Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/958 E. 2023/240 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/908 Esas
KARAR NO: 2023/180
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/08/2016
KARAR TARİHİ: 08/03/2023

Mahkememizin —– ilamı ——–sayılı kararı ile kaldırılmakla, mahkememiz esas defterinin —— sırasına kaydı yapılmış olup, mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan 18/02/2011 tarihli sözleşmeye istinaden müvekkilinin davalıya yapmış olduğu bir kısım işler karşılığında düzenlemiş olduğu fatura bedelinin kısmen ödendiğini, bakiye bedelin davalı tarafından ödenmemesi üzerine tahsili için —— Sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği —– tarihinde açmış oldukları işbu itirazın iptali davasını ıslah ederek davaya alacağın tahsili amacıyla Alacak Davası olarak devam ettiklerini belirterek 2.658,50 Euro asıl alacak ve (ıslah tarihine kadar) işlemiş 250,00 Euro faiz olmak üzere toplam 2.908,50 Euroluk alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin —-maddesi ve müvekkili şirketin adresinin ——- ili olması nedeniyle yetkili mahkemenin—- Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da, müvekkili şirketin sözleşme gereği, davacı şirketin kesmiş olduğu fatura bedellerini banka aracılığı ile ödediğini, tarafların ticari defterlerini incelendiğinde anlaşılacağını, bu bağlamda davacı şirketin müvekkili şirketten bir alacağının bulunmadığını, zira müveğkkili şirketin davacı şirkete toplam 436.752,38 TL ödeme yaptığını, davacı şirketin ise müvekkili şirkete toplam 409.763,10 TL fatura kesdiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı fatura bedelinin ödenmeyen bakiyesinin tahsili istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen —–sayılı dosyasının incelenemesinde; davacı tarafın faturadan kaynaklı 2.658,49 Euro asıl alacak ile 44,10 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.702,59 Euro’nun davalıdan tahsili için icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresi içinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu hususunun uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki akdi ilişki nedeni ile toplam iş bedelinin davacı tarafın iddia ettiği 162.155.60 euro mu yoksa davalı tarafın iddia ettiği 409.763.10 TL mi olduğu , taraflar arasındaki cari hesabın euro üzerinden mi yoksa TL üzerinden mi tutulduğu, kur farkının ödenip ödenmediğinin, davacının davalıdan faturaya dayalı olarak alacaklı olup olmadığı hususlarında uyuşmazlığın toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin ——- Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuki niteliği itibariyle fatura alacağının tahsiline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasındaki akdi ilişki nedeni ile toplam iş bedelinin davacı tarafın iddia ettiği 162.155.60 euro mu yoksa davalı tarafın iddia ettiği 409.763.10 TL mi olduğu, taraflar arasındaki cari hesabın euro üzerinden mi yoksa TL üzerinden mi tutulduğu, kur farkının ödenip ödenmediği, davacının davalıdan faturaya dayalı olarak alacaklı olup olmadığı hususlarında toplandığı, denetime uygun bilirkişi raporları dikkate alınarak davacının ve davalının ticari defterleri de birlikte irdelendiğinde, davacının alacak talebinde bulunabileceği, davacının —– tutarında alacağının bulunduğu, takipten önce 106,43 Euro faiz isteyebileceği, davacı vekili tarafından dava alacak davası olarak ıslah edildiğinden dolayı alacak davası olarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile; DAVANIN KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ İLE, ——fiili ödeme tarihindeki Türk Lirasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.
———- sayılı kararı ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Davacı, davalıya yaptığı hizmet ve iş karşılığında——-tarihli faturanın düzenlendiğini, fatura konusu borcun euro cinsinden olduğunu, davalının fatura borcuna mahsuben kısmi olarak TL ödeme yaptığını, ödemelerin yapıldığı tarih itibarıyla euroya çevrildiğinde bakiye alacaklarının kaldığını belirterek bu bakiye alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, daha sonra davasını tamamen ıslah ederek davasını alacak davasına çevirmiştir. Davalı ise yetki itirazında bulunarak, fatura bedellerinin fazlası ile ödendiğini savunmuştur.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olup, yetkili mahkemenin ——mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri (HUMK 9-22 maddeleri) arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.
6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesine (818 sayılı BK 73. maddesi) göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. Maddesindeki —–) kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı ———kararlarıyla da kabul edilmektedir. ———
Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava davalının ikametgahı, sözleşmenin ifa yeri veya varsa sözleşme ile yetkili kılınan mahkemede açılması gerekir.
——— uygulanmayacağından somut olayda da ifa yeri, davalının yerleşim yeri ——–ili olup taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi ile de ———–mahkemeleri yetkili olarak gösterildiğinden mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili —— ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri, harç vekalet ücretinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——- Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/04/2023