Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/229 E. 2021/485 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/229 Esas
KARAR NO: 2021/485
DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 26/02/2016
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;— tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının sürücü hız limitinin çok üzerinden bir seyirdeyken araç hakimiyetini kaybettiğini, müvekkiline % 100 kusurla çarptığını, kaza sonucunda müvekkilinin ağır yaralandığını, müvekkilinin tedavini halen devam etmekte olduğunu, müvekkilinin psikolojisinde kaza nedeniyle bozukluklar olduğunu, bu kaza sebebi ile ömür boyu üzerinden atamayacağı maddi ve manevi hasarlar taşıyacağını, kaza sonrasında yapılan muayene sonucunda sağ fermuar şaft kırığı, sağ koksa kırıklarının geçirdiği trafik kazası ile nedensellik bağı bulunduğunu, davalı —- başvurulduğunu fakat bu güne kadar ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalılardan — aracın kaydına ihtiyati tedbir konulmasını, davalılar — gayrimenkul var ise ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, davalı araç sahibi ve sürücüsünden —- manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı —-Tarihli kazaya karıştığı belirtilen—tarihleri arasında geçerli olmak üzere —olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitlerinin kişi başı –olduğunu,—— oranının tespiti halinde alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, kaza tespit tutanağı alkol raporunun taraflarına tebliğini, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar —-vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin — bulunan — sürmekte iken yolun sağında bulunan plakası tespit edilemeyen —- müvekkilinin istikametine girmeye çalıştığını ancak yol önceliği müvekkiline ait olduğunu bu nedenle müvekkilinin yoluna devam ettiğini; Bunun üzerine bahse konu araç sahibinin geçiş önceliği kuralına uymayarak müvekkilinin aracının önüne geçtiğini, müvekkilinin de hatalı dönüş yapan araca çarpmamak için sevk ve idaresindeki aracı önce sola; ardından soldaki kaldırıma çarpmamak için sağa kırdığını, ancak bu hamleden sonra müvekkilinin direksiyon hâkimiyetini kaybettiğini ve araç kaldırıma çıkmak suretiyle davalıya çarptığını, geçiş önceliği kurallarını gözetmemesi nedeniyle —–araç sürücüsü kazada asli kusurlu olduğunu, bu sebeplerle aleyhine ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı yan uhdesine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından doğan maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce davaya konu araçların trafik kayıtları, sigorta poliçeleri ve hasar dosyaları, davacının kaza nedeniyle gördüğü tedavi evrakları, kazaya ilişkin soruşturma dosyaları ilgili yerlerden celbedilmiş; —- yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş; kolluk vasıtasıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış; adli trafik bilirkişisinden kusur raporu; —–maluliyet raporları alınmış; dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek hesap raporu alınmıştır.
—- dosyası celbedilmiş, yapılan incelemesinde; — kusur raporu alındığı, bu rapora göre; müşteki davacı —kusursuz, sanık— plakası tespit edilemeyen aracın tali kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece bu rapor gözetilerek sanığa ceza verildiği, istinaf sonucu itirazın esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargılama aşamasında—uyarınca değişen yönetmelikler uyarınca davacının maluliyet tespiti yaptırılmıştır.
—- maluliyet raporunda özetle: davacının — karar sayılı —- maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme —aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
—- geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı —-nedeniyle —- kapsmında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme — aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
— maluliyet raporunda özetle:—- kaybedip kaybetmediğine—- değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; davacının —– uzayabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce kusur yönünden ve zarar hesabı yapılmak üzere ——— alınan raporda özetle; kazanın meydana gelmesinde; davacının kusursuz, davalı — oranında, plakası tespit edilemeyen aracın % 25 oranında kusurlu olduğu, —- usulüne göre hesaplama yapıldığı, davacının belirlenen —- eksilme meydana gelmesi sebebiyle sigorta şirketinin ödeme yaptığı — tarihindeki ücret verilerine göre, toplam maddi zararının davalıların — hesaplandığı; davalı sigorta şirketinin davacının vekiline—ödendiğinin bevan edildiği: sulh akdinin dosyaya kazandırılması ve ödenen —-içindeki anapara tutarının belirlenmesi ve yukarıda hesaplanan ödeme tarihindeki ücret verilerine göre hesaplanan tutar ile mukayesesi sonucu —- kusura göre davacının karşılanmamış maddi zararının kalmayacağı, bu aşamada mevcut delil durumu dikkate alınarak, güncel verilere göre hesaplama yapılmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce; Tazminat hesabı raporunda davacıya ödeme yapıldığından tazminat hesabının ödeme tarihi olan — tarihindeki verilere göre belirlendiği, bu tarihteki verilere göre davalı sigarla şirketinin —- asıl alacak ödemesi yaptığı, ödeme tarihindeki verilere göre taktiri mahkememize ait olmak üzere davalının % 100 kusurlu olduğu ihtimalindeki ödeme miktarının yeterli olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi, ödeme tarihindeki ücret verilerine ödeme miktarı yeterli değil ise — yılı asgari ücret verileri dikkate alınarak hesap tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı —— tarihli itiraz dilekçesinin de değerlendirilmesi amacıyla hesap bilirkişisi — rapor alınmıştır.
Hesap bilirkişisi — özetle; Yargılama sırasında — günü düzenlenen Sulh ve ibra Sözleşmesinin düzenlendiği tarihteki ücret verilerine göre davacının — sürekli is göremezlik zararı oluştuğu; davalı —-ödediği; davacının karşılanmamış sürekli iş göremezlik zararı kalmadığı, davacının belirlenen ——- —- geçici iş göremezlik zararı oluştuğu; bu zarar kalemiyle mükerrerlik teşkil eden indirim nedeni varlığının bulunmadığı; sigorta şirketinin fazla ödemesi olan —-bu tutardan mahsubu gerekip gerekmediği ve dava dilekçesinde bu yönde talep olup olmadığının takdirinin Mahkemeye ait olduğu,
Tüm dosya kapsamından; davanın —- tarihinde davalı sigorta şirketine — sigortalı davalı —kullanımında olan —- plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığı, talebin yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu,
Alınan kusur raporu doğrultusunda kazanın meydana gelmesinde; davacının kusursuz, davalı — % 75 oranında, plakası tespit edilemeyen aracın % 25 oranında kusurlu olduğu, mahkememizce alınan raporun ceza dosyasında — raporla da uyumlu olduğu, rapordaki oranların kazanın oluş şekline uygun olması nedeniyle hükme esas alınması gerektiği,
Kaza tarihi itibariyle— sayılı raporunda —– hesaplama formülü uygulanması gerektiğini, birden fazla hastalık olması durumunda bu formülün uygulanacağını beyan etmişse de — zaten davacının birden fazla hastalığının tespit edilerek buna uygun yönetmeliğe göre değerlendirme yapıldığı ve sonuç olarak davacının meslekte kazanma gücündeki eksilmenin — oranında, geçici iş göremezlik süresinin de—- aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki itirazlarına itibar edilmediği, yine—– maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu beyan etmiş olsa da maluliyet raporları arasındaki farklılığın çelişkiden kaynaklı değil, farklı yönetmelik hükümleri uygulanarak alınmasından kaynaklı olduğu, dolayısıyla bu durumun da çelişki yaratmış sayılmadığı,
Davacı vekilinin —- yönünden davadan feragat ettiklerini, davalı — talebi yönünden sulh olduklarını, sulh sebebiyle davadan, davalı sigorta şirketi —-yönünden feragat nedeniyle reddini talep etmiştir.
Davalı —– tarihli dilekçesinde; davacı taraf ile sulh olduklarını, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
—–
Karar tarihli kararında;—– maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. —-şahısların bedeni ve maddi zarara uğratılmasından işleten doğrudan sorumlu tutulmuş, —– gereğince de, zarar görenin, zarara neden olan aracın —– doğrudan talep ve dava hakkı bulunduğu belirtilmiştir. Ancak, zorunlu trafik sigortacısının zarardan sorumluluğu 93.madde gereğince belirlenen ve poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlıdır.
İşleten ve zorunlu trafik sigortacılarının 3. kişilere karşı sorumluluklarının niteliği ise kanundan doğan 818 sayılı BK’nin 51. maddesince müteselsilen sorumluluk olup, BK’nin 142/1.maddesi gereğince; alacaklı, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen tahsilini isteyebilir. Borcun tamamen tahsiline kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam edeceği de aynı yasanın 142/2 maddesinde açıklanmıştır.
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği def’iler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu def’iler BK’nin 143. maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya müteselsil borcun sebep veya konusundan doğan def’iler olup bunların dışında ileri sürülen def’iler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. BK’nun şimdiye kadar sözü edilen düzenlemeler alacaklıya karşı dış ilişkilerle ilgili olup, borcun ödenmesinden sonra müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkilerde BK’nin 144. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmadığı takdirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen veya tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Diğer taraftan davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, davalı sigorta şirketi hakkındaki feragatin, rücu hakkı bulunan diğer davalıyı etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. —–müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır.
Bunun yanında, —- sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğerleri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri için alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması gerekir.
Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan feragat etmiş olması veya böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. —– hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceğine dair hükmüne havidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava açıldıktan sonra davalı sigorta şirketi —– birlikte araç işleteni ve araç sürücüsünün de dava konusu kaza nedeniyle talep edilen tazminattan dolayı ibra edildiği ve tüm haklardan feragat edildiği görülmektedir. Bu halde, davacı eş — için belirlenen maddi tazminat açısından davalı işleten ve sürücü —-feragatname anlaşması içeriği değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
Yine, ödeme nedeniyle ibra edilen davalı—- dışındaki davalıların yapılan bu feragat nedeniyle kusurlarına göre sorumluluklarına hükmedilmesi gerekirken diğer davalı —- tazminat miktarlarından müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde olduğu görülmüştür.
Davalı sigorta şirketi ile davacı vekili arasında — — başlıklı belgenin yargılama sırasında tanzim edildiği ve davacıya —- ödenmesi karşılığında davadan feragat edilmesinin kararlaştırıldığı; davacı vekilinin —– nolu celsede; sigorta şirketi ile anlaştıklarını, davalı sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiklerini, diğer davalılar yönünden manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan ettiği, yine —- nolu celse de de sigorta şirketi tarafından maddi tazminata yönelik zararlarının karşılandığını, diğer davalılar yönünden maddi manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan ettiği, ayrıca mahkememizin talebi üzerine davacı vekilinin sulh, ibra ve feragat yetkisinin içerir vekaletnamesini ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı tarafın maddi tazminat talebinin davalı sigorta şirketiyle yapılan sulh ve ibra sözleşmesi sonucu karşılandığı, davacı vekilinin de bu şekilde beyanda bulunduğu, davacı tarafın davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminat yönünden davadan feragat etmesi nedeniyle davanın sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafın davalı sigorta şirketi yönünden feragat ettiği takdirde teminat miktarı kadar diğer davalılara da bu durumun sirayet edeceği, kaldı ki davacının tüm maddi zararının sigorta şirketi tarafından karşılandığından maddi tazminat yönünden; diğer davalılar —– yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Manevi tazminat açısından ise;—– göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —- gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. ——
Somut olayda; davacının maluliyet oranları, geçici iş göremez kaldığı süre, davacının kaza sırasında öğrenci olup, halihazırda çalışmadığı, davalı — adliyede katip olarak çalıştığı, evinin kira olduğu, davalı —– — işsiz olup, ailesinin evinde ikamet ettiği, sonuç olarak tarafların ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza tarihi gözetilerek davacı için —- manevi tazminatın müteselsil sorumluluk kapsamında davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği, yine söz konusu zararın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle alacağa kaza tarihi olan —–tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz işletmek gerektiği, bakiye talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Maddi tazminat talebi yönünden davalı—-davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Maddi tazminat talebi yönünden davalılar —– açısından davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3—- manevi tazminatın davalılar — tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 546,48 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 33,81 TL harcın davalılar —– tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 512,67 TL peşin harç olmak üzere toplam 541,87 TL harcın davalılar —– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 775,09 TL tebligat ve müzekkere masrafı, —olmak üzere toplam — yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 200,93 TL’sinin davalılar—– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Maddi tazminat yönünden;
a)davalı —– yönünden vekalet ücreti talebi olmadığından, vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
b)Davalılar—- yönünden davalı sigorta şirketinin ödeme yapmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Manevi tazminat yönünden;
a)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar —-alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalılar —- kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —- verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar ——— vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021