Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/933 E. 2018/785 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/439
KARAR NO : 2018/784

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan
Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2016
KARAR TARİHİ : 31/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan ve Kambiyo Evrakından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin cari hesap alacaklarının tahsili amacıyla davalı-borçlu şirket aleyhine 02/12/2015 tarihinde İstanbul —-. İcra Müdürlüğü’nün 2015/33131 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı-borçlunun müvekkiline borcu bulunmadığını beyanla icra dairesinin yetkisine, borcun tamamına, işletilen faiz oranına ve diğer tüm ferilere haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz etmiş olduğunu, davalı borçlunun yetki itirazı gereğince icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilerek İstanbul Anadolu ——– İcra Müdürlüğü’nün 2016/5779 esas sayılı dosyası ile kayda alındığını, davalı-borçluya yeniden ödeme emri tebliğ ettirilmiş olduğunu, davalı-borçlunun bu ödeme emrine 23/03/2016 tarihinde müvekkiline borcu bulunmadığını beyanla, haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz etmiş olduğunu, davalı-borçlu şirket müvekkil ile ticari alışverişi yapmış olup fatura bedellerini ödememiş olduğunu, davalının kaşe ve imzasını taşıyan 31/07/2015 tarihli hesap mutabakatında 30/06/2015 tarihi itibariyle cari hesap borcunun 1.233.407,87 TL.olduğunun davalı tarafça kabul edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini, başlatılan takibe itirazın haksız olduğunu belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıyla davalı arasında imzalanan 02/03/2015 tarihli Türkiye’de tek yetkili satıcılık sözleşmesi’nin 9.maddesinde yetkili mahkeme belirlenmiş olup yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemesi olduğunu, sözleşmedeki yetki belirlemesi nedeniyle İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinin davaya bakmaya yetkisi bulunmadığını, davacı —– – sahibi ———–n müvekkilinin adını kullanarak çevresini dolandırmış, —-kendine borçlandırarak — ele geçireceğini düşünmüş olduğunu, davacı —–nin daha önce de bayisi olduğunu, davacının distribütörlük sözleşmesiyle aylık 250.000 TL’lik ürün alma taahhüdünde bulunmuş olduğunu, buna rağmen taahhüt ettiği ürünleri almadığını, distribütörlük sözleşmesini göstererek ürün verme vaadiyle piyasadan para ve çek topladığını, yine davacının kendisine sattığı ham madde ve yarı mamül ürünü piyasadan davalı adına kendi hesabına vadeli borçlanarak aldığını, bu nedenle halen ham madde alımının davacı borçları ödenerek gerçekleştirilebildiğini, davacının çoğu zaman mal teslimi yapmadığı halde fiktif fatura düzenlediğini, bazı müşterilere de davalı markasını ve ürününü taklit ederek sahte ürün verdiğini, yine davacının verdiği çeklerin tamamının karşılıksız çıktığını, davacının faaliyetlerinden ötürü zarar ettiğini, borçlarını ödeyemez duruma geldiğini belirterek davanın reddiyle davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, takip konusu alacağın cari hesap ilişkisine dayalı olduğunu, tek yetkili satıcılık sözleşmesinden daha önce müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin başladığını, davalıya uzun süre ham madde ve yarı mamul ürün sattığını, dava konusu alacağın temelinin bu ilişkiye dayalı olduğunu, distribütörlük sözleşmesinin bu davanın konusu olmadığını beyan etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilen ——— esas sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından keşide edilmiş olan —— nolu 04/07/2015 tarihli 7.000,00 TL bedelli çeke ilişkin alacağın, çek lehdarı —. tarafından alacağın devrine ilişkin sözleşme ile müvekkiline devredildiğini, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu ——.İcra Müdürlüğünün 2016/3654 sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, TTK 732.maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış çeke dayalı olarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye başvurulabileceğini, ispat yükünün davalıda olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilen ——— esas sayılı dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile —-.arasındaki tüm alacak-borç durumunun Mahkememizin —. sayılı dosyasında dava konusu edilmiş olduğunu, dava konusu çek bedelsiz olduğundan süresinde ibraz edilmediğini savunarak mahkememizin bu dosyasının yine mahkememizin —-. sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı cari hesap alacağına dayalı davalı hakkında başlattığı takibe davalının itirazın iptali ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkememizin bu dosyası ile birleştirilen yine mahkememizin ——- esas sayılı dosyasında ise davacı … tarafından davalı şirket aleyhine 7.000 TL bedelli çekten ötürü başlatılan ilamsız icra takibine davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Dilekçelere aşaması tamamlanmakla yargılamanın ön inceleme safhasında dava şartları ve ilk itirazları incelenmiş, tarafların sulh olma, arabuluculuktan yararlanma taleplerinin olmadığı görülerek uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Mahkememizde açılan asıl davada, davacının tarafları arasındaki ticari ilişkiden ötürü cari hesap alacağı doğduğunu, davalının fatura bedellerini ödemediğini, davalının kaşe ve imzasının taşıyan 31/07/2015 tarihli hesap mutabakatında 30/06/2015 tarihi itibariyle cari hesap borcunun 1.233.407,87 TL olduğunun davalı tarafça kabul edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini ileri sürdüğü, davalının ise öncelikle mahkememizin yetkisine itirazla taraflar arasındaki 02/03/2015 tarihli tek yetkili satıcılık sözleşmesine dayandığı, sözleşmenin 9.maddesi uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu savunduğu, bunun yanı sıra, davacı şirketin sahibinin, davalının adını kullanarak çevresini dolandırdığını, davacının imzalanan sözleşme ile davalının Türkiye distribütörü olduğunu, sözleşme uyarınca ürün alma taahhüdünde bulunmasına rağmen ürün almadığını, sözleşmeyi gösterip ürün verme vaadiyle piyasadan para ve çek topladığını, yine davacının kendisine sattığı ham madde ve yarı mamul ürünü piyasadan davalı adına kendi hesabına vadeli , borçlanarak aldığını, bu nedenle halen ham madde alımının davacının borçları ödenerek gerçekleştirilebileceğini, davacının çoğu zaman mal teslimi yapmadığı halde fiş ile fatura düzenlediğini, bazı müşterilere de davalı markasını kullanarak ve ürünü taklit ederek sahte ürün verdiğini, davacının verdiği çeklerin tümünün karşılıksız çıktığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davacı vekili ise takip ve dava konusu alacağın cari hesap ilişkisine dayalı olduğunu, tek satıcılık sözleşmesinden önce de taraflar arasında ticari ilişki olup müvekkilinin davalıya uzun süre ham madde yarı mamul madde sattığını, davaya konu alacağın temelinin bu ilişkiye dayalı olup distribütörlük sözleşmesinin bu davanın konusu olmadığını ileri sürmüştür.
İstanbul Anadolu ———- İcra Müdürlüğünün 2016/5779 sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının asıl alacak ve işlemsiz faiz tutarının 1.322.080,22 TL üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davacının 13.220.80 TL üzerinden harç yatırmak suretiyle açtığı davada davalının takibe itirazının iptalini talep ettiği anlaşılmakla; dava değeri üzerinden eksik peşin harç tamamlanması için davacı vekiline kesin süre verilmiş, kesin süre içinde harç eksiği tamamlanmadığından dosya HMK 150 ve Harçlar Kanunu 30. Maddesi uyarınca 05/07/2017 günlü duruşmada işlemden kaldırılmıştır. Davacı vekili sunduğu 28/07/2017 tarihli dilekçesinde 135.000 TL üzerinden davayı yenilediklerini fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını bildirmiş, davaya bu miktarla sınırlı olarak devam edilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili sunduğu 02/10/2017 tarihli dilekçesinde bakiye 1.197,080,22 TL için yenileme talebinde bulunarak harcını yatırmıştır. Ancak son yenileme dilekçesi dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 1 aylık süre geçtikten sonra yapıldığından mahkememizce 18/10/2017 tarihli ara karar ile davacı vekiline tekrar süre verilmiş, başvurma harcı ve peşin harç tamamlatılmıştır.(24/10/2017 tarihli makbuz)
Davalı vekili davacının 01/08/2017 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 135.000 TL için davayı yenilemesinin kalan kısmı yönünden kısmi feragat sayılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacının takipte talep ettiği tutarın bu kısmı için davasının yenilemesinin bu kısımdan feragat anlamına gelmeyeceği, nitekim davacının bakiye kısım içinde 3 aylık süre içinde yenileme talebinde bulunduğu anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul Anadolu ——– İcra Müdürlüğünün 2016/5779 sayılı dosyasındaki ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir.
Davalı taraf asıl davada mahkememizin yetkisine itiraz etmiştir. Dosya kapsamında yapılan inceleme ile dava dilekçesinin davalı tarafa 27/04/2016 tarihinde tebliğ olduğu, davalı vekilinin 11/05/2016 tarihinde cevap süresinin uzatılması talepli dilekçe sunduğu, talebin kabulü ile yasal süreye ilaveten 2 haftalık ek süre verildiği, bu sürenin 25/05/2016 tarihinde dolduğu, cevap dilekçesinin ise 26/05/2016 tarihinde süresinden sonra verildiği anlaşılmakla davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı alacak talebini cari hesap ve hesap mutabakatına dayandırdığından dosyaya sunulan 31/07/2015 tarihli mutabakat belgesi davalı vekiline sorulmuş, davalı vekili 25/10/2017 günlü duruşmada söz konusu mutabakat belgesindeki davalı şirket kaşesine ve imzaya bir itirazlarının olmadığını, ancak içeriğinde belirtilen müvekkilinin borçlu olduğu tutarı kabul etmediklerini, ticari defter ve belgelerin incelenmesini istediklerini, cari hesabı oluşturan mamul ve yarı mamul ürünlerin müvekkiline teslimi konsunda da itirazları olduğunu beyan etmiş, davacı vekili ise davalı yanın süresinde cevap dilekçesi sunmadığını, münkir adledilmelerini, savunmanın genişletilmesine muvafakatları bulunmadığını bildirmiştir.
Birleşen dava dosyası ise … tarafından asıl davanın davalısı aleyhine açılmış itirazın iptali davası olup, bu davaya konu İstanbul Anadolu ——–.İcra Müdürlüğünün 2016/3654 sayılı takip dosyasında takip alacaklısının davalı borçlu aleyhine 04/07/2015 tarihli 7.000 TL.bedelli çek için ilamsız icra takibi başlattığı, sebep olarak vekalet ücreti alacağına karşılık temlik alınan çek yazıldığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde borcu olmadığını belirterek itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ olmadığı, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir. Takip dayanağı, keşidecisi davalı lehtarı ise asıl davada davacı durumundaki — …..Ltd.Şti.olan 04/07/2015 tarihli 7.000 TL.bedelli çek olup, en son takip alacaklısına geçtiği, çekin bankaya ibraz olmadığı, ayrıca 02/02/2016 tarihli alacağın temliki sözleşmesinin sunulduğu, buna göre ——-nin bu çekten doğan alacağını, takip alacaklısına devrettiği görülmüştür. Birleşen dosyada davacı zaman aşımına uğramış çek bakımından sebebsiz zenginleşme hususları uyarınca çek keşidecisinden talepte bulunmuş, davalı ise çekin bedelsiz olması nedeniyle süresinde ibraz edilmediğini, cevap dilekçesinde bildirdikten sonra sunduğu bila tarihli beyan dilekçesinde davacının çekin sebebini belgeleyemediğini, çekin karşılıksız olup cari hesap ilişkisinde teminat amaçlı verildiğini karşılığında mal teslimi yapılmadığından işleme konulmadığını, beyanla bu dosyanın mahkememizde açılan asıl dava dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında da harç eksiği tamamlatılarak yargılamaya devam olunmuş ve dosya 09/11/2017 tarihli karar ile mahkememizin ——- esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Tarafların ticari defter ve dayanak kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılarak her iki dava dosyasında davacıların takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadıklarının belirlenmesi yönünden rapor alınmasına karar verilmiş, mali müşavir bilirkişi 09/02/2018 tarihli raporunu sunmuştur. Davalı yan belirlenen inceleme gününde ticari defter ve dayanaklarını ibraz etmemiştir. Davacıya ait ticari defter ve dayanak kayıtlarda yapılan inceleme ile davacının takipte belirttiği, 30/06/2015 tarihi itibariyle davalıdan 1.233.651,16 TL.cari hesap alacağının olduğu belirlenmiştir. Davacı yan takip talebinde 30/06/2015 tarihine kadar doğan cari hesap alacağı ve işlemiş faiz için talepte bulunmuş bu tarihten sonra doğan cari hesap alacağını saklı tutmuştur. 30/06/2015 sonrası cari hesabı oluşturan faturalardan ötürü davacının talebi olmadığından raporun 9.sayfası ve sonrasında takip tarihine kadar yürüyen cari hesap ve faturalar nedeniyle yapılan hesaplamalar mahkememizce dikkate alınmıştır. Zira yukarıda da belirtildiği üzere davacı takipte 30/06/2015 tarihine kadar oluşan cari hesap alacağı için talepler bulunmuştur. Bu tarih aynı zamanda davalı vekilinin imzasını kabul ettiği 31/07/2015 tarihli hesap mutabakatındaki tarihtir.
Öte yandan bilirkişi kök raporunda çek iadesi ve çek ödemelerinden bahsedilmekte ve davalı hesabına yapılan 139.400 TL.tutarındaki çek/eft ödemelerinin ispatlanamadığı belirtilerek davacı alacağından düşülmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı yan bilirkişi raporundaki çek ve ödemelerin davalıya kendisi tarafından verilen çek ve ödemeler olduğunu beyan etmektedir. Asıl davaya konu icra takibinde cari hesap alacağı talebi 30/06/2015 tarihiyle sınırlandırılmış olup bu tarih itibariyle davacının 1.233.407,87 TL.alacaklı olduğu davacının kendi defterleri ve hesap mutabakatı ile sabit ise de 30/06/2015 tarihinden takip tarihine kadar ve takip tarihinden itibaren dava tarihine kadar olan ödemelerin tespitinin gerekli olduğu borç kaydı sınırlanabilir ise de ödemeye ilişkin alacak kayıtlarının sınırlandırılamayacağı ve kural olarak ödemelerin en eski tarihli cari hesap borcundan düşülmesi gerektiği gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Ek raporda 30/06/2015 tarihinden takip ve dava tarihine kadar davalının davacıya herhangi bir ödeme yapmadığı, ancak davalı tarafından davacı adına düzenlenen alım faturaları ve 130.018,03 TL.tutarlı çek iadesi sonucu davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 944.663,77 TL.tutarında alacaklı kaldığı belirtilerek hesaplama yapıldığı görülmüştür. Bu durumda 30/06/2015 tarihi sonrasında davalının davacıya yaptığı bir ödeme bulunmadığı, 30/06/2015 sonrası davacı adına düzenlediği faturaların davacı defterlerinde alacak olarak kaydının bulunduğu belirlenmiştir, davalının 30/06/2015 sonrasında düzenleyip davacının defterlerinde kayıt altına aldığı bu fatura bedellerinin davacının alacağından ödeme olarak düşülmesi mümkün değildir. Bu yüzden davalının düzenlediği fatura bedelleri davacının alacağından düşülmemiştir. Buna karşılık 3 adet iade edilen davacı çeki olup söz konusu çekler 28/09/2015 tarihli belge uyarınca davacıya iade olmuştur. 30/09/2015 tarihinde davacı defterlerinde iade çek olarak kaydı yapılmıştır. Bu çeklerin tümü davacının takibe konu ettiği 30/06/2015 cari hesabından önce davalıya verilmiş ve davacının defter kayıtlarına göre davacıya iade olmuş çeklerdir. Bu çekler davacı tarafından davalı hesabına alacak kaydedildiğine göre ve davacının davalıya olan borcunu göstermekte olup veriliş tarihi 30/06/2015 öncesi olmakla, davacının (mutabakat belgelerine konu olan)alacağından düşülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. İade çek bedelleri toplamı 130.018,03 TL.olup takipte talep edilen 1.233.407,87 TL.den düşülerek takipte talep edilebilecek asıl alacak tutarının 1.103.389,84 TL.olduğu kabul edilerek takip öncesinde davalının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya sunulmuş bir delil bulunmadığından davalının işlemiş faize yönelik itirazı yerinde görülmüş davacı yan takip talebinde %18 faiz istemiş olmakla birlikte talep ettiği faiz türünü göstermediğinden bu oranı aşmamak suretiyle asıl alacağa takip tarihi itibariyle yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Birleşen dava dosyasında ise zaman aşımına uğrayan çeke dayalı olarak başlatılan takibe itirazın iptali talep edilmektedir. Davacı açtığı davada davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüş TTK 732 maddesine dayalı olarak dava açtığını bildirmiştir. Davalı ise çekin bedelsiz kaldığını savunmuştur. Davacı çeki ciro yoluyla değil çek lehtarından alacağın temliki sözleşmesi uyarınca almıştır. Lehtarın sahip olduğu haklara sahiptir. TTK 732 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan davada sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükü keşidecide ise de az önce belirtildiği gibi davacı çeki ciro yoluyla değil, alacağın temlik sözleşmesi ile aldığından, çek keşidecisi ile lehtar arasındaki temel ilişkiye dayandığını kabul etmek gerekir. Bu durumda ispat yükü alacaklıya geçecektir. Ancak, davalı temel ilişkiyi inkar etmeyip, çekin bedelsiz kaldığını ileri sürmekte olup bu iddiasını ispat için ispata yarar hiçbir delil sunmamış, davacı defterlerinde çekin kaydının bulunduğu çekin borç ve sonrasında iade kaydının yapıldığı belirlenmiş, davalı tarafça inkar edilmeyen temel ilişki kapsamında verilip ödenmeyen, imzasıda inkar edilmeyen zaman aşımına uğradığı için yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılan çekten ötürü davacının alacaklı olduğunun kabulü ile birleşen davanın kabulüne alacağın likit ve davalının itirazında haksız oluşu göz önünde bulundurularak davalının inkar tazminatına mahkum edilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu ————–. İcra Müdürlüğü 2016/5779 sayılı takip dosyasında itirazının 1.103.389,84 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18 oranını aşmamak kaydıyla yasal faiz yürütülmesine,
2- Fazla talebin reddine,
3- Hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4- Davalı tarafın kötü niyeti tazminatı talebinin reddine,
5- BİRLEŞEN DAVADA DAVANIN KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu ——– İcra Müdürlüğü 2016/3654 sayılı takip dosyasında itirazının iptali ile takibin aynen devamına,
6- Hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Asıl davada karar harcı 90.994,39 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 225,78 TL ile, daha sonra tamamlama harcı olarak yatırılan 2.079,72 TL., 21.000,00 TL. 20.443,13 TL. harcın mahsubu ile bakiye 47.245,76 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Asıl davada davacı tarafından peşin olarak yatırılan 43.748,63 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
9-Asıl davada davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 290,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.825,00 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre (% 83 ) 1.514,75 TL.nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Asıl davada davalı tarafça yapılan 214,00 TL.yargılama giderinden davanın reddedilen kısmı gözönünde bulundurularak 36,38 TL.nin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Asıl davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli——. deki esaslara göre belirlenen 57.051,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Asıl davada davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. deki esaslara göre belirlenen 19.671,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Asıl davada taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
14- Birleşen davada karar harcı 509,25 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20 TL.ile tamamlama harcı olarak yatırılan 98,11 TL. harcın mahsubu ile bakiye 381,94 TL.harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
15-Birleşen davada davacı tarafından peşin olarak yatırılan 127,31 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
16-Birleşen davada davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 99,75 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 134,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
17-Birleşen davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
18-Birleşen davada taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.