Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/865 E. 2018/406 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/865 Esas
KARAR NO : 2018/406

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekili; müvekkilinin davalıya satmış olduğu mal ve hizmetler karşılığında faturalar düzenlendiğini, ancak davalının cari hesap borcunu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde boçr-alacak tutarı hesaplanmadığından borca itiraz ettiklerini, talep edilen faiz oranının da fahiş olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 05/04/2016 tarihinde, cari hesaba dayalı olarak 6.299,11 TL asıl alacak olmak üzere toplam 7.730,94 TL üzerinden icra takibi başlatmış olduğu, davalının yasal sürede borca itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içinde yer alan mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; ihtarata rağmen davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerine göre davacının takip tarihi itibariyle 6.299,11 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili, davalının ticari defterlerinin sunulmamış olması nedeniyle HMK 220-222 maddeleri uyarınca müvekkili defter kayıtlarının esas alınması gerektiğini, ancak mahkeme aksi kanaatte ise davalı BA formları ile çalışanlarına ilişkin SGK kayıtlarının celbini istediklerini belirtmiştir.Davacı tarafça davalı vergi kayıtlarına delil olarak dayanılmamış olması, daha önemlisi faturaların miktarları ve belirsiz sayıda oluşu dikkate alınarak davalı vergi kayıtlarının celbi yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu icra takibinin sadece davacı tarafça sunulan 6 adet faturaya dayalı değil, cari hesaba dayalı olduğu, davacı 2015 yılı defterlerinde 2014 yılından alacak devri olduğu anlaşılmakla, cari hesap ilişkinin mevcut olduğu yıllara ilişkin tüm davacı ticari defterleri üzerinde cari hesabı oluşturan tüm fatura, sevk irsaliyeleri ve ödeme belgeleri incelenmek ve birer sureti rapora eklenmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiş, ek raporda özetle, davacının 6.299,11 TL alacaklı göründüğü, bir kısım faturalara ilişkin irsaliyeler sunulduğu belirtilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı tarafın borcu kabul etmediği, davacı tarafın cari hesap ilişkisinde düzenlenen tüm faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği, davacı tarafa cari hesap ilişkisini oluşturan tüm yıllara ait ticari defterlerin ve dayanağı belgelerin sunulması gerektiği ihtar edildiği halde davacı tarafın ek rapor için yapılan inceleme sırasında da tüm defterlerini ve dayanağı belgeleri sunmadığı, davalı tarafın ise ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen ticari defterlerini sunmadığı, ancak bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak buna dayanmasına bağlı olduğu(Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarihli 2014/11-1159 E., 2016/967 K. sayılı kararı), davacının ise davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, yine kök raporda e-posta yolu ile gönderilen hesap mutabakatı(30/06/2015 tarihi itibariyle hesaba ilişkin) sunulmuş ise de söz konusu e-posta davalı tarafın açık kabulünde olmadığından delil olarak dikkate alınmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği, dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığı ancak davacı vekilinin yemin teklifinde bulunmayacaklarını beyan ettiği, dolayısıyla davanın sübuta ermediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken 35,90 TL karar harcının başlangıçta yatırılan 132,03 TL’den mahsubu ile 96,13 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.