Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1071 E. 2018/621 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1071 Esas
KARAR NO : 2018/621

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/07/2018

Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin ………..tarih 2016/206 E., 2016/673 K. Sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’un satış temsilcisi olarak müvekkili şirkette uzun süre çalıştığını, görevi gereği müvekkili şirketin teknik ve ticari sırlarına ve müşteri çevresine nüfuz edebilen konumu nedeni ile rekabet yasağı sözleşmesi akdedildiğini ve hizmet akdinin herhangi bir sebeple sona ermesinden sornaki iki yıllık süre içinde zarar şartı aranmaksızın müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren bir şirkette görev almamayı, ortak olmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalının istifasından sonra müvekkili şirket ile aynı sektörde yer alan ve aynı alanda faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başladığının tespit edildiğini, BK 444 md çerçevesinde düzenlenen yazılı rekabet yasağı sözleşmesini ihlal edici nitelikteki eylem ve davranışları sebebi ile davalıdan sözlemede belirtildiği üzere son brüt maaşın 24 katı tutarında cezai şart bedelinin tahsili için iş bu davanın açılması zaruriyetinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle 5.000,00 TL cezai şart bedelinin hizmet akdinin sona erme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın görev ve yetkisiz mahkemede açılan davanın yetkili mahkemeye gönderilmesini, iş sözleşmesinin iradi olması gerektiğini, özel hukuk sözleşmesi olmasının sonucu olarak iş sözleşmesinin tarafların iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulacağından iş sözleşmesinin unsurları olan tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarının omlaması halinde sözleşmenin varlık kazanmayacağını, cezai şart tutarının fahiş olduğunu, davalı işten ayrılalı iki yıla yakın zaman geçtikten sonra bu sözleşmenin hatırlanarak davanın açıldığını, bu güne kadar bir zarar gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmadığını, sözleşmenin karşılıklılık ilkesine aykırı olduğunu, taraflar arasında sulh sözleşmesi olduğunu, hukuki ve mali danışmanları olan şirketin sulh sözleşmesinin sonuçlarını bilmemesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından sunulan sözleşmede olduğu gibi tek taraflı konulan cezai şartların Yargıtay uygulamasına göre sözleşmeyi geçersiz kıldığını, müvekkilinin davacı şirketten 11/07/2014 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığını, …………. Sözleşmesi imzalatıldıktan sonra iş yerinde çalışmanın daha zor bir hale geldiğini, işverenin çalışanlara karşı tavrının değiştiğini, çalışma saatlerinin uzadığını, işyerinde huzurlu ve adaletli bir çalışma ortamının kalmadığını, bu süreç içinde zor zaman geçiren müvekkilinin işyerindeki stres nedeniyle sedef hastalığına yakalandığını, doktorunun uyarıları üzerine hastalığının daha fazla artmaması nedeniyle başka bir işe geçmek zorunda kaldığını, halen ilaç tedavisi gördüğünü, taraflar arasında Sulh sözleşmesi yapıldığını, bu nedenle işverenin bu davayı açmaya hukuken hakkının bulunmadığını,….Mahkemelerinin iş bu davaya bakma bakımından yetkili olmadığını, yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili İstanbul Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağının ihlali nedeniyle cezai şart ödenmesi talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davalının ………hizmet dökümü getirtilerek davacı şirketten sonra çalıştığı iş yerleri mahkememizce tespit edilmiş ve daha sonra çalıştığı işyerlerinin sicil kayıtları, davacı şirketin sicil kayıtları getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Talimat aracılığı ile dinlenen davacı tanığı …; ” ben davacı şirkette …………. Müdürü olarak çalışmaktayım, Davalı …’da satış temsilcisi olarak çalışıyordu, şirketimiz proje satışı yapmaktadır, davalıda şirketimizin projelerini kurumsal şirketlere tanıtımını ve satışını yapmaktadır, yüksek okul mezunu olduğunu hatırlıyorum, şirketten istifa edip ………Firmasında işe başladı,…… firması bizim rakip firmasıdır, şirketimiz yapmış olduğu projelerin ülke genelinde ve yurtdışında satışını yapan bir firmadır, davalı bizde çalıştığı dönemde satış temsilcisi olarak 8-9 kişi çalışıyordu, müşterilerimiz stoklarındaki malları yada satışlarını yaptıkları malların depoda muhafazasının ne şekilde yapılacağını bize sorarlar, bizde malın niteliğine ve deponun büyüklüğüne göre proje üretiriz ve ürettiğimiz projenin de montajını yaptıktan sonra müşteriye teslim ederiz, davalı çalıştığı pozisyon olarak bizim müşterilerimizi bilen işin ne şekilde yapıldığını teknik olarak da bilen bir kişidir, işe alırkan hepimiz gizlilik sözleşmesi imzaladık, iş ve meslek sırlarını bildiğimiz için rakip firmalarda çalışma yasağımız vardır, sözleşme hükümleri herkese eşit şekilde uygulanır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mali müşavir ……… tarafından hazırlanan raporda özetle; davacı şirket ve davalının çalıştığı şirketlerin faaliyet konuları belirtilerek taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçerli olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili rapora beyan dilekçesinde; davalının müvekkili şirket ile aynı sektörde, aynı işi yapan rakip firmadan özel tasarlama işi gerçekleştirirken müvekkili firma tarafından davalıya kazandırılan ticari sır niteliği bulunan teknik bilgilerin kullanıldığını, davalı tarafından hem rekabet yasağına aykırı davranıldığını hem de sır saklama yükümlülüğünün ihlal edildiğini, davalının sözleşmeyi ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin imzaladığını, sözleşmenin belirli bir yer, zaman ve işin süre olarak sınırlandırıldığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili ise; Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı şirketin uğradığı zararın ispatlanamadığını, sözleşmenin işçi aleyhine tek taraflı hüküm getiren tüm maddelerinin geçersiz olduğunu, Rekabet Yasağı Sözleşmesinin İş sözleşmesinden ayrı bir anlaşma ile düzenlenmesi gerektiğini, tanık beyanı doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, davalının görev tanımının ve şirketin hassas bilgilerine haiz olup olmadığının yazılı bir delille ispatlanması gerektiğini beyan etmiştir.
Dava, işveren ile işçi arasında hizmet sözleşmesinin kuruluşu anında imzalanan, ticari sırların gizliliğinin korunması ve rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık sebebiyle cezai şart tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 24.01.2012 tarihli Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Rekabet Yasağı başlıklı maddesinde; çalışan, davalının hizmet süresinin herhangi bir nedenle bitiminden sonra iki (2) yıl süre ile, işverenin yazılı muvafakati olmaksızın, işverenin fabrikasının olduğu ……… ile işverenin faaliyet gösterdiği sektörde, işverenin faaliyet alanı ve konusunda ilgili iş ve işlerde çalışmayacağı, ortak olmayacağı, temsilcilik, acentelik gibi aracılık ilişkilerine girilmeyeceğinin davalı çalışan tarafından beyan, kabul ve taahhüt edildiği, sözleşme ile belirlenen yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda işverenin bu sebeple doğmuş herhangi bir zararının olup olmadığına bakılmaksızın çalışanın en son aldığı brüt maaşının 24 aylık tutarını cezai şart olarak ödemeyi kabul ettiği, davalının davacı şirkette Satış Temsilcisi olarak çalıştığı ve son brüt ücretinin …. olduğu, davalının davacıya ait iş yerinden 11/07/2014 tarihinde ayrıldıktan sonra 14/07/2014 tarihinde davadışı …… unvanlı işyerinde aynı sıfatla çalışmaya başladığı, getirtilen ticaret sicil kayıtları incelendiğinde söz konusu iş yerininin davacı ile aynı iş kolunda olduğu, faaliyet konularının aynı olduğu, davalının …. unvanlı işyerinden de …………. tarihinde ayrılarak başka bir şirket olan ………….’de 25/05/2015 tarihinde çalışmaya başladığı ve halen aynı işyerinde çalışmaya devam ettiği, davalının halihazırda çalıştığı şirketin de faaliyet konularının davacı şirketle aynı olduğu görülmüştür.
6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesi 24.01.2012 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 11/07/2014 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve 445. maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
Türk Borçlar Kanunun’un rekabet yasağına ilişkin düzenlemeleri 444 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Buna göre fiil ehliyetine sahip olan işçi işverene karşı sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı ancak hizmet ilişkisi, işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.(TBK 444 m.) Rekabet yasağı işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi özel durum ve koşullar dışında 2 yılı aşamaz.(TBK 445 m.) Rekabet yasağına aykırı davranan işçi bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür, yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmış ise ve sözleşmede aksine bir hüküm yoksa işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir. Ancak, işçi bu miktarı aşan zararı da gidermek zorundadır.(TBK 446 m.) Rekabet yasağı işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi halinde sona erer. Sözleşme haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse rekabet yasağı sona erer.(TBK 447 m.)
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde, rekabet yasağının aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından böyle bir karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olacağı anlamına gelmeyecektir. Dolayısıyla açıklanan nedenlerle iş bu davada TBK 420. Madde uygulanmamıştır.
TBK 445. maddesi uyarınca rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyete uygun olmayan sınırlamalar içermesi halinde rekabet yasağı hükmünün geçerli olmayacağı, TBK 445/2 maddesinde ise hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlendiği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle kapsam ve süre bakımından sınırlandırabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, sözleşmede rekabet yasağına yer, zaman ve konu bakımından sınırlamalar getirildiği, davalının davacı şirket ile aynı ilde bulunan ve aynı işi yapan ………..şirketinde aynı iş kolunda işe başlamış olması nedeniyle, sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, sözleşmede coğrafi olarak getirilen sınırlama (………. Bölgesi) geniş bir alanı kapsadığı düşünülecek olsa bile davalının çalışmaya başladığı işyerinin de İstanbul’da faaliyet göstermesi nedeniyle bu sınırlamaya da aykırı davranıldığının kabulü gerektiği, davacı işveren tarafından karşı edim yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz olmasa da hem işveren tarafından karşı edimin yüklenilmemiş olması hem de davalı işçinin sözleşmede beliritlen cezai şartın fahiş olmadığını ve indirim yapılmamasını peşinen kabul etmesi hükümleri karşısında, kişinin doğmayan haklarından baştan vazgeçmesi mümkün olmadığından geçerli kabul edilmemiş ve bu nedenle taahhütnamede öngörülen son brüt maaş olan 3.036,00 TL’nin 24 katı oranı olarak gösterilen cezai şarttan 1/2 oranında indirilmesinin hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmış ve davacının cezai şart isteminin kabulü ile talebiyle bağlı kalınmak suretiyle 5.000 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine dair, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (Emsal; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin 2017/884 Esas 2018/359 Karar sayılı kararı, Yargıtay…… Hukuk Dairesi’nin 2016/12674 Esas 2017/7328 Karar sayılı kararı)
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-5.000,00 TL’nin dava tarihi olan 19/02/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 341,55 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 85,39 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk masraf, 109,80 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 889,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ………. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.