Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/861 E. 2018/221 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/861 Esas
KARAR NO : 2018/221

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 13/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.06.2011 tarihinde……… Sözleşmesi imzalandığını, ödeme güçlüğü yaşayan şirketin çalışanlarına da bir takım haklarını ödeyemediğini, davalı şirketin ekonomik sıkıntıya düşmesi nedeniyle bankanın taraflar arasındaki sözleşmeyi 26.08.2011 tarihli noter ihtarnamesi ile feshettiğini, davalı şirket çalışanlarından ………. davacı bankaya işe iade davası açtığını, davalıya ihbar edilen davada dava dışı ………. işe iadesine karar verildiğini, kararın Yargıtay ……… Hukuk Dairesi tarafından onandığını, ………. tarafından banka aleyhinde İstanbul Anadolu ………İcra Müdürlüğü’nün ……….. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı bankanın itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasının İstanbul Anadolu ………… İş Mahkemesi tarafından kısmen kabul edildiğini, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onandığını, dava dışı ……. yapılan ödemenin faizi ile birlikte tahsili amacıyla işbu davanın açıldığını, taraflar arasındaki Sözleşme’nin 5.4. ve 5.8. maddeleri uyarınca davalı şirket işçilerinin hak ve alacaklarından davacı bankanın sorumlu olmadığını, davalı borçlan davacı banka tarafından ödenmiş olmakla davalıya rücu hakkının doğduğunu, asıl işveren – alt işveren arasındaki müşterek müteselsil borç ilişkisinin kanundan doğduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre işçilik alacaklarından davalı şirketin tek başına sorumlu olduğunu, taraflar arasında müşterek borçluluk kurulduğu kanaatinin bulunması halinde davacı bankanın işçilere yaptığı ödemeler toplamının %50’si oranında davalı şirkete rücu edebileceğinin karar altına alınması gerektiğini beyanla, davacı şirketin davalıdan olan alacak miktarının tespitine, tespit edilecek alacak tutan üzerinden şimdilik 29.027,98 TL’nin en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama masraf ve ücret-i vekalet alacağının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacı ile davalı yüklenici ile imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında davalı şirkete bağlı olarak çalışan dava dışı işçi tarafından işçilik alacaklarına ilişkin açılan davada yapılan yargılama sonucunda hükmedilen kısım yönünden başlatılan ilamlı icra takibi nedeniyle ödenen bedelin sözleşme kapsamında davalının sorumlu olduğundan bahisle açılan rücuen tazminat davasıdır.
Davacı vekilinden HMK 140. Maddesi gereğince uzlaşıp uzlamaşamadıkları konular ve sulh olmalarının mümkün olup olmadığı sorulmuş olup, Davacı vekili, davalı ile aralarında uzlaşma ve sulh olma durumunun olmadığını beyan etmiştir.
Davacı tarafça delil olarak dayanılan; 01/06/2011 tarihli destek eleman hizmet sözleşmesi, Anadolu………. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu …….. İş Mahkemesi’nin 2013/1080 esas 2014/329 karar sayılı dosyası, Kocaeli …….. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5199 esas sayılı dosyası, Kocaeli ……. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5100 Esas sayılı dosyası ve banka dekontlarını dosyaya ibraz edilmiştir.
İstanbul Anadolu …….. İş Mahkemesi’nin 2012/249 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı ……… ve …….. aleyhinde açılan işe iade istemli tespit davası açıldığı, İstanbul Anadolu ……… İş Mahkemesi’nin 2012/249 E., 2012/1272 K. sayılı 07.12.2012 tarihli karan ile davanın kabulüne, işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının……. ve Sosyal ……… iadesine, davacının yasal süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının 4 aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, bu ücretin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine, davacı işçinin süresi içerisinde işe iadesi için işverene müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay………. Hukuk Dairesi’nin E.2013/3948, K.2013/4640 sayılı ve 07.03.2013 günlü kararı ile onanarak kesinleştiği,
İstanbul Anadolu ………. İş Mahkemesi’nin 2013/1080 E. Sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde;………… aleyhinde, bankanın İstanbul Anadolu……. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 E. sayılı takip dosyasında vaki itirazının iptali davası açıldığı, davanın ………..’ne ihbar olunduğu, İstanbul Anadolu ……… İş Mahkemesi’nin 2013/1080 E., 2014/329 K. sayılı 01.07.2014 tarihli karan ile davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu ……….. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 E. sayılı takip dosyasında davalı bankanın 4.325,08 TL brüt işe başlatmama, 5,41 TL net faizine, 4.734,56 TL brüt boşta geçen süre ücreti alacağına ve net 82,95 TL faizine, 2.708,38 TL net kıdem tazminatı ve net 7,10 TL faizine, 911,46 TL net ihbar tazminatına ilişkin İtirazlarının iptaline, takibin devamına, hüküm altına alınan asıl alacak tutarlan üzerinden davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verildiği, kararın Yargıtay ……….. Hukuk Dairesi’nin E.2014/26907, K.2015/36162 sayılı ve 21.12.2015 günlü karan ile onanarak kesinleştiği,
İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı dava dışı ……… tarafından borçlular (1) …….. …… Şti. (2) ……. A.Ş. aleyhinde, işçilik alacaklarından kaynaklı toplam 14.045,55 TL üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinde borçlulardan ….. A.Ş. tarafından 12.08.2013 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu, ……… Tarafından takip konusu borcun ödendiği,
Kocaeli ……… İcra Dairesi’nin 2011/5100 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; takip dosyası alacaklısının ………., borçlusunun ise ………. Şti. olduğu, borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi amacıyla çok sayıda muamele yapıldığı, (dosyamızla ilgisinin bulunmadığı)
Kocaeli ……… İcra Dairesi’nin 2011/5199 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının ……….., borçlusunun ise ………. borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi amacıyla çok sayıda muamele yapıldığı (dosyamızla ilgisinin bulunmadığı) anlaşılmıştır.
Tarafların delil ve savunmaları, dosyadaki tüm belgeler ve delil olarak bulunan dava dosyaları incelenmek üzere davacı tarafın talep olunan hususta davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa talep olunabilecek rücuen tazminat alacak miktarının hesabı yönünden dava dosyası hesap bilirkişisine tevdi olunarak rapor alınmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; dosyada taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmenin bulunmadığı, taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasında sözleşme bulunması halinde sözleşme hükümlerine göre değerlendirilme yapılması gerektiği, sözleşme yoksa TBK’nın 162. Ve 167 hükümlerine göre davacının dava dışı işçiye yaptığı ödemenin % 50 si oranında rucü edebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili beyan dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunulduğunu, dekontun da dosya arasında olduğunu, bilirkişinin taraflar arasında sözleşme bulunması halinde sözleşme hükümlerine göre değerlendirilme yapılması gerektiği tespitine katıldıklarını, davalının sözleşme doğrultusunda ödenen miktarın tamamından sorumlu olduğu, ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz işletilmesi gerektiğini, ek rapor alınmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili rapora karşı beyanda bulunmamıştır.
İstanbul Anadolu …………. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 esas sayılı dosyasından dosya kapak hesabı, davacı bankanın yaptığı ödemeye ilişkin tahsilat makbuzu ve dosyanın infazı ile ilgili tüm belgeler istenmiş, gelen yazı cevabında; takipte kesinleşen miktar, tahsil harcı, başvurma harcı, vekalet ücreti, toplam faiz olmak üzere yekün alacağın 29.027,98 TL olduğu ve yatan para miktarının 29.027,98 TL olarak bildirildiği, İcra Müdürlüğünün 29/02/2016 tarihli tahsilat makbuzunda 28.355,55 TL yatırıldığı görülmüştür.
Davacı vekili 29/12/2017 havale tarihli beyan dilekçesinde; dava dışı ………… vekili ile görüşüldüğünü ve hesaplanan miktar üzerinden gelir ve damga vergisi tutarı olan 672,43 TL’nin tenzil edilmesi konusunda mutabık kaldıklarını, bu nedenle İstanbul Anadolu ……….. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 esas sayılı dosyasına 28.355,55 TL ödeme yaptıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili 10/01/2018 tarihli beyan dilekçesinde; taraflar arasında yapılan ……….. Sözleşmesinin davacı banka tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle davacının yaptığı ödemeyi rücu etme hakları olmadığını beyan etmiştir.
Dava, rücuen alacak istemine ilişkin olup, yapılan yargılama, toplanan deliller, celp olunan kayıtlar, delil olarak dayanılan dosyalar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibarıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının işçi ………… tarafından İstanbul Anadolu ……….. İş Mahkemesi’nin 2013/1080 esas ve İstanbul Anadolu ……… İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 esas sayılı dosyaları üzerinden ………… AŞ aleyhine açılan dava ve icra takipleri sonucu ödenen 29.027,98 TL miktarın davacı banka tarafından dava dışı işçiye ödenen bedeli davalıya rücu edip edemeyeceği ve talep olunabilecek miktar noktalarında olduğu, davacının asıl işveren davalının alt işveren olup davacı banka tarafından Anadolu ………… İş Mahkemesi’nin 2013/1080 esas sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen karar doğrultusunda dava dışı işçiye İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21853 esas sayılı dosyasından başlatılan takip sonucu toplamda 28.355,55 TL ödeme yaptığı, tarafların serbest iradesi ile imzalanan ………..Sözleşmesinin 5.8 maddesinde; davalı firmanın istihdam ettiği personel ile ilgili olarak yaptığı hukuki tasarrufları nedeniyle her türlü işçi hak ve alacaklarından bankanın hiçbir sorumluluğu olmayıp, tüm sorumluluğun münhasıran davalı firmaya ait olduğu, bankanın firmanın işçileri olan destek personeline herhangi bir şekilde ödeme yapmak zorunda kaldığı takdirde, ödediği tutarı herhangi bir yasal merasime ve ihtara gerek kalmaksızın ödediği tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden davalı firmadan talep etmeye ve davalı firmanın da herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin talep edilen tutarı derhal ödemeyi gayrikabili rücu surette kabul, beyan ve taahhüt ettiğinin belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. Maddesi; “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” şeklinde ödenen miktarın ne şekilde rücu edilebileceğine ilişkin hüküm içerdiği, somut olayda taraflar arasında sözleşme bulunduğu ve sözleşmenin 5.8. Maddesine göre işçilere ödenen tüm bedelden davalı firmanın sorumlu olacağının belirtildiği, davalının dava dışı işçiye yaptığı vekalet ücreti ve icra ve yargılama harç ve giderleri ile ilgili diğer ödemelerin tamamından sorumlu olduğu, (Emsal; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/31607 Esas 2017/12579 sayılı kararı), davacının asıl işveren olduğu ve alt işveren işçisine yaptığı ödemelerini alt işverenden tahsilini talep edebileceği, (taraflar arasında taşeronluk sözleşmesi bulunup 4857 sayılı iş kanunu 2/5 maddesi gereğince), delil olarak dayanılan kesinleşmiş iş mahkemesi dosyasında taraflar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğunun belirlendiği ve bu hususun kesinleşmiş mahkeme ilamı ile de sabit olduğu, bilirkişi raporunda tarafların arasındaki sözleşmeye göre değerlendirilme yapılması aksi halde TBK’nın 167. Maddesi uyarınca davacının ödediği miktarın % 50 sini talep edebileceği belirtildiğinden ve taraflar arasında yazılı sözleme bulunduğundan bilirkişiden ek rapor alınmasına gerek görülmemiş ve davacı tarafından icra dosyasına toplamda 28.355,55 TL ödeme yapıldığından davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Emsal; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/1171 Esas 2017/12842 sayılı kararı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/32902 Esas 2018/487 sayılı kararı)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-28.355,55 TL’nin 29/02/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine,
2-Karar harcı 1.936,96 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 495,73 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.441,23 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 495,73 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre kabul edilen miktar üzerinden belirlenen 3.402,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre reddedilen miktar üzerinden belirlenen ve reddedilen miktarı geçmemek üzere 672,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından 119,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00 TL bilirkişi raporu olmak üzere toplam 719,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilmek suretiyle 702,83 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.