Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1506 E. 2019/88 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/1506 Esas
KARAR NO : 2019/88

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/07/2015
KApRAR TARİHİ : 17/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından 30/06/2014 – 30/06/2015 tarihlerini kapsayan dava dışı sigortalı ————— akdettiklerini ve bu poliçe kapsamında adı geçen şirkete 137.180,67 TL tazminat ödediklerini; ancak bu ödemeden sonra aynı rizikonun işveren firma tarafından da tüm riskleri kapsayacak şekilde davalı—————– ile yapılan sigorta sözleşmesi uyarınca teminat altına alındığının öğrenildiği ve dolayısıyla bir çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı şirketin sigorta sözleşmesinin bahse konu ikinci sigortadan sonra yapılmış olması sebebiyle geçersiz olduğu, çifte sigorta hükümleri uyarınca müvekkili şirketin ödediği tazminat bedelini davalı … şirketinden tahsil edilmesi gerektiğini, 137.180,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 22/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek———– kısa vadeli kredilere uyguladığı ticari faizi, mahkeme masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının dava dışı işveren————-. ile tüm ——— poliçesi düzenlediğini ve bu poliçe kapsamında belirli şartlarla hırsızlık riskinin de teminat altına alındığını, sigortalı işyerinde 3. kez hırsızlık olayının yaşandığını ve yapılan eksper incelemesi sonucu söz konusu hırsızlığı poliçede belirtilen şartların dışında gerçekleşmiş olduğunun tespiti sebebiyle meydana gelen zararın da teminat dışında olduğunun tespit edildiği; davacı … şirketinin kendi poliçe ve yükümlülüğü kapsamında yaptığı ödeme sebebiyle rücu talebinin bu sebeple haksız olduğunu, benzer şekilde hırsızlık olayı neticesi çalınan kabloların ——— ve—– firmalarına ait olduğu ve —— firmasının davaya konu hırsızlıktan dolayı kendi sigortalısını (————————- Sigorta) başvurması üzerine, bu sigorta şirketinin de gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını gerekçe göstererek tazminat ödemesi yapmadığı; davaya konu olayda aynı şartlar ile ve aynı kişi tarafından sigortalanmış bir menfaatin bulunmaması sebebiyle çifte sigortadan da bahsetmenin mümkün olmadığı; kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından ödenen tazminat için talep edilen miktarın fahiş olduğu; avans faizi talebinin de haksız olduğunu, zira haksız yere yapılan ödemeye dayalı alacak nedeniyle ancak yasal faiz istenebileceğini, haksız ve kötü niyetli şekilde açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasını beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı ———— işyerinde 27/10/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucu sigortalısına 22/01/2015 tarihinde ödediği 137.180,67 TL tazminatı dava dışı ——— nin sigortalayanı davalı … şirketinden talep edip edemeyeceği, talep edebileceği miktar hususundan kaynaklanan rucüen tazminat davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
————Jandarma Komutanlığına bağlı Olay Yeri inceleme Görevlilerinin yapmış olduğu çalışmalarda özetle;
———– fabrikası inşaat ve şantiye sahasının büyük bir alanı kapsadığı, inşaat alanının komple tel örgü ile çevrili olmadığı açık inşaat sahasına sahip olduğu, inşaat sahasına girişte bekçi kulübesinin olduğu, araç giriş-çıkış takibi için bariyerli nizamiye şeklinde yapılandığı, etrafı karanlık olan bahse konu depolama alanlarında arka ve kuzey taraftaki dış tellerin direklerine monte edilmiş küçük projektörler olduğu ve çalışmadığı, kabloların çalındığı belirtilen alanların da çevre aydınlatmasının olmadığı, etrafın karanlık olduğu, dava dışı —– firmasına ait depo girişinin —–fabrikasının ön cephesine baktığı, beton zemine sabitlenmiş direklere bağlı ve yerden 180 cm yükseklikte tel çit ve bunun hemen üstünde de 50 cm yüksekliğinde jiletli tel ile çevreli fiziki engelden teşekkül ettiği, bu deponun arka kısmındaki kapının sürgülü kilit sisteminin olduğu ancak bu kilit sisteminin bazı vidalarının çıkmış olduğu, demir doğramalarının zorlamaya bağlı olarak eğilip büküldüğü ve yapısının bozulduğu, buradaki çadır ambarın arka tarafında bulunan çevre engel telinin alt kısmında açıklık olduğu ve teldeki açıklıktan eğilerek ve güçlükle arka dış kısma çıkılabildiği, bahse konu dava dışı —–firmasına ait deponun da aynı sistem tel çit ile çevrildiği, bu deponun betona sabitlenmiş birinci direğe telleri sabitleyen vida parçasının yerinde olmadığı ve naylon parçası ile tellerin direğe tutturulduğu, bu yerin ilerisindeki ikinci direkteki tel engelin alt kısmındaki vida açılmak suretiyle dışa doğru çekildiği ve iç kısma girip/çıkmak için müsait bir boşluğun oluşturulduğu, bu boşluktan da bir kişinin geçmesinin mümkün olduğu, dava dışı ——- firmasına ait kabloların etrafını çevreleyen alana giriş için kullanılan kapının ve kilidinin sağlam olduğu, her iki firmanın kullanım sahasının arka kısmındaki 13-15 metrelik bir alanın yoğun su birikintisinden oluşan ve sonrasından çıkış eğimli bir arazi yapısına sahip olduğu, bu yönden kabloların nakli için gelmesi muhtemel bir aracın ancak kabloların olduğu noktaya 60-70 metre mesafeye kadar yaklaşabileceği ve bu muhtemel yaklaşma noktalarının kabloların olduğu noktaya göre 2-3 metre yüksek kodda olduğu, kabloların çalındığı iddia edilen alanın batısında kalan alanda, değişik istikamet ve mesafelerde yapılan kontrollerde kabloların yüklenmesi muhtemel bir araç izi ya da kabloların araç yüklenmesi esnasında bu noktaya kadar elle taşıma olasılığı nedeniyle arazinin herhangi bir noktasında kablo sürtme/çekme izi ya da olay ile ilgili sebep sonuç ilişkisini ortaya koyacak bulgu tespit edilemediği, olay mahallinde olması muhtemel kan vb. biyolojik bulgu araştırıldığı ancak tespit edilemediği, hırsızlık konusu kabloların yaklaşık 30 cm. parçasının 3 kg. yakın bir ağırlıkta olduğu, bu kablodan iddia edildiği gibi 50-150 metrelik bir kablonun, tek parça halinde özellikle de bu sahanın arkasındaki telde oluşturulan açıklıktan, devamındaki çamurluk ve engebeli arazi yapısı kullanılarak elle nakledilmesinin mümkün olamayacağı,
Şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yine————Adli Kolluk görevlilerinin düzenlemiş oldukları tutanaklar incelendiğinde özetle;
Dava dışı —– firmasından çalındığı iddia edilen 1700 m. yüksek gerilim kablosunun kablo kesme makası ile usta bir kişinin bir seferde kesmesi için yaklaşık 2 dk. uğraşması gerekeceği —– çalışanı — tarafından ifade edildiği, dava dışı —- firma yetkilileri ————-isimli şahıslar ifadelerinde; çalınan kabloları en son 24.10.2014 günü çalışma yaparlarken yerinde gördüklerini beyan ettikleri, dava dışı ——- firma yetkilisi —— ifadesinde– kablo çalındığını, şantiye içinde 1 bekçi ve 2 güvenlik görevlisinin bulunduğunu, deponun gündüz saatlerinde ise çalışanlarının gözetiminde olduğunu beyan ettiği, dava dışı ——— firması çalışanı —————ifadesinde yaklaşık 7 makara kablonun 4-5 kişiyle alınması için en az 7-8 saatlik çalışma gerektirdiğinin beyan edildiği, bahse konu —— güvenlik görevlisi olarak çalışan —– ifadesinde özetle; lastik fabrikasında gece bekçisi olarak çalıştığını, nizamiyeden tanımadığı ve teyidini almadığı kimseyi şantiye alanına sokmadığını, olaydan görgüsünün olmadığım beyan ettiği, lastik fabrikasında çalışan diğer güvenlik görevlilerinin ifadesinde özetle; kabloların çalındığı depoların sorumluluğunun kendilerine ait olmadığını, depoların bulundukları yere uzaklıklarının da yaklaşık 500 m. olduğunu, fabrika alanında bulunan binalar sebebiyle orayı görmelerinin de mümkün olmadığını, herhangi bir görgülerinin bulunmadığını beyan ettikleri, ayrıca ——- inşaatının ortasında 360 derece dönen ve kayıt yapan kamera olduğu ancak 24 saat görevli tarafından takip edilmediği, görüntülere ulaşılarak incelendiğinde ise herhangi bir tespit yapılamadığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile sunulan deliller birarada değerlendirilerek davacı tarafın talep edebileceği bir tazminat olup olmadığı ve varsa miktarının tespitiyle olaydaki rucü durumunun belirlenmesi bakımından bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; her iki sigorta poliçesi de incelendiğinde teminat altına alınan riskler tamamen aynı olmamakla birlikte bir çok benzerlik olduğu, davaya konu uyuşmazlık açısından hırsızlığın, her iki poliçede de teminat altına alındığı ve davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin 30.06.2014- 30.06.2015 tarihlerini kapsarken davalının yaptığı sigorta sözleşmesinin 01.01.2014-01.10.2015 tarihleri tarihlerini kapsadığı nitekim rizikonun da 27.10.2014 tarihinde gerçekleşen hırsızlıktan kaynaklanmakta olduğu, her iki sigorta sözleşmesinin de teminatı altında olduğu ve olayda çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin, kanunun ifadesi ile sonraki sigorta olduğu ve TTK M.1467 de açık bir şekilde hüküm altına alındığı üzere sonraki sigortanın geçersiz olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere Kanunda üç bent halinde sayılan haller de söz konusu sigorta sözleşmeleri açısından gerçekleşmemiş olmakla davaya konu uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin de geçersiz nitelikte olduğu, dolayısıyla davacının geçersiz bir sigorta sözleşmesine dayanarak tazminat ödemesi yaptığı, davacının çifte sigorta gerekçesi ile ödeme yapmaması gerekirken ödememesi gereken bir bedeli ödediği, TTK m. 1472 anlamında halefiyet hakkına da sahip olmadığı, netice itibariyle davacı … şirketinin dava dışı —————– — yaptığı ödeme sebebiyle sigorta hukuku hükümlerine dayanarak bir talepte bulunmasının mümkün mümkün olmadığı ayrıca dosya kapsamında alacağın temlikine ilişkin belge olmadığı, uyuşmazlık açısından alacağın devrinden bahsedilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili rapora karşı beyanında; Uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde incelenmesi gerektiğini ve ayrıca dava dışı——– yapılan ödeme sebebiyle hazırlanan temlikname ile alacağının kendilerine geçtiği hususlarında itiraz etmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi ek raporunda özetle; çifte sigortanın mevcudiyeti ve bu sözleşmenin geçersizliği tespiti yönündeki görüşlerinin değişmediğini, dosyada bulunan alacağının temliki sözleşmesinin gözden kaçırıldığı için değerlendirilmediği, davacının itirazına karşılık sebepsiz zenginleşme olması için bir kişinin malvarlığında haklı bir sebep olmaksızın başka bir kişinin aleyhine artmanın bulunması gerekeceği, davaya konu uyuşmazlık açısından davalı tarafından ödenmemesi gereken sigorta tazminatının davacı yanca ödenmesi halinin söz konusu olduğu, davalı tarafından yapılan sigorta poliçesinde açık bir şekilde “Malzemelerin depolandığı alanin etrafı tel örgü ile çevrilecek ve 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutulacaktır. Mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelecek hırsızlık hasarları teminat kapsamı dışındadır” hükmünün yer aldığı, davalı …. ile dava dışı ———— —– arasında yapılan sigorta poliçesi kapsamında davalının sigortalısına tazminat borcu doğmadığından,———————- de bir alacak hakkı doğmayacağı buna bağlı olarak bu şirket tarafından davacı … A.Ş.’ye yapılan alacağın temliki sözleşmesinin de bir sonuç doğurmayacağı, kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili bilirkişi ek raporuna yönelik itiraz dilekçesi sunmuş, davalının sigortalısına bilgilendirme yapıp yapmadığına dair herhangi bir inceleme yapılmadığını ileri sürmüştür.
Bu talebe bağlı olarak Mahkememizce 19.10.2017 tarihli ara karar ile davalı şirkete müzekkere yazılarak dava konusu———kapsamında dava dışı sigortalı ———-e imza karşılığında bir bilgilendirme formu verilmiş ise onaylı suretinin gönderilmesi istenmiş ve davalı taraf da Mahkeme’nin bu talebine verdiği 24.11.2017 tarihli beyan dilekçesinde talep edilen hasar dosyası içerisinde bilgilendirme formu örneğinin bulunmadığını bildirmiştir. Mahkememizce davalı tarafın itirazları doğrultusunda ilk bilirkişi ve kök raporu da değerlendirilmek üzere heyetten rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporunda özetle;hasar dosyası içerisinde bilgilendirme formu örneğinin bulunmadığını, aydınlatma yükümlülüğü sigortacıya ait olduğu, sigortacının asgari bilgilendirme yapıldığını ispatlamakla görevli olduğu, söz konusu yükümlülüğe aykırılık halinde sigorta ettiren sözleşmeyi feshedebileceği gibi, varsa uğradığı zararların tazminini de talep edebileceği, davalı sigortanın dava dışı ————‘yi bilgilendirmediğinin kabulünün gerekeceği ancak sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına on dört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağı, ayrıca dava dışı sigorta ettirenin tacir sıfatı ve basiretli davranma yükümlülüğü gereği, sözleşmenin poliçede yazıldığı şartlarla yapıldığının kabulü ve hem kök ve ek hem de bu raporda yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde; her iki sigorta şirketinin de muhataplara “Malzemelerin depolandığı alanın etrafı çitle çevrilecek ve 24 saat boyunca güvenlik/bekçi denetimi altında tutulacaktır. ” özel şartını teminat kapsamında tuttukları anlaşıldığından, sigortalı————– ile sigortalı —– ilgilileri, hırsızlık yapılan malzemelerin depolandığı alanları 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutmadıkları anlaşıldığından bu haliyle hırsızlığın her iki sigorta teminatı kapsamında da olamayacağı, davalının aydınlatma (bilgilendirme) yükümlülüğüne aykırı davranmış olmasına rağmen, sigorta sözleşmesinin poliçede yazılı şekilde kurulmuş sayılacağı ve poliçe hükümleri gereğince de davacının davalıya karşı rücu hakkının doğmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf vekilleri heyet raporuna da itiraz dilekçesi sunmuşlardır.
Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve yapılan yargılama sonucunda; mahkememizce alınan ilk bilirkişi kök ve ek raporunda her iki sigorta poliçesinde teminat altına alınan riskler tamamen aynı olmamakla birlikte aralarında çok benzerlik olduğu, davaya konu uyuşmazlık açısından hırsızlığın, her iki poliçede de teminat altına alındığı ve olayda çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin, sonraki sigorta olduğu ve TTK M.1467 de açık bir şekilde hüküm altına alındığı üzere sonraki sigortanın geçersiz olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere davaya konu uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin de geçersiz nitelikte olduğu, dolayısıyla davacının geçersiz bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödememesi gereken bir bedeli ödediği, davacı vekilinin itirazları sonucu heyetten bilirkişi raporu alındığı, alınan 2.raporda; dava dışı sigortalı —————– ve Müteahhit ve Taşeronları ile davalı sigortacı ———. arasında akdedilen ve 01.10.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli ———– Poliçesi sözleşme içeriğinde hırsızlık olaylarına ilişkin “Malzemelerin depolandığı alanın etrafı tel örgü ile çevrilecek ve 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutulacaktır. Mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelecek hırsızlık hasarları teminat kapsamı dışındadır. “şeklinde hüküm olduğu, aynı şekilde dava dışı sigortalı —————. ile davacı sigortacı —————. arasında akdedilen ve 30.06.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli ———Poliçesi içeriğindeki “özel notlar” klozu hırsızlık olaylarına atfı irdelendiğinde de aynı hükmün olduğu, her iki sigorta şirketinin de özel şartını teminat kapsamında tuttukları anlaşıldığından, sigortalı ————. ilgilileri, hırsızlık yapılan malzemelerin depolandığı alanları 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutmadıkları anlaşıldığından bu haliyle hırsızlığın her iki sigorta teminatı kapsamında da olamayacağı, davalının aydınlatma (bilgilendirme) yükümlülüğüne aykırı davranmış olmasına rağmen, sigorta sözleşmesinin poliçede yazılı şekilde kurulmuş sayılacağı ve poliçe hükümleri gereğince de davacının ödememesi gereken bir bedeli ödediği ve rücu hakkının doğmadığı tespit edilmiş olmakla, yapılmış tespitlerin denetlenebilir ve hükme elverişli olması nedeniyle mahkememizce uygun bulunduğu, sonuç olarak; çifte sigorta kapsamında ve meydana gelen zararın bahsedilen ilgili hüküm gereği her iki sigorta poliçesinin de kapsamı dışında kaldığı davacının ödememesi gereken bir ödemeyi yaptığı, kanaatine varıldığından davacının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Karar harcı 44,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.342,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.298,30 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli——— deki esaslara göre belirlenen 13.724,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.