Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1393 E. 2018/195 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1393 Esas
KARAR NO : 2018/195

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı ———- arasında …. nolu ———-poliçesi imzalandığını, dava dışı —- ——————- evinde davalı şirket tarafından özel güvenlik hizmetleri sözleşmesi kapsamında korunan ——— güvenlik hizmetleri sözleşmesi ile korunan konutunda hırsızlık meydana geldiğini, sözleşmeye göre davalı şirketin ————– güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiğini, dava konusu hırsızlık nedeniyle meydana gelen hasar nedeniyle 11/11/2015 tarihinde sigortalı ————– 20.638,00 TL hasar bedeli ödendiğini, bu ödeme ile müvekkili şirketin sigortalısının haklarına halef olduğunu, bu nedenle İstanbul Anadolu ————- İcra Müdürlüğünün 2015/26388 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalının bu takibe itiraz ettiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile itirazların iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;öncelikle davanın mahiyeti ve gereği bakımından ——————Tüketici Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğini, davacı sigorta şirketi tarafından hiçbir kusur incelemesi yapılmaksızın tek kusurlu sadece müvekkili şirketmiş gibi itiraza konu icra takibini yalnızca müvekkili şirket aleyhine başlattıklarını, asli kusurlunun sigortalı malik sahibi olduğunu, paylaşılması gereken bir kusur var ise site yönetemine ait olacağını belirterek olayda müvekkili şirkete kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını beyanla, davanın görevsizlik kararı verilerek Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine, davanın reddine, davacı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; davacı sigorta şirketine —————- ile sigortalı olan dava dışı———– ait konutta meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde davacı tarafça sigortalıya yapılan ödemenin, sitenin güvenliğini sağlamakta kusuru olan davalıdan Türk Ticaret Kanununun 1472.maddesi gereğince halefiyet hakkına dayanarak rücuen tazmin ve tahsili talebine dayanmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü karşısında davacının dava dışı sigortalının dava haklarına halefiyet yoluyla sahip olduğu açıktır. Davada onun sahip olduğu tüm haklara halefiyet gereği davacı da sahiptir. Diğer bir anlatımla somut olaya ilişkin dava, dava dışı sigortalı tarafından davalı aleyhine açılmış olsa idi nasıl aradaki ilişkinin ticari bir iş olmadığı ve sorunların çözüm yerinin de ticaret mahkemeleri olmadığını söyleyebiliyorsak, halefiyet prensibi gereği de aynı şeyi düşünmek zorunludur. Değişen tek şey davacının taraf sıfatındadır. Bu da halefiyet prensibi gereği davada davacıya aktif husumet ehliyeti tanımaktadır. Diğer bir anlatımla sırf davanın taraflarına bakarak her iki tarafın da ticaret şirketi olmasından dolayı davanın ticari nitelikli ve ticari kâr elde etme amacı güden bir sözleşme olduğu kabul edilemez.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun dördüncü kısmında Tüketici Sözleşmeleri açıkça sayılmış olup dava konusu uyuşmazlığa ilişkin sözleşme bunlardan hiç birine girmemektedir. Bu nedenle davaya konu uyuşmazlığa bakmak görevi Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olması nedeniyle görevsizlik nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (somut uyuşmazlığa Asliye hukuk mahkemesince bakılması gerektiğine ilişkin emsal kararlar : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ————–. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2017 tarih 2017/354 Esas 2017/355 sayılı kararı, Yargıtay ———. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2017 tarih 2014/12136 Esas 2017/6129 sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ———. Hukuk Dairesi’nin 12/07/2017 tarih 2017/354 esas 2017/392 sayılı kararı)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına ( ihtar edildi)
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.