Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1342 E. 2018/26 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2017/1342 Esas
KARAR NO : 2018/26

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Yargıtay .. Hukuk Dairesi’nin ……… tarihli bozma ilamı üzerine Mahkememize gelen Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında elektrik enerjisinin temini amacı ile abonelik sözleşmesinin imzalandığını, müvekkil şirketten her ay elektrik bedelinin yanı sıra kayıp-kaçak bedeli adı altında para tahsil edildiğini, kayıp-kaçak bedelinde elektrik enerjisinin üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli, enerji nakil hatlarında çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtıldığını, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiğini, 1 KW elektrik enerjisinini tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açık olduğunu, davanın kabulünü, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla tahkikat sonucunda müvekkili şirketin alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere müvekkili şirketten davalı şirket tarafından kayıp-kaçak bedeli adı altında belirli dönemlerde tahsil edilen miktarın, şimdilik 10.000,00 TL’sinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 01/01/2013 tarihinden itibaren bölgede elektrik dağıtım faaliyetinin ………A.Ş. tarafından yapıldığını, dava konusu talebin muhatabının anılan şirket olduğundan bahisle davanın husumet nedeni ile reddi, talebin zamanaşımına uğradığını, yapılan tahsilatın hukuka uygun olduğunu savunarak davanın esastan da reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, kayıp-kaçak bedeli adı altında alınan paranın tahsiline ilişkindir.
Mahkememizce davanın açıldığı tarihe (08/05/2015) göre, ……. tarihine tekabül ettiği, dosya kapsamına göre dağıtım firmasının 01/01/2013 tarihinden itibaren davacı şirketten ayrılan ……. olduğu buna göre davanın açıldığı sırada müstakil dağıtım firmasının bulunduğu davanın da bu firmaya açılması gerektiğinden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ……. tarihli ilamı ile;
“Dosyadaki belgelerden faturaların davalı şirket tarafından düzenlendiği, davalı tedarik şirketinin de tahsil ettiği kayıp kaçak bedelini dağıtım şirketine aktardığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece davacının ödemesi gereken faturayı düzenleyip bu faturaya kayıp kaçak bedelini de dahil eden davalı tedarik şirketinin davada husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi doğru değildir. Diğer anlatım ile kayıp kaçak bedelinin istirdadı talebini içeren davada husumet bu bedelleri doğrudan düzenlediği faturaya yansıtan tedarik şirketine de, bu bedellerin tedarik şirketi tarafından aktarıldığı dağıtım şirketine de düşer. Dağıtım ve tedarik şirketlerinin iç ilişkilerindeki paylaşım da bedellerin haksız olduğunu ileri sürerek istirdadını isteyen davacıyı bağlamaz.
Mahkemece, işin esasına girilerek deliller toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile karar bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya ve ön inceleme duruşmasına devam edilmiş, dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Davalı husumet itirazında bulunmuş, davanın pasif husumet nedeniyle reddini ileri sürmüştür. Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin yerleşik kararları uyarınca davanın davacı ile abonelik sözleşmesini yapan satış firmasına(pazarlayıcı firmaya) veya tedarikçi firmaya yöneltilmesi mümkün olduğundan, ve bu şirketler müteselsilen sorumlu olduklarından davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 08/10/2015 tarih 2014/18311 esas-2015/15438 karar sayılı kararı)
Davalı vekili zamanaşımı def’ini ileri sürmüş, ancak alacağın sözleşmeye dayalı olması ve 10 yıl öncesine ait bedellerin talep edildiğine dair bilgi bulunmaması nedeniyle def’i yerinde görülmemiştir.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. Getirilen değişikliklerin bir kısmının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla İstanbul 5 ATM……… esas sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiştir.Anayasa’nın 152.maddesi Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi halini düzenlemekte olup, maddenin 3.fıkrasında Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde karar verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı kabul edilmiştir. Aynı yöndeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40/5 maddesinde de yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından İstanbul 5 ATM.’ye hitaben düzenlenmiş ……. tarihli yazı ile …….. esas sayılı başvuru, karar ve eklerinin 27/06/2016 tarihinde alınıp ……..esasa kaydının yapıldığı bildirilmiştir. Bu tarihten itibaren 5 aylık süre dolmuş, Anayasa Mahkemesince herhangi bir karar verilmediği tespit edilerek yürürlükteki yasa hükümlerine göre yargılamaya devam olunması gerektiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talep edilmiş ise de, Anayasa’ya aykırılık iddiası haklı görülmediğinden talebi kabul edilmemiştir.
Kayıp kaçak, sayaç okuma vb. bedellerle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nce verilen kararlar ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizde açılan davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Yasaya eklenen Geçici 20.maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Kanunun yürürlüğünden önce mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanın tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili istenmiş, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılması yönünde bir talepte de bulunulmamıştır.
Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir Kanun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gereklidir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 3.Hukuk Dairesi kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı durumda olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu kılınması da mümkün değildir. Bu nedenle davanın açıldığı tarih itibariyle davasında haklı olan davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş, yapılan
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan dava açılırken yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan 164,50 TL tebligat giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.