Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1294 E. 2021/395 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1294 Esas
KARAR NO: 2021/395
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ : 01/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirketin kurucu ortaklarından olup ana sözleşme uyarınca davacının—-hissesinin bulunmakta olduğunu, davalı şirketin—-inşaat projesi gerçekleştirdiğini, ilk projenin — bitirildiğini,—- yılında yeni projeye başlandığını ve en son —–arasında şu an şirket merkezinin bulunduğu adresteki inşaatın yapılıp teslim edildiğini, bu projeden sonra şirketin herhangi bir faaliyetinin olmadığını, bu arada bu projeler nedeniyle davalı şirkete düşen bu iki dairenin şirketin çoğunluk hisse ortağı ve davalılar murisi —–taraından satıldığını ve bir dükkanın da kiraya verildiğini, —— vefatı üzerine davacının davalılardan şirketin tasfiyesini ve tasfiye sonunda hissesine düşen bedeli talep ettiğini, kendisine şirkette hissesinin bulunmadığının bildirildiğini, —-yılından itibaren —– tutanaklarında davacı isminin geçmediğini, usulüne uygun olmayan toplantılar ve davacıya haber verilmeden yapılan——- davacına adına atılan sahte imzalarla davacının şirketteki hissesinin yok edildiğini beyan ederek davacının ciddi zarara uğramaması için davalı şirketin ——- adresinin bulunduğu yerde üzerinde kayıtlı olan gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konularak satış yapılmasının önlenmesine, davacının %10 hissesinin tespiti ile tescil edilmesine, bu talebin kabul görmemesi veya dava devam ederken şirkete ait gayrimenkullerin satılması halinde %10 hisseye tekabül eden değerin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesi Sayın Mahkemeden arz talep edilmiştir.
SAVUNMA:Davalılar—– tarihli davaya cevap dilekçesine göre özetle; davalılar — vefat eden davalı — kızları olduğu, diğer davalı —– ise eşi olduğu, davacının —– sermaye artışına katılmadığı, bu nedenle hissenin oranının düştüğü, yine davacının —- sonra hissesini davalılar murisi—- devrettiği, bu devir işleminin yapıldığı tarih ile davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürenin — olduğu, davalı — şirketi olarak kurulduğu ve yönetildiği, davacının ortaklığının koyduğu sermaye sebebi ile olmadığı, davalı —— olan akrabalığı sebebiyle olduğu, sermaye artışı sebebiyle ödemesi gereken payı ödemediği, bu nedenle davalı —— davacının ödemesi gereken sermayeyi tamamladığı, aralarında yaptıkları diğer tasfiye işlemlerine bu şirketteki hisseyi de katarak onun hissesini kendisinin aldığı, bu nedenle şirkette hissesinin kalmadığı ve ——boyunca bu durumu bildiği için bir itirazda bulunmadığı beyan edilerek, yukarıda açıklanan nedenlerle, zamanaşımı, husumet nedeniyle ve kötü niyetli açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi vekaleten Sayın Mahkemeden arz ve talep edilmiştir.
Davalılar ——— tarihli davaya cevap dilekçesine göre özetle; davacının davasını şirket ortaklarına ve şirkete karşı değil, yönetim kurulu üyelerine açması gerektiği, davacının —- yıllarında —-yaptığı, ortaklık payının —– düşüğünü bilmemesinin mümkün olmadığı, ödemesi gereken sermaye payının —— ödediği, diğer kısmını ödemediği ve kendisine bildirimde bulunulduğu, ödemeyince de yönetim kurulunca ortaklıktan çıkarıldığı, davacının ödemesi gereken sermaye miktarının ——tarafından şirkete ödendiği ve davacının hisselerinin diğer ortaklara verildiği, ayrıca—- davacıya şirketteki hissesinin karşılığını da ödediği, davacı adına kesinlikle hiçbir yere sahte imza atılmadığı, usulüne uygun olmayan hiçbir işlem yapılmadığı beyan edilerek, Yukarıda açıklanan nedenlerle, zamanaşımı, husumet nedeniyle ve kötü niyetli açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi vekaleten Sayın Mahkemeden arz ve talep edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, usulsüz işlem ve sahte imzalarla yok edildiği ileri sürülen şirket hissesinin tespiti, aksi halde hisseye tekabül eden değerin tahsili istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
———tarihli raporda özetle; Davacının hisselerini —— devir edildiği mahkemece kabul edilmesi halinde davacının davalı şirkette herhangi bir hissesinin bulunmadığı, ———- itibari değerli ve hamiline yazılıdır. Sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı hisse senedi çıkarılamaz. Hisse senetlerinin devri teslim yolu ile olur;” hükmü bulunduğu, şirketin sermayesini temsil eden hisse senetlerinin olması gerektiği, ancak hamiline hisse senetlerinin bastırılıp hissedarlara teslim edilip edilmediğinin tespitinin mümkün olmadığı, eğer hisse senetleri bastırıldı ve hissedarlara teslim edildi ise; davacının davalı şirkette hissedar olduğuna dair hisse senetlerini sunması gerektiği, —– aksine karar verilmesi halinde davacının, davalı şirketin sermayesinin — olduğu tarihte —- Olduğu, belirtilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişisi —— tarihli raporunda özetle; Davacının talebinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturup oluşturmayacağının mahkemenin takdirinde olduğu,dürüstlük kuralına aykırılık öngörülmezse davalının—– uhdesinde olduğu kabul edilen payları sebebiyle bu kişinin mirasçılarına geçen paylar kadar ortaklığının tespitine karar karar verilebileceği, ortaklığının tespitine karar verildiği takdirde şirketteki pay sahiplerinin pay adet,nominal değer ve şirket payları içinde oranlarının tablo halinde gösterildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, usulsüz işlem ve sahte imzalarla yok edildiği ileri sürülen şirket hissesinin tespiti, aksi halde hisseye tekabül eden değerin tahsili istemine ilişkindir.
Hukukumuzda, bir kimseyi,kendi davranışları ile bağlı tutan,bir kimsenin davranışlarında tutarlılık bulunmasını gerektiren genel bir kural mevcut değildir.Ancak,bir kişi davranışlarıyla başkaları nezdinde haklı bir güven oluşturduktan sonra, bu tutumuyla çelişkili ve özellikle de söz konusu güveni boşa çıkaran bir davranışta bulunamaz.Buna, çelişkili davranış yasağı—— denir.Bir hakkın, çelişkili davranış yasağını ihlal eden şekilde kullanılması ise, hakkın kötüye kullanıldığını gösterir. Örnek olarak; bir hukuki ilişki çerçevesinde sahip olduğu hakkı kullanmayacağı yönünde karşı taraf nezdinde haklı bir güven oluşturan kişinin daha sonra bu hakkı kullanması hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.MK .2/1’de bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı ifade edilmiştir.Hakların genel sınırını oluşturan hakların kötüye kullanılması yasağı,kamu düzeni ihtiyaç ve gerekleri nedeniyle konulmuş olup emredici niteliktedir. Hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı bir davranış, doğrudan hakkın mevcudiyetini ortadan kaldırdığından bir itiraz teşkil eder.Bu nedenle, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden hakim ,hakkın kötüye kullanılması oluşturan davranışı tespit edebiliyorsa ilgili tarafından ileri sürülmemiş olsa bile kendiliğinden bunu dikkate almalıdır. Kısaca bir hukuki ilişkide bir kimse,davranışı ile karşı tarafta korunmaya layık, haklı bir güven yarattıktan sonra ,bu davranışıyla çelişkili tutum takınamaz ve özellikle yarattığı güveni boşa çıkaramaz.Bir hakkın kullanılmayacağı yönünde karşı tarafta kesin kanaat uyandırıldıktan sonra o hakkı kullanmaya kalkışmak , hakkın kötüye kullanılması sayılır.
Davacı —– tarihinde davayı açmış olup ortak olarak toplantıya katıldığı son tarih olan —–bir süre geçmiş olup, uzunca bir süre sessiz kalması ve sonra davayı açması çelişkili davranış yasağı ve bununla ilgili —— kuralına aykırılık teşkil ettiğinden ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı ——— yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/06/2021