Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1080 E. 2018/232 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2017/1080
KARAR NO : 2018/232

DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Çıkarma–Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/03/2018

Mahkememizde görülmekte olanLimited Şirket Ortaklığından Çıkarma-Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin %75 hissesinin dava dışı …. ve %25 hissesinin davalıya ait olduğunu, …’un 2015 yılı Nisan ayında beyin kanaması geçirmesi neticesinde eşi ……. vesayeti altına alındığını, bu tarihten sonra şirket müdürü durumunda olan davalının şirkete zarar vermek, şirketin içini boşaltmak amacıyla eylemlerde bulunduğunu, şirketi organsız bırakmak ve çalışmasını engellemek için şirket müdürlüğünden istifa ettiğini belirterek davalının şirkete verdiği maddi zarar ve kendi adına çeşitli hilelerle aktardığı şirket paraları olması nedeniyle bedelsiz olarak ortaklıktan çıkarılmasını ve şirketin tek ortaklı olarak devamına karar verilmesi yanı sıra maddi zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 10.000,00 TL.maddi tazminatın avans faiziyle birlikte HMK 107 maddesi kapsamında davalıdan tahsilini, davalının verdiği maddi zararın kapsamına göre belirlenmek üzere şimdilik 20.000,00 TL.nin belirsiz alacak davası tahtında manevi tazminat olarak faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin 2 yıla yakın bir süreden bu yana şirket müdürlüğünü bırakmış olması ve yeni şirket müdürünün diğer ortağın damadı olan ……. olması karşısında şirketin işletilmesi ile ilgili eylemlerden yasal olarak sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin şirketin kuruluşundan itibaren 15/04/2016 tarihine kadar şirkette müdür olarak görev yaptığını, bu süreçte şirketi zarara uğratacak hiçbir eylemi olmadığını, 25/04/2015 tarihinden önceki tüm işlemlerin ……. bilgisi dahilinde yapıldığını, bu tarih öncesi işlemlerden ötürü suçlanmasının hukuki bir mantığı bulunmadığını, müvekkilinin müdürlükten ayrılmak zorunda kaldığını, ayrıldığı tarihten itibaren şirketin mevcut durumu ile ilgili bilgi ve evrak istemesine rağmen müvekkiline bilgi verilmediğini, 15/04/2016 tarihinde müdürlük görevinin sona ermesiyle şirkete ait tüm evrak ve kayıtları yeni müdür …….yazılı ve imza karşılığı olarak teslim ettiğini, davacının ileri sürdüğü haksız rekabet iddialarını kabul etmediklerini, TTK.da belirtilen haksız rekabet unsurlarının müvekkili açısından gerçekleşmediğini, müvekkili adına kurulmuş bir şirket olmadığı gibi çalıştığı bir şirkette olmadığını, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, aksinin kabulü halinde ise davacının taleplerinin 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde ileri sürülmediğini bu nedenle reddi gerektiğini, şirket hisselerinin bedel ödenmeden alındığı yönündeki iddianın da gerçeği yansıtmadığını, %25 ortaklık bedelinin diğer ortağa verildiğini, davacının davayı İstanbul Anadolu ……. ATM 2017/166 D.İş dosyasında alınan rapor uyarınca açtığını beyan ettiğini dolayısıyla belirli olan zarar nedeniyle belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının gerçek dava değeri üzerinden harcı tamamlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibariyle davalının, davacı limited şirket ortaklığından çıkarılması yanı sıra maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 31/01/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.
Davacı şirkete ait sicil dosyası getirtilmiş, şirket merkezinin ……. olduğu, mahkememizin yetki sınırları içinde kaldığı belirlenmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat istemini 20.000 TL.değer göstermek suretiyle HMK 107 maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtığı anlaşılmış, manevi tazminat istemli davanın bu yasal düzenlemeye dayanarak belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağı kabul edilerek davacı vekilinin talep ettiği manevi tazminat miktarını tespit ve belirlediği bu tutar üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması için kesin süre verilerek ara kararın yerine getirilmemesi durumunda dava dilekçesinde belirtilen tutar dışındaki kısmın hukuki yarar yokluğundan reddedileceği bildirilmiştir.
Her iki taraf vekili sulh olmak istediklerini, bu konuda görüşmelerin devam ettiğini ifade ederek süre talebinde bulunmuşlardır.
Davacı vekili dosyaya 22/01/2018 tarihli sulh protokolünü sunarak tarafların sulh olduğunu ifade etmiş, 21/02/2018 günlü duruşmada da her iki taraf vekili sunulan sulh protokolünün tamamının hükme bağlanmasını talep ettiklerini beyan etmişlerdir. Sunulan protokolün ……… vasisi …….., vekili Av…. ve … ve vekili Av…. ile garantör sıfatıyla ….. tarafından imzalandığı, davacı durumundaki şirketin sulh protokolünde yer almadığı bu itibarla dosyanın tarafları arasında düzenlenmiş bir protokolün söz konusu olmadığı, davanın taraflarınca düzenlenmiş olması kaydıyla sulh protokolünün mahkemece hükme esas alınabileceği, mahkeme içi sulh protokolünde davadaki talepler bakımından davanın taraflarının ne şekilde anlaştığının açıkça belirtilmesi gerektiği, yine bu davadaki talep konularından biri olan manevi tazminat istemi yönünden sulh protokolünde bir açıklama yer almadığı, yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar konusunda düzenleme yapılmadığı, protokolün 12.maddesiyle davalı tarafından protokolde belirtilen devirlerin protokolde garantör sıfatıyla imzası bulunan …… devrinin yapılıp protokolün diğer tarafının edimlerini yerine getirmesi halinde bu şahıs tarafından …..a devir yapılacağının kararlaştırıldığı, ancak dava dışı bir kimsenin sulh protokolü ile mahkeme tarafından bu şekilde yükümlülük altına sokulmasının mümkün olmadığı taraf vekillerine bildirilmiş, her iki taraf vekili dosyanın taraflarının yer aldığı yeni bir protokol düzenlemek üzere süre talebinde bulunmuşlardır.
Davacı ve davalı taraf vekilleri bu kez katıldıkları 14/03/2018 günlü duruşmada tarafların bir araya gelerek yeni bir protokol düzenleyemediklerini ancak aradaki süreçte karşı tarafın maddi tazminat olarak 200.000,00 TL.nı müvekkiline ödediğini,…… plaka sayılı aracın sulh protokolünde adı geçen…… devrinin yapıldığını, yine 125.000,00 TL.sermaye değeri olan davalıya ait şirket hissesinin de davalı tarafından ……. devredildiğini, bu ödeme ve devirler neticesinde davada talep ettikleri maddi tazminat isteminin konusuz kaldığını, bu istemleri hakkında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istediklerini, yine davalının şirketteki hisselerinin devri suretiyle ortaklıktan ayrılması neticesinde ortaklıktan çıkarma davasının da konusuz kaldığını, aynı şekilde karar verilmesini istediklerini, manevi tazminat istemini ise HMK 123.maddesi uyarınca geri aldıklarını, ancak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunuduğunu beyan ve imza etmiş, davalı vekili davacı tarafın manevi tazminat davasını HMK 123.maddesi kapsamında geri almasına muvafakat ettiklerini, imzalanan sulh protokolü uyarınca müvekkilinin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, bu itibarla maddi tazminat ve ortaklıktan çıkarılma davasının konusuz kaldığını, bu talepler yönünden davacının yargılama gideri ve vekalet ücreti istemlerini de kabul ettiklerini beyan ederek imzasıyla onaylamıştır.
Taraf vekillerinin 14/03/2018 tarihli duruşma beyanları uyarınca, mahkememizde açılan davada davalının ortaklıktan çıkarılması ve maddi tazminata ilişkin talebin konusunun kalmadığı anlaşıldığından bu talepler hakkında konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı tarafça manevi tazminat istemli olarak açılan dava geri alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ortaklıktan çıkarılma ve maddi tazminat davalarının konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafça manevi tazminat istemli olarak açılan dava geri alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar harcı 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 476,43 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 36,00 TL ilk masraf, 150,10 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 186,10 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Manevi tazminat talebi davalı tarafın izni ile davacı tarafça geri alınmış olmakla davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..