Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/829 E. 2023/941 K. 25.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/829 Esas
KARAR NO:2023/941
DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:20/11/2023
KARAR TARİHİ: 25/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREKÇE:Davacı vekili, müvekkilinin Tasfiye Halinde —– işçi olarak çalıştığını, —– sayılı dosyasında bu şirket aleyhine hizmet tespiti davası açtıklarını, mahkemece ——sayılı hükmüyle taleplerinin kabul edildiğini ancak kararın bu şirket ticaret sicilden terkin edilmesi sebebiyle taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği gerekçesiyle ———- Karar sayılı hükmüyle kaldırıldığını; böylece davalı şirketin sicilden terkin edildiğini de kendilerince öğrenildiğini; yargılamaya devam edebilmek için bu şirketin ihya yoluyla sicile yeniden tescil edilmesinin zorunlu olduğunu belirterek; şirketin ihya yoluyla sicile tescile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı —- vekili, bu şirketin kendi kararıyla tasfiyeye gittiğini, tasfiye memuru atadığını, tasfiye memuru tarafından tasfiye işlemlerinin tamamlanıp sicilden terkin için kendilerine başvurulduğu; ticaret sicilin kendi tasfiyesiyle sona eren şirketlerin sicilden terkin ederken çok sınırlı bir denetim hakkı bulunduğunu sadece tasfiye kararının mevcut olup olmadığını, tasfiye işlemlerinin atanan tasfiye memuru tarafından yapılıp yapılmadığını ve tasfiyenin sona erdirildiğine dair şirket onayı ve tasfiye memurunun beyanının mevcut olup olmadığı hususunda inceleme yapabildiklerini ,bu nedenle davadan dolayı kendilerine yöneltilebilecek bir sorumluluğun bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesi istenmiş, davalı tasfiye memuru vekili de şirketin tasfiyesi konusunda genel kurul kararı alındığını; tasfiyenin müvekkili tarafından usulünce yapılıp bitirildiğini; şirketin ihyası için 5 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu ve tasfiyeden itibaren bu sürenin geçtiğini; ihya davası açmakla yetkili kişilerin tahdidi olarak yasada sayıldığını; davacının dava açma ve yetkisi bulunmadığı gibi hukuki menfaatinin de bulunmadığını iddia ederek davanın reddini savunduğu görülmüştür.Dava, TTK 547 maddesi gereğince açılan ek tasfiye davasıdır. Davacı tarafın ihyası istenen şirket aleyhine 2016 yılında hizmet tespiti davası açtığı, söz konusu bu dava nedeniyle davacı tarafın eldeki davayı açmakta hukuki menfaati olduğu sabittir. —-kararıyla tasfiye sürecine girmiş olup tasfiyesini bitirmekle de 01/06/2010 tarihinde sicilden terkin edildiği görülmektedir. Davacı tarafın açtığı hizmet tespiti davası şirket terkin olduktan yaklaşık 6 yıl sonra açılmıştır. Davalı tasfiye memuru vekili her ne kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini iddia ediyor ise de davacı şirket ortağı ya da şirket yönetici olmayıp; şirketten alacaklı olan 3.şahıslar yönünden 5 yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz. Bu nedenle mahkememizce süresinde açılan bu davada hizmet tespiti davasından ötürü davacının hukuki menfaatinin bulunduğu, şirketin ek tasfiyesini isteyebileceği; şirket tasfiye ile sona erdiğinden hem ticaret sicili hem şirketin tasfiye memuru taraf göstermek suretiyle dava açmasının yerinde olduğu; bu nedenle mahkememizce davanın kabulüyle söz konusu olan şirketin ek tasfiye yoluyla ihyasına karar verilmesi gerekmiştir.
Elbette mahkemece verilen ihya kararı şirketin tamamen ve yeniden faaliyete geçirmeyecek sadece ——– (bozmadan sonra aldığı esas numarası) sayılı dosyasındaki yargılama süreci ve verilecek kararın infaz süresi içinde şirketi canlandıracak, bu sürenin sonunda ek tasfiye memuru tarafından şirketin yeniden terkini sağlanacaktır.
Davacı taraf yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmişse de; davalılardan ticaret sicil müdürlüğünün davaya haksız olarak neden olmadığı zira şirketin kendi tasfiyesiyle sicilden terkin edildiği; davacının sonradan dava açacağını ya da hak sahibi olduğunun sicil tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı; keza tasfiyenin çok önce tamamlanıp 2010 tarihinde şirketin sicilden terkin edildiği; hizmet tespiti davasının ise 6 yıl kadar sonra 2016 yılında açıldığı; davacının 6 yıl sonra dava açacağını davalı tasfiye memuru tarafından bilinmesinin beklenemeyeceği; bu sebeple davalı tasfiye memurunun da iş bu davanın açılmasına haksız olarak neden olduğunu düşünülemeyeceği; değerlendirilerek yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine de yer olmadığına karar vermek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

G.D:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE;
——- numarası ile kayıtlıyken kendi tasfiyesi ile sicilden —- tarihinde terkin edilen TASFİYE HALİNDE —- Karar sayılı (bozmadan sonraki esasın ———) dosyasında yapılacak yargılama süreci ve verilecek kararın infazı süreci ile sınırlı olmak üzere EK TASFİYESİNE, bu amaçla ——– tescil olmak sureti ile İHYASINA,
Söz konusu bu şirkete ek tasfiye memuru olarak; şirket tarafından atanmış olan tasfiye memuru davalı——- atanmasına,
Karar kesinleştiğinde ihya işleminin gerçekleştirilmesi için yeterli suretin —– bildirilmesine,
Dava maktu harca tabi olup maktu harçtan eksik 89,95 TL nin davacıdan alınıp hazineye irat kaydına,
Davalının iş bu davanın açılmasına sebep olmadıklarından dolayı tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Davalılar haksız dava açılmasına neden olmadığından dava kabul edilmiş olsa dahi davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair karar, davacı vekilinin ve davalılardan tasfiye memuru vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalı—–yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 25/12/2023