Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/762 E. 2018/134 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/762
KARAR NO : 2018/134

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 2012 yılına kadar müvekkili şirketim %95,80 oranında hissesine sahip olduğunu, eşi …… ve yine davalıya ait ………nin de şirketin diğer hissedarları olduğunu, 20/09/2012 tarihinde davalı ve diğer ortakların sermaye payları alım-satım sözleşmesi imzalayarak tüm payların …… satımı konusunda anlaşma imzaladığını ve hisselerinin devrolduğunu, …ile ….(eski ünvan) arasında aynı tarihte danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca danışman durumundaki …… adına sözleşmedeki faaliyetlerin yürütülmesi için davalının görevlendirildiğini, sözleşmenin 1 yıllığına imzalandığını, davalının hisselerini devretmesine rağmen 25/07/2013 tarihinde Genel Kurul Kararı ile görevi sonlandırılıncaya kadar yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptığını, hisse satışı ile ilgili verdiği yanlış bilgi ve garantiler nedeniyle bu görevine son verildiğini, hisse devir sözleşmesinin 19 ve 20.maddeleri uyarınca alıcı ve satıcı arasındaki uyuşmazlıklarda tahkim yolu öngörüldüğünden davacı şirket zararlarının tazmini için tahkime gidildiğini, tahkim kararının tenfizi için Bursa ……..Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın derdest olduğunu, hisse devrinden 3 yıl sonra İstanbul Anadolu ………İcra Müdürlüğü 2016/9263 sayılı dosya ile davalının kambiyo takibi başlattığının öğrenildiğini, takibe konu çeklerin davacının müşterisi olan dava dışı……..ve onun ortakları … ve … arasında ihracat hizmetine dayalı 26/07/2012 tarihli sözleşmeden doğan teminat olarak alındığını, buna göre ……. yapılan ihracat bedeli olan 183.759,16 USD.yi davacıya ödemeyi taahhüt ettiğini ve kefil olduğunu, bu yüzden söz konusu çeklerin keşide edildiğini, ihracat sözleşmesinin hisse devir sözleşmesinin 5 numaralı ekinde beyan edilerek şirketin borçları yanısıra bu tür alacaklarının da devralındığını, kendileri lehine keşide edilen bu çek bedellerinin asıl borçlu…… tahsil edilmediği gibi bu firmadan hizmet veya mal alınmadığının da sabit olduğunu, söz konusu işlemleri şirket kayıtlarına kaydetme yetkisi olmasına rağmen davalının bu kaydı yapmamasının kötü niyeti gösterdiğini, çeklerin davacı tarafça bankaya ibraz için ciro edildiğini, ancak davalının şirketten ayrılmadan çekleri ele geçirip ciro etmek suretiyle davacıyı borçlu hale getirdiğini, bu çeklerin davalıya verilmesini gerektiren hiçbir hukuki ve ticari ilişkileri bulunmadığını, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul Anadolu ……İcra Müdürlüğü 2016/9263 sayılı icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin takibe konu çeklerin davacı ile takip borçlularından ….. arasında henüz …… çoğunluk hisse ve yönetimi kendisinde iken 26/07/2012 tarihinde düzenlenen sözleşme kapsamında verildiğini, bu sözleşmede 183.759,16 USD borcun 01/11/2012 tarihine kadar ödenmemesi durumunda …….ile firma ortaklarının borçtan müşterek müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun belirtildiğini, söz konusu borcun 02/05/2012-24/07/2012 tarihleri arasında sözleşmede belirtilen 10 adet fatura alacağından oluştuğunu, dolayısıyla alacağın doğduğu tarihler itibariyle şirket sahibinin kendisi olduğunu, çeklerin ele geçirildiği iddiasının doğru olmadığını zira çeklerin davacı şirket yetkilisi ……. ile kendisi tarafından birlikte imza ile ciro edildiğini, hisse satış sözleşmesinin ek 6 no.lu ekinde 4.2 maddesi ile şirketin alacak hesaplarından herhangi biri yahut müşterilerce veya 3.kişilerce verilmiş çek ve kambiyo senetlerinden herhangi birinin 29/08/2013 tarihine kadar tahsil edilememesi durumunda bu miktarın satıcı yani kendisi tarafından ödeneceği, alıcının bu miktarı 2013 yılında ödenecek satış bedelinden mahsup etme yahut satıcılar tarafından sunulan teminat mektubunu paraya çevirme hakkının olacağının düzenlendiğini, bu madde kapsamında 3.400.000,00 TL.tutarında teminat mektubu verildiğini ve ……. tarafından teminat mektuplarının bozdurulduğunu, söz konusu çek bedelleri kendisine ait teminat mektupları bozularak tahsil edildiğinden ….. firmasının söz konusu borcuna ait takip hakkının da kendisine geçtiğini, çek üzerindeki cironun temlik cirosu olduğunu, çekte tahsil cirosu ile verildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, aksinin davacı tarafça ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş, davacının % 20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Yargılamanın devamında takip konusu borç ödenmiş olduğundan dava istirdata dönüşmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 21/12/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu …….İcra Müdürlüğünün 2016/9262 sayılı takip dosyasında davalının davacı ile birlikte dava dışı ……..,… ve … hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, takibin konusunun 21/06/2013 tarih, 180.000 TL.ve 198.000 TL.bedelli,…… Hasanpaşa şubesine ait …… no.lu çekler olup, keşidecinin ………olduğu,her iki çekin davacı ………AŞ.emrine düzenlendiği, çeklerin arka yüzlerinde … ve … tarafından aval şerhinin verildiği, davacı …….nin cirosu ile de davalıya geçtiği, davalı tarafından ……. ciro edildiği, bankaya 21/06/2013’de ibraz ile karşılıksız işleminin uygulandığı, bunun üzerine davalı tarafça 11/05/2016 tarihinde 536.055,77 TL.üzerinden icra takibine konu edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan hisse devir sözleşmesi ile, davalı ile birlikte dava dışı ……….nin davacı şirkette sahip oldukları, hisselerin tamamını 20/09/2012 tarihi itibariyle ……..ye sattıkları, şirketin tek ortağının ……….olduğu, aynı gün davacı şirket ile eski ortak………arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme uyarınca davalının sözleşmedeki faaliyetlerin tamamının yürütülmesi için münhasıran görevlendirildiği tespit edilmiştir.
Davacı şirket sicil kayıtlarına göre davalının 29/08/2012 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş olduğu, 20/09/2012 tarihinde davacı şirketteki hisselerini devretmiş olmakla birlikte, şirketin 01/10/2012 tarih 2012/11 sayılı yönetim kurulu kararı ile davalının ……… ile birlikte her türlü işlemi parasal sınıra bakılmaksızın müştereken imzaya yetkili kılındığı, şirketi 25/07/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında görülen lüzum üzerine davalının yönetim kurulu üyeliğine son verildiği, böylece davalının hisse devrinden sonra yaklaşık 1 yıl daha davacı şirketin yönetiminde yer aldığı belirlenmiştir.
Davacı taraf dava konusu çeklerin, davacı ile müşterisi olan ……..i.ve bu şirketin ortakları olan … ve … arasında imzalanan 26/07/2012 tarihli ihracat sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, çek bedellerinin ………nden tahsil edilmediğini, davalının çekleri haksız olarak ele geçirdiğini ileri sürmüştür. Davacı ile dava dışı … … arasında imzalanan 26/07/2012 tarihli sözleşme, davacının …… firmalarıyla yapmış olduğu alışverişe ilişkin 10 adet fatura karşılığı 183.759,16 USD tutarındaki ihracat bedelinin bu firmalar tarafından 01/11/2012 tarihine kadar ödenmemesi halinde sözleşmeyi imzalayan …….ve firma ortakları … ile …’ın söz konusu borca kefil olduklarına ilişkindir. Sözleşmede dava konusu çeklerden bahsedilmemekle birlikte, davacı bu çeklerin sözleşme ile kabul edilen kefalet nedeniyle sözleşmedeki borca karşılık gelecek tutarda düzenlenip verildiğini, sözleşme ve çeklerin hisse devir sözleşmesinin 5 no.lu ekinde de beyan edildiğini, şirketin bu tip alacaklarının da devralındığını ileri sürmüş, davalı da dava konusu çeklerin 26/07/2012 tarihli ihracaat sözleşmesi kapsamında henüz kendisi davacı şirketin ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak düzenlenip verildiğini kabul etmiştir.
Davalı yan çeklerin devir sözleşmesini…… adına imzalayan …… bilgi ve izni ile kendisine verildiğini, imzanın da inkar edilmediğini ileri sürmekte olup çeklerde davacı şirketi müşterek temsile yetkili olmaları nedeniyle şirket kaşesi üzerinde davalı ve ….. imzasının mevcut olduğu bu şekilde davalıya geçtiği görülmüştür. Davacı vekili şirket cirosunun çeklerin bankaya ibrazı amacıyla yapıldığını, davalının şirketten ayrılmadan önce çekleri ele geçirip ciro ederek davacıya borçlu hale getirdiğini ileri sürmüş, davalı ise cironun temlik cirosu olduğunu, şirket yetkilileri olarak kendisi ve …… tarafından birlikte ciro edilmek suretiyle verildiğini, çekin tahsil için verildiğini yazılı delil ile ispat yükünün davacıya ait olduğunu bildirmiştir.
Davalı, hisse devir sözleşmesinin Ek 6 no.lu ekinin 4.2 maddesine dayanarak şirketin(davacının)alacak hesaplarından herhangi biri yahut müşterilerce veya 3.kişilerce verilmiş çek ve kambiyo senetlerinden herhangi birinin 29/08/2013 tarihine kadar tahsil edilememesi durumunda tahsil edilemeyen bu miktarın satıcılar(……)tarafından ödeneceğinin alıcının(…….. yeni sahibi)bu miktarı 7.1(iii).2013 yılında ödenecek satış bedelinden mahsup etmek hakkı yahut satıcılar taafından sunulan herhangi bir teminat mektubunu paraya çevirme hakkına sahip olduğunu, bu madde kapsamında 3.400.000 TL.tutarında teminat mektubunun bozulmak suretiyle tahsil edildiğini, dolayısıyla ……. firmasının 183.759,16 USD.lik borcuna ilişkin talep hakkının kendisine geçtiğini savunmuştur. Davacı davalının tarif ettiği hukuki durumun alacağın temliki olup, çeklerin ibraz tarihinin 21/06/2103, teminat mektuplarının çözdürülmesi tarihinin ise 15/08/2013 ve ve 26/08/2013 olması itibariyle davalının teminat mektuplarının çözdürülmesi karşılığında çeklerin davalıya verildiği, çek bedellerine hak kazanıldığı iddiasının yerinde olmadığını, nakde çevrilen teminat mektuplarının borçlusunun ……..olduğunu, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını beyan etmiştir.
Dosyaya sunulan hisse devir protokolünün …… “Çizelge 6″düzenlemesinin 4.2maddesinde “………Şirket alacak hesaplarından veya şirket tarafından müşterilerden veya diğer 3.kişilerden alınan çek ve senetlerin herhangi birinin 29/08/2013 tarihine kadar tahsil edilmemesi durumunda bu tutar satıcılar tarafından geri ödenir ve alıcı, bu tutarı 2013 yılında ödenmesi gereken madde 7.1(iii)altında belirtilen satın alma fiyatından düşme hakkına veya satıcılar tarafından sunulan teminat mektubunu kullanma hakkına sahip olur”hükmünü haizdir. Davalı iş bu maddeye dayanarak ……. firması tarafından verilen çeklerin ödenmemesi nedeniyle kendisine ait teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, bu amaçla çeklerin cirosunun yapıldığını, çekleri takip hakkının kendisine geçtiğini savunmaktadır.
Davalının dayandığı 3 adet teminat mektubu olup teminat mektuplarının lehtarı davacı şirketin eski hissedarı ve sözleşmede satıcı sıfatıyla imzası bulunan …….. Bu teminat mektuplarını …… talebi üzerine 14/08/2013 ve 26/08/2013 tarihlerinde ödeme yapılmak suretiyle tazmin olmuştur. Davalının teminat mektuplarının lehtarı olmadığı, satıcılardan………ye ait olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor alınmış, raporda dava konusu çeklerin davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, kasa girişinin yapılmadığı, davalının davacıdan alacaklı olduğunu gösteren hiçbir kayıt bulunmadığı belirlenmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davacının borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunduğu 2 adet çek için davalı, hisse devir protokolü hükümlerine dayanarak dava dışı ……. firmasının borcunu teminat mektuplarının bozdurulması suretiyle ödediğini, çekleri takip hakkının kendisine geçtiğini ileri sürmüş ise de, alacağını dayandırdığı ödediğini ileri sürdüğü teminat mektuplarının lehtarı davalı olmayıp sözleşmede satıcılardan biri olarak adı geçen ……..dir. Ödeme şirket hesabından yapılmıştır, dolayasıyla davalının çek bedellerini dava dışı ………. ödediği savunması yerinde olmadığı gibi, çeklerin 21/06/2013 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve karşılıksız işlemi gördüğü, davalıya cironun bu tarih öncesi yapıldığı, teminat mektuplarının 14/08/2013 ve 26/08/2013 tarihinde tazmin edilmiş olması karşısında, davalının çeklerin teminat mektuplarının tazmin edilmiş olması nedeniyle kendisine ciro edildiği savunmasına da itibar edilmemiştir. Öte yandan hisse devir sözleşmesinin tarafları arasında davacı şirket bulunmamaktadır. Hisse devir sözleşmesi davalı ve dava dışı …… arasında yapılmıştır.Hisse devir sözleşmesi uyarınca teminat mektupları, bu firma tarafından bozdurulmuştur. Davalının çek bedellerini davacı firmaya ödemesi gibi durum söz konusu değildir. ……. ile davacı farklı tüzel kişilikler olup davalı ……. ile arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca çek bedellerini ödediğini ileri sürmekte, davacı ile arasında çeke dayalı doğrudan bir alacak ilişkisi olmadığını kendisi de kabul etmektedir.
Bu durumda takip konusu çekler mücerret borç ikrarı olmaktan çıkmıştır. İspat yükü davalıya geçmiş olup, davalı çeklerden ötürü alacaklı olduğunu ispatlayamamış durumda olduğundan davacının menfi tespit davasında haklı olduğu kabul edilmiştir. Yargılama sırasında takip konusu borç davacı tarafından 29/08/2016 tarihinde 623.171,92 TL.olarak ödenmiş olduğundan dava istirdat davasına dönüşmüştür. Davacı vekili sunduğu 05/02/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 623.171,92 TL.ye yükselttiklerini beyanla ödenen 378.000 TL için dava tarihinden itibaren ve 245.171,92 TL.lik kısım içinde ıslah tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini talep etmiştir.
Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken borçlunun ödeme yapması halinde dava yasa gereği istirdat davasına dönüşür. Bu durumda dava davacı lehine sonuçlanırsa davacının ödeme tarihinden itibaren faiz talep etmesi mümkündür. Ancak davacı ödediği tutarın tamamı için ödeme tarihinden itibaren faiz talep etmemiş, dava açarken harç yatırdığı tutar için dava tarihinden, ıslah ettiği kısım için ıslah tarihinden itibaren avans faizi talebinde bulunmuştur. Ödenen tutara dava tarihinden itibaren faiz talebi yerinde olmadığından kabul edilmemiş, ödenen tutarının 378.000 TL.ne 29/08/2016 ödeme tarihinden itibaren bakiye 245.171,92 TL.sine taleple bağlı kalınarak 05/02/2018 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi suretiyle toplam 623.171,92 TL.nin davalı taraftan istirdatına karar verilmiştir.
Davacı çeklerin iadesini de talep etmiş olmakla birlikte talepte davacı dışında başkaca takip borçlularıda bulunduğundan bu istem yerinde görülmemiş, davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan davalının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının tazminat talebide reddedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davacının İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/9262 sayılı dosyasında yürütülen takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2- Yargılama sırasında borç ödenmiş olmakla dava istirdat davasına dönüştüğünden ödenen 623.171,92 TL’nin davalı taraftan istirdatına, bu tutarın 378.000,00 TL’si için ödeme tarihi olan 29/08/2016 tarihinden kalan 245.171,92 TL’si için taleple bağlı kalınarak 05/02/2018 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
3- Takibe konu çekin iadesi talebinin reddine,
4- Davacı tarafın tazminat talebinin reddine,
5-Karar harcı 42.568,87 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 6.455,30 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 4.682,70 harcın mahsubu ile bakiye 31.430,87 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 11.138,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 1.127,95 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL talimat gidiş-geliş ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.062,20 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 38.876,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.