Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1019 E. 2019/1048 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1019
KARAR NO : 2019/1048
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/09/2016
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mvekkilinin —— kain bulunan —- işlettiğini, davalıların —– istasyonunda çalıştıklarını, işe başlama tarihlerinden bu yana çalışmayı yaparken gerekli özen ve tedbiri almadıklarından dolayı müvekkiline ait iş yerinin toz altında kaldığını ve müşterilerin rahatsızlığı nedeniyle müvekkilinin her gün zarar eder hale geldiğini, ciroların düştüğünü ve kazançlarının aşırı derecede azaldığını, çalıştırdıkları personel sayısında azalma olduğunu, işten çıkarmalar neticesinde ayrıca zarar oluştuğunu, davalıların gerekli tedbirleri almadan yürüttükleri çalışmalar nedeniyle çevredeki tüm esnafın zarar gördüğünü, müvekkilinin bu durumdan daha fazla etkilenmemesi adına davalıların gerekli tedbirleri alarak meydana gelen çevre kirliliğini önlemesi ve zararlarının tazmini için —-Noterliği’nin – yevmiye nolu ve—– tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen davalıların halen gerekli tedbirleri almadığını ileri sürerek şimdilik —- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen faizi ile beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ———vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin aralarında bulunduğu iş ortaklığının ——-müteahhidi olarak kamu hizmeti ifa ettiğini, dava konusu proje kapsamında gerçekleştirilen tüm işlerin ilgili idarenin gözetim ve denetimi altında gerçekleştirildiğini, idareden onay alınarak yasalara uygun bir şekilde çevre ve sosyal bilinç en ön planda tutulmak suretiyle işin ifa edildiğini, davacı tarafından gönderilen ihtarname kapsamındaki şikayetlerin iş ortaklığı tarafından incelenip şikayete konu herhangi bir ihlalin gerçekleşmediğinin anlaşıldığını ve bu durumun —- tarihli yazı ile davacıya bildirildiğini, davacının işletmesi ile ilgili ekonomik sıkıntıları müvekkiline yüklemek istediğini, müvekkilinin çalışma yaptığı alan ile davacı iş yerinin birbirine uzak olduğunu, işin yapıldığı esnada toz çıkmaması için arazöz adı verilen makine ve yol süpürme makineleri ile düzenli olarak su ile temizlik yapıldığını, davacı iddialarının mesnetsiz olduğunu, iddialar ile müvekkilinin iş ve eylemleri arasında bağlantıyı ortaya koyan hiç bir belge ve bilgi sunulmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu edilen zarar ile ilgili müvekkilinin ve diğer davalılar ile birlikte oluşturulan iş ortaklığının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkiline bugüne kadar ilgili İdarelerce ve denetim yapan firmalar tarafından ihlal uyarısı gelmediğini, müvekkilinin tüm önlemleri aldığını, davacı tarafın işletmesinde metro çalışmasından dolayı tozlanma oluştuğuna dayalı adli veya idari makamlarca yapılmış bir tespitin olmadığını, davacı işletmesi ile çalışmanın yapıldığı alan arasındaki mesafe dikkate alındığında davacının iddiası gibi tozlanmanın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiası olan zarar ile müvekkilinin davranışı arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, davacı iddialarına dayalı gerekli tespitler yapılmadan müvekkilinin sorumlu gösterilmesini kabul etmediklerini, sözleşme tarihi ve işyeri teslim tarihi her ne kadar — olsa de reel olarak işe ancak —- tarihinde başlanıldığını, zaman aralığı dikkate alındığında davacının iddia ettiği gibi bir zararın oluşmasının hayatın olağan akışına göre mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı işyeri ile müvekkilinin çalışma yaptığı alan arasında uzaklık bulunduğunu, müvekkilinin davacının bulunduğu adreste herhangi hukuka aykırı haksız bir eylemi bulunmadığını, davacının iddia ettiği zarar ile müvekkilinin eylemleri arasında uygun nedensellik bağından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin idarenin talimatlarına göre çalıştığını, idare ve müşavir firma tarafından sahada sürekli denetimlerin yapıldığını ve bugüne kadar herhangi bir eksik çalışma tespit edilmediğini, davacı tarafın iddialarına ilişkin olarak bugüne kadar adli ve idari makamlarca herhangi bir tespit yaptırmadığını, davacı dışında başka bir esnaf tarafından müvekkiline şikayet gelmediğini, işe başlanılan tarih itibariyle bu zaman aralığında davacının iddia ettiği gibi bir zararın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, davacının söz konusu zarara uğradığına dair dosyaya delil sunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; haksız fiile dayalı tazminat davasıdır. Davacı, kafe işlettiğini, davalıların ortak yürüttüğü proje kapsamında yapılan çalışmalar nedeniyle işyerinde tozlanma meydana geldiğini, bu yüzden cirosunun düştüğünü, zarara uğradığını iddia ederek zararın tazminini taleple dava açmıştır.
HMK.nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır.
HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Ticari davalar TTK.4.maddesinde sayılmıştır. Taraflar tacir olsalar dahi uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunması davanın ticaret mahkemesinde görülmesi için zorunludur. Dava dilekçesinde davacı taraf haksız fiil iddiasına dayanmıştır. Davanın bu haliyle mutlak ya da nispi ticari dava olarak değerlendirilmesi, TTK.hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık olarak kabulü mümkün değildir. ——— Bu nedenle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2019