Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/246 E. 2018/66 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/246 Esas
KARAR NO : 2018/66
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafça düzenlenen faturalarda kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım ,PSH ve iletim bedeli adı altında haksız bedellerin tahsil edildiğini, tahsil edilen bedellerin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay HGK’nun 2013/7-2454 E., 2014/679 K. sayılı kararı ile bu bedeller adı altında alınan kazancın haksız olduğu ve iadesi gerektiğine karar verildiğini ileri sürerek haksız olarak tahsil edilen 42.171,57 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili, öncelikle yargı yolu itirazında bulunduklarını, zira davanın Danıştay’da açılması gerektiğini, ayrıca zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin kullanıcılara yansıtabileceği tarifenin EPDK tarafından belirlenmekte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, elektrik abonesi olan davacıdan, kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım ,PSH ve iletim bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında elektrik satışı konusunda abonelik ilişkisi kurulmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalı yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın Danıştay tarafından görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 esas 2014/3041 sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yargı mercileri görevli olmakla davalının HMK 114/1-b maddesi kapsamındaki itirazı yerinde görülmemiştir.
HMK 114/1-h maddesi uyarınca davalı davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını ileri sürmüş, ancak nedenini açıklamamıştır. Davalının HMK 114/1-h maddesi kapsamındaki itirazı reddedilerek esas hakkındaki yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı taraf zamanaşımı definde de bulunmuş ise de, alacak talebinin sözleşmeye dayalı olduğu ve talebe konu dönemler dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, bu defi de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin talebi üzerine dava ………’a ihbar edilmiştir. ………… vekili beyan dilekçesi sunmuş, ancak davaya katılma talebinde bulunmamıştır.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. Getirilen değişikliklerin bir kısmının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla İstanbul 5 ATM………… esas sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiştir.Anayasa’nın 152.maddesi Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi halini düzenlemekte olup, maddenin 3.fıkrasında Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde karar verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı kabul edilmiştir. Aynı yöndeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40/5 maddesinde de yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından İstanbul 5 ATM.’ye hitaben düzenlenmiş 30/06/2016 tarihli yazı ile …………… esas sayılı başvuru, karar ve eklerinin 27/06/2016 tarihinde alınıp …….. esasa kaydının yapıldığı bildirilmiştir. Bu tarihten itibaren 5 aylık süre dolmuş, Anayasa Mahkemesince herhangi bir karar verilmediği tespit edilerek yürürlükteki yasa hükümlerine göre yargılamaya devam olunması gerektiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak, sayaç okuma vb. bedellerle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nce verilen kararlar ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizde açılan davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Yasaya eklenen Geçici 20.maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Kanunun yürürlüğünden önce mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanca yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili istenmiş,bu yönde bilirkişi raporu alınmış, raporda davacıdan tahsil edilen davaya konu bedellerin toplam 42.171,57 TL olduğu tespit edilmiş, kanun değişikliğinden sonra davacı tarafın EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılması yönünde bir talepte bulunması üzerine bilirkişi heyetinden bu yönde ek rapor alınmasına karar verilmiş, ek raporda faturaların EPDK tarifelerine uygun olarak düzenlendiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Davacı vekili ek rapora karşı beyan dilekçesi sunmamış, davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir Kanun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gereklidir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 3.Hukuk Dairesi kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı durumda olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu kılınması da mümkün değildir. Bu nedenle davanın açıldığı tarih itibariyle davasında haklı olan davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş, ek bilirkişi ücreti dışındaki yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bunun yanında yasa değişikliği nedeniyle dava konusuz kaldığı halde, mahkememizce faturaların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönündeki iddianın dava açılırken ileri sürülmemiş olan farklı bir iddia olduğu ve davalı tarafça iddianın genişletilmesine açıkça muvafakat edilmemiş olduğu sehven dikkate alınmayarak bu hususta inceleme yapılmak üzere ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla bu yeni iddiaya ilişkin olarak alınan ek rapor ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması kanuna ve hakkaniyete aykırı olacağından ek rapor ücretinden davacı sorumlu tutulmuş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin alınan 720,19 TL harçtan mahsubu ile 684,29 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 32,20 TL ilk masraf, 237,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.100,00 bilirkişi olmak üzere toplam 2.369,20 TL yargılama giderinin, davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 600,00 TL ek bilirkişi ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı