Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/9 E. 2023/847 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/9 Esas
KARAR NO:2023/847
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 03/01/2023
KARAR TARİHİ: 06/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; 03/02/2021 tarihinde sürücü —–sevk ve idaresindeki ——- plaka sayılı aracın seyir halinde iken yamaçtan aracın ön camına kaya düşmesi sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, kaza nedeniyle davacının yaralandığını,——- plaka sayılı araç sürücüsü olan —— 2918 sayılı K.T.K.‘nın ilgili maddesini ihlal ettiğini ve kusurlu olduğunu, —- plaka sayılı aracın —— sorumluluğunda olduğunu, davacının davalıya başvuru yaptığını ve davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının trafik kazası nedeniyle ———- tarihinde maluliyet raporu alındığını, rapora göre % 15 oranında malul kaldığını, davacının haksız olarak mağdur edilmeye devam edildiğini, davacının bu mağduriyetinin ve maluliyet zararının giderilmesi için sigorta şirketinden ———- kapsamında alacağı olan maluliyet tazminat miktarının bilirkişi marifeti ile hesaplanmasının, ve davacıya ödenmesi için dava yoluna gitme mecburiyetinin hasıl olduğunu, belirsiz alacak davası olarak davasının kabulüne karar verilmesini ve maluliyet oranı dahil olmak üzere fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalmak kaydıyla, 6.500,00 TL Sürekli İş Göremezlik 500,00 TL Geçici İş Göremezlik, 500,00 TL Bakıcı Gideri,500,00 TL Tedavi gideri tazminatı olmak üzere şimdilik toplam 8.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde “Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu” ibaresinin mevcut olduğunu, açılan davanın kısmi dava niteliğinde olduğunu, kısmi dava olarak açılan davanın türü, sonradan belirsiz alacak davası olarak değiştirilemeyeceğini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna ilişkin ifadenin mevcut olduğunu ancak açılan davanın kısmi dava sayılacağını ve yargılama esnasında miktarın artırılamayacağını, ıslah ile artırılan kısım olması halinde ıslah edilen kısım üzerinden davanın reddinin gerekeceğini, Sigorta kuruluşuna başvuru esnasında tazminatın belirlenebilmesi ve ödenebilmesi için gerekli belgelerin sunulması gerekmekte olduğunu, aksi halde sigortacının temerrüdünden bahsedilemeyeceğini ve bu hususta getirilen dava şartının aynen Arabuluculuk Kanunu ile getirilen dava şartında niteliğinde olduğunu, sigorta kuruluşuna başvuru dava şartının diğer kanunlarla ——– düzenlenmiş olmasını; HMK 114/2. maddesinin diğer kanunlarla getirilen dava şartlarına istisna getirmesini, bu sebeple eksikliğin yargılama aşamasında sonradan tamamlanabilir nitelikte olmaması sebebiyle başvurunun dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu, Başvuru sırasında sunulması zorunlu olan belgelerin sunulmaması halinde başvurunun usulden reddedilmesi gerektiğine, eksik belgelerin talep edilmesine rağmen tamamlanmamış olması ve bu hususta eksik belgelerin tamamlandığına dair hususu ispatlayacak belge sunulmaması sebebiyle başvurunun usulden reddinin gerekeceğini, maluliyet raporu ile sigorta şirketine başvurulduğunu, maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle geçerli yönetmelik kapsamında alınmadığını, maluliyet raporu ikametgaha yakın sağlık kuruluşundan alınmadığını, raporun ———- alınmadığını, —— niteliğine haiz olmadığını, faiz başlangıç tarihi açısından sigorta şirketine yapılan başvuru sırasında zorunlu belgelerin sunulmaması halinde faiz başlangıç tarihinin eksik belgelerin tamamlandığı tarihi olmasının gerektiğini, her durumda yargılama esnasında yapılan hesap tarihinden önceki bir tarih olmayacağını, yargılama esnasında alınan aktüer raporundaki hesap tarihinin faiz başlangıç tarihinin kabul edilebileceğini, aksi halde mükerrer faiz işletilmiş olacağını, sebepsiz zenginleşmenin doğacağını, zamanaşımı itirazlarını olduğunu, zararın öğrenilmiş durumda olduğunu, öğrenme itibariyle talep ve dava hakkının zamanaşımına uğradığını, iki yıllık sürenin dolduğunu, zamanaşımı yönünden davanın reddini gerekmekte olduğunu, Yine ıslah halinde ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı hususunda itirazlarının olduğunu, öncelikle davacı tarafın davaya konu belgeleri iyi niyet kuralları çerçevesinde eksiksiz olarak sunmadığını, TMK m. 6. “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve haksız fiilden kaynaklı zararlara ilişkin olarak TBK m. 50 “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükümleri doğrultusunda, yargılamaya ilişkin HMK m.119 Dava dilekçesinin içeriği başlıklı, “f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususunun dilekçe ve ekinde zorunlu gösterilmesi gerektiğinden bu hususta yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, tamamlatılmasına muvafakatimiz olmadığını belirtmek kaydıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, HMK 119/ğ hükmü kapsamında “Açık bir şekilde talep sonucu” gösterilmemişse davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verilmesini, tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, Davacının, huzurdaki davayı açmadan önce, sigorta kuruluşuna yapmış olduğu başvurunun eksik olmasının , sigorta kuruluşuna usulüne uygun başvuru zorunluluğu dava şartının Sig.K. ve KTK ile özel kanunla düzenlenmiş olması sebebiyle, HMK m.114/2 “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü kapsamında bu husus tamamlanabilir dava şartı olmadığını, davanın öncelikle dava şartı eksiliğinden usulden reddine karar verilmesini, Davanın esasa girilmesi halinde kabul anlamına gelmemekle, esas yönünden savunmaları kapsamında dosyanın esastan reddine karar verilmesini; aksi yönde kanaat halinde yine savunmalarımız kapsamında ve resen tespit edilecek müterafik kusur indirimlerinin uygulanarak, yargılama esnasında davacının, yolcu olduğu ve taşımanın maddi ve/veya manevi karşılık kapsamında yapılmamış olduğu hususunun sonradan anlaşılması halinde şartları varsa TBK mad. 50 vd. kapsamında hatır indirimi uygulanmasını, ödeme var ise ödeme tutarı anılan indirimler yapılıp tazminat tutarı belirlendikten sonra kalan bakiyeden güncellenerek düşülmesine, ayrıca “fazlaya dair haklar saklı tutularak” açılan davalar, kısmi dava sayılacağından, bu durumda taleple bağlı kalınması gerektiğini belirterek ıslah edilen kısım açısından muvafakatlerinin olmadığını, bu kısım üzerinden davanın reddine karar verilmesini, yargılama esnasında davaya konu trafik kazası karayolunda gerçekleşmemiş olması durumu, sunulacak belgeler ile anlaşılacak olur ise bu hususun sigorta kuruluşu açısından teminat harici olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi,—– nolu dosyasının —-çıktıları, trafik kayıtları, —- kayıtları, tramer kayıtları, poliçe ve hasar dosyası, sosyal ekonomik durum araştırması,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 03/02/2021 tarihli trafik kazasından kaynaklanan haksız fiil hukuksal nedenine dayalı olarak sigorta şirketine karşı açılan, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi giderleri istemine ilişkindir.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, davalı sigorta şirketinin sigortalıdığı —— plakalı aracın dava dışı ——– sevk ve idaresindeki iken davacının yolcu olarak bulunduğu esnada yamaçtan aracın ön camına kaya düşmesi neticesinde meydana gelen kazada davalının sigortaladığı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığı, davacıda kaza nedeniyle maluliyetin oluşup oluşmadığı, maluliyeti bulunuyor ise maluliyet nedeniyle oluşan zararının davalıdan tahsilinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Dava, ——– kapsamında, sigorta şirketi hakkında açılmış olup, sigortanın sorumluluğu açısından, KTK’nın 2918 Sayılı Yasanın 91.maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” denilerek, işletenin 85/1 fırkasında olan sorumlulukları açısından sigortanın sorumluluğuna gidilmiştir. Bu nedenle işletenin idare olması durumda, işletenin farklı nedenlerle sorumluluğunu gerektiren durumlarda (Terörle Mücadele Kanunu, kamusal bir görev sırasında idarenin kusuru olmaksızın personelin oluşan zararlarından idare hukuku gereğince idarenin objektif sorumluluk durumları, idarece yapılması gereken göreve yönelik emirlerin ifası sırasında sırasında oluşan aracın işletilmesinden kaynaklanmayan sebeplerden meydana gelen zararlar vs) idarenin ayrıca işleten olması durumda, idarenin sorumluluğunu gerektiren durum, KTK’nın 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamında olmadıkça sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemez.
2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesinde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş olup, ilgili maddede kusursuz sorumluluk kabul edilmiş ise de; 2918 Sayılı Yasa’nın 86. maddesinde “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” denilerek, aracın işletilmesi halinde meydana gelen zararlardan sorumlu olmaktan kurtulunabilecek durumlar düzenlemiştir. Dolayısı ile araç işletilmesi halinde olsa dahi işleteni sorumluluktan kurtaran hallerin varlığı halinde, sigorta şirketinin de sorumluluğuna gidilemez. İşletenin idare olması nedeniyle kamu hukukundan yahut kanunlardan kayaklanan tazminat sorumluluğu bulunması——– işleten sıfatından kaynaklanmadığından —- kapsamında sigorta şirketinden talep edilemez. ———-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 03/02/2021 tarihinde sürücü —— sevk ve idaresindeki ——– plaka sayılı araç seyir halinde iken aracın ön camına kaya düştüğü, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, yaralanması nedeni ile malul kaldığı iddiası ile eldeki maddi tazminat davasının —- kapsamındaki sigorta şirketine karşı açıldığı, sigortalı araç sürücüsünün olayın gerçekleşmesinde kusurunun olmadığı, meydana gelen olay doğal afetten kaynaklanmış olduğundan yukarıda açıklanan nedenlerle sigorta şirketinden maddi tazminat talebinde bulunulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 179,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 06/12/2023