Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/362 E. 2018/540 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/362 Esas
KARAR NO : 2018/540

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2016
KARAR TARİHİ : 21/06/2018

İstanbul Anadolu …… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/744 Esas 2014/511 Karar sayılı Görevsizlik kararı ile Mahkememize gelen ve görülen Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Istanbul Anadolu ……İcra Müdürlüğü’nün 2013/15776 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus ödeme emrini 28/11/2013 tarihinde tebliğ aldığını, söz konusu senetteki imzanın adi kefalet hükmünde olduğunu, senedin kambiyo senedi olmadığını, senedin anlaşma metninin ödenmeyen kira bedelinin teminatı olarak düzenlenmiş teminat senedi olduğunu, işlerin bozuk gitmesi ve anlaşmazlık sonucu süresinden önce işi bırakan borçlu……n kalan kira borcuna karşılık….. ve …… Şti’ye senet vereceğini, kendisinin de bu teminat senedine kefil olmasını istediğini, şirket sahibi…… da bilgisi dahilinde sadece 2.200,00 TL bedel yazılı olduğu halde kefil kısmına adını ve bilgilerini doldurarak imzalayıp şirkete verilmek üzere ….. teslim ettiğini, takibe konu senedin kambiyo senedi hükmünde olmadığını, faturanın kalan bedelinin teminatı olduğundan dolayı takibin ve ödeme emrinin iptalini talep ettiğini, şirket sahibi …….n da kendisi ile birlikte mağdur olduğunu, kalan kira bedelini tahsil edemediğini, ödeme emrinin kendisine gelene kadar senedin şirkette olduğunu zannettiğini, senette lehtar gözüken …’nu hiç tanımadığını, herhangi bir ilişikliği ve tanışıklığı olmadığını, ikinci cironta-senedi icraya verdirenin …… ortağı olduğunu zannettiğini, hamillerin kötü niyetle bu bedeli kendisinden danışıklı olarak tahsil etmeye çalıştığını, borçlu ……. hem vergi dairelerine hem de başkalarına olan borçları nedeniyle üzerine birşey almadığının bilindiğini, borçlu ……. senetteki adresini yanlış yazdığını, icra takibine konan kambiyo senedine dayanmayan takibin ve ödeme emrinin iptali ile davalı alacaklıya 2.237,13 TL borçlu olmadığının tespitini, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıların kötü niyetle beraberce hareket ederek mağduriyetine neden olduğunu, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacıya göre 3.kişi durumunda olduğunu, davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, davacı tarafın takibe konu bononun teminat bonosu olduğunu ileri sürdüğünü, bono üzerinde bir şerh bulunmadığını, bu hususu destekler nitelikte herhangi bir delil sunulmadığını, asıl borçlu aleyhine de icra takibine girişildiğini, takip talebinin de anlaşıldığını, davanın esasdan reddini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını, davacı aleyhine takibe konu alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı …… yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının senet üzerinde bulunan kendisine ait adresin yanlış yazıldığını iddia ettiğini ancak adreste herhangi bir yanlışlık olmadığını, söz konusu adresin önceden ikamet ettiği adres olduğunu, senetle alakası olmayan başka ticari ilişkilerden kaynaklanan fatura, sözleşme ve benzeri belgeler sunulması ve iddialarda bulunulmasının borçlunun borcunu ödemekten kaçınmak amacıyla ileri sürdüğü iddialar olduğunu, senedin bir ticari ilişki nedeniyle tarafınca imzalandığını, …’na verilmiş ve … isimli ciro sahibi de borç ödemediğinden dolayı icra takibine başladığını, söz konusu senet nedeniyle kendisi borçluysa, davacının da borçlu olduğunu, borçlu davacının ileri sürdüğü iddiaların hiç birisinin doğru olmadığını, söz konusu borcu tamamen kendi üzerine yıkmaya çalıştığını, bu nedenlerle kendisine karşı açacağı her türlü dava haklarının saklı tutulmasını istediklerini, davanın reddini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesini, davacının kötü niyetli olması nedeniyle aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve senedin iptali talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
İstanbul Anadolu ……..İcra Müdürlüğünün 2013/15776 sayılı takip getirtilmiş, incelenmesinde; davalı alacaklı …’ın davacı borçlu … ve davalı borçlu ……. aleyhine 06/08/2013 tanzim ve 30/09/2013 vade tarihli 2.200,00 TL bedelli bonoya dayalı 2.200,00 TL asıl alacak ve 37,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.237,13 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı görülmüştür.
Dava konusu senet incelendiğinde; keşidecisi ……, lehtar …, kefil …, 06/08/2013 tanzim ve 30/09/2013 vade tarihli 2.200,00 TL bedelli olup, …’nun bonoyu ……. ciroladığı görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi ……… alınan bilirkişi raporunda özetle; davalılardan …’ın … ve… aleyhine olarak İstanbul Anadolu …….. İcra. Müdürlüğ’nün 2013/15776 E sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus takibe giriştiği, davacı yanın 30.9.2013 vade tarihli senette kefil konumunda olduğu, senet borçlusunun …… olduğu, senedin ciro gördüğü, söz konusu senedin davalılardan…… tarafından dava dışı … lehine tanzim edildiği, …… ile dava dışı…. arasında nasıl bir ticari ilişki olduğunun hangi ilişki sebebiyle bu paranın …………… tarafından …… (2.200 TL) verilmiş olduğunun, ayrıca … tarafından senedin … hangi ticari ilişki sebebiyle cirolandığının izah edilmesi gerektiği, ayrıca dava dışı …. bila tarihli yazıda davalılardan…. ile hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını da beyan ettiği, Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının temel ilişkiye yönelenda beyan ettiği, davacının temel ilişkiye yönelen savunmalarını cirantaya (somut olayda davalı …) karşı ileri sürebilmesini engellemek için senedin … ciro yoluyla geçtiği (muvazaa) mütalaaa edilmekle birlikte takdirin Mahkememize ait olduğu belirtilmiştir.
Davalı … vekili rapora yönelik beyanda bulunmuştur.
Davacının talebi üzerine ……… tanık olarak dinlenilmesi için Kahramanmaraş …. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, …’nun adresine ulaşılamadığından dinlenememesi nedeniyle talimat iade dönmüştür.
Kambiyo senedi, bir adi senettir. Adi senetlerin ise içerdiği hususlar yönünden kesin delil teşkil edeceği açıktır. Durum böyle olunca senet üzerinde yer alan açıklamalar imalen ya da nakden) senedi elinde bulunduran kimse tarafından kesin delille ispat edilmiş olmaktadır (HMK m.200). Esas olarak bu sonuç, kambiyo senedinin kamu güvenine mazhar olması ilkesi ile de uyum içindedir.
HMK m.200’deki senetle ispat kuralının bir anlam ifade etmesi, anılan hükme göre senetle ispat edilmiş olan bir vakıanın aksinin de yazılı olarak ispat edilmesi gereğini zorunlu kılar. Aksi halde, kesin delille ispat edilen vakıanın aksini ispat için tanık delili de dahil olmak üzere her tür delile müracaat imkanını tanımak senetle ispat kuralının anlamını ortadan kaldırır. Bu nedenle senede karşı senetle ispat kuralı, senetle ispat kuralının tamamlayıcısı niteliğindedir.
Davacı yanın takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddia etmektedir. Senedin teminat senedi olduğu yolundaki savunma senedin hüküm ve kuvvetini azaltmaya yönelen bir savunma olduğundan bu tür savunmaların ancak HMK m.200 ve m.201 gereğince kesin delille ispat edilmesi gerekir. Nitekim Yargıtay bir kararında “Bu durumda, bononun bedelsiz olduğunu iddia eden davacı, bu yöndeki iddiasını HUMK’uıı 290. maddesi (yeni HMK m.201) uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. (19 HD 27.3.2006 T, 2005/7532 E, 2006/3094 K sayılı yayımlanmamış karar). “HUMK’nun 290. maddesi gereğince (yeni HMK m.201) senedin teminat olduğuna dair iddiaların yazılı bir delil ile ispatlanması gerektiğinden, bononun teminat olduğu yolundaki iddianın tanık dinlenmek suretiyle ispatı mümkün değildir” ifadelerine yer vermiştir. Davacı yanın, dosya kapsamında sunduğu sözleşmenin, takibe konu olan senedin teminat niteliğini ispat etmekten kesinlikle uzak olduğu değerlendirilmektedir.
Kambiyo senedi düzenlemek suretiyle oluşturulan alacak hakkı temel alacak hakkından tamamen bağımsız bir alacak hakkıdır ve bu hak temel alacak hakkından ayrı olarak devredilir. Bilindiği gibi bir borç ikrarı, sorumluluğu gerektirecek sebep belirtilmemiş olsa dahi geçerlidir. Kambiyo taahhüdünde bulunmak için alt bir hukuki ilişkinin bulunması mümkündür ama gerekli değildir. Kambiyo taahhüdü ifa yerine yüklenilmişse borç yenilemesinden (novatio) söz etmek gerekir. Yani temel borç ilişkisi düşer; onun yerini kambiyo ilişkisi alır.
Kambiyo senetlerinin mücerretliği kambiyo senetlerinin tedavül kabiliyetinin artmasına zemin hazırlayan bir unsurdur. Asıl borç ilişkisiııdeki herhangi bir eksikliğin veya savunma, vasıtasının ciro görmüş olan kambiyo senetlerinde cirantalar için nasıl bir tehlike yaratacağı ve bu sebeple ticari hayatın tıkanma noktasına geleceği açıktır. Bu ilke sayesinde kambiyo senetlerinin “kamu itimadına mazhar olması” mümkün hale gelebilmektedir. Kuşkusuz kambiyo senedinin kamu güvenine mazhar olması özelliği sadece mücerretlik ilkesi ile değil, aynı zamanda imzaların istiklali prensibi ile de sağlanmaya çalışılmaktadır’1.
Kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi özellikle senedin ciro görmüş olması ve bu yolla üçüncü kişilerin eline geçmiş olması halinde önem taşımaktadır. Zira, senedin ciro yolu ile üçüncü kişilerin elinde bulunması halinde keşideci ile ilk lehdar arasında ileri sürülebilecek olan şahsi def’ilerin üçüncü kişiye dermeyan edilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla kural olarak senedin ciro gördüğü hallerde, temel ilişkinin geçersiz olduğu veya senedin doğumuna yol açan hukuki ilişkinin bulunmadığı hususlarının sadece bu ilgililer arasında şahsi defi olarak dermeyan edilmesi söz konusu olabilecektir. Demek ki, kambiyo senedi ciro görmüşse ve bu surette iyi niyetli üçüncü kişinin elinde bulunursa bu şahsi def ilerin ve bu bağlamda temel hukuki ilişkinin yokluğu ya da geçersizliği savunmalarının iyi niyetli üçüncü kişiye dermeyan ı mümkün olamayacaktır.
Somut olayda da senet metni şekil olarak incelendiğinde, davalılardan …’ın yetkili hamil olarak senedin cirantası olduğu, her ne kadar davacı söz konusu senedin kira sözleşmesinin teminatı olarak düzenlenmiş bir teminat senedi olduğunu iddia etmiş olsa da senet metninde teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı, davacı tarafından 03/07/2013 tarihli ve tarafları ….. ile … olan Kira Sözleşmesinde senetten bahsedilmediği, senedin lehtarının … olduğu, kira sözleşmesinin taraflarıyla uyuşmadığı, yine dosyaya sunulan … ve ……. ……… adlı şahısların isim ve imzaları bulunan ve fotokopi olarak sunulan yazıda; …. alacağını olduğunu beyanla senette kendini lehtar gibi gösterdiğini, …….e iyilik olsun diye bu durumu kabul ettiğini, …’i ve ……’ı tanımadığını beyan etmiş olsa da, söz konusu belgedeki imzanın …’na ait olup olmadığının belirsiz olduğu, …’na mahkememizce ulaşılamadığı, dolayısıyla davacının senedin teminat senedi olduğunu ispatlayamadığı, takip dosyası incelendiğinde davalılardan….. de takip borçlusu olarak gösterildiği, dolayısıyla senet alacaklısının hem kefile hem de keşideciye başvurduğu, TTK m.825. Maddesine göre; “Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir’ şeklinde olduğu, yine TTK m.687. Maddesinde de “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi. düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken hile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şe4klinde düzenleme mevcut olduğu, muvazaanın her tür delile ispatının mümkün olduğu, davacının TTK m.825 dikkate alındığında davalılar arasındaki kötü niyeti ispat etmesi gerektiği, zaten bu kapsamda …’nun tanık olarak dinlenilmesi için davetiye çıkarıldığı, talimat yazıldığı, ancak sonuç alınamadığı, davacının başkaca bir delili de olmadığı, dolayısıyla lehtarın kötü niyetle senedi …’a ciroladığı iddiasını da ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 38,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,35 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacının yüzüne karşı, davalı ……. ve davalı … vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .