Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1239 E. 2018/819 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1239 Esas
KARAR NO : 2018/819

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile ticari alışverişi olduğunu, muavin defterden kaynaklı 10.832,00 TL alacağı bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirketi uyardığını, davalı şirketin borcu ödemediklerini, alacaklı şirketin icra takibine başvurduğunu, davalı şirket aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün 2016/2112 esas sayılı dosyasının ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğ edildiğini, borçlu şirket vekili tarafından 15/02/2017 tarihinde böyle bir borçlarının olmadığını, borca faize ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, takibin durduğunu, borçlu şirketin itirazı haksız tahsilatı uzatarak riske sokmaya yönelik olarak kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, alacak likit olduğunu, her iki tarafta birbirlerine fak çekmek suretiyle hesap mutabakatı yaptıklarını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.832,00 TL alacaklarının hüküm altına alınmasını davalıdan alınarak davacıya verilmesini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün 2016/2112 esas sayılı dosyasındaki ödeme emrinin tebliğinden 7 gün sonrasından itibaren işleyecek yıllık % 9,75 ve artan oranlarda …. avans faizi işletilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete dava dilekçesinin tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşıldı.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, muavin defter alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacının gerçek kişi olması nedeniyle Mahkememizce davacının tacir olup olmadığı araştırılmasına gidilmiş ve gelen yazı cevaplarından davacının esnaf kaydının bulunmadığı, adına gerçek kişi işletme kaydının bulunmadığı, Vergi Dairesinden gelen yazı cevabında işletme hesabına göre defter tuttuğunun belirtildiği ve yazı cevabının içeriği incelendiğinde; davacının kazancının 213 sayılı VUK’un 177. Maddesine göre ilgili Bakanlar Kurulu’nun kararında belirtilen tutarın altında kaldığı görülmüştür.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Tüm dosya kapsamından, davanın muavin defter alacağından kaynaklandığı, TTK’nın 4.maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı, davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi için her iki tarafın da tacir olması gerektiği, davalının tacir olduğu ancak yapılan araştırmada davacının tacir olmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Emsal; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2016 tarihli 2016/6760 Esas ve 2016/8201 sayılı kararı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 03/11/2016 tarihli 2016/9773 Esas 2016/9963 sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2017 tarihli 2017/194 Esas, 2017/262 Sayılı kararı)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.