Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/811 E. 2018/145 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/811 Esas
KARAR NO : 2018/145

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun yıllardan beri uygulanan sözleşme olduğunu, Davalı şirket, davacı şirketin 2015 yılının son çeyrek dönemindeki alımının 5.750,00 TL’nin altında gerçekleşmesinden bahisle, 2016 fiyatlandırma matrisinde bu barem ağırlığına göre ürünlerde birim fiyat belirleneceğini 15.02.2016 tarihinde e- mail ile bildirmiş olduğunu, bunun üzerine ……. birim fiyatının müvekkili açısından 19.80 TL olarak belirlenmiş olduğunu, ayrıca adı geçen e- mailde pazarlama desteği olarak en az net 150.000,00 TL alım yapan müşterilere ilave olarak ilgili çeyrekteki alım tutarlarının %5’i oranında pazarlama desteği sunulacağını, bu desteğin bir müşteri için maksimum 150.000,00 TL olacağının bildirildiğini, ancak davalı şirketçe 27.02.2016 tarihinden itibaren gönderilen e-maillerde…… tarafından ……. ürünlerinde kampanya başlatıldığının bildirildiğini, davalı şirket tarafından aynı kampanyanın 28.06.2016 tarihine kadar uzatıldığı şeklinde ifade edilmiş olduğunu, davalı şirketin toptancı niteliğinde olduğunu bilmesine rağmen bireysel faaliyet gösteren optik mağazalarıyla aynı kampanyaya maruz bırakılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, davalı şirketin satış temsilcilerinin her bir optik mağazasını gezerek müvekkili şirketi zorda bırakacak şekilde söylemlerde bulunduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ve bu durumun müvekkili şirketi pazar dışı bırakmak niyetinde olduğunu gösterdiğini, davalı şirketin en fazla zammı müvekkili şirkete yapmış olduğunu, davalının fırsat eşitliğini ihlal ettiğini, kampanya kapsamında ürün alımına ve pazarlama desteğine 150.000,00 TL azami sınır getirildiğinden oranlama yapıldığında kendilerine çok daha düşük oranda pazarlama desteği verildiğini, davalı şirkete söz konusu kampanyanın derhal sona erdirilmesi talebini içerir ihtarname gönderilmişse de davalı şirketin bununla ilgili her hangi bir girişimde bulunmadığını, davalı şirketin sahte olan ürünler hakkında inceleme yaptırmadığını, davalı şirketin satış temsilcilerince müvekkilinin müşterisi olan optik mağazalarına davalı şirketin müvekkili şirkete sahte dava konusu ürün incelemeleri ve ücretsiz değişim için her yıl % 2 oranında iskonto yapıldığını, değişim yapmamasında haksız kazanç sağladığını beyan ettiklerini, sahte ürünler nedeniyle müvekkili şirkete iskonto yapılmadığını, davalının haksız rekabet teşkil eden kampanya neticesinde müvekkilinin kampanya konusu ürüne ilişkin ürünlerin satışında önemli ölçüde düşüş meydan geldiğini, kampanya nedeniyle bir çok müşterisini sürekli kaybettiğini, davalı şirketçe yürütülen kampanyanın haksız olduğunun tespitine, söz konusu kampanyanın haksız rekabeti oluşturmasından bahisle men’ine, 50.000,00 TL maddi zararın davalı şirketçe tazminine, 100.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının haksız rekabet olarak gördüğü kampanya ile getirilen azami alım sınırı, kampanyalı ürünün stokları ile sınırlı olması nedeniyle kampanyadan olabildiğince fazla müşterinin yararlanması amaçlı olduğunu, söz konusu kampanya müşterilerin ticaretin olağan akışı içerisinde yaptığı alımları etkilemeyen, bir yan nitelikli ticari koşul mahiyetinde olduğunu, kampanyanın şartlarının müvekkili şirket tarafından tüm müşterilere, konumları ve kategorileri önem arz etmeksizin eşit şekilde uygulandığını, ilgili kampanyanın yalnızca 02.05.2016 ile 28.06.2016 tarihleri arasında geçerli olduğunu, müvekkili şirketin bütün kampanyalarındaki kriterin müşterinin müvekkil şirketten alım miktarı üzerinden olduğunu, kampanyaların müşteriye özel ticari uygulamalar olmadığını, kampanyaların hiçbir şekilde müşteri segmentasyonu içermediğini, özet olarak müvekkili şirketin diğer müşterilerini de düşünerek her müşterisine fırsat eşitliği sağlamak amacıyla getirdiği sınırlamaya, kampanyanın getirdiği avantajı diğer müşterilerle paylaşmak durumunda kaldığı için itiraz etmekte olduğunu, dava konusu kampanya stoklarla sınırlı olduğundan, kampanya kapsamında alınabilen ürün adetlerini davacının olmasını istediği gibi, müşterilerin alım hacmine göre farklılaştırmanın hakkaniyet ile bağdaşmayacağını, bu şekilde bir uygulama yapılsaydı, davacının fırsat eşitliğini ortadan kaldırabilecek ve rakiplerini bu kampanyadan yararlanabilmekten mahrum bırakabileceğini, davacının bu imkanı yakalayamadığı için bu haksız davayı açmış olduğunu, müvekkili şirketin satış temsilcilerinin söylediği iddia edilen söylemlerin hiçbirini somutlaştırılamamış olduğunu, davada kullanılabilecek somut delil vasfına haiz olmadığını, kampanya konusu ürünün “hakim ürün” olmadığını, davacının sahte ürünlere ilişkin beyanlarının eldeki dava ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, talep edilen maddi ve manevi tazminatların somut delillerle desteklenmemesi istemlerin reddedilmesini gerektirdiğini beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile haksız rekabetin tespiti ve meni, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır. Taraf vekilleri tanık listesi sunmuşlardır. Davalı tanıkları Mahkememizce dinlenilmiştir.
Rekabet Kurumu’nun “Önaraştırma” başlıklı 16.02.2017 tarih 2016-3-58 Esas 17-07/72-31 karar sayılı kararı dosyamız arasındadır.
Mahkememizce davalı tanıkları dinlenilmiştir. Davacı vekili, tanıklarının İstanbul Anadolu ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/456 Esas sayılı dosyasında aynı konuya ilişkin dinlenildiklerinin beyanı üzerine söz konusu dosya incelenilmek üzere dosyamız arasına alınmış, yapılan incelenmesinde; …… aleyhine 01-25 Mart tarihleri arasında yapmış/yapmakta olduğu kampanya nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve meni, haksız rekabet nedeniyle maddi manevi tazminat talebine ilişkin dava açtığı, yargılamanın halen devam ettiği, ve söz konusu dosyada davacı tanıklarının dinlenildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/456 esas sayılı dosyasında dinlenen tanık beyanları dosyamız arasındadır.
Davalı tanığı …”Ben davalı şirkette önemli müşterilerle irtibat sağlamakla görevliyim, davacı şirket bizim önemli müşterilerimizden biridir, fazla miktarda lens satın alır, davacı şirketle de ben ilgilenirdim, biz şirket olarak normalde alımın fazlalığına göre şirketlere iskonto uygularız, biz geçen yıl 2 farklı kampanya yaptık, bu kampanyaların amacı daha fazla şirkete ulaşmak ve şirketler arasındaki fırsat eşitliğini sağlamaktır, bunun içinde alımda kota koyduk, kota koymamızdaki amaç davacı şirketi piyasadan silmek asla değildi, bizim hiçbir firmaya mal satmama belli bir miktarda mal satma gibi bir anlaşmamız yoktur, davacı şirket ile de böyle bir anlaşmamız yoktu, davacı şirketin müşterileri bizden gelip mal satın alabilir, bu konuda davacıyla aramızda herhangi bir sözleşme yoktur, kampanya kapsamında davacının müşterilerinin bizden mal alıp almadığını bilemiyorum, almışta olabilirler, biz kampanya sürecinde sonrasında veya öncesinde davacı şirket hakkında piyasada kesinlikle aleyhe bir beyanda bulunmadık, ……. markalı lenste piyasa da hakim konumundayız, biz kampanyamızda firmalara fiyat açısından farklı uygulama yapmadık, sadece kota vardı, ancak tüm firmalara eşit fiyat uyguladık, davacıya da farklı fiyat uygulamadık, bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …….; “Ben davalı şirkette …… ve bakım solisyonlarının direktöreyüm, davacı şirket bizim önemli müşterilerimizden biridir, fazla miktarda lens satın alır, biz şirket olarak normalde alımın fazlalığına göre şirketlere iskonto uygularız, biz geçen yıl 2 farklı kampanya yaptık, bu kampanyaların amacı daha fazla şirkete ulaşmak ve şirketler arasındaki fırsat eşitliğini sağlamaktır, bunun içinde alımda kota koyduk, kota koymamızdaki amaç davacı şirketi piyasadan silmek asla değildi, bizim hiçbir firmaya mal satmama belli bir miktarda mal satma gibi bir anlaşmamız yoktur, davacı şirket ile de böyle bir anlaşmamız yoktu, davacı şirketin müşterileri bizden gelip mal satın alabilir, bu konuda davacıyla aramızda herhangi bir sözleşme yoktur, kampanya kapsamında davacının müşterilerinin bizden mal alıp almadığını bilemiyorum, almışta olabilirler, kampanya kapsamında fiyatları nasıl uyguladığımızı şuan için hatırlayamıyorum, ancak firma olarak şunu biliyorum ki katagori yapıldıysa o katagorideki herkese aynı fiyattan mal satılır, şirkete göre fiyatlar arz edilmez, biz kampanya sürecinde sonrasında veya öncesinde davacı şirket hakkında piyasada kesinlikle aleyhe bir beyanda bulunmadık, ……. markalı lenste piyasa da hakim konumundayız, biz kampanyamızda firmalara fiyat açısından farklı uygulama yapmadık, sadece kota vardı, ancak tüm firmalara eşit fiyat uyguladık, davacıya da farklı fiyat uygulamadık, davacı ile ticari ilişkimiz halen devam etmektedir, bildiklerim bunlardan ibarettir “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …… “Ben davalı şirkette bölge müdürü olarak çalışırım, davacı şirket bizim önemli müşterilerimizden biridir, fazla miktarda lens satın alır, biz şirket olarak normalde alımın fazlalığına göre şirketlere iskonto uygularız, biz geçen yıl 2 farklı kampanya yaptık, bu kampanyaların amacı daha fazla şirkete ulaşmak ve şirketler arasındaki fırsat eşitliğini sağlamaktır, bunun içinde alımda kota koyduk, kota koymamızdaki amaç davacı şirketi piyasadan silmek asla değildi, bizim hiçbir firmaya mal satmama belli bir miktarda mal satma gibi bir anlaşmamız yoktur, davacı şirket ile de böyle bir anlaşmamız yoktu, davacı şirketin müşterileri bizden gelip mal satın alabilir, bu konuda davacıyla aramızda herhangi bir sözleşme yoktur, kampanya kapsamında davacının müşterilerinin bizden mal alıp almadığını bilemiyorum, almışta olabilirler, kampanya kapsamında tek fiyat uyguladık, alış miktarında kota koyduk, bunun amacı büyük şirketlerin tüm lensleri almamasını sağlamaktı, böylelikle her müşterinin bu kampanyadan faydalanmasını sağlamaktı, normalde kampanya dışında herhangi bir şirket bizden sınırsız mal satın alabilir, davacının müşterilerine asla düşük fiyattan mal satmadık, biz kampanya sürecinde sonrasında veya öncesinde davacı şirket hakkında piyasada kesinlikle aleyhe bir beyanda bulunmadık, …… markalı lenste piyasa da hakim konumundayız, biz kampanyamızda firmalara fiyat açısından farklı uygulama yapmadık, sadece kota vardı, ancak tüm firmalara eşit fiyat uyguladık, davacıya da farklı fiyat uygulamadık, davacı ile ticari ilişkimiz halen devam etmektedir, bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili tanık beyanlarına karşı; davalı tarafın tanıklarının şirket menfaatleri ile bağlı olması nedeniyle objektif beyanda bulunmadıklarını, beyanların esas bakımından dikkate alınmamasını beyan etmiştir.
Davalı vekili dinlenen tanık beyanlarına karşı; tanık beyanları ile müvekkili şirketin tüm müşterilerine eşit şartlara tabi tuttuğu, kampanyanın haksız rekabet içermediği, davacı şirketin davalı şirket çalışanlarının davacı şirket çalışanları nezdinde davacı şirketi karalamaya yönelik beyanlarda bulunduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığının ispatlandığını beyan etmiştir.
Mahkememizce yeminli mali müşavir bilirkişiden tarafların defterlerinin incelenmesi suretiyle rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; tarafların 2014-2015-2016 yılı defterlerini sundukları, defterlerin usule uygun olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre de davacı şirketin dava tarihinde davalı şirkete 7.268.287,50 TL borçlu olduğu, davacı şirketin dava konusu …… ürünü satışlarındaki kar kaybına ilişkin olarak kampanya tarihi ile dava tarihi itibariyle hesaplama yapıldığını, davacı şirketin (02.05.2016- 28.06.2016) kampanya tarihi tarihleri arasında dava konusu ürünün net satışlarının 26.617 adet olduğunun belirlendiği, aynı ürünün bir önceki yıl aynı tarihler aralığındaki net satış adedinin 37.513 adet olduğu, bu durumda kampanya döneminde davacı şirketin bir önceki yıla göre satışlarında 10.896 adet azalış olduğu, belirtilen tarihler arasındaki birim satış tutarının 25,59 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin aynı tarih aralığında davalı şirketten alışlarına ilişkin aynı ürünün birim fiyatının 19.080 TL olduğu, bu durumda davacı şirketin 2.05.2016-28.06.2016 tarihleri arasındaki kar kaybının 63.087,84 TL olarak hesaplandığı, kampanya ve dava tarihi olan 02.05.2016-14.07.2016 tarihleri arasındaki dava konusu ürünün net satışlarının 33.889 adet olduğu, aynı ürünün bir önceki yıl aynı tarih aralığındaki net satış adedinin 47.443 adet olduğu, bu durumda kampanya döneminde davacı şirketin bir önceki yıla göre satışlarında 13.554 adet azalış olduğu, bu tarihler arasında ürünün birim satış tutarının 25,80 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin aynı tarih aralığında davalı şirketten alışlarına ilişkin aynı ürüne birim fiyatının 19,80 TL olduğu bu durumda davacı şirketin 02.05.2016-14.07.2016 tarihleri arasında kar kaybının 81.324 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi tarafından müvekkilinin fiili zararlarının hesaplanmış olmakla beraber müvekkilinin yoksun kaldığı karın hesaplanmadığını, müvekkili şirketin zararının yalnızca kampanya dönemi içerisinde değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ürün ihtiyacını oldukça düşük fiyatlarla gidermiş olan dava dışı şirketlerin müvekkili şirketten yapmayıp davalı şirketten yapmış olduğu alımların müvekkilinin yoksun kaldığı kar miktarını ortaya koyduğunu, gerçek zararın bu kampanyanın hiç gerçekleşmemiş olması durumunda elde edilecek kazanç ile müvekkilin mevcut kazancı arasındaki fark olduğunu, bunun hesaplanmasında ise satış miktarlarının yalnızca kampanya dönemi içerisindeki düşüşün değil, optisyenlik müesseselerine satamadığı ürünlerin de hesaba katılması gerektiğini, davalı şirketin de önceki yıla oranla elde ettiği kar miktarının hesaplanması gerektiğini, bu husuların tamamlanması için ek rapor alınmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili rapora karşı itiraz bekçisinde özetle; raporda dava konusu kampanya kapsamında yer alan alım sınırı, söz konusu alım sınırının haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacının söz konusu alım sınırının üzerinde bir talepte bulunup bulunmadığı ve kampanya sürecinde davacının alım miktarının incelenmeksizin yalnızca davacı şirketin dava konusu ürünleri satışına ilişkin verilere istinaden hesaplama yapılmasının isabetli olmadığını, davacının dava konusu ürünlere ilişkin satışlarında meydana gelen azalmanın tek sebebinin dava konusu kampanya olduğu varsayımı ile hesaplama yapıldığını, böyle bir varsayımın ticari hayatın olağan akışı bakımından kabul edilemez olduğunu, satışlardaki azalmanın çok çeşitli sebepleri olabileceğini, örneğin kampanya döneminde davacının satışlarının düşmesinde kendi kozmetik lens markası olan …….satmak için gösterdiği çabanın da etkili olmuş olabileceğini, kampanyanın tüm müşterilere konumları ve kategorileri önem arz etmeksizin eşit şekilde uygulandığını, dava konusu kampanyanın haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunda hukuki değerlendirme yapılması ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşıldığı varsayımında kendilerinin ileri sürdükleri savunmaları doğrultusunda hesaplama yapılması amacıyla dosyanın hukukçu bilirkişiye tevdi edilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili son celse beyanında; davayı ıslah etmeyeceklerini, dava dilekçesinde belirtilen tazminat miktarı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi ne talep etmiştir.
Davacı vekili son celse beyanında; ……. Kurumu tarafından 05.01.2018 tarihli ….. nolu kararla davalı şirketin haksız rekabette bulunduğuna ilişkin tespitte bulunulduğunu, buna ilişkin kararı ibraz edeceğini beyan ettiği, davalı vekilinin yeniden delil sunulmasına muvafakatı olmadıklarını belirttiği, davacı vekili ise bu beyana karşılık; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle davalarına ispatladıklarını, ……. Kurumu’nun bahsetmiş olduğu kararının ibrazından vazgeçtiğini, 22.07.2017 tarihi bilirkişi raporu gereğince haksız rekabetten kaynaklı zararlarının tespiti doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf, davalının haksız fiil oluşturduğunu iddia ettiği eylemleri aşağıda belirtilen kanun maddelerine dayandırmıştır.
TTK’nın 54/2 maddesine göre; “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
TTK’nın 55.maddesi;
1- Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
TTK’nın 56. Maddesi uyarınca;
(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
Tüm dosya kapsamından; davacının, davalı tarafından …… ürününe yönelik olarak düzenlenen kampanya aracılığıyla davacı aleyhine ayrımcılık yapmak suretiyle ve dava dilekçesinde belirtildiği şekilde haksız rekabete neden olduğunu iddia ettiği, davalı şirketin kontakt lens ve solüsyonlarını ithal eden/tedarik eden şirket olup yine dava konusu …….. marka ürünü yalnızca davalı şirketin ithal ettiği, davacı şirketin ise kontakt lens ve solüsyonları pazarında toptan ve perakende satan bir şirket olduğu, davacının davalı şirketten kontakt lens ve solüsyon alımı yaptığı, davalı şirket tarafından davacı şirketin lens/solüsyon alım miktarına göre fiyat uygulandığı, bu kapsamda davacı şirkete bir önceki yılın son çeyrek dönemindeki net alımı baz alınarak taraflar arasındaki sözleşmede karşılığına denk gelen fiyat barem aralığındaki malın birim fiyatına göre fiyatın belirlendiği, ayrıca yine bu kapsamda davalı tarafından alıma göre “pazarlama desteği” adı altında birtakım ticari yardımlarda bulunulduğu, anlatılan uygulamaların rutin uygulamalar olup bunlara yönelik taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davalı şirketçe 02.05.2016-28.06.2016 tarihleri arasında …….marka ürüne yönelik düzenlenen kampanyanın ve davalının eylemlerinin davacı şirket açısından ayrımcılık teşkil edip etmediği, bu kampanyanın ve davalının davalı şirket aleyhine yönelik söylemlerine ve sahte ürünlere ilişkin iddiaların davacı şirketi piyasadan silmek maksadı taşıyıp taşımadığı, haksız rekabete yol açıp açmadığına ilişkin olduğu, davalı tarafından…… marka lenslere konu kampanyanın belli süreliğine belli alım miktarında bulunan tüm müşterilere stoklarla sınırlı olarak düzenlendiği, müşterilerin kampanyaya katılıp katılmamakta serbest oldukları, ürünlere konulan alım sınırının yalnızca kampanya dahilinde alımlar için geçerli olduğu, kampanyanın avantajının hediyeli ürünler olduğu ve kampanyaya bu kapsamda alım sınırı getirildiği, bunun dışında kampanya döneminde yine tüm müşterilerin kendileri için belirlenmiş olan normal fiyatlar üzerinden istedikleri miktarda alım yapabilecekleri, kampanyanın belli tarihler arası uygulandığı, davalının tüm müşterilerine eşit davrandığı, kampanya şartlarında davacı şirketi piyasadan silmeye yönelik bir düzenleme olmadığı, davalı şirketin kampanya kapsamında miktar ve zamanla sınırlı olarak satış yaptığı, bu dönemde hediye verilen ürünler sayesinde ürün fiyatının ucuza geldiği, ürünün ithalatçısı olan davalı şirketin kendisinin dahi miktar ve zamanla sınırlı olarak uyguladığı fiyatın diğer alıcılar nezdinde davacıyı pahalı satan durumuna düşürmeyeceği, zira davacının kendisinin de davalı şirketin müşterisi olup davacının kendi müşterilerine üzerine kar koyup satmasının olağan olduğu, dolayısıyla davacı şirketin kendisinin satış yaptığı müşterilerinin davacı şirket hakkında kampanyadan sonra; “…….. yıllardır bizi dolandırmış, kandırmış. Aslında ne kadar ucuza alıyormuş, bize pahalıdan satıyormuş.” gibi ticari itibarını zedeleyici söylemlere yol açtığı iddiasının açıklanan nedenlerle dikkate alınmadığı, İstanbul Anadolu…… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/456 Esas sayılı dosyasında dinlenilen davacı tanıklarının genel olarak, davalı ….. Aş’nin belli miktar alım olmak şartıyla davacı …….’den daha fazla iskonto yapacaklarını belirttiklerini, ancak davalı …’un davacı ……. kötülediğine dair bir duyumları olmadığını beyan ettikleri, dolayısıyla davacı tarafın davalı şirketin kendilerini kötülediğine yönelik başka da bir delil de sunmadığı nazara alınarak bu iddiasının da ispatlanamadığı, yine diğer bir iddianın; ürünün sahte olması halinde davalı tarafından herhangi bir inceleme yapılmadığına yönelik olduğu, davalının ise bu konuda tüm müşterilere yönelik prosedürlerinin aynı olduğunu, sahte ürün durumu söz konusu olduğunda inceleme için……’de yer alan bağlı şirketlere gönderildiğini, sonuca göre söz konusu ürünün distribütörden (……) alınmış olması halinde ürün değişimi ve bedel iadesi prosedürünün yine distribütör üzerinden gerçekleştiğini savundukları, davacının bu konuda da beyan dışında somut bir delil sunmadığı, sonuç olarak davalının ……. marka ürüne yönelik düzenlediği kampanyanın yukarıda belirtilen haksız rekabet madde bentlerinden herhangi birine girmediği, bilirkişi tarafından kampanya tarih aralığında davacı şirketin kar kaybının hesaplandığı, ancak kar kaybının başka nedenleri de olabileceği, kaldı ki kar kaybı durumunun haksız rekabet olduğu anlaşıldığı takdirde gündeme geleceği, davacının davasını ispatlayamadığı, Mahkememizce davalının düzenlediği kampanyanın haksız rekabete neden olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.561,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.525,73 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-a)Maddi tazminat talebi yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b)Manevi tazminat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 10/3-4. maddeleri uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. .