Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/328 E. 2023/351 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/328 Esas
KARAR NO: 2023/351
DAVA: Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ: 27/02/2021

Mahkememizin —- Esas sayılı asıl dosyasının Davalı—– yönünden tefrik edilip, mahkememizin —- Esasına kaydı yapılmıştır. Mahkememizde görülen Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı—–tarafından müvekkili şirkete, portakal satışı yapacağından bahisle müvekkili şirketten muhtelif çekler teslim aldığını , ——-hesabından keşide edilen çeklerin ———- nolu çekler olduğunu , davalı tarafın almış olduğu çeklere rağmen tüm yükümlülüklerini yerine getirmediğini , müvekkili tarafından yapılan tüm girişimlere rağmen davalı tarafa bir türlü ulaşılamadığını , bu nedenle davalı —-hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan ötürü —– şikayette bulunulduğunu , dava konusu edilen —- bedelli çekin davalı tarafça tahsil edilmek istendiğini ancak hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine bu kez birden fazla kişiye ciro edildiğini , ve her seferinde çeki alan kişiler tarafından cirolarını iptal ederek tahsilden vazgeçtiklerini, ancak daha sonra keşide tarihinden sonra davalı —- tarafından çek ciro edilerek bankaya ibraz edildiğini , daha sonra işbu çekin,——— sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini , davalı —– müvekkili şirket haricinde piyasada çok sayıda şirketten çek aldığı ve ürünlerini telsim etmediğinin bilinen bir durum olduğunu ——sayılı dosya alacaklısı olan davalı ——davalı arasında gerçek bir borç/ alacak ilişkisinin mevcut olması durumunda ilk cironun işbu davalıya ait olması gerektiğini , ancak 30.01.2021 keşide tarihli çekin 09.02.2021 tarihinde bankaya ibrazı ve çek üzerindeki iptal edilen birden çok cironun varlığından anlaşılacağı üzere davalı —— gerçek hamil olmadığı , gerçek bir alacağının bulunmadığının açıkça anlaşıldığını , davalı — dava konusu edilen ve birden fazla kez ciroları iptal edilen çeki bankaya ibraz etmeden önce hiçbir şekilde müvekkili şirketten bilgi talep etmediğini , ve çekin sahteliği veya ödenebilirliği konusunda hiçbir girişimi olmadığını , tüm bu hususların dikkate alındığında davalı———– diğer davalı ile birlikte ortak hareket ederek alacak tahsilini sağlamaya çalıştığının anlaşıldığını , kötü niyet tazminatı talepleri olduğunu , davalıların birlikte hareket ederek bedelsiz kalan çekleri tahsil etmeye çalıştıklarından ötürü kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerinin gerektiğini , tedbir taleplerinin olduğunu , davalı———– bu şekilde almış olduğu çok sayıda kıymetli evrakı 3.kişiler aracılığı ile tahsil etmeye çalışarak müvekkili şirketi mağdur etmeye devam ettiğini , davaya konu çekler yönünden müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını , söz konusu çekler için müvekkili şirkete herhangi bir ürün teslimatının yapılmadığını , davalıların birlikte hareket etmek suretiyle icra baskısı altında tahsil etmeye çalıştıkları çekler nedeniyle müvekkili şirketin mağdur olacağından ihtiyati tedbir talebinde bulunma zorunluluğunun doğduğunu , müvekkilinin her türlü dava ve itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile ; ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile yargılama süresince ———- sayılı dosyasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İcra takibine konu edilmeyen ————- çekler hakkında ciro edilememesi, bankaya ibraz edilmemesi, ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini , davanın kabulü ile müvekkilinin dava konusu çekler yönünden sorumluluğunun olmadığının tespiti ile davalı———yönünden borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin davalı —— cirosunun bulunduğu çekler yönünden sorumluluğun olmadığının tespiti ile davalı —- borçlu olmadığının tespitini, menfi tespit taleplerinin kabulü ile —-sayılı dosyasının iptaline ve davalıların kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin sorumlulukları oranında davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle ; her ne kadar mahkemenin tensip zaptında davanın “borçtan kurtulma davası olduğunu belirtilmiş ise de iş bu davanın Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davası olduğunu , keza davacı vekilinin dilekçesinin talep kısmında açıkça “Menfi Tespit Talebimizin kabulü ile” şeklinde ki ifadesinin de bu durumu ortaya koyduğunu , dolayısıyla söz konusu tensip zaptında ki bu konuya açıkça itiraz ettiklerini , açılan davanın Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibinin Kesinleşmesinden Sonra Açılan Menfi Tespit (ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) Davası Olması Nedeni İle İspat Külfetinin Davacı-Borçluda olduğunu, ancak davacının müvekkilinin kötü niyetli olduğuna dair veyahut borcu ödediğine dair herhangi bir delil ve iddia sunmadığını , aksine diğer borçlu ile hukuki ilişkisi olduğunu ve bu ilişkiye dayalı olarak çekleri verdiğini açıkça kabul ettiğini , TTK’nın 687. Maddesine göre “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünün amir olduğunu , bu durumda iki borçlu arasında ki ticari ilişkinin içeriği, karşılıklı edimlerinin yerine getirilip getirilmediği müvekkili açısından hukuki olarak hiçbir anlam taşımadığını , söz konusu ticari ilişkiden kaynaklı itiraz ve def’iler müvekkiline karşı da ileri sürülemeyeceğini , nihayetinde davacı vekilinin
müvekkilinin diğer borçlu ile ticari ilişkisi olmadığını iddia ettiğini , ancak bu iddiasını ispatlar nitelikte en ufak bir delil sunmadığını , müvekkilinin borçlu şirketten hiçbir şekilde bilgi talep etmediğini bu nedenle diğer borçlu ile hareket ettiğinin iddia edildiğini , müvekkilinin borçlu şirketi aramak ve borcu ödemelerini istemek gibi bir yükümlüğü ve hukuki olarak böyle bir yasanın varlığının söz konusu olmadığını, ayrıcamüvekkilinin hiç bilmediği, iletişim kurmadığı bir şirketi arayarak ne gibi bir bilgi istemesi veya arayıp “borcunuzu öder misiniz? Yoksa icra takibimi yapabilirim?” gibi bir girişimde bulunmasının beklenmesinin çok saçma ve hukuki dayanaktan yoksun mesnetsiz bir beklenti olduğunu ,Şirketi aramadığı için kötü niyetli olarak atfedilmesinin veyahut diğer borçlu ile hareket ettiğinin iddia edilmesinin de yine hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz, anlamsız bir iddia olduğunu , yine hukuki dayanaktan yoksun bir iddianın da çekin üzerinde bir çok iptal edilen cironun varlığı ve bu iptal edilen cirolar nedeni ile müvekkilimiz ile diğer borçlunun ticari ilişkisi olmadığı ve müvekkilimizin kötü niyetli olduğu iddiasının olduğunu , söz konusu çekin arkasında daha önceden iptal edilen ciroların varlığının müvekkili açısından hukuki olarak nasıl bir engel teşkil etmekte olduğunu anlamadıklarını , dolayısıyla varsayımlar ve çıkarımlar üzerinden savunma yapmalarının bir hukukçu olarak mümkün olmadığını , diğer borçlunun iş bu çeki başkaları da ciro ettikten sonra parasını ödeyerek geri almış olmasının oldukça olası ve ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu , kaldı ki bu durumun yine müvekkilini ilgilendirmediğini , müvekkilinin babasından kalan hisseli tarlalarında ki portakal bahçeleri ile ilgilendiğini , diğer borçlu ile iş bu bahçenin portakalları için götürü usulü anlaşmış olduğunu ve davaya konu çeki aldığını , müvekkilinin diğer borçluyu iş bu ticari ilişki dışında tanımadığını , bu durumda çekin tahsili için iş birliği içerisindeolmasının mümkün olmadığını, tanık beyanları ile de bu durumun ispatlanacağını,davacının dilekçesinde müvekkilinin çekin sahteliği ve ödenebilirliği konusunda araştırma yapmadığını iddia ettiğini, öncelikle bu iddia da bulunurken müvekkilinin böyle bir araştırma yapmadığını nereden bildiğini anlayamadıklarını kaldı ki müvekkilinin kendi çapında araştırma yaptığını, söz konusu şirketin daha önce yüklü çek ödemeleri yaptığını haricen öğrendiğini ve çeke güvendiğini , ancak bu durum da yine dava konusu ile uzaktan yakından alakalı olmadığını, orta da kabul edilmiş bir ticari ilişki ve karşılığında verilmiş yasaya uygun bir çek olduğunu , söz konusu çekin yine hukuka uygun şekilde takibe konu edildiğini ve kesinleştiğini, bu durumda çekin önceden sorgulanmamasının, üzerinden iptal edilen ciroların olmasının davanın esasına hiç bir katkı sağlamadığını , davacının, borcunun olmadığı yazılı ve somut deliller ile ispatlaması ya da müvekkilinin kötü niyetli olarak davacıyı zarara uğrattığını yine somut deliller ile ispatlaması gerektiğini , müvekkilinin diğer borçlu ile hareket ettiği iddiasının gerçek olması durumunda müvekkilinin diğer borçluya takip başlatmayacağını ve sadece davacı şirket aleyhine takibe geçmesi gerektiğini , müvekkilinin tek gayesinin biran önce söz konusu meblağı tahsil ederek emeğinin karşılığını almak olduğunu , müvekkilinin de aynı şekilde iş bu takip neticesinde mağdur olduğunu , emeğinin karşılığını alamadığını ve maddi olarak sıkıntıya girdiğini, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, çeklerden kaynaklı davacının davalılara İİK 72 maddesi gereğince borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.Davacı vekilinin 26/12/2022 tarihli yenileme dilekçesi ile; sadece davalı —- yönünden yenilenmesi talepli dilekçe gönderilmesi üzerine dosyanın yenilenerek; yenileme tensip tutanağının hazırlandığı, tensip tutanağı ile; davanın davalı —– yönünden yenilenmesine ve kaldığı yerden devamına, davalı —- yönünden verilen işlemden kaldırma kararının devamına karar verildiği, davalı ——önelik açılan davanın 30/11/2022 tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesine rağmen davanın bu davalı yönünden yenilenmediği anlaşıldığından HMK 150/5 maddesi hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair takdiren aşağıda yazılı şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
1.Tefrik edildikten sonra dava dosyasına harç yatırılmadığından alınması gerekli 179,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3.Davalı kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, A.A.Ü.T. uyarınca davalı yararına takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatırana veya ahzu kabza yetkili vekiline iadesine,
Dair karar, tarafların yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.25/05/2023