Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1152 E. 2022/506 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1152 Esas
KARAR NO: 2022/506
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden
Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ TARİHİ: 01/11/2016
BİRLEŞEN DOSYA BİLGİLERİ —–
ESAS NO: 2017/61
KARAR NO: 2017/31
BİRLEŞEN DOSYA
DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden
Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DOSYA DAVA TARİHİ : 16/01/2017
BİRLEŞEN DOSYA KARAR TARİHİ: 18/01/2017
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin, boya deposu olarak kullandığı işyerine hırsız girdiğini, — içinde kilitli senet ve çeklerin çalındığını, durumun şirket ortağı tarafından — günü — sularında öğrenilmesine müteakip polis çağrılmak suretiyle tutanak tutulduğunu, olayla ilgili olarak —-soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın devam etmekte olduğunu, çalınan çeklerle ilgili olarak —— dosyası ile çek iptali davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, tüm çeklerle ilgili olarak ödemeden men kararı alındığını, yargılama sırasında dava konusu çekin —- ibraz edildiğinin tespit edildiğini, mahkemece kendilerine ihtiyati tedbir talepli çek istirdadı davası açmaları için —–kesin süre verildiğini, çekin üzerindeki imzanın müvekkili şirkete ait olmadığını, çalınan çeklerin gerçekte var olmayan ya da ticari faaliyeti olmayan gerçek/tüzel kişiler tarafından cirolanıp sahte faturalar düzenlenmek suretiyle takibe konu edildiğini, —– şirketinin temlik edilen alacağın dayanağı olan faturanın sahte olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğunu belirterek çalınan ve zayi davası bulunan —– bedelli çek üzerindeki imzanın müvekkili şirkete ait olmaması ve çekin çalınmış olması göz önünde bulundurularak takibe konu edilmesinin tedbiren engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, davanın dosyanın tarafları aynı ve konusu başka bir çek hakkındaki menfi tespit ve istirdat talepli olan —– birleştirilmesini, çekle ilgili olarak müvekkili şirketin hamil olduğunun tespiti ile çekin istirdadı ile müvekkili şirkete iadesine, davaya konu çek bakımından müvekkili şirket ile çek keşidecisi —— davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine, yüzde 20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Davalı şirketin —- adresi olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, Huzurdaki davanın davacının cirantısı bulunduğu —- meblağlı çek ile ilgili olarak, davalı ——aykırı olarak devir ve temlik edildiğini ve bu çekler dolayısıyla borçlu bulunmadıklarının tespiti talebiyle açıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususların tamamının hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz kötü niyetli iddiaları olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi çek , çalıntı olarak tedavüle çıkarıldıysa , buna ilişkin suç duyurusunda bulunma hakkımız saklı kalmakla beraber, Ticaret Kanunu gereği Basiretli bir tacir gibi hareket etmeyen davacının davası, kötü niyetli bulunmakla reddine karar verilmesini, davalı şirketin Yasalarca düzenlenen —-alanında faaliyet göstermekte olup, dava konusu çeki —- olarak devir ve temlik alındığını, davalı şirket çeki ve çekin dayanağı faturayı müşterisi bulunan dava dışı —- teslim alındığını, yine Dava dışı —– fatura görülüp birlikte alınmıştır. Yani müvekkil —— şirketi, 6361 S. Kanunun 9/2 maddesine uygun olarak —işlemi yapmıştır. Yalnızca davaya konu çeki değil çekin dayanağı olan faturayı da aldığını, davacı tarafın her ne kadar davaya konu çekin çalıntı ve tahrifat yapılarak tedavüle çıkarıldığını ve bedelsizliğini iddia etmekte ise de davacı bu şahsi def’isini ancak ceza soruşturması neticesinde tesbit edilen tarafa karşı ileri sürebileceğini, davalı——- karşı kanun gereği bu def’iyi ileri süremeyeceğini, Davalı şirketin iyiniyetli 3. Kişi olduğunu ve davacının hukuki durumunu ve dava dışı kişiler arasındaki iç ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu çekin , —— tarihinden bankaya ibraz edildiğinde, banka ” Mahkeme yasaklı olduğu bildirildiğinden..” kaşesi vurularak iade edildiğini, çalıntı işlemine tabi tutulmadığını, Karşılıksız çıkan çek, müvekkil tarafından müşterisi ve dava dışı durumundan olan —— bedeli tahsil edilmek suretiyle iade edildiğini, dava konusu edilen çek fiilen da müvekkil şirket tasarrufunda bulunmadığını, bu sebeple de huzurdaki davanın müvekkil yönünden reddini, Davacının davasının kötü niyetli olduğunu, dava konusu edilen çekin keşide tarihi — Bankaya ibraz tarihi — müvekkil tarafından müşterisine iade tarihi ise — olduğunu, Davacının ise huzurdaki davayı —– tarihinde ikame ettiğini, bu süreçte çek aslının müvekkil şirketin tasarrufunda olmadığı, yasal işlem başlatılmamasından anlaşılmadığını, Davacının huzurdaki davayı müvekkil şirkete karşı ikame etmesinde hukuki bir menfeaat yok iken işlem yapması haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle Yetki itirazımın Kabulü ile dosyanın yetkili —- gönderilmesine , haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın husumet ve esas yönünden reddine, davacının % 20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle ücret-i vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Asıl dava ve birleşen dava; asıl dava konusu olan —çekteki ve birleşen dava konusu olan —– çekteki imzaların davacı şirket yetkilililerine ait olmadığından bahisle davacının ve çek keşidecisinin davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti, çeklerin istirdatı ve davacı şirkete iadesi, çekteki imzaların sahte olması nedeniyle kötü niyet tazminat taleplerine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Asıl dava ve birleşen davaya konu çek fotokopileri incelendiğinde, ciro zincirlerinin aynı şekilde oluştuğu, davacı şirketin her iki çekte de lehdar olup çekin arka sayfasında ——ciranta olarak —- ciro ettiği,ondan da —-ciro edildiği, ondan da —- ciro edildiği ondan da—- ciro edildiği ve hamilin——- olduğu anlaşılmaktadır.
—– soruşturma dosyası celbedilmiş olup incelendiğinde; Davacının şikayetçi olduğu,dava dilekçesinde belirtilen hırsızlık işlemi ve bilahare çeklerin ibraz ve ve icra takibine tabi tutulmasına bağlı olarak, icra takibi tarafları, çekte cirosu olan kişiler olmak üzere şikayetlerin yapıldığı,işlemlerin aynı dosya üzerinden takip edildiği,şikayet edilenlerin arasında huzurdaki davada davalı faktöring şirketi müşterisi —-, cirtanta durumunda bulunan —- yetkilisi —– de bulunduğu, soruşturmanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
—- dosyası celbedilmiş incelenmesinde; Mahkememiz dosyasında davacı olan taraf vekili tarafından ilgili mahkemeye verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin depo olarak kullandığı işyerine giren hırsızın —– içerisinde bulunan kilit altındaki ——– senedin çaldığını, çeklerin ve senetlerin müşterileri tarafından borcuna karşılık müvekkiline verilmiş çekler ve senetler olduğunu belirterek ödeme yasağı konularak dava konusu yaptığı çek ve senetlerin zayi nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği,ilgili mahkemece asıl dava ve birleşen davaya konu çeklere dair bankaya yazılan yazılara verilen cevabi yazılarda çeklerin ibraz edildiğinin bildirilmesi karşısında davacıya ibraz eden aleyhine çek istirdat davası açması için kesin süre verilmesi üzerine mahkememizde ve —- dava açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket temsilcileri olan ——- imzaları ile dava ve birleşen dava konusu çeklerdeki imzaların karşılaştırılması amacıyla imza incelemesi yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi ile alınan —- tarihli raporda özetle; İnceleme konusu —–kaşesi üzerinde bulunan imzaların, davacı —- eli ürünü olmadığı yönünde görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davaya konu olan çeklerdeki davacı ve davalı ciroları arasında yer alan şirketlerce davaya konu çeklere ilişkin ticari ilişkilere ilişkin kesilmiş olan faturaların ve ticari defterlerin incelenmesi ve ayrıca davalı——aldığı çeklere dayanak faturaların ve ticari defterlerin incelenmesi için mali müşavir bilirkişisi ve davalı şirketce kanuna uygun — yapılıp yapılmadığının tespiti için — hususunda uzman bilirkişiden oluşan heyetten alınan —- havale tarihli raporda özetle; Davacının asıl davaya ve birleşen davaya konu ettiği çekleri davadışı ticaret yaptığı firmalardan almış olduğu, söz konusu çekler ile ilgili kendi cari hesaplarında dava dışı şirketlerin cari hesaplarına — iade ettiği, davacının dava dışı şirket — ticari ilişkisine dair herhangi bir tespitin yapılamadığı, davalı —sirketinin, dava dışı —dolayısıyla; mal ve hizmet satışına istinaden düzenlenmiş— adet fatura temliki ile dava konusu çeklerin de içinde yer aldığı —- tutarlı çek karşılığında fon kullandırımı yaptığı, sağlanan finansman tutarı ile bu işlemlerden kaynaklanan faiz ve komisyon tutarı toplamının, temlik alınan fatura toplamını geçmediği, İşleme alınan faturanın 213 sayılı VUK 230. maddesine göre düzenlendiği, faturalı alacağa istinaden alınan dava konusu çeklerdeki ciro silsilesinde, çekleri davalı—– ciro edip veren —- faturada alacaklı gözüken kişi olduğu, bu kişiden önceki cirantanın ise faturadaki borçlu —— aynı kişi olduğu, fatura toplamı —- ile çek tutarları toplamının — uyumlu olduğu, dava konusu çekler — tarihinde ——— işlemine konu olduğu halde, söz konusu çekler üzerine—- tarihinde muhatap bankalar tarafından Mahkeme kararı ile ödeme yasağı işlendiği, dikkate alındığında, yapılan —- işleminin, —ve adı geçen —— uyulduğu, birleşen davanın konusu olan — çekin karşılıksız çıkması sonrasında davalının iş bu çeki dava dışı —– iade etmiş olduğu belirtilmiştir.
Heyete nitelikli hesap uzmanı bilirkişi —– eklenmek suretiyle tüm iddia ve itirazlar ile kök raporun da değerlendirilmek üzere rapor hazırlanması istenilmesi üzerine dosyaya tevdi edilen —– tarihli raporda özetle; Davacının iki ayrı çeki konu almak üzere söz konusu çeklerden dolayı kendisinin ve çeki keşide eden kişilerin davalıya borçLu bulunmadığı yönünde menfi tespit davası açtığı, aynı iki dava ile her iki çekin istirdadını talep ettiği, Bu kapsamda değerlendirildiğinde dava konusu —— her iki çekin, davacı elindeyken çalındığı hususunda gerek —– soruşturma evrakları, taraflar arasında daha önce başka çekleri konu alan davalar, davacının ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının elindeyken çalınan söz konusu çeklerin bilahare davalı —-ciro edildiğinin anlaşıldığı, davacının menfi tespit talebi bakımından değerlendirildiğinde, dosyaya alınan imza incelemesine yönelik bilirkişi raporu karşısında, sahte imza gerekçesi ile söz konusu çeklerden dolayı davacının herhangi bir kimseye karşı sorumlu olmayacağının, diğer bir ifadeyle menfi tespit iddiası açısından incelendiğinde, ciranta sıfatı ile şeklen sorumlu görünen davacı şirketin, ciro üzerindeki sahte imza sebebiyle söz könusu iki çekten dolayı sorumlu olmayacağı, bu hususu alacaklı olarak görünen ve talepte bulunan herkese karşı ileri sürebileceği açık kanun hükmünün —– doğal bir sonucu olduğu, buna karşın davacı tarafından söz konusu çeklerin istirdadına yönelik talebinin değerlendirilmesinin gerektiği, bu açıdan çalınmak suretiyle elinden çıkan ve esasen menkul hükmünde bulunan çeklerin iadesinin davacı tarafındanistenebileceği,genel olarak kabul edilebileceği, ancak burada özellikle söz konusu çeklerin iyiniyetli üçüncü kişilerin eline geçmesi halinde, bunların üzerindeki alacağın edinilmesine yönelik değerlendirme yapılması gerektiği, kambiyo senetlerinde alacaklıları koruyan yapı, her ne kadar sahte imza ve kişi elinden rızası dışında çıkma durumlarında borçlu olarak defi (savunma) ileri sürmeye olanak verse de, çalınan çekin iadesi yükümlülüğü için tek başına yeterli olmadığı, davalı tarafından söz konusu çekler devralınırken kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığının belirlenmesi, diğer bir ifadeyle söz konusu çeklerin çalıntı olduğunu bilecek veya bilmesi gereken seviyede kusurlu olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği, kök raporda yapılan——- işleminin 6361 sayılı Kanunun 9/2. maddesine ve adı geçen Kanunun 1., 9/2. ve 38/1. maddelerine istinaden—- tarafından yayımlanan —- uyulduğu mütalaa edildiği, kök raporda ortaya konan bu sonucun, aksine değerıendirilebnecek tek hususun, dosyaya sunulu bulunan —- olduğu,bu kapsamda olmak üzere davalının müşterisi olan —- tarafından kesilen faturanın dava dışı —— formlarında yer almadığı, bu haliyle söz konusu faturanın kayıtlara yansımamış olduğu, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ışığında, davalı faktöring şirketinin kendi müşterisi ile arasındaki ilişki kapsamında yükümlülükleri yerine getirdiği, özellikle fatura ile alınan çekler arasındaki uyumun belirlendiği, çekte görünen ciranta ile fatura borçlusunun aynı kişiler olduğuna dair değerlendirme yapıldığı, diğer taraftan davalı faktöring şirketinin elde bulunan çeklerin keşidesine yönelik inceleme yapmak suretiyle, çek keşidecisinin ödeme gücü, diğer bir ifadeyle çekin tahsil yeteneği
konusunda inceleme yaptığı, buna karşı fatura borçlusu ve çek cirantası olma itibariyle esasen sorumlu durumda bulunan ——- bağlantıya girilmediğinin anlaşıldığı, bu aşamada söz konusu inceleme ve değerlendirme yapılmış olsaydı, söz konusu faturanın gerçekliği konusunda şüpheye düşülmesi ve —- gerçekleştirilmemesinin gerekeceği, —– söz konusu incelemeyi yapmaması sebebiyle kusurlu olduğu , belirtilen kusurun mevcut bulunmayan bir alacağı devralma dışında, olayın gelişimi itibari ile müşterinin ticari güvenilirliği konusunda da şüphe oluşturacağı ve çekin hırsızlık sonucu elden çıkmış olabileceği yönünde şüphe ortaya çıkarabileceği, çeklerden birinin müşteriye iade edildiği, diğerinin ise ——-uhdesinde olduğunun kabul edilmesinin, kök raporda ortaya konulduğu,sonuç olarak davacının çalınan ve imzası taklit edilerek ciro edilen çeklerden dolayı borçlu bulunmadığı yönündeki talebinin sahte imza savunmasının herkese ——— ileri sürülmesi mümkün olduğundan kabul edilebilir olduğu, dava tarihi itibariyle davalı elinde bulunduğu anlaşılan asıl davanın konusunu oluşturan—– bedelli çekin iadesinin gerektiği, birleşen davanın konusunu oluşturan ——- numaralı çekin dava tarihinde davalı elinde bulunmaması sebebiyle iadesinin talep edilemeyeceği hususunda görüş belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller alınan bilirkişi raporlarıyla ;Asıl dava ve birleşen dava; asıl dava konusu olan —- numaralı çekteki ve birleşen dava konusu olan —— numaralı çekteki imzaların davacı şirket yetkilililerine ait olmadığından bahisle davacının ve çek keşidecisinin davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti, çeklerin istirdatı ve davacı şirkete iadesi, çekteki imzaların sahte olması nedeniyle kötü niyet tazminat taleplerine ilişkindir.
Davalı asıl dava dilekçesine ve birleşen dava dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçelerinde dava konusu çeklerden —-tarihinde iade ettiğini ileri sürmüş olup dosya kapsamında —- tarihinde —- tarafından teslim alındığına ilişkin belge fotokopisi dosyaya sunulmuştur.
Davalı vekiline —– tarihli celsede asıl ve birleşen davada çeklerin müşterileri dava dışı ——–verildiğine dair belgelerin aslını dosyaya sunması için iki haftalık kesin süre verilerek sunulmaması halinde dosya kapsamına göre karar verileceği hususunda uyarılmış olup davalı vekilince belge asıllarının sunulmaması karşısında asıl ve birleşen davaya konu çeklerin dava tarihinden önce davalı tarafından kendi cirantasına iade edildiği ispatlanamadığından dava açıldığı tarihte çeklerin davalının elinde olduğu mahkememizce kabul edilerek açılan çek istirdat davalarında davalının pasif husumet ehliyetinin bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ışığında, davalı faktöring şirketinin kendi müşterisi ile arasındaki ilişki kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiği, özellikle fatura ile alınan çekler arasındaki uyumun belirlendiği, çekte görünen ciranta ile fatura borçlusunun aynı kişiler olduğuna dair değerlendirme yapıldığının anlaşıldığı, diğer taraftan davalı —— elinde bulunan çeklerin keşidesine yönelik inceleme yapmak suretiyle, çek keşidecisinin ödeme gücü, diğer bir ifadeyle çekin tahsil yeteneği konusunda inceleme yapsa da, fatura borçlusu ve çek cirantası olma itibariyle esasen sorumlu durumda bulunan —— bağlantıya girilmediği, bu aşamada söz konusu inceleme ve değerlendirme yapılmış olsaydı, söz konusu faturanın gerçekliği konusunda şüpheye düşülmesi ve faktöring işleminin gerçekleştirilmemesi gerekeceğinden davalı —- söz konusu incelemeyi yapmaması sebebiyle ağır kusurlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Mahkememizce alınan — tarihli raporda asıl ve birleşen dava konusu olan çeklerin arka yüzünde birinci ciranta — kaşesi üzerinde bulunan imzaların, davacı —– eli ürünü olmadığının tespit edildiği, sahte imza mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden davacının imzasının taklit edilerek ciro edilen çeklerden dolayı borçlu bulunmadığı yönündeki talebinin sahte imza savunması herkese karşı ileri sürülmesi mümkün olduğundan mahkememizce kabul edildiği,6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle hükümlüdür.”
Somut olayda asıl ve birleşen dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 792. maddesine göre çeklerin çalınmasından dolayı açılmış olunan bir istirdat davası olup davalı tarafça asıl ve birleşen davaya konu çeklerin dava tarihinden önce davalı tarafından kendi cirantasına iade edildiği ispatlanamadığından dava açıldığı tarihte çeklerin davalının elinde olduğu mahkememizce kabul edilerek, davalara konu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığından çeklerden dolayı davalıya borçlu olunmadığı ve istirdatı kabul edilerek ,tarafların kötü niyet tazminat talepleri var ise de İcra İflas Kanunu gereği icra müdürlüğünde devam eden bir icra takibi olmadığından, davacının açtığı dava İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre istirdat davası olmayıp Türk Ticaret Kanununun 792. maddesine göre çeklerin çalınmasından dolayı açılmış olunan bir istirdat davası olduğundun tarafların kötü niyet tazminat talepleri kabul edilmeyerek asıl davanın kabulüne, istirdadı talep edilen ve —— şirketinde olan davaya konu —- hesaba bağlı olarak keşide edilen —–şirketinden istirdadına ve davacının — borçlu olmadığının tespitine, tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine, birleşen davanın kabulüne, istirdadı talep edilen ve ——şirketinden istirdadına ve davacının —- borçlu olmadığının tespitine, tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVANIN KABULÜNE,
-İstirdadı talep edilen ve — davaya konu —– hesaba bağlı olarak keşide edilen — istirdadına ve davacının —– borçlu olmadığının tespitine,
-Tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
2-BİRLEŞEN DAVANIN KABULÜNE,
İstirdadı talep edilen ve — olan, davaya konu—- numaralı hesaba bağlı olarak keşide edilen — istirdadına ve davacının —– borçlu olmadığının tespitine,
-Tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
3-Asıl dava yönünden; Karar harcı 546,48TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 136,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,86 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 136,62 TL peşin harç olmak üzere toplam 165,82TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Birleşen dava yönünden;Karar harcı 273,24TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 68,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 204,93 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 68,31 TL peşin harç olmak üzere toplam ‭99,71TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 291,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.291,70TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Asıl dava yönünden; Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Birleşen dava yönünden; Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere asıl- birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı asıl – birleşen davada davalı vekilinin yokluğunda karar verildi. 16/06/2022