Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/697 E. 2018/410 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/697 Esas
KARAR NO : 2018/410

DAVA : Alacak(Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2013
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak(Kambiyo Senedinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekili; müvekkilinin arkadaşı olan davalının 2005 yılında müvekkiline ortağı olduğu ……..de gayriresmi ortaklık teklifinde bulunduğunu, ortaklık teklifini kabul eden müvekkilinin eşi adına kayıtlı bir taşınmazı bankaya ipotek ettirmek suretiyle kredi çekerek ve ailesine ait ziynet eşyalarını bozdurarak elde ettiği 245.000,00 TL’yi davalıya verdiğini, yaklaşık 1 yıllık ortaklık sonunda bankaya ipotek edilen taşınmazın davalıya devredilmek suretiyle bankadan 300.000,00 TL civarında konut kredisi çekildiğini, çekilen bu kredi ile önceki kredi kapatıldıktan sonra bakiye 160.000,00 TL’nin davalıya verildiğini, ancak 2007 yılında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklık ilişkisinin sonlandırılmasına karar verildiğini, taraflar arasında gerçekleştirilen muhasebe neticesinde davalının müvekkiline …….. borçlu olduğunun tespit edildiğini ve davalı tarafından müvekkiline dava konusu 31/05/2007 keşide 04/06/2007 vade tarihli 1.350.000,00 …… bedelli bononun verildiğini, ancak davalının bono bedelini ödemediğini, müvekkilinin bu bonoya dayalı olarak başlatmış olduğu icra takibinde bonodaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle itiraz ettiğini, imza incelemesi sonucu imzanın davalıya ait olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %17 temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili; taraflar arasında herhangi bir iş ilişkisinin olmadığını ve müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, ayrıca müvekkilinin …….’nin ortağı da olmadığını, müvekkilinin davacıyı ihtilaflı olduğu eski ortağının arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, müvekkilinin davacının eşine ait taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, müvekkili tarafından davacıya verilmiş herhangi bir bono bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı asil görevsiz mahkemede alınan 26/12/2013 tarihli beyanında, kendisine gösterilen dava konusu bonodaki imzanın kendi imzasına benzediğini, kendisinin işi gereği boş senede imza attığının olduğunu, bu senedin boş bir şekilde ele geçirilmiş olabileceğini beyan etmiştir.
Davalı asil mahkememizde alınan 28/09/2017 tarihli beyanında ise, bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu, senedi mal alımı için boş olarak imzalayıp dükkanına bırakmış olabileceğini, bonodaki yazıların ise müvekkiline ait olmadığını, icra takibi ile bu bonodan haberdar olduğunu ve dükkanından çalındığını anladığını, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, bonoya dayalı kısmi alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu…………Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2014 tarihli ……. E., 2014/93 K. sayılı kararıyla görevsizlik kararı verilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarihli 2016/2985 E., 2016/3258 K. sayılı kararıyla yerel mahkeme kararı onanarak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava konusu bono incelendiğinde, keşidecisinin davalı, lehdarının davacı olduğu, arkasında davacı ciro imzasının bulunduğu, 31/05/2007 keşide 04/06/2007 vade tarihli ……… bedelli nakden kayıtlı bono olduğu görülmüştür.
Kartal …………İcra Müdürlüğü’nün …….. sayılı dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 04/06/2010 tarihinde dava konusu bonoya dayalı olarak(ödeme emrinde ………bedelli bono yazılı olsa da ekinde dava konusu bononun yer aldığı) 94.200,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 94.225,79 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatmış olduğu,davalının imzaya(bononun …… bedelli bir bono olduğunu düşünerek) ve yetkiye itiraz ettiği, Kartal ………İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2010 tarihli 2010/518 E., 2010/781 K. sayılı kararıyla icra dairesinin yetkisizliğine karar verildiği, alacaklı vekilinin 22/05/2011 tarihinde dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği görülmüş, ancak dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine ilişkin bilgiye rastlanılmamıştır. Davacı vekili 28/12/2017 tarihli duruşmada icra müdürlüğünden dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi talebinde bulunduklarını, ancak dosyanın gönderilmediğini beyan etmiştir.
Öncelikle davalı taraf kısmi dava açılamayacağı yönünde itirazda bulunmuş ise de, HMK 109/2 maddesi yargılama sırasında yürürlükten kaldırılmış olduğundan ve kambiyo senetlerine dayalı kısmi alacak davası açılması mümkün olduğundan hu yöndeki itirazın haklı görülmemiştir.
Davalı tarafın ilk beyanlarında bonodaki imzanın davalıya ait olup olmadığı yönünde net bir beyanlarının olmaması ve davacı tarafın talep etmesi nedeniyle bonodaki davalıya atfen atılan imzanın incelenmesine karar verilmiş, ancak davalı asilin imzayı kabul etmesi üzerine bu yöndeki ara karardan dönülmüştür. Daha sonra mahkememizce hatalı olarak dava konusu bononun zamanaşımına uğradığı düşünülerek davacı tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiş ise de bu yöndeki ara karardan da dönülmüştür.
Davalı vekilinin savunmasına konu hususların ispatı için sosyo-ekonomik durum araştırması,keşif, banka kayıtlarının celbi ve tanık dinletme talepleri yerinde görülmemiştir.
Yargılama sırasında davalı tarafın dava konusu senedin boş olarak ve hukuka aykırı olarak ele geçirildiği suçlamasıyla başlatılan soruşturmada delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bunun yanında davacı asil savcılıkta alınan 30/10/2017 tarihli beyanında, kendisinin davalıya bedelini almadan gayrimenkul verdiğini, tapuda devrettiğini, daha doğrusu kendisi bu taşınmazı verdiği zaman davalının senet verdiğini, daha sonra bu senedin icraya verildiğini, Mahkememiz dosyasının bu olayla ilgili olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın bonoya dayalı kısmi alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı tarafın davalının ortağı olduğu şirkete gayriresmi ortalık için ödemeler yaptığını ve eşine ait bir taşınmazı devrettiğini, daha sonra ortaklık ilişkisinin sonlandırılmasına karar verildiğini ve yapılan muhesebe sonucu davalının davacıya olan borcuna karşılık dava konusu bononun düzenlendiğini ve verildiğini ileri sürdüğü, davalı tarafın ise bononun boş olarak imzalanıp davalı işyerine bırakıldığını, davacının bonoyu rıza dışı ele geçirerek doldurduğunu savunduğu, her ne kadar davalı taraf icra hukuk mahkemesinde açtığı davada imza inkarında bulunmuş ise de ödeme emrindeki hatalı bilgi nedeniyle takibin ……. bedelli bir bonoya dayalı olarak başlatıldığını düşünerek imzaya itiraz ettiğinin anlaşıldığı, mahkememizde açılan iş bu davada açıkça imza inkarında bulunmadığı gibi 28/09/2017 tarihli beyanında bonodaki imzayı kabul ettiği, dolayısıyla her iki savunması arasında çelişki bulunmadığı, kural olarak bono sebepten bağımsız olup ispat yükünün bono altındaki imzayı kabul eden davalı borçluya ait olduğu, bunun yanında davacı tarafın ceza soruşturmasında savcılıkta alınan 30/10/2017 tarihli beyanında dava konusu bononun davalıya satılıp devredilen bir taşınmaz karşılığında alındığını belirterek bonodaki nakden kaydını tâlil ettiği ve ispat yükünü üzerine aldığı(Emsal: Yargıtay ……Hukuk Dairesi’nin 11/05/2016 tarihli 2015/14043 E., 2016/8635 K. sayılı kararı), davalının boş senedin rıza dışı ele geçirildiği yönündeki savunmasının ise tâlil niteliğinde olmadığı, zira davalının davacıya rızasıyla senet verdiğini dahi kabul etmediği, davacının dava konusu bononun taşınmaz satışı ve devri karşılığında alındığı yönündeki iddiasına yönelik ise yazılı bir delil sunmadığı, tanık deliline dayanmış ise de iddiasının tanıkla ispatının mümkün olmadığı, dolayısıyla davanın sübuta ermediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken 35,90 TL karar harcının başlangıçta yatırılan 853,90 TL’den mahsubu ile 818,00 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 54,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan ………. hükümleri uyarınca 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.