Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/414 E. 2023/824 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/414 Esas
KARAR NO:2023/824
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/11/2018
KARAR TARİHİ: 30/11/2023

GEREKÇE:Mahkememizin ——sayılı dosyasında:
”Davacı vekili, müvekkili şirketin yurt dışına tekstil ürünleri ihraç eden bir şirket olduğunu; yurt dışı mal satışlarından doğan tahsilat risklerini teminat altına almak maksadıyla davalı şirket ile ——poliçe numaralı “kısa vadeli ihracat kredi sigortası genel poliçesi”ni akdettiğini; sözleşme gereğince müvekkili şirketin yurt dışında olan alacaklarının ödenmemesi durumunda, tahsil edilemeyen alacağın %90’ının davalı şirketin sigorta kapsamında müvekkiline ödeyeceğinin kararlaştırıldığını; müvekkil şirketinin Hollanda’da faaliyet gösteren —- tarihinde ——- olmak üzere toplam 64.428,35 Euro tutarında mal satışı gerçekleştirdiğini fakat davalı şirketin iflas etmiş olması nedeniyle alacağını tahsil edemediğini; müvekkilinin edimlerini yerine getirip ——- tuttuğunu, iflas masasına alacak talebinde bulunduğunu; müvekkil şirketin 64.428,35 Euro tutarındaki riskini gerçekleşmiş olduğunu davalıya bildirdiğini, tüm belgelerini gönderdiğini ancak davalının ödeme yapmaması sebebiyle —— yevmiye numaralı ihtarın gönderildiğini; davalıdan yine bir cevap alamadığını; bunun üzerine ——– sayılı dosyasıyla icra takibinde bulunduğunu, davalının yetki itirazında bulunarak ve borcun esasına ilişkin itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, kendilerince yetki itirazı kabul edilerek dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep edildiğini; bunun üzerine dosyanın geldiği ——- dosya üzerinden de ödeme emri gönderildiğini, davalının 25/09/2018 tarihli itirazıyla takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında gerçekten 01/07/2014 tarihinde davacının dayandığı sigorta poliçesinin düzenlendiğini, iş bu poliçe ile davacı şirketin yurt dışına yapacağı mal satışından doğan risklerin %90 ile sınırlı olmak üzere teminat altına alındığını ancak davacı firma kayıtlarının müvekkilince incelenmesinde sakıncalı ibaresinin görüldüğünü, ——sayılı kararıyla firma ortağı olan ve %97 pay sahibi olan yönetim kurulu başkanı —— hakkında taşınmazlarına her türlü ulaşım araçlarına ortağı olduğu şirket ve kooperatifteki ortaklık paylarının devir ve temilikine ve tasarruf yetkilerine 671 KHK’nun 20/a maddesi uyarınca CMK 128. Madde gereğince şerh düşülmek suretiyle el koyma tedbirlerinin uygulanmasına karar verildiğini; —— tedbirler yönetmenliğinde bankaların yükümlüler arasında sayıldığını, yönetmenliğin 3/p maddesi gereğince “….adına işlem yapılan tüzel kişiliğin nihai olarak kontrolde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfus sahibi olan gerçek kişi ve kişileri denilerek gerçek faydalanıcının tanımının yapıldığını; ayrıca aynı yönetmenliğin 17/a maddesinde de “gerçek faydalanıcının tespitine ilişkin tanımlama yapıldığını; ——— davacı şirketin %97 hisseli pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı olduğunu; bu nedenle gerçek faydalanıcı sıfatına haiz olduğunu, örgüt üyeliğinden yargılandığını, bu sebeple davacı şirkete herhangi bir ödeme yapmalarının müvekkili bankaca mümkün olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş,
Mahkememizce:Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı, sigorta poliçesinden kaynaklı olarak davalı aleyhine 64.428,35 Euro asıl alacak, 331,54 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.759,89 Euro alacağın tahsili ve takip tarihinden itibaren de asıl alacağa avans faizi uygulanması için icra takibine başlamış; davalı bu takibe süresi içinde “alacaklı tarafa herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır. Alacağın tamamına faize, faiz oranlarına ve ferilerine itiraz ediyoruz” şeklinde itiraz etmiş, itiraz üzerine takip durmuştur. Mahkememizce davacı iddiası ve savunması araştırılmış, —– yazışmalar yapılmış, davacı şirketin yöneticisi olan—–yönünden verilen kısıtlayıcı kararların —– tarihinde kalkmış olduğu belirlenmiştir.
Taraflar arasında ——- poliçe numaralı “kısa vadeli ihracat kredi sigortası genel poliçesi”nin akdedildiği; bu sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketinin davacının yurt dışına yaptığı ihracatlarda ihraç ettiği emtianın bedelini alamaması halinde bedelin %90’ıyla sınırlı olmak üzere davacı alacağını teminat altına aldığı ihtilafsızdır. İcra takibine yapılan itirazlar incelenmiş olup, gerek yetkisiz icra dairesine yapılan itirazda gerekse yetkili icra dairesine yapılan itirazda davacı şirketin yöneticisi hakkındaki iş bu davayla ileriye sürülen savunmaların yer almadığı, —– ilişkin borca itiraz dilekçelerinde herhangi bir itiraz sebebinin yer almadığı sadece davalı sigorta şirketinin borcu olmadığına dair itirazların yer aldığı görülmüştür. Her ne kadar davacı şirketin yöneticisi ——- yönünden verilen kısıtlayıcı kararlar davadan sonra 11/01/2019 tarihinde kalkmış ise de, artık dava şartının dava devam ederken gerçekleştiği, bu nedenle davacı şirketin gerçekten bir alacağı doğmuşsa bu yönden karar verilebileceği mahkememizce kabul edilmiştir. Çünkü ceza hukuku yönünden verilen kısıtlayıcı kararlar kaldırılmakla esasen konulduğu andan itibaren ve geriye dönük olarak hüküm ifade etmez.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, uzman bilirkişi heyetinden ( mali müşavir ve sigorta bilirkişisinden ) müşterek rapor alınmış, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının iflas eden —-adet sevkıyattan dolayı dava konusu ettiği alacağa —–sayılı fatura gereğince —- tarihli ve —-tarihli sevkıyattan dolayı —- fatura nolu — tarihli sevkıyattan dolayı —– tarihli sevkıyattan dolayı —Euro olmak üzere toplam —– alacağının doğduğu; davacı şirketin sevkıyatlar ile ilgili olarak davalıya aylık bildirim yaptığı; davalı da bu bildirim gereği takip eden ayda pirim bildirme formu ile pirim borcunu belirlediği; 22/05/2016 tarihinde yapılan 11.278,50 Euro tutarlı sevkıyat için poliçenin 14. Maddesine göre tazmin edilecek zararın 10.150,65 Euro olduğu; poliçenin 17. Maddesine göre USD karşılığının 11.561,59 USD olduğu; poliçenin 17/b maddesine göre tazmin bedelinin 34.450,07 TL olduğu; 10/u06/2016 tarihinde yapılan 22.286,90 Euro karşılığında sevkıyat için poliçenin 14. Maddesine göre tazmin edilecek zararın 20.058,21 Euro olduğu; USD karşılığının 22.346,85 USD olduğu ve poliçenin 17/b maddesine göre tazminat bedelinin 66.586,91 TL olduğu; 26/06/2016 tarihinde yapılan 7.857,00 Euro tutarlı sevkıyat için poliçenin 14. Maddesine göre tazmin edilecek zararın 7.071,30 Euro olduğu; poliçenin 17. Maddesi gereğince USD karşılığının 7.878,14 USD edip, TL karşılığınında 23.474,49 TL olduğu; 03/07/2016 tarihinde yapılan 23.005,95 Euro tutarlı sevkıyatın poliçe 14. Maddesine göre tazmin edilecek miktarının 20.705,36 Euro, poliçenin 17 maddesine göre USD karşılığı 23.024,36 USD ve poliçenin 17/b maddesine göre tazminat bedelinin 68.605,69 TL olduğu; böylece sigorta şirketinden 193.117,16 TL istemekte haklı olduğu belirlenmiştir. Sevkıyat işlemi yurt dışı ülkeye yapılmış olup, mal bedelleri Euro olarak kararlaştırıldığından; davacının döviz üzerinden takip başlatabileceği belirlenmiş, bu çerçevede Euronun takip tarihindeki değeri 7,06 TL olduğundan 193.117,16 TL’nin Euro karşılığı 27.353,70 Euro tuttuğu; bunun işlemiş faizininde basit bir hesapla 140,00 Euro tuttuğu mahkememizce belirlenmiş; bu miktarlar üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiştir.Mahkememizce yargılama sürecinde poliçe gereğince davacı alacağının “tahsil edilememiş” sayılıp sayılmayacağı da değerlendirilmiştir. Zira davacı, davalısı olan sigortalıya ancak tahsil edemediği alacaklar için başvurabilir. Bu amaçla Hollanda şirketinin iflas masasından davacıya yazı getirmesi yönünde süre verilmiş, mahkememizin yazısı yabancı dile çevrilmiş ancak sorulan tüm sorulara gelen iflas masası cevabından; bizim hukukumuzda benzer bir iflas tasfiyesinin ———- bulunmadığı, iflas tasfiyesi gerçekleşmediği için herhangi bir ödeme yapılmasının mümkün olmadığı hususunun bildirildiği görülmüştür. Bu aşamada mahkememizce ya davacı alacağının tahsil edilme imkanının halen mevcut olduğu kabul edilerek “vaktinden önce açılan dava / takip nedeniyle davanın reddine” karar verilmesi ya da “tahsil edilememiş” kabul edilerek inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiş olup; Hollanda’da devam eden iflas tasfiyesi sonunda, davacımızın bir miktar alacağının tahsili muhtemeldir. Ancak, ne zaman gerçekleşeceği, ne zaman biteceği belli olmayan, tasfiye sonunda da ne kadar alacağını tahsil edebileceği belli olmayan ve hatta alacağının kabul edilip edilmeyeceği ve kabul edilse dahi tasfiye sonunda davacının alacağının karşılık bir şey kalıp kalmayacağı belli değilken; davacıyı belirsiz bir süre için ne miktar tahsil edeceği belli olmayacak bir şekilde beklemeye tabi tutulamayacağı; bunun sigortanın amacına aykırı olduğu; sigortanın amacının, risk gerçekleştiğinde yani davacının alacağını tahsil edemediği halde sigorta tarafından ödenmesi üzerine kurulu olduğu; olayımızdaki atipik olayla ilgili olarak davacımızın bunu ön görerek sigorta sözleşmesini imzalamadığı; zira davacımızın bu tip bir kaç olayla karşılaşması ve hep iflas sonucunu beklemesi durumunda kendisinin iflas durumuna geleceği; öte yandan sigorta sözleşmesinin özelliğinden dolayı davacının yapacağı ihracatta alacaklarını tahsil edememesi halinde davalı sigorta şirketinin bu durumu da hesaplayarak sigorta poliçesini imzaladığı ve buna göre pirim aldığı nazara alınarak; değişiklik arz eden bu durumda davacı alacağının “tahsil edilememiş” alacak olarak kabulünün gerektiği; davalı sigorta şirketinin müşterisi olan davacıya ödeme yaptıktan sonra onun haklarına halef olarak ——— tasfiye sürecine katılıp tasfiye sonunda bir alacak doğarsa ödediği miktarın en azından bir kısmını oradan tahsil etmesinin daha doğru olacağı kabul edilerek oy çokluğuyla davanın esasına ilişkin aşağıdaki hükmün verilmesi uygun bulunmuştur.
Sigorta poliçesinden kaynaklanan alacaklar likit olduğu için ve itirazında haksız olduğu kısım yönünden inkar tazminatına hükmedilmiş; davalının kötü niyetli takip tazminatı ise alacağın senaryo bir alacak olmadığı, sadece reddedilen kısmın davacının hesaplama hatasından kaynaklandığı nazara alınmak suretiyle kötü niyetli takip tazminatı şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir”Denilmek suretiyle hüküm oluşturulmuş, mahkememiz hükmünü davalı vekili İstinaf etmiş, ——sayılı hükmüyle faiz türünün hükümde belirtilmediği miktarının da denetime açık olarak belirlenmediği sebebiyle mahkememiz hükmü kaldırılmış,Mahkememizce yeni esasa kaydedilen davada faizin hesaplanması yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış bilirkişi raporuyla: 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca, —– tarafından bildirilen, Euro cinsinden açılan bir yıl vadeli döviz hesaplarına kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami faiz oranının % 2,50 olduğu belirtilerek; —– tarihleri arasındaki gün sayısının 20 gün olmasına göre faiz miktarının 37,47 Euro olduğu hesaplanmıştır.Mahkememizce bu hesaplama şekli denetlenmiş olup yerinde görülmüş, bu miktar üzerinden faize hükmedilmiş; icra takibinde talep edilen faiz oranı açık açık ——– kamu bankalarının 1 yıla kadar vadeli mevduat hesabına uygulanacağı bildirilen en yüksek faizin – halen geçerli oranın yıllık %7’dir – denilmek suretiyle faiz talep edildiği nazara alınarak ve bu olayda istenebilecek bir faiz olduğundan faizin cinsi ve oranı yönünden de icra takip talebinde istenen cins ve oranda faiz uygulanmak suretiyle denilmek suretiyle bunun dışında önceki kararımızdaki gerekçelerle aynı hüküm oluşturularak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının ———-sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile;
Takibin 27.353,70 Euro asıl alacak ve 140,00 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.493,70 Euro üzerinden ve sadece asıl alacağa takip talebinde belirtilen cins ve oranda faiz uygulamak suretiyle devamına,
Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,
193.117,16 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından dolayı reddine,
Alınması gereken 13.252,14 TL nispi ilam harcından 3.422,77 TL’nin mahsubu ile eksik 9.829,37 TL harcın davalıdan alınıp hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan; kararımızın —— Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmasından önceki yargılama giderleri olarak 3.458,67 TL harcın tamamı ile 12 tebligat gideri 130,00 TL ve 2.400,00 TL bilirkişi ücreti ile; karardan sonra gerçekleşen 4 elektronik tebligat gideri 40,00 TL ile, faiz hesaplaması yönünden bilirkişiye takdir edilen 1.000,00 TL nin kabul ve ret oranları gereğince, 1.559,00 TL’lik kısmının toplamı 6.576,67 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 31.120,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
Reddedilen kısım yönünden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından ve hükmedilecek vekalet ücreti de asıl alacağı geçemeyeceğinden; redde konu miktar sebebiyle 7.899,85 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 30/11/2023