Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/119 E. 2023/926 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/119 Esas
KARAR NO:2023/926
DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:16/02/2023
(Birleşen —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas,—- Karar Sayılı dosya için Birleştirme Tensip Tutanağı)
DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:03/04/2023
KARAR TARİHİ:20/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket nezdinde ——-plakalı araç, —– tarihinde seyir halinde iken, davalının maliki olduğu dava dışı sürücü ——- sevk ve idaresinde bulunan —— plakalı —— kusurlu olarak çarpması neticesinde hasarlandığını, kazadan hemen sonra düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında da; davalı sürücünün 2918 sayılı K.T.K’ nun 52/1b maddesini ihlali ile kazaya sebebiyet verdiği anlaşıldığını, davalı kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunu, davalı asli kusurlu olarak, ——- plakalı aracın hasara uğraması dolayısıyla müvekkil şirketçe poliçe kapsamında ödenen bakiye 23.073,00 TL (takip öncesi davalı araç sigortacısı tarafından ödenen 2.177,00-TL mahsup edildikten sonra kalan tutardır.) tazminatın tamamından kusuru oranında sorumlu olduğunu, müvekkili şirket rücu talebini rücu talep yazısı ile bildirerek ödemenin yapılması gerektiğinin ihtarında bulunmuştur lakin müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava konusu trafik kazası sonucu sigortalıya ait araçta oluşan hasar nedeniyle ödenen tutarın tahsili için davalı borçlu aleyhine —— dosyası ile takip başlatıldığını, dosya davalı borçlunun yetki itirazına istinaden dosya —– gönderilmiş—– kaydının yapıldığını, dosyadan gönderilen ödeme emrine de davalı tarafından itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalı borçlunun —–Esas sayılı takip dosyasına vaki borca itirazının iptalini ve takibin devamına, haksız ve zaman kazanma amacına yönelik itirazda bulunan davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ——- vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihinin —– olduğunu, ———– tarihli olduğunu, davacının aradan geçen 4 yıl 1 ay 22 gün sonra huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacılar yönünden her durumda zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 senelik hak düşürücü süreler sona ereceğini, uzamış cezanın zaman aşımının ancak gerçek kişilerin haksız eyleminin faili aleyhine uygulanabileceğini, davalının aracın işleteni olmaması sebebiyle aracın sadece maliki olduğunu, ve uzamış cezanın zaman aşımından sadece haksız işlemi işleyen failden yararlanabileceğini, haksız fiilden kaynaklanan taleplerin uzamış cezanın zaman aşımının haksız eylemi işleyen kişilere karşı açılan davalarda uygulanabileceğini, davacının müvekkili yönünden ceza zaman aşımı süresinden yararlanması mümkün olmadığını, haksız fiilden kaynaklanan taleplerde uzamış ceza zaman aşımının haksız eylemi işleyen kişilere karşı açılan davalarda uygulanabileceğini, davacının müvekkili yönünden ceza zaman aşımı süresinden yararlanmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkili açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerekeceğini, Sicilde görünen malikten farklı 3. bir şahıs aracı kendi hesabına, tehlikesi ve yararı kendine ait olmak üzere fiilen elinde bulunduruyor ve kullanıyorsa, bu durumda aracın işleteni sicilde görünen malik değil, aracın üzerinde eylemli egemenliği olan şahıstır yazdığını, Somut olayda müvekkilinin yalnızca sicilde malik olarak gözüktüğünü, müvekkilinin aracın üzerinde yarar ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere eylemli egemenliği mevcut olmadığını, araçla ilgili işletme maaliyetlerine katılmadığını, Aracın yakıtını tedarik etmediğini ve onarımlarına da katılmadığını, bu nedenle müvekkilinin işleten olarak sorumlu olmadığını, aracın üzerindeki eylemli egemenlik yani fiili hakimiyetin müvekkiline ait olmadığını ve sorumluluk atfedilmesinin de mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerden dolayı usul ve yasaya aykırı olarak müvekkilinin aleyhine ikame edilen davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER:Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, trafik tescil kayıtları, tramer kayıtları, birleştirilen —- esas sayılı dosyası, ——– esas sayılı icra dosyası — çıktıları, bilirkişi raporu.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Birleşen davada ve asıl dava hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.Davacı —— eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerekir. ———– Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.Öte yandan, TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.Bu durumda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.Öte yandan, TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yaşanan trafik kazasından dolayı davacı ——- tarafından kasko poliçesinden kaynaklı olarak kendi sigortalısına yaptığı ödemeyi karşı yan araç maliki ve sürücüsüne rücu etmek için halefiyete dayalı olarak eldeki asıl ve birleşen davaların açıldığı, davacının sigortalısının gerçek kişi, aracın ise ticari araç olmadığı, bu durumda, davacının sigortalısının tacir, aracın ise ticari araç olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Asıl ve birleşen Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli ——- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere ——- Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2.maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —————– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak karar verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 20/12/2023