Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1099 E. 2019/238 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/1099
KARAR NO : 2019/238

DAVA : Alacak ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 08/10/2009 tarihinde hizmet alımına yönelik teknik çalışma sözleşme başlıklı sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmeye göre ——— —————————— parselde kayıtlı taşınmazın mevcut yapı durumuna uygun olarak kat irtifakının kurularak binaların tamamının iskan ruhsatının alınması, davalıların gerekli tüm imar tadilatlarını yapacağı ilgili belediyelerden gerekli tadilatları yaptırarak müvekili kooperatife ait mevcut durumu imara aykırı olan binaların, imar tadilatını yaptırarak müvekkiline teslim edecekleri, müvekkilinin ise bu işler karşılığı olarak davalılara toplam 1.950.000,00 TL.nı belirli aralıklarla sözleşme planındaki gibi ödeyeceği hususlarının karşılıklı kabul edildiğini, müvekkili kooperatifin sözleşmenin ifa edileceği kanaatiyle sözleşme şartlarına uygun olarak davalılara müştereken toplam 1.671.000,00 TL.ödeme yaptığını, davalıların edimlerini yerine getirmediklerini, müvekkilinin kandırıldığını, davalıların edimlerini yerine getirme çabası içinde olmadıklarını, davalıların iyi niyetli olmadıkları gibi mal varlıklarını da bir şekilde elden çıkarma çabası içinde olduklarını, davalıların müvekkilini oyalarak bu işi yapacak başka firmalarla görüşmesini de engellediğini, müvekkilinin menfi zarar görmesine neden olduklarını ileri sürerek davalıların ayrı ayrı banka mevduatları ile tapu kayıtlarından tespit edilecek taşınmazları üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, davalılara yapılan toplam 1.671.000,00 TL ödemenin her bir ödemenin yapıldığı günden itibaren yasal ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılardan … ceza evinde olduğundan burada bizzat kendisine tebligat yapılmış cevap dilekçesi sunmamıştır . Davalı … adına çıkarılan tebligatlar iade olmuş , mernis adresi olmadığından adres araştırması yapılmış sonuç alınamadığından bu davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptı ilan yoluyla tebliğ edilerek yargılamaya devam olunmuştur
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında imzalandığı iddia olunan hizmet sözleşmesinden doğan alacak davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin 23/01/2019 tarihli duruşmasında dava şartları ve ilk itirazların incelenmesine geçilmiştir.
HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Ticari davalar TTK.4.maddesinde sayılmıştır. Buna göre her iki tarafın tacir olması halinde davanın konusuna bakılmaksızın dava nispi ticari dava olarak mahkememizin görevi alanında olacaktır. Olayımızda davacı yapı kooperatifidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1. maddesinde, “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “Şahıs şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.1996 tarih ve———— ——————. Dairemizin 08.06.2016 tarih ve ————–.,——–. ve 05.04.2016 tarih ve ———————–. sayılı ilamları aynı yöndedir.)Davalıların da tacir olmadığı mahkememizce belirlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davacı kooperatif ile davalılar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmış olup kooperatif ile üyesi arasında bir uyuşmazlık söz konusu olmadığı gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işlerinden kaynaklandığı bir uyuşmazlık da mevcut değildir.
Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava söz konusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır. Olayımıza konu uyuşmazlık Borçlar Kanununda düzenlenen hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. TTK.4.maddesinde ya da başka bir yasada davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair bir hüküm yoktur. Bu durumda davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olacağından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2- Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede karara bağlanmasına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı