Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/528 E. 2021/772 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/528
KARAR NO : 2021/772

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2016
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı——- alım sözleşmesi kapsamında sözleşmede belirtilen hizmetlerin yapılmasının taahhüt edildiği ve sözleşme gereği müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Prim oranları ve Devlet katkısı başlıklı”81. Maddesinin “ı” bendindeki hükme rağmen —- tutarların davalı tarafından kesildiğini, işçilerin sigorta primlerinden müvekkilinin sorumlu olduğunu, prim ödemelerinin müvekkili tarafından——— gereken prim miktarı %5 azalmasına rağmen bu miktarın hak edişlerden kesilmeye devam edildiğini, davalının davaya konu edilen kesintiyi yaparak müvekkilinin hak edişinin tam olarak ödememesinin yasal olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi uyarınca——- üzerinen ödeme yapıldığını, davacının —- yapılmadığını, davacı şirket—– müvekkili tarafından ödenmesinin—–, davacının sebepsiz zenginleşme amacı —– yansıtmayan iddialarının reddi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında İş Kanunu hükümlerine tabi olmayan bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, buna göre davacının—– olduğunu, müvekkilinin de sözleşme ——– üzerinden verilen hizmet karşılığı davacıya ödeme yaptığını, ödenen tüm bedellerin her sene başında imzalanan sözleşmelerde mutabık kalınan bedeller olduğunu, davacının kendi hakediş miktarından kesinti yapıldığı iddiasının dayanağının anlaşılamadığını, davacının talebinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup dava konusu edilen alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasında —- kadar sözleşmede belirlenen hizmetlerin verilmesi nedeniyle hak edişin tam olarak ödenmemesi ve 5510 sayılı Yasanın 81.maddesi (ı) bendi uyarınca hazine tarafından karşılanan primlerin hak edişlerden kesilmesi nedeniyle açılmış alacak davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 12/07/2017 günlü ön inceleme duruşmasında dava şatları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek tarafların tüm delileri toplanmış, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı mahkememizde açtığı alacak davasında, davalı ile aralarında——–kadar devam eden hizmet alım sözleşmesi kapsamında taahhüt edilen edimlerin yerine getirildiğini, davalının 5510 sayılı Yasa’nın 81.maddesi (ı) bendindeki açık hükme rağmen davaya konu kesintileri yapması ve hakedişini tam olarak ödememesinin yasal olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL.nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı cevap dilekçesinde taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunduğunu, sözleşme uyarınca davacıya — ödeme yapıldığını, dolayısıyla davacının— kesinti yapılmadığını, davacı firma çalışanlarının sigortalarının kendileri tarafından ödenmediğini, sebepsiz zenginleşme amacı taşıyan, gerçeği yansıtmayan iddiaların reddi gerektiğini, taraflar arasında İş Kanunu hükümlerine tabi olmayan bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, bu sözleşmeyle davacı firmanın bizzat kendi personeliyle—- karşılığının davacı firmaya ödendiğini, davalı firma çalışanlarının — tarafından ödenmediğini, dolayısıyla kesinti yapılmasının da söz konusu olmadığın, sözleşmenin 6.4 maddesinde de davacının kendi çalıştırdığı işçilere ait haklardan sorumlu olduğunun kabul edildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerince zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı vekili sunduğu —- dava değerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 750.000,00 TL.olarak bildirmiş, bu tutar üzerinden eksik harcı yatırmıştır.
Davalı yan alacağın—- hükümlerine göre zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı kanunun 146.maddesinde genel hüküm düzenlenmiş ve kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilmiştir. Davacı sözleşme ile yüklendiği edimi için hakedişlerinden yapılan kesintinin akde ve kanun hükümlerine aykırı olduğu iddiası ile iade talebinde bulunmuştur. Bu durumda kanunda hizmet temini sözleşmeleri için ayrıca düzenlenmiş bir zamanaşımı süresi olmadığından davanın 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunun kabulüyle davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamında alınan ilk mali müşavir bilirkişi raporunda, tarafların ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, davacının düzenlediği fatura bedellerinin davalı tarafça ödendiği, bildirilen kesinti alacağı ile ilgili —– belirtilmiştir. Davacı yanın talebi üzerine mali müşavir bilirkişinin yanına—— sözleşmelerde ———- bu ——- ————– davacının sorumluluğunda olduğu, çalıştırılan —- davacının banka hesaplarının incelenmesinden %5 ——– davacının yararlanmış olduğunun görüldüğü, davacı tarafından düzenlenen faturalarda yer alan bedellerin herhangi bir kesintiye tabi olarak düzenlenip düzenlenmediğinin sözleşme eki ücret tablosu sunulmadığından belirlenmesinin mümkün olmadığı, kesinti yapılmış——- olup olmadığının tespit edilemeyeceği, davacının düzenlediği tüm fatura bedellerinin davalı tarafından ödendiği, fatura karşılığı yapılan ödemelerde herhangi bir kesinti olmadığını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Davacı vekili bu rapora da itiraz etmiş, fatura düzenlemelerinin davalının talep ve hesabına göre yapıldığını, faturalardan kaynaklı bir alacak taleplerinin olmadığını, fatura ettirilmeyen %5’lik kısmın istendiğini, ——- kayıtların celbini istediklerini bildirmiştir. Davacı vekilinin talebi ————–aynı bilirkişi ——— istenmiştir. ——- bilirkişi heyeti, davacı tarafından bildirilen, davalı tarafından bu indirimlerin hakedişlerden düşüldüğü ve haksız kesinti yapıldığı iddiasıyla talep ettiği alacakla ilgili olarak taktiri mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının 5510 sayılı kanun kapsamında %5 teşvik indirim miktarının——belirlemiştir.
Davacı, davalının 5510 sayılı Yasa’nın 81/1-ı maddesine dayalı olarak —– karşılığı olmak üzere hakedişlerden—– kendisinin sorumlu olduğunu ve bu prim ödemelerinin hakedişlerinden kesinti —–buna göre ödemesi gereken prim miktarı %5 azalmasına rağmen bu tutarın hakedişlerinden kesilmeye devam edildiğini, faturaların davalının isteği ve hesaplamalarına göre düzenlendiğini ileri sürmüş ise de davacının bu iddiasını ispata yarar hiçbir delil sunamadığı, faturaların davacı tarafından düzenlenip bedelinin de davalı tarafından ödendiği anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48 TL harç ile davacı tarafça tamamlama harcı olarak yatırılan 12.808,12 TL.harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 132,55 TL.yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.