Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1345 E. 2018/571 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/1345 Esas
KARAR NO : 2018/571

DAVA : İtirazın İptali(Taşıma İşinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Taşıma İşinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili; müvekkili nezdinde …….Sözleşmesine istinaden düzenlenen…… ile sigortalı malların uluslararası karayolundan davalı tarafından taşınması sırasında bir kısmının hasarlandığını ve bu hususun …….. senedine şerh düşüldüğünü, ekspertiz incelemesi sonucu hasardan davalı taşımacının sorumlu olduğunun tespit edildiğini, hasar nedeniyle dava dışı sigortalı………’ye 03/10/2013 tarihinde …….. ödeme yapıldığını, bu ödeme ile müvekkilinin sigortalının haklarına halef olduğunu, 14/12/2012 tarihinde dava dışı sigortalı tarafından ve 23/10/2013 tarihinde müvekkili tarafından davalıya rücu ihtarları gönderilmiş ise de olumlu bir sonuç alınamadığını, ödenen tutarın ……’sinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, zira dava konusu malların alıcısına 12/12/2012 tarihinde teslim edildiğini, davalının ise 16/05/2014 tarihinde icra takibi başlattığını, dolayısıyla CMR 32/1 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, bunun yanında davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, zira mallar 12/12/2012 tarihinde teslim edilmiş olmasına rağmen sigorta poliçesinin 13/12/2012 tarihinde düzenlendiğini, davacı tarafça sunulan delillerde ise hasar tarihinin 14/12/2012 olarak belirtildiğini,hasardan sonra düzenlenen poliçeye bağlı olarak yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, kaldı ki hasarlandığı iddia edilen malların müvekkili aracı ile taşınmadığını, dava dışı sigortalının bir zararının olup olmadığının da tespitinin gerektiğini, talep edilen tazminat tutarının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLER:Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş,tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 16/05/2014 tarihinde, ödenen hasar bedeline dayalı olarak ….. asıl alacak ve 237,00 USD işlemiş faiz üzerinden icra takibi başlattığı, davalının yasal sürede borca itiraz ettiği, iş bu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile dava dışı sigortalı…….. arasında 01/01/2012 başlangıç tarihli ……. Sözleşmesi ile 13/12/2012 başlangıç tarihli …….. düzenlendiği görülmüştür. Yine 03/10/2013 tarihinde sigortalının hasar nedeniyle …….. ödeme aldığına ve davacıyı ibra ettiğine, hasar nedeniyle tüm haklarını davacıya temlik ettiğine dair belge düzenlendiği görülmüştür.
Davacı tarafça sunulan rücu ihtarları incelendiğinde, dışı sigorta sigortalı tarafından 14/12/2012 tarihinde davalıya hitaben meydana gelen hasardan söz edilerek hasardan davalının sorumlu olduğunun bildirildiği görülmüş, davacı tarafından 23/10/2013 tarihinde davalıya hitaben düzenlenen belgede ise sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tazmininin talep edildiği görülmüştür.
Dava konusu malların hangi tarihte alıcısına teslim edildiğinin tespiti için ilgili gümrük müdürlüğüne yazı yazılmış, cevabi yazıda müdürlüklerince bu konuda tespit yapılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Taşıma-gümrük alanında uzman bilirkişi ile elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporunda özetle; dava konusu malların alıcısı tarafından tarih belirtilmeden çekinceli olarak teslim alındığı, ödemeye ilişkin dekont sunulmadığından ödeme tarihinin net olarak tespit edilemediği, zararın oluşunda gönderen ile taşıyıcının birlikte sorumlu oldukları, ancak ödemenin teminat dışı olması nedeniyle lütuf ödemesi olduğu, alacağın temliki söz konusu ise davacının talep hakkı olacağı, bunun yanında zamanaşımı definin mahkemece reddedilmiş olduğu, hasar tutarının tespitinde CMR 23/3 maddesinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı vekili, 23/10/2013 tarihli rücu belgesinin iadeli taahhütlü mektupla 16/11/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının tam ve ağır kusurlu olduğunu, ayrıca hasar bedelinin eksik hesaplandığını belirtmiştir.
Davalı vekili, önceki itirazlarını tekrarlamıştır. Davalı tarafın talebi üzerine dava davalının sigortacısı dava …’ye ihbar edilmiş, ihbar olunan vekili davaya katılmayacaklarını, ödemenin teminat dışı olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekiline 23/10/2013 tarihli rücu belgesinin tebliğine ilişkin belgeyi sunması için kesin süre verilmiş, davacı vekili tebliğe ilişkin belgenin PTT’de olduğunu, ayrıca aynı hususun e-posta yolu ile de davalıya bildirildiğini belirtmiş, ancak davalı tarafça e-posta yazışmaları kabul edilmemiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, ek raporda davacı tarafça 23/10/2013 tarihli rücu belgesinin tebliğine ilişkin ……. gönderi çıktısı sunulmuş ise de içeriğinin belirsiz olduğu, davacının davalının ağır kusurlu olduğu yönündeki itirazlarının haklı olmadığı belirtilmiş, kök rapordaki görüş tekrar edilmiştir.Taraf vekilleri önceki itirazlarını tekrar etmişlerdir.
Yine dava dışı sigortalı ……… tarafından davalıya gönderildiği ileri sürülen 14/12/2012 tarihli rücu belgesinin davalı tarafça kabul edilmemesi üzerine, tebliğine ilişkin belgelerin celbi için ………’ye yazı yazılmış, cevabi yazıda söz konusu rücu belgesinin……. çalışanı tarafından davalı şirket yetkilileri ……….a e-posta ile gönderildiği, başka bir yolla tebliğ edilip edilmediğinin bilinmediği belirtilmiştir. Söz konusu e-posta yazısı davalı vekiline tebliğ edilerek müvekkilinin kabulünde olup olmadığı sorulmuş, davalı vekili e-postanın müvekkili tarafından kabul edilmediğini, ayrıca adı geçen kişilerin müvekkili şirket yetkilisi olmadıklarını belirtmiştir. Davalı şirketin ortak ve yetkililerini gösteren sicil kaydı çıkaraılarak dosyaya bırakılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, Nakliya Sigorta Poliçesi uyarınca dava dışı sigortalıya ödendiği ileri sürülen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Öncelikle davacının bu davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. Dava konusu malların yurtdışına ihracı nedeniyle alıcısına teslimi sırasında bir kısmının hasarlandığı ve CMR senedine bu konuda şerh düşüldüğü görülmüş, alıcıya teslim tarihi taraflar arasında ihtilaflı olduğundan 12/12/2012 mi 14/12/2012 mi olduğu, buna göre davacının sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapıp yapmadığı tam olarak tespit edilememiştir. Bunun yanında bilirkişi raporunda hasarın meydana geliş şekli itibariyle ödemenin teminat dışı olduğu kabul edildiğinden davacı ödemesi lütuf ödemesi olarak kabul edilmiştir. Ancak dava dışı sigortalı ödeme nedeniyle hasara ilişkin tüm haklarını davacıya temlik etmiş olduğundan bu temlik uyarınca davacının bu davayı açma hakkı olduğu sonucuna varılmıştır.
Yine davalı tarafın dava konusu malın kendi aracıyla taşınmadığı, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceği yönünde itirazı var ise de, davalı yönünden öncelikle zamanaşımı definin incelenmesi, davanın zamanaşımı süresinde açıldığının kabulü halinde bu yöndeki itirazın incelenmesi gerektiiği sonucuna varılmıştır.
CMR 32/1-2.maddesi ‘Bu Sözlesme geregince yapılan tasımalardan dogacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve su tarihlerde baslar:
a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
b) Tam kayıplarda, kararlastırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlastırılmıs
zaman limiti yoksa, yükün tasıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde,
c) Bütün diger durumlarda, tasıma mukavelesinin akdedildigi tarihten sonraki üç aylık
dönemin sonunda.
Limit döneminin islemeye basladıgı gün bu döneme dahil edilmeyecektir.
2. Yazılı bir istem, tasımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona iliskin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildigi takdirde zaman süresi anlasmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye baslar.
İstemin alındıgını,cevap verildigini ve belgelerin gönderildigini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan baska istemler için zaman süresi ertelenemez.’ hükmünü içermektedir.
Somut olayda davalının özen yükümlüğünü ihlalden doğan hareketinin bilerek kötü hareket olarak kabulü mümkün olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. Yine teslimde kısmi hasar söz konusu olduğundan zamanaşımı süresinin malın tesliminden itibaren başlayacağı kabul edilmelidir. Olayımızda teslim tarihi net değil ise de davacı lehine 14/12/2012 olduğunun kabulü halinde icra takip tarihi olan 16/05/2014 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu görülecektir. Ne var ki davacı tarafça gerek dava dışı sigortalı tarafından düzenlenen 14/12/2012 tarihli ve gerekse kendisi tarafından düzenlenen 23/10/2013 tarihli rücu belgeleri sunulmuş ise de bu belgelerin davalıya tebliğine ilişkin belge sunulamamıştır. 14/12/2012 tarihli yazının e-posta ile gönderildiği belirtilmiş, ancak e-posta yazısı davalı tarafça kabul edilmemiş ve yazıyı aldığı belirtilen kişilerin davalı şirket yetkilisi olduklarına dair delil sunulmamıştır. 23/10/2013 tarihli yazının ise hem e-posta ile hem de …….. yoluyla iadeli taahhütlü olarak gönderildiği ileri sürülmüş ise de e-posta yazısı davalı tarafça kabul edilmediğinden ve …… gönderi belgesinde gönderinin içeriği belirsiz olduğundan tebliğ hususu ispat edilememiştir. Dolayısıyla zamanaşımının durması söz konusu değildir. İcra takibi zamanaşımı süresi dolduktann sonra başlatıldığından zamanaşımının kesilmesi de söz konusu değildir. Dolayısıyla iş bu dava zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2- Alınması gereken 35,90 TL’nin karar harcının başlangıçta yatırılan 59,80 TL harçtan mahsubu ile 23,90 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 135,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan …… uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.