Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/139 E. 2023/927 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/139 Esas
KARAR NO:2023/927
DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:08/08/2022
KARAR TARİHİ:20/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu adına kayıtlı bulunan —— plaka sayılı otobüsün arıza yapması üzerine, araç sahibi —— müvekkil şirketten mal ve hizmet satın almış ve aracının değişmesi gereken parçaları ile yapılması gereken bakımları karşılığında müvekkil şirket tarafından ———– bedelli satış faturası düzenlendiğini, yasal süresi içinde davalı borçlu taraf faturaya itiraz etmediği gibi, herhangi bir ödeme de yapmadığını, bahsi geçen işbu fatura kesinleşmiş olup, herhangi bir itiraz da söz konusu olmadığından bu faturaya ilişkin herhangi bir ihtilaf söz konusu olmadığını, yaklaşık 4 ay sonra davalı taraf, tekrardan başka arıza ve onarımlar için müvekkil şirkete gelerek, hem ———–bedelli satış faturasının bedelini hem de yeni çıkacak arıza ve onarım bedellerini ödeyeceğini belirttiğini, bu nedenle müvekkil şirket tekrardan parça değişimi, yapım ve onarıma başladığını, nitekim, işbu onarım, parça değişimi ve bakıma ilişkin ——– bedelli satış faturası düzenlendiğini, yasal süresi içinde bu faturaya da hiçbir itiraz söz konusu olmamış olup fatura kesinleştiğini, davalı taraf; —- tarihinde müvekkil şirketin ——-hesabına “tamir bedeli” açıklamasıyla 28.500,00 TL gönderdiğini, müvekkil şirkete, davalının göndermiş olduğu 17.01.2022 tarihli ve “tamir bedeli” açıklamalı banka dekontu; hizmetin müvekkil şirket tarafından davalıya verildiğini, bu durumu karşı davalının da kabul ederek bir kısım ödeme yaptığını, yani hizmetin verildiğini kanıtladığını, özetle borcun ve ticari ilişkinin varlığı, bizzat davalı tarafın gönderdiği bir kısım para ile dahi anlaşıldığını, müvekkil şirket, davalı tarafından hem —- bedelli” faturanın hem de——–faturanın tarafına ödeneceğini beklerken, davalı “tamir bedeli” açıklaması ile yalnızca 28.500,00 TL gönderdiğini, yani 17.01.2022 tarihli faturanın bakiyesine ek olarak, önceki fatura olan 13.09.2021 tarihli faturanın da 3.825,02 TL’lik bir kısmını ödemiş bulunduğunu, bu da davalının müvekkile halihazırda feriler hariç 27.239,72 fatura borcu bulunduğunu gösterdiğini, müvekkil şirkete yapılan ödeme “tamir bedeli” adı altında yapılmış olup, yalnızca 17.01.2022 tarihli fatura bakiyesini kapsamamakta, 13.09.2021 tarihli faturanın da karşılığı bir kısım olarak ödendiğini, Bu durum da her iki fatura alacağının borçlu tarafından da kabul edildiğini gösterdiğini, davalı yan, hem düzenlenen satış faturalarına dair bir itirazda bulunmamış hem de faturaların karşılığı olan tutarları eksik olarak ifa ettiğini, bu sebeple, müvekkil şirketin alacağına tam olarak kavuşamadığı ve mağdur durumda olduğu açıkça anlaşıldığını, gerektiği takdirde müvekkilin şirketin ticari defterlerinin incelenmesi halinde de alacağın varlığı ayrıca ispat olunacağını, davalı —–, müvekkil şirketten ——- plaka sayılı aracı için parça değişimi, onarım, tamir ve bakım hizmeti aldığı ekte sunulan ve kesinleşmiş bulunan karekodlu satış faturaları ile sabit olduğu gibi, davalının 17.01.2022 tarihinde müvekkil şirketin ———hesabına göndermiş olduğu bir miktar paraya ilişkin banka dekontunun varlığı da, taraflar arasındaki alacağın varlığı, ticari ilişkinin kurulduğuna dair ispatın gerçekleştiği ve kesinleşmiş faturalar nedeniyle alacağın muaccel hale geldiği konusunda bir kanaat oluşturmaya muktedir olduğunu,—- taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığında ihtiyaten haczini, haklı davamızın kabulü ile itirazın iptalini talep ve dava ettiği görüldü.Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunduğu, cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilim şehir içi yolcu taşımacılı yapan bir tacir olup;——— üyesi olduğunu, işletme esasına göre defter tutmaktadır. Uyuşmazlık müvekkilin ticari işletmesi ile ilgili olup ticari dava olduğu, bu sebeple dava Tüketici Mahkemesinin görev alanına değil ——Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanma girdiğini, dolayısıyla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup Sayın Mahkemeniz görevsiz olduğundan göreve dair itirazda bulunduğunu, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davacı tamamen haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı müvekkille ile arasında olan müvekkile ait —– plakalı aracın tamirine yönelik akdi ilişkiyi istismar ederek haksız zenginleşme çabası içinde olduğunu, müvekkille davacı arasında akdi ilişki sadece ilk faturaya yani ——–meblağa havi faturanın kapsadığı satış ve hizmetlere ilişkin olduğunu, davalı müvekkil ——- meblağa havi ikinci fatura ile ilgili ise davacı taraftan kesinlikle herhangi bir mal ve hizmet almadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi ——–meblağahavi fatura hiç bir şekilde müvekkilime tebliğ edilmediğini, davacı müvekkilime faturayı göndermiş ise bunu ispat etmesi gerektiğini, davacı söz konusu faturayı ancak icra takibi ile müvekkile gönderdiğini, müvekkil davacıya önceki tarihfi olan —— meblağa havi faturanın kapsadığı müvekkile ait —– aracın tamiri ile ilgili iş ve satışlara ilişkin olarak daha evvel elden peşinen 6.000,00 TL ödediğini, bu hususa ilişkin davacı şirket yöneticisi ———— ilk faturada yapılan işleri ve tutarlarını gösteren bir listenin altına müvekkilir. adını ve 6.000,00 TL ödeme yapıldığını, yine ikinci bir listenin altına da kalan bakiyeyi kendi el yazısı ile yazarak verdiğini, müvekkil yaptığı ödemeye dair davacıdan yazılı fakat imzasız olan yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge aldığını, davacı şirket gerçek olan faturayı ise iş yapıldıktan çok sonra düzenlediğini, gerçekte tamir 2021 yılı Mayıs ayı sonunda yapıldığını, gerekli şartları taşımayan ihtiyati haczin kaldırılmasını, haksız, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, davacının icra takibi ve davasını haksız ve kötüniyetle açmış olmasından dolayı haksız istenen paranın 9420 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine yine yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan ettiği görüldü.

DELLİLLER:Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, —–kayıtları, bilirkişi raporu.

DELLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava davacı alacaklı şirket tarafından, davalı borçlu aleyhine açılan ve İİK. 67.maddesine dayanan itirazın iptali davasıdır.
HMK.nun 114/c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterlİ görülmüştür.Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.Somut olayda, davacının——— takip dosyasındaki talebine ilişkin, davacının raporun 4.b.1. bölümünde incelenen kendi ticari defter kayıtlarında 18.04.2022 takip tarihi itibariyle davalı açık hesabından 24.674,98 TL tutarında alacaklı gözüktüğünü, davalı ——- ikinci sınıf işletme defteri tutan mükellef olması sebebiyle davalının defter kayıtları üzerinde cari/açık hesap izlenimi yapılamadığını, ödeme, tahsilat kayıtlarının takip edilemediğini, bu sebeple davalı şirketin işletme defteri kayıtlarından davacı şirkete ait açık hesap bakiyesinin tespit edilemediğini, davalının incelenen işletme defteri kayıtlarında ——– tutarlı faturanın gider olarak kayıtlı ve ihtilafsız olduğunu, davacının takipte talep etmiş olduğu cari hesap bakiyesine konu —– no.lu faturanın ise davalının işletme defteri gider hanesinde kaydının bulunmadığını ve davalı cevap dilekçesinde bahse konu fatura içeriği mal/hizmeti teslim almadığı tespit edilmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; eldeki davanın görülmesinde mahkememizin görevli olabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması hem de her iki tarafında da tacir olması gerekmektedir. Ancak bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davalı taraf ikinci sınıf tüccar olup, yerleşik yargı içtihatları uyarınca tacir olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Dava konusu aracın niteliği, taraflar arasındaki ilişki ve tarafların sıfatları dikkate alındığında eldeki davayı görmede görevli mahkemenin ——- Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaati ile mahkememizce görevsizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli —— Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere ———-Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2.maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak karar verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 20/12/2023