Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1074 E. 2020/431 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1074
KARAR NO : 2020/431
DAVA : Yönetim Kurulu Kararlarının ve Vekaletnamelerin Butlanla Malul Olduğunun Tespiti, Hisse Devri, Taşınır Taşınmaz Mal Devri İşlemlerinin Geçersiz Olduğunun Tespiti,
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Yönetim Kurulu Kararlarının ve Vekaletnamelerin Butlanla Malul Olduğunun Tespiti, Hisse Devri, Taşınır Taşınmaz Mal Devri İşlemlerinin Geçersiz Olduğunun Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirkete hayin— darbe girişimi neticesinde —– sayılı kararı ile kayyım atandığını, sonrasında şirketin —- devrine karar verildiğini, bu süreçte müvekkili şirketin ———-alışveriş merkezinin hukuken geçerli bir genel kurul kararı olmadan yönetim kurulunca verilen vekaletname ile usul ve yasaya aykırı şekilde tamamen mal kaçırmak maksadıyla emekli bir bayan öğretmen üzerine devredildiğini belirterek söz konusu devir işleminin geçersizliğinin tespiti ve bu devir işlemine dayanak vekaletnamenin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslahen sunduğu dava dilekçesinde özetle; ——- kapsamında yürüttüğü ——– sayılı kararı ile —- iltisakı tespit olunan —- şirkete kayyım atandığını, müvekkili ——– ile yapıldığını, kayyım ataması öncesinde şirketin içinin boşaltılması ve malvarlığının kaçırılması işlemlerine başlandığını ve muvazaalı alınan yönetim kurulu kararlarıyla hukuka aykırı batıl işlemlerin seri halde uygulandığını, —- muvazaalı hisse devirlerinin ——– süreci sonrasında başladığını, şirketteki ana hissedarlık yapısında görüntüde değişiklik yapmak suretiyle,—- irtibatlı kişilerin şirketteki hissedarlığının gizlenmesinin amaçlandığını, —– tarihi itibarıyla örgütle ilişiği ve örgütü finanse ettiği tespit olunan şirketlere kayyım atanması yönünde mahkeme kararlarının verilmeye başlanmasıyla, şirkette gerçekleştirilen muvazaalı hisse devirlerinin yeterli koruma sağlamayacağı anlaşıldığından bu defa da şirketin içinin boşaltılması yönündeki işlemlere girişildiğini, bu yönde yönetim kurulu kararları alınmak suretiyle, şirketin malvarlığının kaçırılmasının gerçekleştirildiğini, dava konusu yönetim kurulu kararları ve vekaletnamelerin şirketin—–mal varlığının bedelsiz devirlerle kaçırılmasında kullanıldığını, dava konusu — sayılı yönetim kurulu kararları ve—– yevmiye no.lu vekaletname ile diğer vekaletnamelerin yurtdışında kullanıldıkları işlemler neticesinde——kurulduğunu, davacı şirketin bu şirkete %99,96 hisse ile ortak yapıldığını, diğer hissedarların—– olduğunu, şirketin kuruluşunu müteakip —- tarihli sözleşmeye istinaden davacı şirketin sermaye payı ödemesi karşılığı davacıya ait—- şirkete devredildiğini, hemen akabinde—- tarihli sözleşme ile davacı şirketin —— hissesinin tamamının bedelsiz olarak— devri ile davacı şirket hissedarlığının sonlandırıldığını, diğer ortağında hissesini —- devrinden sonra iyi niyetli 3.kişi yaratmak amacıyla — tarafından sahip olduğu — devrinin sağlandığını, tüm bu işlemlerin —- tarihli vekaletname kullanılarak —- tarafından gerçekleştirildiğini, — aynı vekaletnameyi kullanarak— binasının bulunduğu ve kullanım hakkı davacı şirkete ait olan araziyi de —- devrettiğini, bunun yanı sıra —- sayılı yönetim kurulu kararıyla da hissedarların sermaye borçlarının şirkete ödenmemesini temin amaçlı olarak sermaye azaltımına dair karar alındığını, bu kararla davalıların sermaye borçlarının nakdi olarak şirkete girişinin engellenmesinin amaçlandığını—- ait vekaletname ile de dava dışı———— şubeleri için genel müdür olarak tayin edildiğini, bu şahsın önceki tarihlerde de yurtdışı şubelerin genel müdürü olduğunu, daha önceki yönetim kurulu kararlarıyla verilen yetki kapsamında yurtdışı şirket ve yurtdışı mal varlıklarının bu kişi tarafından yönetildiğini ancak ilk kez dava konusu vekaletname ile bu şahsa şirket mal varlıklarını kısmen ya da tamamen dilediği miktara satma ve devretme yetkisi tanındığını, şirketin en son — tarihli yönetim kararıyla —-tarihine kadar genel müdür sıfatıyla yetkilendirilen bu kişinin tekrar genel müdür olarak yetkilendirildiğine ilişkin bir karar bulunmadığını, herhangi bir yetkilendirme olmamasına rağmen davalı yönetim kurulu üyeleri —–davaya konu vekaletname ile genel müdürü olarak atandığını, şirketin — tarihli genel kurulunda alınan ana sözleşme değişikliği kararı çerçevesinde bu karara aykırı şekilde batıl vekaletname düzenlendiğini, TTK 391 maddesine göre anonim şirket sermayesinin korunması ilkesini gözetmeyen şirketin diğer organlarının devredilemez yetkilerine giren yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunu, şirketin ——— sayılı kararlarının da batıl kararlarlar olduğunu, söz konusu kararlarında şirketin önemli miktardaki mal varlığının toplu şekilde elden çıkartılmasını temin için alınan kararlar olduğunu, bu kararlar vesilesiyle gerçekleştirilen hileli devir ve temlik işlemlerinin, yine bu kararlar uyarınca düzenlenen vekaletnamelerin de geçersiz sayılması gerektiğini, —-yılında alınan yönetim kurulu kararları uyarınca düzenlenen vekaletnameler ile davacı adına — kurulması, hisse devri yapılması ve sair işlemler konusunda —– vekil tayin edildiğini, davalıların—- hisse devir işlemlerinin şirket hissedarlarınca imzalanan noter tasdikli vekaletname ile yapılabiliyor olmasını kötüye kullanarak bu vekaletname ve yönetim kurulu kararlarını kullanmak suretiyle işlemleri gerçekleştirdiklerini, 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve bu kararnamenin kabulüne ilişkin 7086 sayılı Kanun’un emredici hükümleri uyarınca muvazaalı ve geçersiz işlemlerin icra ve ifasında kullanılan yönetim kurulu kararları ve vekaletnamelerin düzenlendikleri tarih itibariyle muvazaalı geçersiz evrak olduğunun karara bağlanmasını talep ettiklerini belirterek müvekkili şirketin, eski yönetim kurulu üyelerince tanzim edilmiş —– sayılı yönetim kurulu kararlarının batıl/hükümsüz olduklarının tespitine, müvekkili nam ve hesabına düzenlenmiş —–vekaletnamenin tanzim edildiği tarih itibarıyla kanuna karşı hile nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, ——- yapılmak üzere tanzim edilmiş diğer vekaletnameler olan;—— yevmiye ve—-yevmiyeyi içerir vekaletnamesinin, —–tarihinde gerek kendi adına gerekse —- muvazaayla hissedar yapılmış—- şirketin yetkilisi sıfatıyla —- adına düzenlediği vekâletnamesinin,————- yevmiyeyi içerir şekilde düzenlediği vekâletnamesinin,——– yevmiyeyi içerir şekilde düzenlediği vekâletnamesinin, şirket nam ve hesabına olarak kanuna karşı hileyle işlem tesisi amaçlı muvazaalı tanzim edilmiş evrak olduğunun tespitiyle, tanzim edildikleri tarih itibarıyla geçersiz olduklarının tespitine, dava dışı —— yevmiyeyi içerir şekilde düzenlediği vekaletnamesinin, dava dışı —- tarihli olarak düzenlediği vekaletnamesinin, dava dışı———– yevmiyeyi içerir şekilde düzenlediği vekaletnamesinin, dava konusu batıl yönetim kurulu kararlarına istinaden düzenlenmiş ve şirket nam ve hesabına işlem tesisisinde kullanılamayacak, tanzim edildiği tarih itibarıyla şirkete dair işlemler bakımından geçersiz vekaletname olduğunun tespitine, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde ve dava konusu karar ve vekaletnamelerin tanzim edildikleri anda geçerli oldukları kanaatine varıldığı takdirde ise dava konusu karar ve vekaletnamelerin hukuka aykırı saikle ve kanuna karşı hile ile tanzim edildikleri gerçesiyle iptallerine dava konusu batıl yönetim kurulu kararları ile vekaletnamelerin kullanıldıkları şirket hissesi devrine, taşınır/taşınmaz malvarlığı devrine yönelik hukuki işlemlerin, işlemin tesisine yönelik yetki bulunmadığından geçersiz ve/veya hukuken sakat olduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı —-cevap dilekçesinde özetle; söz konusu şirketin vatan haini —- bağdaştırılmış ve kayyım atanmış bir şirket olduğunu, müvekkilinin söz konusu şirketle hiç bir ilgisinin bulunmadığını buna rağmen haklarında icra takibi başlatıldığını ve itiraz ettiklerini belirterek haklarındaki davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı —–cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın hiç bir somut bilgi ve belge paylaşımında bulunmaksızın sadece malın devredildiği kişinin cinsiyetini, emekli olması ve emekli olmadan önceki mesleğini vurgulamayı yeterli görerek haksız ve mesnetsiz bir şekilde devrin mal kaçırma maksadıyla yapıldığını iddia ettiğini, bu isnadın gerçek dışı olup, izaha muhtaç olduğunu, devir iddiasının genel kurulun devredilmez yetkileri arasında olduğu yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının öncelikle yapılan devir işleminin bir satış işlemi olduğunu, sonrasında ise işbu satışın önemli miktarda şirket varlığına ilişkin olduğunu ve toptan satış şeklinde gerçekleştiğini kanıtlaması gerektiğini, somut bir beyanda bulunulmaksızın ileri sürülen iddianın mesnetsiz olup dava ile bağdaşmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, öncelikle dava konusu işlemin yapıldığı tarihteki tüm şirket varlıklarının tespiti ile işbu tespit sonrasında yapılan işlemin ilgili kanun maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının,—- tarihli genel kurul kararını ileri sürerek işlemin geçersiz olduğu iddiasında bulunmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, 6102 Sayılı Kanun’un 391. madde gerekçesinde ortaya konulduğu üzere yönetim kurulu kararlarının iptal edilemez olduğunu, davacı şirkete öncelikle kayyım atamasının gerçekleşttiğini, daha sonra ise şirketin —– devrine karar verildiğini, davacının devir işlemine dayanak olduğunu belirttiği vekâletnamenin geçerliliğini hali hazırda yitirmiş olduğundan davacının işbu husus açısından dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, bu nedenle davacının talep ve davasının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalılar yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, davacı şirketin yönetim kurulu üyelerince düzenlenen yönetim kurulu kararlarının batıl / hükümsüz olduklarının tespiti, bu kararlara dayanılarak şirket nam ve hesabına işlem yapılmak üzere düzenlenen vekaletnamelerin muvazaalı olarak tanzim edildiğinin tespiti ile düzenlendikleri tarih itibariyle geçersiz olduklarının tespiti, bu talep kabul görmediği taktirde dava konusu karar ve vekaletnamelerin hukuka aykırı saikle ve kanuna karşı hile ile düzenlendikleri gerekçesi ile iptali, söz konusu batıl yönetim kurulu kararları ve vekaletnamelerin kullanıldıkları şirket hisse devri, taşınır / taşınmaz mal varlığı devrine yönelik hukuki işlemlerin işlem tesisine yönelik yetki bulunmadığından geçersiz ve / veya hukuken sakat olduklarının tespiti taleplerine ilişkindir.
TTK 391 maddesinde yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti talepli olarak dava açılabileceği düzenlenmişti Husumet mahkemece resen gözetilmesi gereken bir husus olup, öncelikle TTK 391 maddesine dayalı olarak yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti davasının kim tarafından kimin aleyhine açılabileceği hususunun incelemesi mahkememizce yapılmış olup, yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti davasında husumetin kararı veren yönetim kurulu üyelerine karşı değil, şirket tüzel kişiliğine karşı yöneltilmesi gereklidir. ———-karar ve benzeri içtihatlarında da bu konu açıkça vurgulanmış olup söz konusu emsal kararda “…..Dava, anonim şirket hisse devrinden kaynaklanan hisse devrinin iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davacılar hisse devir işleminin iptalinin yanı sıra yönetim kurulu kararının da iptalini talep etmiştir. Yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin davada, anonim şirket pay devirlerinde bölünme kaidesi geçerli olduğu için davalı şirkete husumet yöneltilmesi yeterlidir. Ancak, davacılar —–yapılan hisse devrinin de iptalini talep ettiğine göre, işbu istemin ——- olarak gösterilmediği bir davada sonuçlandırılması mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece davacılara, hisseleri devralan ———- varsa bu kişinin hisseleri devrettiği kişilere dava açmaları için süre verilip, dava açıldıktan sonra birleştirme kararı verilerek, hisse devrinin geçersizliği hususunda davacıların iddialarının ve bölünme kaidesi hükümleri nazara alınarak yönetim kurulu kararının iptali talebinin değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” denilmiştir. Bu konu —– sayılı kararında da tartışılmış ve söz konusu davanın yönetim kurulu üyeleri aleyhine değil şirket aleyhine açılması gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda şirket davalı değil davacı pozisyonunda yer almaktadır. Öte yandan davacı taraf yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti yanı sıra bu kararlara dayalı olarak verilen vekaletnameler ile bu vekaletnameler kullanılarak yapılan hisse devri, taşınır / taşınmaz mal devri işlemlerinin de geçersiz olduğunun tespitini talep etmiş, ancak işlemlerin karşı tarafını davada taraf olarak göstermemiştir. Bu işlemlerin diğer tarafının yer almadığı bir davada taleplerin değerlendirilip karara bağlanması da mümkün olmadığından davanın husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
2-Karar harcı 54,40’den TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalıla—– kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı —— yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020