— kaydı geçerlidir.
Yargıtay ——– HD ——– E ————–K —— ve yine aynı Dairenin——- E ————-K ———— tarihli emsal kararlarında da işaret edildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin hem hizmet ilişkisinin devamı sürecinde geçerli olan bir hizmet sözleşmesini, hem de hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra da yükümlülükler öngören bir ——–etmeme sözleşmesini ihtiva ettiğinin kabulü gerekir. Bu durumda hizmet sözleşmelerinde sadece işçi aleyhine konulan cezai şart hükümlerinin geçersiz olduğunu hüküm altına alan TBK’nın 420. maddesinin, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yer alan ———-etmeme sözleşmesine de uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Somut olayda davalı işçi ——— tarihinde Kurumsal satış genel müdür yardımcısı olarak çalıştığı davacı işyerindeki görevinden ————– tarihinde istifa ile ayrılmıştır. Yine taraflar arasında Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin 9. Maddesinde ————maddesi düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 444/2. maddesine göre, “———— kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” şeklinde kurallara yer verilerek ————– esasları düzenlenmiştir.
Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle ——-oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu’nun ilgili hükmünde ikinci cümlede ise ———– kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 445. maddesine göre,————- işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.” süre konusuna yasada açıklık getirilmiş özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşmayacak şekilde ——- öngörülebileceği belirtilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 445/2 maddesine göre, “Hâkim, aşırı nitelikteki ——–, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, ———- ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak ——- aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında ——— düzenleyen sözleşme hükümleri ile ———– atıf yapan hükümler değerlendirildiğinde; ———sözleşmesinde ——– süresinin 2 yıl ve ——-mahalli olarak ———— sınırları belirlendiği, davalının davacı işyerinden ayrıldıktan sonra davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren dava dışı ———— girmesi karşısında, ——— TBK’nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından ————— hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından ———– ihlal edildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Aynı zamanda konuya uygulanması gerekli TBK’nın 444/2. maddesinde ifade olunduğu üzere, taraflar arasında var olan hizmet ilişkisinin işçiye, işverenin müşteri çevresi üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyor ise ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin zararına yol açabilecek nitelikte olması halinde ————– sözleşmesi geçerli olacaktır. Dolayısıyla ayrılan işçinin söz konusu gizli bilgileri kullanmış olması veya kullanılan gizli bilgilerin fiilen önceki işverene zarar vermesi şart değildir. Böyle bir ihtimalin varlığı yeterlidir. O nedenle somut olayda davalının davacı şirkette —————— Yardımcısı olarak çalıştığı ve pozisyonu gereği davacı şirkete ilişkin birçok önemli bilgiye ———- ve davacı şirketten istifa ile ayrılıp, aynı faaliyet alanında başka bir şirkette çalışmaya başladığı gözetildiğinde, bu tehlikenin var olduğu ve haksız ———- ihlal edildiğinin kabulü gerektiği sonucuna ulaşıldığı, bilirkişi heyetince cezai şart tutarının ————– TL olarak hesap edildiği, her ne kadar davacı vekili ıslah dilekçesi sunmuş olsa da davacı vekilinin zaten mahkememiz ara kararı gereği (mahkememiz ara kararı sehven yanlış olarak kurulmuş olsa da) harcı tamamladığı, dolayısıyla artık ıslahın yapılmasına gerek olmadığı, bu nedenle davalı vekilinin ıslah edilen kısma yönelik zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalının ———— ihlali halinde işçinin en son aldığı net ücretin ——— katı cezai şart ödemesi kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalının yukarıdaki gerekçeler ışığında —————— ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, cezai şartın tahsili istemiyle açılan davalarda, miktarın fahiş olup olmadığının resen dikkate alınması gerekir. Davalının işçi olduğu, işverenin sözleşmede karşı bir edim üstlenmediği olguları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, TBK’nın 182/2. maddesi uyarınca cezai şart tutarında takdiren 7/10 oranında indirim yapılarak ——–TL üzerinden hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay ——-Hukuk Dairesinin ——- Esas —-Karar sayılı kararı, —————- Hukuk Dairesinin ———Esas ———– Karar sayılı kararı)
Davacının, TBK’nın 182/2. maddesi uyarınca tenkis edilen cezai şart tutarını önceden takdir ve tespit etmesi de mümkün değildir. Bu nedenle sözleşme ile belirlenen cezai şartın tahsilini talep hakkına sahip davacının, açtığı dava neticesinde cezai şartın dairemizce fahiş görülerek tenkisi nedeniyle, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği açıktır. Diğer bir ifadeyle, hakimin takdir hakkını kullanarak TBK’nın 182/son maddesini uygulamak suretiyle yapmış olduğu indirim miktarı vekalet ücretinin hesabında dikkate alınamayacağından, reddolunan kısım üzerinden davalı lehine karşı vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmeyerek hüküm kurulması gerekecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ———- Esas,——Karar sayılı ——-günlü içtihadı) Somut olayda; davacının başlangıçta ——- TL talep ettiği ve bu bedel üzerinden harcını tamamladığı, bilirkişi heyeti tarafından cezai şart bedelinin ——- TL olarak hesaplandığı, mahkememizce cezai şart tutarından 7/10 oranında indirim yapıldığı, bu nedenle indirim yapılan tutar üzerinden davalı yararına vekalet ücreti hükmedilemeyeceği, yalnızca ———– fazla talep edilen ———— TL üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1———– TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebinin reddine,
2-Karar harcı 3.121,08 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL peşin, 2.779,18 TL tamalama harcı olmak üzere toplam 2.949,96 TL harçtan mahsubu ile bakiye 171,12 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, 2.779,18 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.977,66 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 343,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 943,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 283,05 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 5.375,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019