Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/277 Esas
KARAR NO: 2023/841
DAVA: İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 01/04/2023
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, davacının kendisine karşı başlatmış olduğu ——-nolu takibe karşı, borcun varlığı ve ——-yetkisi yönlerinden itiraz ettiğini, davalının yapmış olduğu itiraz kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının müvekkiline borçlu olduğunu ve bu borcu ifa etmediğini, davalının ——- imzaladığını, Aynı sözleşmede müvekkilinin ise kefil sıfatıyla yer aldığını, davalının işbu genel kredi sözleşmesi kapmasında 600.000 TL miktarında işletme kredisi kullandığını, kullanılan kredinen muaccel hale gelmesi neticesinde —-borcunu ödemesi için ihtar ettiğini, ihtara rağmen davalı —- bankaya olan borcunu ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin 670.000 TL miktarındaki borcu kefil sıfatıyla kendisinin ödediğini, TBK m. 596 gereği alacağa ve bu alacak için verilmiş olan ipotek hakkına halef olduğunu, bu ödemenin —————– tarafından da kabul edildiğini, alacağın ve bu alacak için verilmiş olan ipotek hakkının halefi olduklarının kendilerince de belirtildiğini,Kanundan doğan işbu halefiyet gereği müvekkili tarafından, asıl borçlu olan ——- borcunun müvekkilince kefaleten ödenmesinden dolayı alacağın halefi olduklarını ve borcun kendisine rücuen ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, bu ihtarın da sonuçsuz kaldığını, bunun neticesinde müvekkilinin——sayılı takip başlattığını, başlatılan bu takibe davalı tarafça kötü niyetle itiraz edildiğini, borca itiraz eden davalının aynı zamanda ———- İcra Dairesinin yetkisine de itiraz ettiğini, davalının bu itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TBK 89/1.maddesi “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” hükmü ve HMK 10. Maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” gereği Genel Kredi Sözleşmesinden doğan bu borcun takibinde——– İcra Daireleri yetkili olacağını, icra takibine karşı yapılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptalini, asıl alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve her türlü yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı müvekkillerin ——– ilçesinde bulunan çiftlikte hayvancılık yapmak üzere —-yılında tanıklar huzurunda anlaştıklarını, ——- Bu anlaşmaya göre; ” davacı —– bakılacak , satıştan elde edilecek karda taraflar arasında eşit oranda bölünecektir. Bütün işlemler … üzerinden yürüyecektir” şekilde olduğunu, hayvanların bakımı için—— yem kredisi davacı —- Müvekkili —– kefil olduğunu, 600.000,00 TL’lik kredi alındığını, davacının istemi doğrultusunda bu paranın 472.861,00 TL’si Tanık —— gönderildiğini, bu para hayvanların ihtiyacı için kullanılmamış davalının uhdesinde kaldığını, davacının hayvanları alacak ve yüksek fiyat verecek bir alıcının bulunduğunu ve satmak istediğini belirttiğini, —- tanık ——- gönderildiğini, davacının burada hayvanları 14.000,00 TL ile 16.000,00 TL aralığında üçüncü şahıslara sattığını, müvekkilinin payına düşen kısmı da ödemediğini, davalının hayvanlarının satışından dolayı 1.200,00 TL aldığını, davacının hayvanların satışından sonra kendisinin kefil olduğunu, kredinin yem kredisi olarak kefil sıfatı ile ödendiğini, krediyi ödedikten sonra kefil sıfatı ile borcunu ödediğini ileri sürdüğünü krediyi teminat olarak verilen müvekkiline ait taşınmazına icra kanalı ile sattırabilmek için ipoteğin paraya çevrilme yolu ile ———— dosyası ile takip başlattığını, genel yetki kuralı davanın davalının yerleşim yerinde açılmasını, Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinin olacağını, davacının—- yaşadığını, Ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi istenen taşınmazda ——- tapuya kayıtlı olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, Davalının istemi doğrultusunda bu paranın —-Tanık ——-gönderildiğini, bu paranın hayvanların ihtiyacı için kullanılmadığını, davalının uhdesinde kaldığını, müvekkili ile ortak aldığı 75 adet hayvanı—— aralığında sattığını, müvekkilinin hissesine düşen miktarı göndermediğini, davacının müvekkilinin alacağının bulunduğunu, bu konuda ——-davanın açıldığını, halen davanın derdest olduğunu, davanın reddine, davanın yetkili mahkeme olan —– Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELLİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası ve —– gelen müzekkere cevabı.
DELLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tarafların genel kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefaleti nedeniyle ödenen bedelin taraflar arasındaki rücu ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.Dosyanın, —— sayılı dosyasından verilen gönderme kararınca; —— birine tevzi edilmek üzere ——- gönderildiği, Mahkememize geldiği anlaşılmakla, dosya incelendi. Mahkememiz ——- Esasına kaydı yapılmıştır.HMK.nun 114/c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterlİ görülmüştür.Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; banka genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan davalar Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girer. Ancak somut olayda, borcu ödeyen gerçek şahıs olan kefil, yine gerçek şahıs olan asıl borçluya rücu ederken artık kredi borcu ödenip rücuya tabii alacak olduğu için burada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli değildir. Şöyle ki, kredinin adi ortalık için çekildiği, adi ortaklığa girip girmediğinin öneminin olmadığı, taraflar arasında —— Asliye Hukuk Mahkemesinde adi ortaklıktan kaynaklanan alacak isteğine ilişkin davanın derdest olduğu, eldeki davanın da tasfiye içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple eldeki davanın da görevsizlik kararı ile birlikte ——-Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava ile birlikte görülmesi gerektiği, adi ortaklığın tasfiyesinde adi ortaklığın yer mahkemesinin yetkili olacağı ve davaların tek bir dava ile çözülmesi gerektiği, dava şartlarının davanın her aşamasında denetlenip, dava şartının bulunmaması halinde HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verileceği gerekçesi ile mahkememizin görevsizliğine, dosyanın ——-Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli —— Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere ——–Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2.maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ————Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak karar verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 06/12/2023