Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/870 E. 2021/320 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/870
KARAR NO: 2021/320
DAVA:Yöneticinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Zararın Tazmini
DAVA TARİHİ: 21/04/2015
KARAR TARİHİ: 21/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Yöneticinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Zararın Tazmini davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– davalılar arasında —devir ve temliki hususunda —-tarihinde ortaklık anlaşması imzalanıp, devrin yapıldığını, ——— ayrı protokol ile de ——– tarihli sözleşmenin —- edildiğini, —devraldığı hisseyi müvekkiline ——- tarihinde devrettiğini, bu konuda sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile aynı zamanda—— önceki sözleşmelerden doğan ve doğacak haklarının da devralındığını ve —– halefi durumuna geldiklerini,—- protokoldeki tüm haklarında halef sıfatıyla kendilerine geçtiğini, davalıların ortaklık sözleşmesi ve protokoller uyarınca ödemek zorunda oldukları borçların tümünü ——-suretiyle şirketi zarara uğrattıklarını, ödemeyi yapacaklarına dair taahhütlerini yerine getirmediklerini, ortaklık anlaşması ve protokol hükümleri uyarınca müvekkilinin halefi olduğu — aktifleri ile devraldığını ve şirketin borçlarından sorumlu olmadığını, müvekkilinin bakiye —— dışında kalan borçların davalılar tarafından gizlendiğini, daha sonra ortaya çıkan borçları da ödemediklerini, — yapılan icra takibi ve hacizler nedeniyle borçların — tarafından ödendiğini, müvekkilinin ——- borçlarını, kaybedilen davalar nedeniyle yargılama giderlerini ve işten çıkarılan personellere ödeme yapmak zorunda kaldığını, ortaklık anlaşması ve protokol hükümleri uyarınca bu ödemelerin davalılar tarafından yapılması gerektiğini, ancak yapmadıklarını,—– ile müvekkilinin ortağı olduğu —- başlatılan takip sonucunda alacaklı şirket ile yapılan sulh protokolüne göre ödemeler yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- ödemesinin yapıldığı, zararın gerçekleştiği tarihlerden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile———-verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının dava açma hakkı bulunmadığını, hisse satışından kaynaklanan ortaklık protokolünün tarafı olmayan davacının bu davayı açamayacağını————maddesinde belirtilen yazılı muvafakat alınmadan protokolden kaynaklanan hakların temlik edilemeyeceğini, bu yönde kendilerinin rızasının alınmadığını, davanın —- yıllık zaman aşımına uğradığını, protokolün davacı değil— yapıldığını, tüm şirket ortakları tarafından imzalanmadığından —— bağlamayacağını, söz konusu protokol ile bu şirkette sahibi oldukları hisselerin bir kısmını aktif ve pasifleri ile birlikte dava dışı ——– satıp devrettiklerini, hisse satış bedelinin tümünün kendilerine ödenmesi gerekirken hisse bedeli ile hem şirket borçlarının ödenip hem de bu ödeme ile davacının mükerrer olarak kendini şirketten alacaklandırdığını, davacının bir alacağı ya da zararı varsa bunu ispat etmek zorunda olduğunu, —-tarihli protokolden de anlaşılacağı üzere başkaca bir borç çıkması ve bu borcun şirket tarafından ödenmesi halinde kendilerinin dava dışı —-rü’cu edebileceklerini, —— uğrattıkları iddiasının doğru olmadığını, aksine davacı ve onu temsil eden şirket müdürleri vasıtasıyla ——— kurulduğunu, bu şirket ile yıllarca ticari alışveriş yapıldığını, haksız rekabet yaratıldığını, davacı ve yetkililerinin ticari bilgi ve sırları kullanıp şirketi zarara uğrattıklarını, şirket sermayesinin tamamına yakın miktarı borçlandıklarını, davacı ve temsile yetkili müdürlerin öncelikle — olan borçlarını ödemeleri gerektiğini, kendileri tarafından —– hakkında hisse satışından kaynaklı borç nedeniyle———– dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK 553 ve devamı maddelerinde düzenlenen yöneticinin sorumluluğu davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanarak yürütülen ———- günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmiştir.
Dava şirket yöneticilerin şirkete verdiği zararın davalılardan tahsiline ilişkin olmakla davalı yanın görev itirazının reddine karar verilmiş, davalıların derdestlik itirazına konu ettiği mahkememiz ——- dosyasında davacı ve davalıların aynı olduğu, davacının yine davalıların eylemleri ile şirkete zarar verdiği iddiasını ileri sürdüğü, ancak bu davada dayanılan maddi vakaların mahkememizin bu dosyasından farklı olduğu, dolayısıyla derdest davadan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla davalıların derdestlik itirazı da reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tarafların ortağı oldukları dava dışı ————— ana sözleşmenin —- tarihinde tescili ile kurulduğu, ————-şirkette mevcut hisselerinden bir bölümünü —– ile bütün hak ve vecibeleri ile birlikte dava dışı — devrettiği — tarihinde tescil edilen—- göre,—-davacı —-devri ile davalılar — şirket ortağı oldukları —— olarak — seçildikleri ve belirtilen şirket işlerinin biri —— olmak üzere asgari ikisinin imzası —- olacaklarının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin dava dışı büyük ortağı olduğu belirtilen —– davalılar arasında yapıldığı anlaşılan ———— kapsamında davacı taraf, davacı şirkete hisselerini devreden ——– davalılarla yaptığı adi ortaklık anlaşması ile protokollerden doğan haklarının halef sıfatıyla kendisine intikal ettiğini; davalıların ortaklık anlaşması ile protokoller uyarınca, ödemek zorunda oldukları borçları ortağı oldukları şirkete ödettikleri ve bu şekilde şirketi zarara uğrattıklarını; davalılar aleyhine, —— uyarınca açılan bu davanın —— olduğu; Kanun hükmüne göre şirketin uğradığı zararın tazminini isteyen her pay sahibinin dava açarak hükmolunacak tazminatın şirkete ödenmesini isteyebileceğini; davacı şirket olmakla birlikte gerçek davacının ——– devir ve temlik aldıkları, —– geçmesine rağmen bugüne kadar şirketin veya şirketin—- ortağı davalıların bu devir ve temlike herhangi bir itirazlarının olmadığı; davalıların ——-hisse bedelinin tümünün kendilerine ödenmesi gerektiği yönündeki savunmalarıyla şirket alacaklılarına ödenmek üzere kendilerine ödenen——– şirket kayıtlarına kendilerine alacak olarak işleyip ——-olarak şirketten alacaklı hale geldiklerini itiraf ettiklerini ileri sürmektedir. Davalı taraf ise davayı ancak sözleşmenin tarafı olanın açabileceğini; davacının bu tip bir dava açma yönünden, hukuki yarar ve aktif dava ehliyetinin bulunmadığını; davacının hisse satışından kaynaklanan ortaklık —– olmadığını; yazılı hisse devri öncesi yapılan—— tarihli ortaklık —- hakların temlik edilmesine müvekkillerinin rızasının bulunmadığını; ——–yazılı olarak muvafakat alınmadan ortaklık —– kaynaklanan hakların temlik yapılmasının mümkün olmadığını; ayrıca söz konusu davanın beş senelik zamanaşımına tabi olduğunu ;hisse satışı sonucunda hisseyi alanın şirketin pay defterine kayıt edilmesinin sadece şekli ve usuli bir konu olduğunu; —– tarihli ortaklık —– temlik edildiğinin kanıtı olmadığını; ortaklık —-hakların temlikinin ancak bu sözleşmenin taraflarının yazılı ve açık ikrarı ile olabileceğini; davacının bu sözleşmenin tarafı olmadığı gibi bu konuda müvekkillerinin de bir muvafakatinin bulunmadığını; anlaşmanın —-sayfasında açıkça davalıların hisselerini—– ve temlik ettiklerinin yazılı olduğunu savunmaktadır.
Dava dışı —- davalılar arasında imzalanmış——-tarafların, eşit sermaye şartlarıyla ——- hükümlerine göre mevcut —- tamamen tarafları bağlı —- olduğu belirtildikten sonra tarafların ——- hisselerinin aşağıdaki şekilde devri ile şirketin işbu —- belirlenen şekilde sevk ve idaresinde —- beyanına yer verildiği, sözleşmenin—- maddesinin,
İşbu anlaşma tarafları ve haleflerini bağlar ve onlara hak sağlar, ancak —- öngörülenin dışında ne bu anlaşma ne de bu anlaşmada belirtilen haklar doğrudan veya dolaylı olarak taraflardan herhangi biri tarafından diğer tarafın yazılı ön muvafakati olmadan ——- durum dışında devredilemez. Bunları tevsiken, taraflar yetkili temsilcileri yukarıda belirtilen tarihte işbu anlaşmayı imzalamışlardır.” şeklinde düzenlendiği, —
Hiçbir taraf; bir ön şart olarak devralanın, Tarafların veya onların kabul edebileceği mahiyette olmak üzere bu Anlaşmada mevcut her türlü hak ve mükellefiyeti aynen yerine getireceklerini belirten yazılı bir taahhüt vermedikçe hisselerinin bir kısmı veya tamamını üçüncü şahıslara devir veya satmayacaktır. Satan taraf, devralan tarafın bu anlaşmaya taraf olmasını ve ilgili anlaşmaları da aynı zamanda imzalamasını temin edecektir.” hükmünü taşıdığı görülmüştür. Dava dışı —-davacı şirket arasında imzalanan——— hisseyi devir ve temlik ederken, diğer ortaklar —— —– doğacak olan tüm haklarını, hisseleri devir alan davacı şirkete kayıtsız ve şartsız devir temlik ettiği ve davacı şirketin halefi olduğunu kabul ettiği hususlarının düzenlendiği, —-nde davacı şirket tarafından —- oranındaki bölümünün dava dışı — tarihli ——– ayrıldığı hususlarının, —— tarihinde tescil edildiğinin ilan olunduğu ,——- ilkinin, hisse devrine ilişkin düzenlemeden oluşurken ikinci maddesi kapsamındaki kararın bahse geçen devrin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu, davalılar ile dava dışı —-arasında akdedilmiş bulunan —- tarihli ortaklık sözleşmesi ve buna bağlı protokoller oluşturmaktadır. Davalılar ile dava dışı — arasında akdedilmiş olan —-tarihli sözleşme —- olarak isimlendirilmiş olup bir —– niteliğindedir. Pay sahipleri sözleşmesi, pay sahipleri arasında, şirket esas sözleşmesinin izin vermediği esnekliğin elde edilmesi amacıyla yapılan sözleşmelerdir.Pay sahipleri sözleşmesi taraflar arasında bir adi ortaklık kurulmasını sağlaması dolayısıyla niteliği itibariyle bir adi ortaklık sözleşmesi olarak da ifade edilebilir ——Böylece bir sermaye şirketi kapsamındaki ilişkilerin düzenlenmesi amacıyla pay sahipleri sözleşmesi düzenlendiğinde, biri adi ortaklık diğeri sermaye şirketinden oluşan ikili bir sözleşmesel ilişki oluşmaktadır. Davacı taraf davasını limitet şirketlerde de uygulama alanı bulan —– dayandırmakta ve bu kapsamda hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesini talep etmektedir. Davacının talebinin konusunu ise taraflar arasında akdedilmiş bulunan pay sahipleri sözleşmesi oluşturmaktadır—– tarihli sözleşmede yer alan hükümler incelendiğinde, davalıların dava dışı şirkete karşı bir borç altına girdiği, diğer bir anlatımla taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinde —- üçüncü kişi yararına edim niteliğindeki hükümlere yer verildiği görülmektedir. —— “İşbu anlaşma sadece tarafların yetkili temsilcileri tarafından yapılan yeni yazılı anlaşmalarla değiştirilebilir veya başka şekilde tadil edilebilir. Bu değişiklikler gerekli olduğu hallerde yalnız —– makamı tarafından tasdik edilmesini müteakip geçerli olacaktır.” düzenlemeleri yer almaktadır. bu maddelerden, yazılı şekilde yapılan anlaşmalar ile sözleşmenin değiştirilebileceğinin kabul edildiği sonucuna varılmaktadır Bu itibarla taraflar arasındaki sözleşmenin—– tarihinde imzalanan protokollerle belirli hükümlerinde değişiklik yapılmasının hukuken mümkün ve geçerli olduğu sonuç itibariyle pay bedelleri için davalılara ödenecek olan bakiye —– alacaklılara ödenmek üzere davalılara verildiği ve şirketin devir tarihi itibariyle mevcut borçlarının belirlenerek, bunların dışında bir borcun söz konusu olması halinde davalıların bizzat bu borcu ödemekle yükümlü oldukları yönündeki düzenlemeler geçerli olacaktır. Taraflar arasında geçerli olarak akdedilmiş olan bu sözleşmeler dolayısıyla davalıların, pay devir tarihi itibariyle protokol ve eklerinde yer almayan şirket borçları dolayısıyla sorumlu oldukları, şirketin bu borçlar sebebiyle ödeme yapması durumunda davalıların şirkete bu miktarda parayı ödemekle yükümlü olduğu sonucuna varılacaktır.
Davalılar —— tarihli sözleşmede, taraf değişikliğinin ancak kendi onayları ile gerçekleşebileceğini, onayın bulunmaması sebebiyle de davacı şirketin ortaklık sözleşmesinin tarafı olmadığı dolayısıyla bu dava bakımından taraf sıfatının bulunmadığını ileri sürmektedirler.
.Taraflar arasındaki sözleşmenin Devir başlıklı —–“İşbu anlaşma tarafları ve haleflerini bağlar ve onlara hak sağlar, ancak —- maddede öngörülenin dışında ne bu anlaşma ne de bu anlaşmada belirtilen haklar doğrudan veya dolaylı olarak taraflardan herhangi biri tarafından diğer tarafın yazılı ön muvafakati olmadan — öngörülen durum dışında devredilemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin —- maddesinde ise “Hiçbir taraf; bir ön şart olarak devralanın, Tarafların veya onların kabul edebileceği mahiyette olmak üzere bu Anlaşmada mevcut her türlü hak ve mükellefiyeti aynen yerine getireceklerini belirten yazılı bir taahhüt vermedikçe hisselerinin bir kısmı veya tamamını üçüncü şahıslara devir veya satmayacaktır. Satan taraf, devralan tarafın bu anlaşmaya taraf olmasını ve ilgili anlaşmaları da aynı zamanda imzalamasını temin edecektir” düzenlemesine yer verillmiştir. Madde —- ise sözleşmenin tarafların kanuni veya akdi halefleri ile dava dışı limitet ortaklık varlığını deva ettirdiği sürece yürürlükte kalacağı belirlenmiştir. Bu sözleşme hükümlerinden, —– doğan hakların devrinin taraf onayına bağlı olduğu ancak sözleşmenin —- maddesinin bunun istisnası niteliğinde olduğu, dolayısıyla — onayına ihtiyaç olmaksızın sözleşme kapsamındaki hakların devrine ilişkin bir hüküm getirildiği anlaşılmaktadır.—– maddesinden ise, şirket paylarını devralan kişinin işbu ortaklık sözleşmesi kapsamındaki hak ve yükümlülükleri yerine getireceğine ilişkin açık bir yazılı taahhüt verilmesi ile sözleşmeye taraf olunabileceği ancak yine de devralanın bu sözleşmeyi de imzalama yükümlülüğü altında olduğu sonucuna varılmaktadır .Dolayısıyla davacı tarafın bu şekilde irade beyanlarının bulunması durumunda sözleşmeye taraf olacağı, bu halde davalıların onayına ihtiyaç bulunmadığı yönünde bir sonuca varılması mümkün olup ayrıca sözleşmenin —- yer alan, sözleşmenin tarafların akdi halefleriyle de devam edeceği düzenlemesi karşısında akdi halef ifadesinden iradi halefiyetin anlaşılması gerektiği ve alacağın devrinin de bir iradi halefiyet hali olduğu göz önünde bulundurulduğunda, dava dışı—— tarafından yapılan alacağın devri işlemi nedeniyle davacının bu kişinin sözleşmeden doğan haklarına halef olduğu ve bu itibarla davacı tarafın dava açma hakkına sahip olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacının ileri sürdüğü talebe ilişkin borcun —- yılında ödenmeye başlandığı —- yılında ödemelerin tamamlandığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Davacı zarar olgusunu—–itibarıyla tarafların mutabık kaldıkları borçlardan, davalı tarafa ödenmesi kabul edilen borçlardan ödenmediği için—- tarafından ödemelerin yapıldığı iddiası ile —- tarafından gizlendiği ve daha sonra ortaya çıktığı ve fabrikanın icra takibi ve hacizler nedeniyle kapanmaması için —- tarafından ödenmek zorunda kalındığı iddiasına dayandırmıştır. Ödemelerin tamamlandığı tarih itibariyle mahkememizde açılan davada zamanaşımının dolmadığı sonucuna varılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, ibraz edilen protokol ve sözleşmeler bir arada değerlendirilerek davacının zarar olgusunu dayandırdığı vakıaların gerçekleşme tarihleri, sunulan anlaşma ve protokollerin taraflara yüklediği yükümlülükler, ortaklık anlaşmasının———- ticari defter ve kayıtları ile birlikte incelenerek davalı eylemlerinin şirketi zarara uğrattığı iddiaları değerlendirilerek varsa zararın tespiti ve tüm dosya kapsamı hakkında rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişi heyetine verilmiş, bilirkişi heyeti kök ve ek raporunda dava dışı şirketin sadece ——- yevmiye defterlerinin ibraz edilmiş olup, ibraz edilmeyen ———– karşılaştırmalı olarak incelenemediği gibi ayrıca ticari defter kayıtlarının dayanağını oluşturan belgeler ile ayrıntılı mizanlar ibraz edilmediğinden bu çerçevede karşılaştırmalı bir inceleme de yapılamadığını bildirmiş, raporda davacı tarafın sözleşmeye aykırılık kapsamında ileri sürdüğü—– gerçekleştirilen ithalata ilişkin ödemelerin de şirkete davalılar tarafından yapılmasının istendiğini ilgili yıllara ilişkin belgelerin sunulmaması nedeniyle detaylı açıklamalarda bulunulmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme ve protokollerde, hisse devir tarihinden sonra ortaya çıkacak ve hisse devir tarihinden önceki döneme ilişkin şirket borçlarından dolayı —— olmayacağının düzenlendiğini,. bir ithalat işlemi yapıldığı, yurt dışından —– alınıp ülkeye sokulduğunun anlaşıldığını, dolayısıyla şirket ödemekle yükümlü olduğu bedel karşılığında bir mal almış olup şirketin ödemelerine karşılık bir değerin malvarlığına dahil olduğunu, taraflar arasında akdedilen ortaklık sözleşmesinde düzenlenmek istenen, şirketin borçlarının belirli olması ve devralan tarafın sonradan ortaya çıkabilecek sürpriz borçlardan sorumlu olmak istememesi hususları olup. şirketin yapacağı ödeme karşılığında malvarlığına bir değer gireceğinden, söz konusu işlemin ilgili düzenleme kapsamında ele alınmasının taraf iradelerine uygun olmadığının düşünüldüğünü, taraflar arasındaki sözleşmelerde yer aldığı gibi şirketin ödemekle yükümlü olduğu bir borçtan bahsedilmesinin mümkün olmadığını davacı tarafın sözleşme kapsamında talep ettiği diğer ödemelere ilişkin ise daha net belirlemelerde bulunması gerektiğini, hisse devir tarihinden önce doğmuş olup sonradan ortaya çıkan ve şirketin yaptığı bu ödemeleri açıkça ortaya koyması gerektiğini, davacı tarafından—– durumlarda ise şirketin zararının belirlenmesi de gerekmekte olup, bu hususta davacının somut verileri dosya kapsamında sunmadığı ifade edilmiştir
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan —– yollamasıyla limited şirketler yönünden de uygulanması gereken—— limited şirket —– yöneticilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmek suretiyle şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara vermiş oldukları zarardan ötürü hukuki sorumlulukları bulunmaktadır. Sorumluluğun doğabilmesi için Kanunda sayılan yükümlülüklerin ihlalinin ilgililerin kusurları ile gerçekleşmesi ve bu sebeple bir zararın oluşması da şarttır. Ortada bir zarar yoksa salt yükümlülüğün ihlali, yöneticinin sorumluluğunu doğurmayacaktır. Sorumluluk davasında davacı, sorumlu konumunda bulunan ——- üyelerinden sebep olduğunu iddia ettiği doğrudan veya dolaylı zararın tazminini talep etmektedir. Tazminat talebinin sonuç doğurabilmesi için zararın ortaya çıkmış olması şarttır. Bu bakımdan zararın doğması ve karşılığının tazminat şeklinde talep edilebilmesi zararın ispatını önemli kılmaktadır. —- hükmünde yapılan değişiklik ile yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılacak sorumluluk davalarında davacı tarafın ispat yükümlülüğüne, hukuka aykırılık, zarar ve nedensellik bağı yanısıra davalıların kusuru da eklenmiştir. Dolayısıyla ortaya çıkan zararın tazminini dava eden davacı, zararın varlığı ve uygun illiyet bağına ek olarak davalı yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olduğunu da ispat yükümlülüğü altındadır.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarıyla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde davacının yukarıda açıklanan şekilde ispat yükünü yerine getiremediği, zarar olgusunu dayandırdığı vakıaların ispatı yönünden yeterli delil sunamadığı, davalıların kusurlu eylemlerinin saptanamadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 42.693,75TL harçtan mahsubu ile bakiye 42.634,45TL harcın karar kesinleştiğinde davaca tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Davalı tarafça yapılan 107,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalılara ödenmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2021