Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/190 E. 2018/390 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/190 Esas
KARAR NO : 2018/390

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete büyük kısmı ihraç kaydıyla olmak üzere mal üretip sattığını ve teslim ettiğini, ancak davalının cari hesap borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili; davacının müvekkiline yurtdışındaki şubesine gönderilmek üzere ihraç kaydıyla mal üretip sattığının doğru olduğunu, ancak üretilen malların doğrudan yurtdışına gönderildiğini, malların ayıplı olduğunun ve bir kısmının teslim edilmediğinin sonradan anlaşıldığını, müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 09/12/2015 tarihinde, cari hesaba dayalı olarak 240.064,12 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalının yasal sürede borca itiraz ettiği, iş bu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili 20/02/2017 havale tarihli dilekçesi ile, mal teslimi, uğranılan zararlar ve ayıp ihbarı konusunda tanık dinletme talebinde bulunmuş ve malların ihraç edildiği yurtdışındaki firmaya müzekkere yazılarak ayıplı mallar üzerindeki incelemelere ve görüşmelere, uğranılan zarara ilişkin bilgi alınması talep edilmiş ise de, uyuşmazlığın nitelikli satış sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle tanık dinletme talebi yerinde görülmemiş, yine davalının yurtdışındaki şubesi olduğu bildirilen firmanın sunacağı delillerin davalı tarafça da sunulabileceği ve usul ekonomisi de dikkate alınarak müzekkere talebi de reddedilmiştir. Bunun üzerine davalı vekili taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesine ilişkin olduğunu savunarak tanık dinletme talebini yinelemiş, ayrıca yurtdışındaki firmanın müvekkilinin yurtdışı şubesi olmadığını, ortağı olduğunu savunmuş ise de, verilen süreye rağmen delil olarak dayandığı sipariş formları ve mimari çizimleri sunmamış olması, fatura içerikleri ve yurtdışı firmasının davalının ortağı olması nedeniyle önceki ara kararımızdan dönülmemiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan raporda özetle; her iki tarafın defterlerinde de tüm faturaların kayıtlı olduğu ve davacının 240.064,12 TL alacaklı göründüğü, ayıp ihbarına ilişkin sunulan belgeye rastlanılmadığı, fotoğrafların uzmanlık alanı dışında olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili, raporda davacının 240.064,12 TL alacaklı olmadığına dair bir ibare bulunduğunu, çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ayrıca tanık dinletme ve müzekkere taleplerini yinelediklerini belirterek uzman bilirkişilerin de yer aldığı heyetten yeni bir rapor alınmasını istemiştir. Rapordaki söz konusu ifadenin hatalı olarak kullanıldığı açık olup çelişki olarak görülmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalının malların denetlenmeden doğrudan yurtdışındaki firmaya gönderildiğini, ancak malların ayıplı olduğunu ve bir kısmının teslim edilmediğini savunduğu, davacı tarafça ilişkinin satış sözleşmesinden kaynaklandığının, davalı tarafça ise eser sözleşmesinden kaynaklandığının ileri sürüldüğü, cari hesabı oluşturan fatura içerikleri, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaması ve davalı tarafça delil olarak dayanılan sipariş formları ve çizimlerin sunulmamış olması nedeniyle ilişkinin nitelikli satış ilişkisi olarak kabul edildiği, zira davalı tarafa özel olarak üretilmiş bir malın satıldığına dair delile rastlanılmadığı(Emsal: Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 08/12/2016 tarihli 2016/2613 E., 2016/15523 K. sayılı kararı), bu durumda davacı satıcının faturalara konu malların tamamını davalıya teslim ettiğini, davalının da malların ayıp olduğunu ispat etmeleri gerektiği, cari hesabı oluşturan tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla davalının bir kısım malların teslim edilmediği yönündeki savunmasına itibar edilmediği, davalı tarafın ayıp savunmasına ilişkin olarak sadece fotoğraflar sunduğu, ayıp iddiasına ve ihbarına ilişkin olarak tanık dinletmek istemiş ise de davanın niteliği ve davacı tarafın muvafakat etmemesi nedeniyle talebin reddedildiği(uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilse dahi malların ayıplı olduğu husususun tanıkla ispatının mümkün olmadığı), ayrıca önce yurtdışındaki şubesi sonra ortağı olduğu bildirilen malları teslim alan firmaya müzekkere yazılarak ayıba ilişkin belgelerin celbi talep edilmiş ise de söz konusu belgeler davalı tarafça da temin edilip sunulabileceğinden ticari ilişkinin tarafı olmayan ve davalının ortağı olan yurtdışındaki şirkete yönelik bu talebin usul ekonomisi de dikkate alınarak reddedildiği, davalının ayıp savunmasını ispat edemediği, kaldı ki ayıp ihbarına yönelik de herhangi bir delil sunmadığı, davalı yemin deliline dayandığından ve yemin teklif etme hakkını kullandığından yemin metni hazırlanarak davacıya tebliğ edildiği, davacı şirket yetkilisinin dava konusu malların ayıplı olmadığına dair yemin ettiği, dolayısıyla davacının alacak iddiasında haklı olduğu, bunun yanında alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin de haklı görülüğü anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının İstanbul Anadolu …….İcra Müdürlüğü’nün 2015/24396 Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın İPTALİNE, takibin 240.064,12 TL asıl alacak ve buna takip tarihinden itibaren %10.5 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 240.064,12 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gereken 16.398,78 TL karar harcından başlangıçta yatırılan 2.899,38 TL harç ile icra müdürlüğüne yatırılan 1.200,32 TL harcın mahsubu ile 12.299,08 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafça yatırılan 2.899,38 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk dava masrafı, 193,50 TL tebligat ve müzekkere gideri ve 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 927,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan………….. uyarınca 20.353,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.